Bulak (Mencilis) Mağarası, Safranbolu

Safranbolu'ya genellikle tarihi evleri görmek, taş sokaklarda dolaşmak, birbirinden lezzetli yemekler ve tatlıları tatmak için geliyorsanız, yanılıyorsunuz. Safranbolu'nun kıyıda, köşede kalmış doğal güzellikleri keşfedilmeyi bekliyor.  Ya bir günlük ya da iki günlük ziyaretlerle bu şehri tanımadan ayrılırsınız. Gizlenmiş ve yaklaşık 2 yıl önce ziyarete açılan Bulak (Mencilis) Mağarası'nı bilseydiniz, kalış süreniz eminim daha da uzardı.

 
Bulak (Mencilis) Mağarası, Safranbolu ile Bulak Köyü arasında bulunuyor. Gayüzü Dağı'nın metrelerce altında oluşan mağara, bir kaç yıl önce restorasyonu tamamlanarak ziyarete açılmış. Yaklaşık 3 milyon yıl önce oluşumu başlayan mağaranın uzunluğu 6 kilometreyi buluyor. 12. yüzyılda insanların hem korunmak, hem de yaşam alanı olarak tercih ettiğini biliyor muydunuz?


 
Safranbolu tarafından yaklaşık 11 kilometre uzaklıkta bulunan mağaraya dik ve birazda virajlı yoldan ulaşıyoruz.  Mağaranın girişinde bizi bekleyen 150 basamak tahta merdiveni kullanarak girişine varıyoruz. Bir nefeste çıkılamayacak kadar çok basamakları tamamladıktan sonra rehberimiz eşliğinde mağaraya giriyoruz. Mağaraya girdiğimizde içimizi ferahlatan bir hava ile buluşuyoruz. Mekân her zaman 15 derecelik bir sıcaklığa sahip. İçeride nemli bir hava olmasına rağmen üşümüyoruz.


 
Son dönemde okuduğum ve etkisinde kaldığım Trevanian'ın “Şibumi” romanında kahramanımızda ara sıra mağara gezileri yapıyordu. Evet, yanılmadınız bir mağaraya gezi yapıyordu. ''Mağara gezisi nasıl olur diye?'' soruları aklınızdan geçirdiğinizi de biliyorum.  Bazen tek, bazen kalabalık grupla uzun mesafelerde yolculuğa çıkıyordu. Yolculuklar bir iki gün sürüyordu. Aksiyonun dorukta olduğu bir romanın girdabına kapılmışken (oldukça etkilendiğimi de itiraf etmeliyim), Bulak (Mencilis) Mağarası’nda dolaşırken bulmakta Safranbolu gezimizin sürprizi oldu. Artık romanın kahramanı bizdik. Heyecan verici bir etkinlik oldu. Farklı rotalara yaptığım yolculuklarda ara sıra önüme çıkan mağaraları ziyaret etsem de, uzun soluklu yürüyüş ilk defa yapıyordum.


 
Mağaranın içine girdiğimiz anda büyüleyici etkisi de başlamıştı. Dar dehlizlerden geçerek metrelerce ilerledik. Gün ışığının kaybolduğu anda milyonlarca yıl önce oluşumu başlamış, dünya harikası sarkıt ve dikitler bizi karşılıyordu. Sarı, turuncu, mavinin yer yer iç içe geçmiş renk ve desen yumağında, belli bir mesafeden sonra merdivenle daha derine, aşağıya indik. Bundan sonraki görüntüler için söyleyecek söz bulamıyorum sadece fotoğraflarla yetindiğimiz bir hazineyle döneceğimizi de biliyorum. Görüntüleri birer birer zihnimizde kayda alırken bir kaç metre yürüdükten sonra yolculuğumuzun bitiş haberiyle biraz sarsılıyor ve geriye doğru, geliş mesafesine dönüyoruz.


 
Bizim gibi amatörler sadece 400 metreyle yetinirken, profesyonel mağaracılar izinli olarak yaklaşık 4 km parkuru dolaşabiliyor.
 
Çıkışta muhteşem bir hava bizi karşılıyor. Kaynak suyundan yapılmış mis gibi çayda iyi geliyor. Derin vadiye karşı içilen çayla, keyifli dakikalar sona eriyor. Gezimanya.com ve Safranbolu Belediyesi'nin (www.safranbolu-bld.gov.tr) davetlisi olarak bloggerlarla mağara yolculuğumuzda bitince yeni rotalara doğru yol alıyoruz.
 Bir macera biter, yenisi başlar...

serap selçuk

Yazar Hakkında

serap selçuk

Yazar Gezgin ve blogger 1968 yılında Niğde'de doğdu 1987-1991Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği eğitimi gördü.