Pinnawala Fil Yetimhanesi

Yolculuğumuz Sri Lanka’nın Colombo kentinde başlıyor. Rehberimiz bizi Colombo havaalanında karşılıyor ve hiç vakit kaybetmeden doğruca Pinnawala Fil Yetimhanesi’ne doğru yola çıkıyoruz.

Yol üzerindeki ilk durağımız Botanik bahçesi. Burada yetiştirilen bitkiler özellikle ayurveda ve ilaç sanayiinde kullanılıyormuş. Yerel rehber çeşit çeşit ağaç ve bitki gösteriyor. Mesela kahvenin aslında bir ağaçta yetiştiğini ben burada gördüm. Kahve yeşil olan kabuğundan ayrıldıktan sonra kurutuluyor, fırınlanıyor, ondan sonra ilaç yapmak için ya da içmek için kullanılıyor. Kakao da ağaçta yetişiyor ve malumunuzca özellikle çikolata yapımında kullanılıyor. Karabiber ağacının kökleri ise varis tedavisinde kulanılıyormuş. Vanilya ise sarmaşığa benzer bir bitki. Tarçın ise bilindiği üzere tarçın ağacının kabuklarından elde ediliyor. Özellikle sandal ağacından yapılan krem, vücuttaki pigmentasyonlara iyi geliyormuş. Her derde deva olan aloe vera bitkisinin ise kaktüse benzer bir görünümü var. Buna benzer bir çok bitki tanıtıldıktan sonra ürünlerini pazarlıyorlar tabii ki. Sandal ağacı yağları, aloe vera kremleri, çeşit çeşit baharatlar beğenimize sunuluyor.

Daha sonra fil yetimhanesine gidiyoruz. Burası Sri Lanka’nın en bilindik yerlerinden. Dünyadaki filler için olan tek yetimhane. Burada ufak yaşta ormanda kaybolmuş olan yavru fillerin bakımını üstlenmişler. Yaklaşık 120 civarında fil var.

Ülkedeki en yaşlı fil de burada, 67 yaşında. Gözleri görmediğinden etrafına zarar vermesin diye bir direğe zincirlenmiş olarak hayatını yaşıyor maalesef.

Bu yetimhanede fillerin beslenme ve banyo saatleri var. Biz de tam bu saate denk geliyoruz. Bölgeye giriş yaklaşık 20 dolar civarında.

Öncelikle bebek fillerin beslenme saatine katılıyoruz. 2-3 tane bebek fili bir meydana getiriyorlar, biberonla (aslında yaklaşık şarap şişesi büyüklüğünde) besliyorlar. Burada ben de yavru bir fili besledim.

Daha sonra fillerin banyo saatini izlemek için nehir kenarında bir restorana gidip oturuyoruz. Oturduğumuz restoranda sincaplar yanımıza kadar gelip yemeklerimize ortak oluyorlar. Günde iki defa tüm filleri nehre yıkanmaya getiriyorlarmış. Filler nehre giriyorlar, birbirlerine su püskürterek bir güzel yıkanıyorlar. Bu arada hamile bir filin gebelik süresi 22 ay sürüyormuş.

Fil yetimhanesinin merkezi nehre yaklaşık 1 km uzaklıkta. Yol boyunca da hediyelik eşya dükkanları dizilmiş sıra sıra. Fil derisinden çanta, kemer gibi aksesuarlar satan dükkanlar var. Bu sırada bir de kırtasiyeye benzer bir dükkan gözümüze çarpıyor. İlginç olan kırtasiye değil tabii, satılan kağıt ve defterler. Dükkandaki tüm kağıtlar fil dışkısından yapılmış. Sayfalardaki renklendirme ise kök boyaların kullanımı ile sağlanmış.

Burada isterseniz fil evlat edinebiliyorsunuz. Tabii öyle bildiğimiz anlamda evlat edinme değil. Bir fili gözünüze kestirip, kendisinin mama masrafları için her sene bir para bağışlıyorsunuz yetimhaneye. Yetimhane de her sene sizin evlat edindiğiniz filin fotoğraflarını size postalıyor.

GÖKÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

GÖKÇE YILMAZ

 1982 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğretimini Sinop’ta gördükten sonra, lise eğitimi için İstanbul’a yerleştim.