Safranbolu'nun Gizli Güzellikleri: Mencilis Mağarası

Güzel yurdumda bilmediğimiz, görmediğimiz ne çok güzellikler olduğunu her fırsatta dile getiriyorum. Ama geç de olsa gidiyor keşfediyoruz, öğreniyoruz yavaş yavaş. Kimimiz gezip görerek, kimimiz okuyarak;ama hepimiz ülkemizin güzelliklerini bilmeliyiz elbette.

Kastamonu gezimizi tamamladık, bu kez Safranbolu üzerinden dönüyoruz, Dünya Mirası güzel evleriyle otantik şehrimizi bir kez daha gezeceğiz. Doğrusu ben bu şehre bin kez de giderim. Bu arada eski şehrin hemen girişindeki duvarın üzerine çok güzel bir yazı asıldığını gördüm ve çok hoşuma gitti: "UNESCO 20. YIL" 17 Aralık 1994 tarihinde Unesco tarafından Dünya Mirası listesine alınan ve bundan onur duyan bu güzel kentimiz, olduğu yeri hakeden bir güzellikte. Darısı yedek listede bulunan diğer kentlerimize; tabii bizim görevimiz de farkında olmak ve bu değerlerimizi korumak.

Şehre girmeden Kastamonu'da kaldığımız oteldeki genç Arkeoloji öğrencisi, sevimli delikanlının bize 'mutlaka görün' dediği yerlere gidelim; sonrada eski şehre inip hem yemek yer, hem de şehri gezeriz diye karar verdik. 

Listemizde yer alan ilk yer Kristal Teras. Yol tabelalarını izleyerek ilerliyoruz şehirde. Tam ulaştık derken bir tabela çıkıyor karşımıza: Yol kapalı. Henüz turizm mevsimi başlamadığı için tadilat, tamirat var. Yol dün yağan yağmurdan sonra balçık çamur... 1-2 kilometre var yürümek için, pek gözümüz yemiyor doğrusu. Önümüzdeki panoya bakıyoruz: Evet, ilginç olurdu; aşağıda bir kanyon, alabildiğine yeşil bir manzara ve cam bir izlem terası... Kısmet, bir dahaki sefere.

Gidemedik ama size bu terasla ilgili kısacık bilgi vermek isterim. Kristal Teras, Safranbolu-İncekaya civarında bir kanyonun üzerinde 80 metre yüksekliğinde yapılmış bir balkon. Balkonun tabanı cam; yani terasa çıktığınızda ayaklarınızın altı uçurum. Aşağıdaki yüksekliğin birebir hissedileceğini düşünüyorum. Bu terasta yürümek, aşağı bakmak ne kadar kolay ya da ürkütücü bilmiyorum. Yükseklik korkusu olmayanlar için bile zor olmalı. Bir gezgin olarak en kısa zamanda bu deneyimi edinmeliyim.

Terasa ulaşamadık, yeni rotamız bir mağara. "Bu öneri bize daha cazip gelmişti zaten" diyerek teselli buluyor ve Mencilis Mağarası tabelalarını takip ediyoruz. Yol kimi yerde çok dar, virajlı ve çok yüksek; sol tarafı uçurum yollar ve aşağıda o kadar muhteşem manzaralar var ki Kristal Teras'ı aratmıyor belki de. Çevrenin doğal ve vahşi güzelliği, görülmeye ve buralara geldiğimize değer. Safranbolu'nun 8,5 kilometre kuzeybatısındaki mağaraya hem Safranbolu hem de Karabük üzerinden ulaşmak mümkün. Mağaranın yakınındaki Bulak Köyü’nden de güzel bağlar ve bahçeler arasından yarım saatlik yürüyüşle ulaşmak mümkünmüş.

Sonunda mağaranın bulunduğu yere ulaşıyoruz. Arabamızı park yerine bıraktıktan sonra biraz yürüyoruz. Mağaranın girişine ulaşmak için kayaların arasındaki bir yüksekliğe sayamadğımız kadar çok basamakla çıkıyoruz. Tabii bu basamaklar düzgün ve aynı genişlik ve rıht yüksekliğinde değil; çok dikkatli çıkmak gerek, aman dikkat. 

Yolun yarısında bir kulübede biraz soluklanıyoruz. Bilet kesiyorlar, giriş 3 TL. Baret de veriyorlar, mecburi. İsterseniz çay, kahve de içebilirsiniz. Dönmek yok, tırmanmaya devam. Ara bir yerde demir parmaklıkla kapatılmış mini bir seyir terasından aşağıdaki manzaraya bakınca ne kadar çok tırmandığımızı görebiliyorum ama manzara da harika.  Sonunda mağaranın girişine ulaşıyoruz; ama nefes nefese kaldığımı da söylemeliyim. Girişte koridor gibi kısa bir bölüm var. Kayalıkların dar arasından geçerek tahtadan yapılmış yaya yollarından yürüyoruz. Bir mağara işte... Sonra birden muhteşem bir bölüme geliyoruz ve anlatılmaz bir manzarayla karşı karşıyayız. Mağaranın tavanı oldukça yüksek, kimi yerde belki 10 metre. Uzun yıllarda oluşmuş sarkıtlarla inanılmaz bir görüntü, her biri farklı renklerde ve şekilde. Gerçekten çok başarılı bir aydınlatma.

Uzunluğu 6 kilometre olan mağaranın sadece bir kilometresi yürüyüşe açıktı; ama bu kadarı bile bende inanılmaz bir hayranlık uyandırmaya yetti. Dönüşe geçtiğimizde bir şeyleri kaçırırım düşüncesiyle tekrar tekrar fotoğraf çektim. İlginç ve ışıl ışıl görüntüler nefesimi kesiyor. Karanlığa yakın loş olmasına karşın fotoğraflar çok güzel çıkmış. Şimdi o fotoğraflar konuşsun zira bu güzelliği anlatmak zor. 

Hiç tahmin etmediğim kadar olağanüstü bir güzelliği bugüne kadar bilmediğim, gelmediğim için şaşkın ama görmüş olmaktan çok hoşnutum... Onca merdiveni tırmandığımız için kendimizi kutlayarak güzel bir yemeği hak ettiğimizi düşünüyoruz. 

Bulak - Mencilis Mağarası ile ilgili aşağıdaki bilgileri internetten bulabilirsiniz; ama ben ben kısa kısa bilgileri size buradan aktarıyorum;

Karadeniz Bölgesinin ikinci, Türkiye’nin dördüncü ve Türkiye’nin turizme açılan en uzun mağarası. Giriş kısmında tarihi dönemlerde insanlar tarafından iskan edildiğini gösteren duvar kalıntıları bulunan mağara; mağara turizmiyle ilgilene tüm gruplara (bilimsel, görsel, kültürel, sağlık, dalış, spor ve macera) hitap edecek özelliklere sahip. Mencilis Mağarası, gerek gelişim özellikleri ve sahip olduğu şekilleri, gerekse de bulunduğu bölgenin vahşi güzelliğiyle Safranbolu ilçesi ve Bulak Köyü’nde yaygın olan kültür turizminin alternatifsiz bütünleyicisi.

Yazın en sıcak günlerinde dahi serin olan, yaz-kış 15 derece sıcaklıkta olan mağara, nefes darlığı, astım, bronşit gibi birçok hastalığa iyi geliyormuş.

Karadeniz’e boşalan Filyos Çayı’nın önemli bir kolu olan ve derin bir vadi içinde akan Araç Çayı vadisinin kuzey bölümünde, belirgin yüksek dağlardan beslenen ve bu dağları kanyon vadiler şeklinde yararak parçalayan Mağara Deresi kanyonunun sona erdiği noktada bulunan mağaranın toplam uzunluğu 6050 metre. 

Günümüzden 65-200 milyon yıl önce oluşmuş Jura-Kretase yaşlı kireçtaşları içinde, kuzey-güney yönünde gelişen mağara, birbirine bağlı üç kattan meydana gelmiş. 

Üç girişi bulunan mağaranın en uzun bölümü alt kat. Mağaranın en yeni kesimini oluşturan ve uzunluğu 4300 metreyi bulan bu bölümün içinden, yaz-kış belirgin akışı olan büyük bir yeraltı deresi bulunuyor. Bu yeraltı deresi, derinlikleri yer yer 3-5 metreyi bulan değişik büyüklükte göller oluşturmuş. Bu göller çoğu yerde mağara tavanına kadar dolarak, ancak balık adam donanımlarıyla geçilebilen kapalı sifonlara dönüşmüşler. Bu nedenle alt katın tamamını yürüyerek geçmenin mümkün olmadığı mağaranın özellikle son kesimleri bütünüyle su ile dolu. Tamamen dalış yapılarak ilerlenebilen bu bölüm, mağaranın uzunluğu hesap edilirken farklılıklara neden olmakta. Gerideki yüksek dağlardan beslenerek gelen yeraltı sularının oluşturduğu mağaradaki yeraltı deresi, büyük bir ağızdan açığa çıkmakta ve bu suların bir bölümü Safranbolu’nun içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamakta. 

Mencilis Mağarası Sistemi’nin en karakteristik ve en güzel bölümü ise Orta Kat. Bu katın girişi, alt kat girişinin (suyun çıktığı giriş) 200 metre kuzeydoğusunda, Mağara Deresi kanyonunun doğu üst yamacında yer alır. Ana girişten 100 metre yukarıda giriş ağzı bulunan bu bölümün uzunluğu 1200 metredir. Son kesiminde alt kat ile birleşen orta katın içerisi görünümleri son derece güzel, değişik renklerde damlataşlarla (özellikle sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları) kaplıdır. Orta katın hemen hemen orta kesiminden de bütünüyle fosilleşmiş olan bir üst kata çıkılır. Birbirinden bağımsız iki galeriden oluşan bu üst katın gelişimi durduğu için buralarada damlataş oluşumları yoktur.

Mağaranın en son noktas ise yeraltı deresinin açığa çıktığı kaynak girişten 291 metre yukarda bulunuyor. Bütün katları göz önüne alındığında, en azından iki milyon yıldan beri gelişim gösteren ve sahip olduğu canlı ve cansız varlıkları ile büyük bir ekosistem oluşturan bu mağara, aynı zamanda ülkemizde en çok araştırılan ve en çok bilinen mağaralardan biri. 

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.