Kışmış soğukmuş demeden bu seferki hafta sonuna iki gün ekleyerek yaptığımız kaçamağımız Paris oldu. Paris hakkında çok şey söylenmiş ve çok şey söylenecek gezi destinasyonlarından. Ne kadar anlatsan az kalır Paris'i gidip yaşanması hatta birkaç kez gidilmesi gereken yerlerden. Özellikle ilk defa gideceklere yardımcı olacak bilgiler için buyurun;
Havalanı ulaşım: Biz Orly Havalanına indik. Burdan metroya geçiş raylı bir sistemle yapılıyor. Zaten Paris’e giden trenler hakkında turist danışma sizi yönlendiricektir. Gelişmiş bir metro ağı olan Paris’te ulaşım için metro kullanmak iyi bir seçenek ancak havalanından Paris'in merkezine ulaşımı tek kişi 12 Euro. Bunun yerine turist danışmadan hem havalanı ulaşımı hem şehir içi ulaşımı hem de tekne gezintisini kapsayan paketi seçmek belki daha uygun olabilir. Direkt metroya geçmeden bu seçenekleri de değerlendirin. Her ne kadar yürüyerek gezmeye uygun bir şehir de olsa enerjinizi boşa harcamamak adına ulaşım aracı kullanmanız gerekebilir. Bizim şansımıza politik mevzulardan iki gün havalanı da dahil olmak üzere ulaşım ücretsizdi o nedenle metroyla gittik. Metroda aktarmalar için ayrı ücret kesilmiyor. İlk başta biraz karışık gelsede turist danışma noktasından alacağınız metro ağı haritası ile kalacağınız yere en yakın metro durağına aktarmalar ile ulaşabilirsiniz. Detaylı bilgi için: burdan
Şehir içi ulaşım için tekli biletler (1.90 Euro) alabileceğiniz gibi 10'lu biletlerde alabilirsiniz. Bu biletler 14,50 Euro civarı bir ücrette. Bir de günlük gezi planınıza göre kullanabileceğiniz metro hatlarını belirleyip hangi zone'larda olduğuna göre Mobilis adı verilen günlük biletlerden alabilirsiniz. Bu bileti zone seçerek alabiliyorsunuz ve aldığınız zone içinde size sınırsız toplu taşıma kullanma hakkı tanıyor. Yalnız Mobilislerin gece 00.00'da süresi doluyor. Yani sabah aldım ertesi sabaha kadar devam eder gibi bir durum yok. Her toplu taşıma aracına bindiğinizde kartınızı ya da biletinizi makinelere okutmak çok önemli. Metro ve RER için zaten turnikelerden geçerken okutma yapmanız kaçınılmaz; çoğu RER istasyonunda çıkışlarda da biletinizi ya da kartınızı tekrar okutmanız gerekebiliyor. Özellikle istasyon çıkışlarında bilet kontrollerinde zor durumda kalmamak için okuttuğunuz biletinizi yolculuk sonuna kadar saklamanızı öneririm.
Dil sorunu oluyor mu? Bende Fransa çok daha milliyetçi bir intiba bırakmıştı. Kimse İngilizce konuşmaz anlasalar bile Fransızca cevap verirler diye bir ön yargı ile gittim. Paris dışındaki yerler ile ilgili yorum yapamam tabi ama herkes İngilizce konuşuyordu ve yardımsever tavırlar içindeydiler. Hatta İspanya da bu konuda turistik alanlarda bile çok daha fazla zorluk yaşamıştık.
Nerede kalalım? Biz gitmeden Booking üzerinden otelimizi hem turistik hem de hareketli noktalara göre ayarlamıştık. Saint-Germain Bölgesi'ni bu açıdan tavsiye edebilirim.
Yeme-İçme : Paris damak tadı açısından oldukça iddalı. Kahvaltıları klasik kruvasan ve kahve ile başlıyor. Kruvasan bizdeki kruvasanlardan çok daha güzel,tatlımsı-tuzlumsu bir tadı var. Kruvasan bana uymaz derseniz ister kahvaltıda isterseniz öğlen atıştırmalık olarak baget sandiviçlerden alabilirsiniz. Bizim gittiğimiz dönemde Noel Pazarı vardı. Bu nedenle de bir çok sokak lezzetini tatma fırsatı bulduk. Özellikle peyniri patates üzerine eriterek yaptıkları yiyecek oldukça iştah açıcıydı. Yöresel farklı bir tat isterseniz Escargots a la Bourguignonne (Salyangoz) yada Soupe à l’oignon (Soğan Çorbası) tavsiye edebilirim.
Tatlıları: Paris benim gibi bir tatlı severseniz nefsinize oldukça yoğun baskı yapacaktır. Meşhur makeronları, pastaları, çikolataları, puding kıvamındaki sıcak çikolataları... Bu tatlı cennetinde nerelerden tadalım derseniz; Pierre Herme , Gerard Mulot , Henri Le Roux benim denediğim ve beğendiğim mekanlar.
Şarap konusunda diyebileceğim tek şey sokakta plastik bardakta satılan şarapları bile çok lezizdi gerisini siz düşünün. Denk gelirseniz muhakkak sıcak şarap için.
Mekan olarak favorim ve tek muhakkak gidin diyeceğim yer: Shakespeare & Company burası aslında İngilizce kitaplar bulabileceğiniz ünlü bir kitapçı, hemen yanında ise cafesi var. Ernest Hemingway, F. Scott Fitzgerald, James Joyce gibi isimlerin de müdavimi olduğu bu kitapçı "Before Sunset" ve "Midnight in Paris" filmleri ile de ün kazanmış. Turistik olmasına rağmen iç mekanın bohemliği ve özellikle üst katın ruhu varlığını sürdürmekte. Bu kadar küçük bir yerde bu kadar çok kitap nasıl olur diye düşünmeden edemiyceksiniz ancak her labirentte farklı bir tür ile karşılaşıyorsunuz. Buradan aldığınız kitaplara Shakespeare & Company damgası da vurdurabilirsiniz. Ancak benim için kitapçıdan daha ilgi çekici olan kafesi oldu. Vejeteryan ağırlıklı bir organik ürünlerin olduğu bir menüsü olan bu kafede tatlılar ve çok leziz kahveler de mevcut. Minik ve samimi bir kafe. Paris'te olduğumuz sürece otelimizde yakın olduğundan bol bol gittik. Genelde turistten çok yerel halkın vakit geçirdiği bir yer. Özellikle Notre Dame Katedrali manzaralı yan masalardan yer bulursanız kalkmak gelmiyecek içinizden. Gece manzarası bence ayrı bir büyüleyici oluyor. Burda da raflardaki ikinci el kitaplardan alıp gene Shakespeare & Company damgası vurdurabilirsiniz.
Café de Flore ve Les Deux Magots tarihi ve edebiyat dünyasındaki anlamsal özellikleri nedeniyle turistik mekanlar. Ancak benim tavisyem bu mekanlara yakın daha çok yerli halkın takıldığı ve oldukça hareketli olan Rue de Buci. Burda ve buraya çıkan sokaklarda ister yemek yemek için ister içkinizi yudumlamak için pek çok alternatif var.
Son olarak gitmeden telefonunuza şehrin haritasını ve önemli yerlerini gösteren şehir uygulamalarından yada google map'ten gitmek istediğiniz yerleri işaretleyip offline olarak kullanıma uygun indirirseniz gezinizi kolaylaştıracaktır.Her gezi kendi başına bir keşif ve maceradır. Bir sürü yazı, öneri okuyup gidersiniz ama bir bakmışsınız şehir size farklı bir yüzünü, farklı alternatifleri ve deneyimlerini sunmuş. Aslında en iyisi genel bir planın olması ama şehrin sesini de dinleyip akışına bırakabilmek.
Sizin tavsiyelerinizi de öğrenmeyi çok isterim. Daha fazla bilgi ve iletişim için: instagram:sanemc