Kolezyum, Roma'nın kalbidir aslında. Kolezyum'un içine girmeden önce; Forum'da küçük bir gezinti yaparak Sezar'ın yaşadığı yerlerde gezebilir, senatörler için yapılmış görkemli tapınakları hayranlıkla izleyebilir, halen ilk günkü tazeliğini koruyan portakal bahçelerindeki nefis kokuyu içinize çekebilir ve yeni Roma'ya kuş bakışı bakıp hayallere dalabilirsiniz.
Kolezyum'un büyüleyici atmosferi içinde gezerken zevk ve para için yitirilen hayatlar geçer gözünüzün önünden. İçinde Kralı, Senatörleri ve halkı eğlendirmek için 2.000'den fazla gladyatörün çarpıştırıldığı bir dönemin hikayesi vardır. Kanlı gösterilerin mekanında sadece eğlence için yitirilen canlar yoktur aslında. O dönemlerde Hristiyanlık bir suç olarak görüldüğünden, inançları yüzünden can veren insanların kanı da akıtılmıştır soğuk taş bloklara. Fakat Roma'nın hristiyanlığı kabulünden sonra bu bir utanç olarak anılmış ve Kolezyum'un tüm gösteriler için kullanılması yasaklanmıştır.
Kolezyumun sağlamlığını arttırmak için kullanılan kurşunların çalınması ve Roma'da meydana gelen büyük bir deprem ile yıkılan bölümleri nedeniyle tüm yapıyı görememek üzüntü verici. Fakat döneminin şartları göz önünde bulundurulunca emeğe ve ortaya çıkan sonuca saygı duymamak elde değil.
Şu an dökünen kanlarla yoğrulmuş toprak zeminden eser yok. Gösterilerin yapıldığı zeminin altında gladyatörlerin hazırlandığı ve yaşadığı odalar gün ışığına çıkmış durumda. Alanın çevresinde yer alan küçük kulübeler her an kan dökmeye ve halkı coşturmaya hazır hayvanların barındığı yerler.
İçinde meydana gelen tahribat yüzünden halkın gösterileri izlediği yerleri görmek oldukça güç. Çatıyı andıran yerler aslında oturulmak için yapılan basamaklarlardan ibaret. Oturma düzeni olarak şu anki hacın bulunduğu yerde Kral, onun etrafında senatörler ve gösteri alanına yakın olan birinci sırada zengin olan halk yer alırmış.
Kolezyum bugün Roma'nın en güçlü sembolü. Bir amfi tiyatro olarak yapılmış olmasına rağmen adı genellikle gladyatör savaşları ile anılmakta. Hareketli geçmişi ve görkemli yapısı nedeni ile adından her zaman söz ettirebilir. Yakın zamanda ise dünyanın yeni yedi harikası arasında yerini almıştır.