Palandöken'e Tadında Bir Yolculuk

Yaz insanı olduğumdan ve soğuk havayı pek sevemediğimden genelde kışları çok az seyahat ederim. Hele kar turizmi ile aram hiç iyi değildir. En son bir kayak tatiline üniversitede öğrenciyken gitmişim. Yani çok uzun yıllar önce...

Gezimanya'dan Palandöken'e düzenleyecekleri tur için davet aldığımda buna bir son vereceğim için çok heyecanlandım. Yaşadığım şehrin dışında kar keyfi yapabileceğim, hiç gitmediğim Erzurum’u tanıma fırsatı yakalayabileceğim ve elbette bu tip turların en güzel yönü olan yeni insanlarla tanışabileceğim için çok sevindim!

Gezimanya.com, Palandöken turunu Xanadu Snow White Hotel işbirliği ile düzenledi. Xanadu Snow White, Palandöken'de bulunan dört otelden biri ve açılalı da dört yıl olmuş. Geniş ve konforlu odaları, her türlü olanağın sunulduğu spası, ödüllü kayak profesyonelleri tarafından yönetilen bir ayak birimi, bol çeşitli lezzetlerin sunulduğu restoranı ve Erzurum Havalimanı’na yakınlığı ile birçok avantaja sahip bir dağ oteli.

Palandöken seyahatimiz Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Erzurum'a 1,5 saatlik bir uçuşla başladı. Havalimanı otele yalnızca 15 dakika uzaklıkta. Otellerin havaalanına yakınlığı Palandöken'i diğer kayak merkezlerinin yanında öne çıkarıyor. Kolayca otelinize ulaşıyorsunuz. Palandöken ayrıca pist kalitesi bakımından da dünyanın en önemli merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Xanadu Snow White'ta check-in yaptıktan sonra oteli gezip odalarımıza yerleştik. Kimimiz kalan vaktini kayak yaparak kimimizde spa keyfi yaparak geçirdi. Erzurum'da hava 16.30’da kararıyor ama Xanadu'nun pistleri 20.00'ye kadar kullanılabiliyor.

İkinci günümüzde biraz Erzurum'u tanımak üzere şehre indik. İlk durağımız Kurtuluş Savaşı sırasında Ruslara karşı şehrin savunmasında önemli rol oynamış tabyalardan biri olan Aziziye Tabyası oldu. Erzurumda bunun gibi toplam 22 tabya varmış. Aziziye Tabyası’nda yine Kurtuluş Savaşı sırasında tabyanın savunmasında çalışıp bir kahraman ilan edilen Nene Hatun'un anıt mezarı bulunmaktadır.

Erzurum gezisini yaptığımız gün hava inanılmaz soğuk olduğundan tabyada sadece 10 dakika kalıp şehrin bir diğer simgesi olan Çifte Minareli Medrese’ye gittik. Malesef medrese tadilatta olduğundan güzel bir fotoğraf alamadım. Medrese yapılırken minareleri tamamlanamamış. Rehberimiz bize neden tamamlanamadığı ile ilgili olan rivayetlerden en bilineni olan usta çırak öyküsünü (Google'da aradığınızda çıkıyor) anlattı. Bu arada medrese 1291 yılında açılmış.

Çifte Minareli Medrese’nin ardından hemen arkasında yer alan Üç Kümbetler adlı anıt mezarları görmeye gittik. Bu mezarlardan biri Saltuklu Emirliğinin kurucusu olan Emir Saltuk Bey’e ait. Diğer ikisi ise kimin mezarları olduğu bilinmiyor. Sekizgen olarak inşa edilmiş olan Emir Saltuk Kümbeti’nin üzerinde Çin ve Orta Asya takvimine ait hayvan figürleri yer alıyor.

Kümbetin ardından bir başka medrese olan Yakutiye'ye gittik. 1310 yılında inşa edilmiş olan medrese günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Müzede geçmişte Erzurum'da yaşamın nasıl olduğu çeşitli aksesuarlarla anlatılmış. Medresede dikkat çeken şey sınıflarının kapıları çok alçak olması. Bunun sebebi öğrencilerin kapıdan eğilerek geçmesi ve böylece bir saygı hareketi göstermelerini sağlamakmış. Medresenin tavan işlemeleri çok etkileyici. Erzurum'un simgelerinden olan çift başlı kartal figürü medresenin girişinde yer alıyor.

Erzurum gezimizin son durağı ise Kurtuluş Savaşı’mızın başlangıcında önemli rol oynayan Erzurum Kongresi’nin yapıldığı kongre binası oldu. Bir yangınla yerle bir olan kongre binası orjinaline uygun şekilde yeniden inşa edilmiş. Kongre salonu ve oturma düzeni o günlerde olduğu gibi tekrar yapılmış. Tarihimizde büyük önemi olan bu kongrede bulunmak oldukça etkileyiciydi.

Tarihi yerleri gezdikten sonra artık Erzurum'un lezzetlerini deneme vakti geldi. İlk lezzet durağımız meşhur cağ kebabını denemek için gittigimiz Koç Cağ Kebapçısı oldu. Karşılaştığım birçok kişi cağ kebabını Erzurum'da en iyi yapan yerin burası olduğu söyledi. Cağ kebabı yatay şekilde pişirilen kuzu etinin şişlere geçirilip sonra tekrar ızgara edilmesiyle yapılıyor. Böylece et iyi pişmiş oluyor. Ancak etin daha yumuşak ve sulu kalması için ızgara edilmeden servis edilen şekli de oluyor. Buna da Tatari deniliyor. Ben hem normal şekilde yapılanını hem de Tatari şekilde pişirilenini yedim. Bana göre Tatari versiyonu çok daha lezzetli! Üstüne bir de Erzurum'un meşhur kadayof dolmasından yiyerek lezzet turumuzun ilk ayağını tamamlamış olduk.

Gezimanya Palandöken turu davetlileri arasında harbiyiyorum.com'un kurucusu Salih de vardı. Tabi onun da önceliği Erzurum'un lezzetlerinin peşinden koşmak olduğu için biz ikimiz gruptan koparak kendi tadım turumuzu yaptık.

Cağ kebabından sonra Erzurum'un tanınmış çorbacılarından birine gittik. Erzurum'da çorbacılar yaygın olarak bulunuyor ve birçok çeşit çorba servis ediliyor. Ben Erzurum'a özgü bir çeşit olan Ayran aşı çorbasını denedim. Buğday, yoğurt ve yöreye özgü bir ot çeşidi olan Asotu kullanılarak yapılan çorba çok lezzetli.

Bir sonraki durağımız şimdiye kadar yediğim dönerler arasında en lezzetli ilk üç dönerden biri diyebileceğim döneri yediğimiz Hacı Baba oldu. Erzurum dağlarında yetişen kuzu etinden yapılan döneri üzerine bir tutam reyhan serperek yiyorsunuz ve lezzet karşısında bayılacak gibi oluyorsunuz. Mekânın Ankara'da da bir şubesi olduğunu öğrenince çok sevindim çünkü Ankara'ya çok sık gidiyorum. İlk fırsatta gidip tekrar bu lezzeti tadacağım.

Lezzet duraklarımızın sonuncusu ise Tarihi Emir Şeyh Köftecisi oldu. Tarihi bir konakta yer alan köftecinin iç tasarımı çok otantik ve etkileyici. Sırf tavan işlemeleri için Sudan'lı bir usta getirtilmiş. Emir Şeyh'in köfteleri bildiğimiz köftelerden biraz farklı. Adana kebap benzeri şişe takılarak pişiriliyor. Bu lezzetli köftenin yanında Cağ kebabı da servis ediyorlar. Benim Emir Şeyh'de asıl bayıldığım şey ise pekmezli baklava oldu. İlave şeker kullanılmadan yapılan cevizli baklava bana göre kadayıf dolmasından bile lezzetliydi.

Köfte ve baklava ile birlikte Erzurum lezzet turumuzu böylece tamamlamış olduk. Daha önceden Erzurum'a gelip bu mekânları denemiş olan Salih'e beni de bu lezzetlerle tanıştırdığı için ayrıca teşekkür ederim.

Akşam otelimizde Snow Mania adlı show'u izledik. Profesyonel kayakçıların ateşle birlikte kar üstünde yaptıkları gösterilerini heyecanla izledik.

Palandöken'deki son günümüzde bir kısmımız kayağa devam etti. Bir kısmımız da otelde dinlenmeyi tercih etti. Akşam Anadolu Jet'in 20.25’deki seferiyle İstanbul'a geri güzel anılarla geri döndük. Yol üzerinde de kadayıf dolması ile ünlü Muammer Usta'da durup bu müthiş tatlıdan paket yaptırmayı da ihmal etmedik.

Bu güzel seyahat için başta Gezimanya ve Xanadu Snow White Hotel'e ve geziye katılan tüm gezgin arkadaşlara çok teşekkür ederim.

Gürhan Kara

Yazar Hakkında

Gürhan Kara

Tadında Seyahat adlı ülke, şehir, otel ve restoran inceleme blogu'nun kurucusu ve yazarı