Tayland'dan çıkıp "Poi pet" sınır kapısından ülkeye sorunsuzca giriş yaptım. Çok eski ve köklü Khmer kültürüyle tanışacağım için mutluyum. Kamboçya'yı çok merak ediyorum.
Vize işlemlerimi acenta halleti ve otobüse binip ilk durağımız olan Tonle Sap gölünün yolunu tuttuk. Gölün en büyük özelliği yüzen bir köye, Chong Kneas'a ev sahipliği yapması. Yüzen köyde tüm evler, okul, süpermarket, kilise, tapınak, elektronik eşyaci, berber ve turşucu dahil herşey yüzüyor :) Yüzen köyde 4000 kişi, tüm göl etrafında ise 100.000 civarı insan yaşıyor. Hepsi Vietnam - ABD savaşı sırasında ülkelerini terk etmek zorunda kalmış Vietnem'lı insanlar. Mülteci demiyorum çünkü o kelime garip geliyor... Temel geçim kaynakları balıkçılık.
Yüzen köy gerçekten görülmesi gereken çok orjinal ve keyifli bir yer. Makinemle teknenin bir sağına bir soluna koşturuyorum. Köy o kadar fotojenik ki. Ancak tabi sürekli sallanan bir tekne fotoğraf çekme işini biraz zorlaştırıyor. Köy'ü gezerken bir bölüme geliyoruz ki bakıyorum bir barakada LCD tv, müzik seti falan, "Vay be" diyorum arkadaşın durumu iyi galiba. Rehber "Burası zengin mahallesi" diyor :D Gerçekten de dikkatli bakınca yüzen baraka evlerin durumu biraz daha iyi. Ama ben fakir mahallesini daha çok sevdim açıkçası. Evlerin arasında ilerleyip yerel halkın günlük hayatını görmek keyifli ama onlar için de aynı şekilde keyifli mi bilmiyorum. Açıkçsı hergün bir ton turist ve bir o kadar fotoğraf makinesi evlerinin etrafında... Gölün büyüklüğü ve derinliği mevsime göre değişiyor. Kuru zamanda 2700-3000 km2 ve su yüksekiliği 1 - 1,5 m. muson yağmuru mevsiminde 15.000-16.000 km2 ve su yüksekliği 9 - 10 m. yi buluyormuş.
Sonraki durak timsah çiftliği oluyor. Timsahların yaşlarına ve büyüklüklerine göre ayrılan bölümleri gezdikten sonra bakıyorum ki orası aslında timsan derisinden yapılmış hediyelik eşya dükkanı; çiftlik durumu işin göstermelik kısmı. Anahtarlıktan çantaya kadar birçok ürün mevcut.
Akşam yemeğini yediğimiz kocaman restoranda Khmer dans ve müziğinden örnekler sunuyorlar ki harika, çok beneğiyorum. Geleneksel yaşantıları temalı dansları yerel kıyafetleri, sürekli gülücükler saçtıkları yüzleriyle çok şekerler...
Ertesi gün büyük gün çünkü meşhur Angkor Tapınakları'nı (Angkor Wat) gezeceğiz. Yola çıktığımdan berie heyecanlıyım. Rehber Angkor bölgesinde 140 tane tapınak olduğunu söylüyor. İlk tapınakların yapımına 7. - 8. yüzyılda başlandığını ekliyor. Sadece 4 tanesini görmek 5-6 saat sürüyor desem bir fikir oluşur galiba :) Önce Agnkor tapınağını geziyoruz. Müthiş dini, siyasi ve kültürel tarih söz konusu. İlk tapınak Hindu tanrı Vishnu için yapılmış. Sonradan Budizm etkisini göstermiş. Tapınaklar gerçekten çok güzel ve etkileyici. En çok beğendiğim tapınak, dev ağaçların binaları sarıp kucakladığı "Ta Prohm" tapınağı oldu. Ağaçlar inanılmaz etkileyici. Gövdeleri kökleri ile göz kamaştırıcı. Tapınakların rehber esşliğinde gezilmesini tavsiye ediyorum.
Tapınaklar Kamboçya'nın her şeyi diyebilirim. Bayraklarında, paralarında, her şeyde Angkor'un resmi var. Angkor birası, Angkor oteli, Angkor Seyahat, Angkor Tantuncisi :D Bütün gün hayalini kurdum da :)
Siem Reap'ta 6 kattan fazla inşaat izni verilmiyormuş. Sebebi ise 7. katın Angkor'un boyunu aşması. Ayrıca, Angkor Tapınaklarına girişte kısa pantolon ve şort sorun yaratabliyor. Saygısızlık kabul ettikleri için almayabiliyorlar.
Angkor Tapınaklarının Vietnam'lı bir iş adamına 99 yıllığına kiraya verildiğini ve tüm işletim haklarının bu adama ait olduğunu duyunca kulaklarıma inanamadım. Bir ülke için hem kültürel hem dini hem de tarihi acıdan böylesine büyük öneme sahip bir yer nasıl olurda da yabancı bir iş adamına verilir. Hergün binlerce insan ziyaret ediyor ve giriş ücreti 20 dolar.
Gruptan ayrıldıktan sonra kendime küçük bir pansiyon buldum ve yerleştim. Sırada Siem Reap merkezi keşif var. Siem Reap küçük ve şirin bir yer. Merkezde "Pub Street" isimli bir sokak var ve birkaç bar ve restoran bu sokağa dizilmiş. Sokağın hemen yanında "Night Market" diye tabir edilen Akşam Pazarı mevcut :) Pazarı şöyle bir dolaşıp Pub Street'e uğruyorum ve hemen şok'a giriyorum. Karşımdaki tabelada "Bira 50 ABD sent'i" diyor.Yani 1 TL. "Neeeeeeeeeee????" Vuhuuuuu! tepkisi verip oturuyorum hemen. Fıçı bira fiyarları 1-2 Tl civarında. Kokteyller ve sert içkiler ise 3-4 Tl civarında. Bu şehri çok sevdim tabi ki de :)) "Angko What?" isimli barı görüp gülümseyip bir bira da orada çaktıktan sonra bir seyahat acentasına uğruyorum ve ertesi gün için başkent Phnom Penh'e bir otobüs bileti alıyorum. Ertesi gün Phnom Penh'e yolculuk.