Tram 28 Efsanesi ile Başlayan Lizbon Tutkusu - Lizbon Hakkında Bilgiler

Instagram’da gezerken karşıma çıkan bu sarı tramvaylar beni bu şehre çekti açıkçası. 19 Mayıs bayramını fırsat bilip dört günlük bir seyahat organize ettim. Bu arada Lizbon uçak biletleri gerçekten çok pahalı. 4,5 saat süren yolculuk için bileti TK uçuş milleri ile almıştım…

İlk satırdan sonra - Tram 28 efsanesi ile başlayan Lizbon tutkusu…

Lizbon: İstanbul'un kopyası

İstanbul’un kopyası olduğunu ayak basınca daha net olarak anladım. Portekiz’in başkenti büyüleyici Lizbon da İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş, içinden Atlantik Okyanusu geçen köprüleri ve gece hayatı size İstanbul’da olma hissini iliklerinize kadar yaşatıyor.

Portekiz’in son dönemde rağbet görmesi Asyalı ve Avrupalı turistleri kendine fazlasıyla çekiyor. Lizbon bölgesi, Avrupa Birliği ortalamasının üzerindeki refah düzeyi ile Portekiz’in en zengin bölgesi.

Lizbon’a gidilmesi gereken ay bana göre mayıs sonu, sokakların tamamı mor sümbül cinsinde çiçek ve ağaçlarla donanmış, masalsı ve yağlı boya tablosunda hissediyorsunuz.

mor sümbül cinsinde çiçek ve ağaçlarla donanmış

Tram 28

Şehirde gezilecek birçok yer var. Şehre yakın meşhur bölgeleri tren ve tramvay ile gitmenizde fayda var. Sokaklarda bu tramvayları ve “tuk tuk”ları fotoğraflamak çok keyifli oluyor, önünüzden geçen bu araçlar sizi ilginç bir şekilde mutlu ediyor.

Tram28Bu seyahatimin kılavuzu olan Tram 28 hakkında bazı bilgileri başta paylaşmak istiyorum; 28 numaralı tramvay hattında yapılan bir gezinti Lizbon’u görmenin yollarından biridir.

Tram28

Yolculuk Rossio yakınındaki Martim Moniz’de başlar, tepelere doğru döne döne çıkarak eski Alfama Mahallesi’ne ulaşır, sonra BasílicadaEstrela’dan geçerek aşağıya doğru Avrupa’nın en eski şehir planlama ürünü olan Baixa’nın caddelerine gelir. Buradan Bairro Alto’nun alt kısımlarından geçerek son durak olan Prazeres’e gelinir.

Tram 28

Çok kalabalık olduğu için Martim Moritz’de erken saatlerde sıraya girmekte fayda var ben yarım saat beklemiştim saat sabah 10.00 gibi gitmeme rağmen. Sokakların arasında geçerken ev duvarlarına sürtecek kadar olabiliyor, elinizi dışarı çıkarmayın ve muhakkak cam kenarına oturun!

Lizbon sokaklarında kaybolmak çok keyifli bol bol yürümekte fayda var, hiçbir detayı kaçırmamak için.Lizbon’u belirttiğim gibi tarihî tramvaylar, trenler ve yürüyerek gezerseniz çok keyif alacaksınız, tramvay hattı karışık değil, mobil uygulama var ayrıca aşağıda paylaştığım görüntüden de yardım alabilirsiniz. Yanlış hatırlamıyorsam günlük 24 saat kullanılan bilet 7 euro civarındaydı. 

Lizbon’u belirttiğim gibi tarihi tramvaylar, trenler -7,00 Euro

Lizbon sokaklarında kaybolmak çok keyifli, hiç bir detayı kaçırmamak için bol bol yürümekte fayda var.

Lizbon sokaklarında kaybolmak çok keyifli bol bol yürümekte fayda var, hiçbir detayı kaçırmamak için.

Lizbon sokaklarında kaybolmak çok keyifli bol bol yürümekte fayda var, hiçbir detayı kaçırmamak için.

Lizbon ve çevresinde gezilecek yerler

Baixa

Aslında şehrin birçok check point’i yani başlangıç noktası var, hepsi birbirlerine yakın. Baixa adı verilen şehir merkezi, 2004 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almak üzere önerilmiştir. Baixa, 1755 yılında şehrin büyük kısmını yıkan depremden sonra planlanarak inşa edilmiştir ve meydanlar ile bezenmiş, dik kesişen bir cadde ve sokak ağına sahiptir. Baixa’nın doğusunda Lizbon’un kurulduğu yedi tepeden birinin üzerinde São Jorge Kalesi ve Lizbon Katedrali yer alır.

Baixia

Alfama

En eski ve kesinlikle gezmeniz gereken bölge Alfama’dır. Dar sokaklarda yürümek renkli evleri seyretmek sizi Lizbon’a âşık etmeye yetecek. Tavsiyem “Tram28” ile şehri gezerek Alfama bölgesine çıkmanız ve burada inip sokakları seyrederek, kaldırıma oturup biranızı yudumlayarak Lizbon Katedrali’ne inmeniz. Çok eskilere dayanan Eski Alfama Mahallesi barındırdığı Arap ve Romalı unsurlar sayesinde yürürken geçmişe yolculuk hissi veriyor size.

Alfama

Alfama

Wikipedia mahallenin adını şöyle tanımlıyor; “ Mahallenin adı hamam anlamına gelen Arapça el hamma sözcüğünden gelmektedir.” Oldukça dar ve dik olan sokaklarında hüzünlü melodileriyle geleneksel Portekiz müziği Fado’nun duyulabileceği birçok lokanta ve bar bulunur. Portekiz arabeskini burada keşfedebilir, fiks menüler ile Fado müziğini duyabilir ve eşlik edebilirsiniz.

Miradouro da Graça

Alfama bölgesinde bu yer en tepe, Tram 28 ile bu durakta inip güzelliğin içinde kendinizi kaybedebilirsiniz!

Miradouro da Graça

Yorgunluk sonrası sokakları, insanları ve aynı zamanda yukarıdan Lizbon’u bir şarap ile seyredebilirsiniz.

Miradouro da Graça

Praça do Comércio

Lizbon’da yürüyerek birçok yeri keyifle gezebilirsiniz, bunlardan en önemlisi Praça do Comércio (Ticaret Meydanı) ve yakınlarındaki güzel ön cephesiyle tanınan Nossa Senhora da Conceição Velha Kilisesi.

Rossio

Bir diğer nokta Rossio Meydanı, bu meydanda açık pazarlarda peynirler tadıp ayakta şarap içebilirsiniz. Ayrıca Sintra’ya kalkan trenler bu istasyondan kalkıyor. Buraya geldiğinizde görmeniz gereken yerler arasında RestauradoresMeydanı, Elevador de Santa Justa (1900’lü yıllarda Baixa ve Bairro Alto’yu birbirine bağlamak için kurulan Neogotik tarzdaki asansör), Jerónimos Manastırı, Belém Kulesi, Padrão dos Descobrimentos (Keşifler Anıtı) ve Carmo Rahibe Manastırı sayılabilir.

Rossio

Bairro Alto

Lizbon'da gece hayatının kalbi burada atıyor. Herkes kendi havasında, bizim Karaköy’ü andırıyor ancak bir bakıma Beyoğlu ile de benziyor diyebiliriz. Karaköy’de yer alan salaş geniş mekânlar yok, insanlar kaldırımlarda sokaklarda içkilerini yudumluyorlar, 2 euro’ya “shot” içecekler ile karşılaşabilirsiniz ancak sokaklarda çok fazla uyuşturucu satıcısı var, yanınızdan çok zor ayrılıyorlar, dikkat! Bairro Alto’nun dilimizdeki kelime karşılığı “Yüksek mahalle” olarak geçiyormuş. Güneş gizlenmeye başladığında sokak hareketlenmeye başlıyor ve saat 23.00’ten sonra dolmaya başlıyor. Gençlerden ve turistlerden oluşan bir kitlesi var. Canlı müzik dinleyebileceğiniz barlar, dans edebileceğiniz kulüpler ve her türlü mekânı Bairro Alto’da bulabilirsiniz. Lizbon’un dışındaki Sintra ve Belem, Portekiz seyahatinin can damarı diyebiliriz.

Bairro Alto

Pink Street Rua Nova do Carvalho

Pembe yer döşemesi ile Lizbon’un en ünlü sokaklarından bir tanesi, gece kulüplerinin yer aldığı bu sokak akşam insanlarla hınca hınç doluyor.

 

Kaldırımlarda oturan içkilerini yudumlayan insanlarla sohbet etmek çok keyifli.

Pink Street Rua Nova do Carvalho

Elevador da Bica - Gloria

Şehrin raylar üzerine kurulu diğer bölgesi. Fünikülerden oluşan bu yokuş yol insana göz ziyafeti çektiriyor. Dar sokaklarda gidip gelen sarı füniküler cinsi tramvayları görebilirsiniz.

Elevador da Bica - Gloria

Yüksek yokuşlu sokakların tepesinde sizi çok güzel bir manzara bekliyor.

Elevador da Bica - Gloria

Belém

Belem’e gitmek için en önemli sebep; “Belem Turtası” yani “Pastel de Nata”yı en meşhur yeri olan “Pastéis de Belém”de yemek, kapısında saatler ilerledikçe sıra oluyor. Nasıl gidileceği konusuna gelirsek, 15 numaralı tramvay hattı ile Tejo Nehri boyunca batıya doğru giderek tarihî Belém Mahallesi’ne ulaşabiliyorsunuz. Bu mahallede en ilgi çeken yapı Jeronimos Manastırı ve Belem Kalesi olarak söyleyebiliriz.

Jerenimos Manastırı

Belém bölgesinde bulunan Jerónimos Manastırı (Jerónimos Monastery), Lizbon şehrinin önemli simgeleri arasında göze çarpıyor ancak kapıda sıra olacağını aklınızda tutmanızda fayda var. Bu yapıt UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunuyor. Ünlü kâşif Vasco de Gama’nın mezarının da bulunduğu manastır olarak akıllarda yer ediyor ayrıca Wikipedia’da söylenene göre; “İnşası sırasında her yıl 70 kilogram altına mal olmuş, yapımı baharat ticaretiyle finanse edilmiştir. Keşiflerle gelen etkilenmenin Gotik tarzlarıyla karışmasından oluşan Manuelin dönemi mimarinin tipik bir örneğidir. 1501 yılında başlanan inşaat 70 yılda bitirilmiştir.”

Jerenimos Manastırı

Belém Kulesi

Bu bölgede ilgi çekici olan bir diğer yapı Torre de Belém (Belém Kulesi). Belem Kulesi’ni uzaktan fotoğraflamanız yeterli, içeri girmek için sıra da zaman kaybetmeyin bence. Hikâyesine gelecek olursak 16. yüzyılda Vasco de Gama anısına yaptırılan Belém Kulesi, bölgenin bir sembolü haline gelen ve çok sayıda turistin ziyaret ettiği noktalardan biri olmuş. Paylaşılan bazı bilgiler ise Tagus Nehri’nin ağzını korumak için savunma amaçlı kullanılan ve geçmiş dönemlerde savaş suçlularının da tutulduğu kuleymiş. Günümüzde ise sadece turistik amaçlı kullanılan kulede hâlâ o koruma amaçlı atılan toplara dokunabilirsiniz.

Belem Kulesi

Sintra ve Pena Sarayı

Başlı başına bir gününüzü alacaktır Sintra, hatta yetmeyebilir. Masallarda hissetmek istiyorsanız kesinlikle programınızda olmalı.

Sintra - Pena Sarayı

Yukarıda bahsettiğim gibi tren Rossio Tren İstasyonu’ndan kalkıyor, Navigasyon ile gidecekseniz metro durağı ile karıştırmayın!

Sintra ve Pena Sarayı

Rossio Tren İstasyonu’nda sadece Sintra istikameti mevcut, 10 dakikada bir tren kalkıyor. Sintra 40 dakika civarında sürüyor. Lizbon’dan çıkıp banliyö ve dış mahalleleri görebiliyorsunuz. Benfica da bu hat üzerinde, eski hocaları Jorge Jesus’a uğrayabilirsiniz!

Sintra durağına vardıktan sonra tren garından çıkar çıkmaz etkileyici sokaklar karşınıza çıkıyor, istasyonun önündeki otobüs durağına yönelip 434 numaralı otobüse giderseniz, bölgede gezilecek her noktadan geçerek inmenizi ve istediğiniz zaman tekrar binerek, yine durağa gelmenizi sağlayan bir ring sefer hattı.

Sintra ve Pena Sarayı - Sintra durağına vardıktan sonra tren garından çıkar çıkmaz etkileyici sokaklar karşınıza çıkıyor,

Gezmek için bunu kullanabilirsiniz, ben yürümeyi tercih etmiştim. Kısa bir not; gün sonunda yaklaşık 25 kilometre yürümüştüm. Sintra’nın saraylarından en önemlisi tabii ki masalsı “Palacio Pena”. Saray milli parkın tepe noktasında, kraliyet ailelerinin yazlık ikametgâhı olarak bir Orta Çağ manastırının üstüne yapılmış. Bu yazlık başka yazlık arkadaşlar, nefis!

Sintra ve Pena Sarayı

Pena için bazı bilgiler ise “Pena, yüzyıllar boyunca küçük bir manastırmış. 1755 Büyük Lizbon Depremi’nde harabeye dönüşmüş. 1838’de Kral 2’nci Ferdinand, eski manastırı ve Mağrib Kalesi’ne kadarki alanı düzenleyip yazlık saray yaptırmaya karar vermiş. Son Portekiz Kraliçesi Amelia’nın sürgüne gitmeden önceki gecesini geçirdiği saray, 1910’da Cumhuriyet’in ilanıyla ulusal anıtlar kategorisine alınmış, müzeye dönüşmüş. Bugün yabancı konukları ağırlıyor. Karmaşık mimarisiyle şaşırtan saray pek büyük değil. Kademeli olarak geçilen iki geniş iç avluya sahip. Cephedeki, üslup karmaşası, renk cümbüşü, yapıyı benzersiz, kategori dışı bir konuma oturtmuş. Konumuyla da iddialı. Atlas Okyanusu’na ve geniş bir ormana yukarıdan bakıyor.” insanı etkilemiyor değil…

Sintra’da bisiklet ile gezenleri çok gez görebilirsiniz, Sintra’yı nasıl gezileceğini ve bulunan saraylara nasıl gidileceğinizi görmek için tren istasyonundan muhakkak harita edinin. Gezilecek diğer saraylar ise Palais de Monserrate ve Ouinta de Regaleira.

Palais de Monserrate

Ouinta de Regaleira

Yeme, içme ve gidilecek mekânlar

Cervejaria Ramiro

Deniz böcekleri seviyorsanız bence Avrupa’nın en iyisi! Rezervasyon almıyorlar, kapıda sıra bekleyeceksiniz ne yazık ki. Türkçe menüsü de var. Eşsiz güzelliklere sahip Lizbon'da karnınızı çok keyifli doyurabilirsiniz. Genel olarak yaşadığım anı paylaşıyorum; sıra beklememek için saat 14.00'te gittim ancak kapısında o saatte de uzun bir sıra vardı. Her türlü deniz böceği var, keyifli atmosferde hızlı servis ile güzel deneyimler yaşayabilirsiniz.

Cervejaria Ramiro

Favori lezzetlerden tereyağlı karidesi kesin yemelisiniz. Istakozu kalabalık grup ile giderseniz sipariş verin, tereyağlı ekmek ve limonlu istiridye de burada denemeniz gereken tatlardan.

Cervejaria Ramiro

Cervejaria Ramiro

Pastéis de Belém

1837 yılında açılan köklü pastane, milföy ve krema içeren efsaneleşmiş özel tatlısı “Pastel de Nata” ile turistler tarafından yoğun ilgi görüyor. Kapısında uzun kuyruklar olabiliyor. Lizbon’a gelince bu tatlıyı muhakkak burada yemelisiniz, birçok yer var ama burada yemeniz gerekiyor, zorunluluk!

Pastéis de Belém

Pastéis de Belém

A Ginjinha

Ufacık bir dükkân, likör satıyor. Chiado Meydanı’na çıkarken merdiven altında isterseniz çikolatalı bardak ile içkinizi alıp içkiyi içtikten sonra bardağı yiyebilirsiniz. Vişne likörü 1,4 € ve değişik bir lezzet. Lizbon’un yerel içkisi “Ginjinha” da burada satılıyor.

A Ginjinha

A Tasca do Chico

Eski Fado evlerinden birini tercih edecekseniz burası doğru adres olabilir. Tarihî dokusu ile doğru bir tercih. Sadece mekân biraz küçük ve eski. Yer bulma sıkıntısı yaşayabilirsiniz, önceden rezervasyon yaptırmayı unutmayın!

Cafe A Brasileira

Sabah ve öğle atıştırmaları için bu mekânı ziyaret edebilirsiniz. Kruvasan seven biri olarak şunu söylemeliyim ki hem çikolatalısı hem de peynirlisi harikaydı. Kahveleri gayet iyi ve servisleri çok hızlıydı. Cafe A Brasileira’ya sadece dekorasyonunu görmek için dahi gidebilirsiniz. 1907 yılında yapılmış bir yer.

Time Out

Birçok gastro pub’ın bulunduğu bu hangar görünümlü yerde yerel lezzetler ve biraları tadabilirsiniz.Ayrıca Portekiz biralarından iki tanesi çok meşhur, pils tadı var. Bu biralar SuperBock ve Sagres, her yerde bu markaları görebilirsiniz. Geleneksel yemeklerden ise pastel de bacalhau, içinde erimiş peynir ve morina balığı olan bir hamur işi. Gittiğiniz her yerde bulabilirsiniz.

Gelir gelmez tekrar gitme arzusu peşinizi bırakmayacak, benden söylemesi…

Instagram’dan beni takip edebilir, fotoğraflarıma erişebilirsiniz.

Instagram: @ahmetusar 

Ahmet Uşar

Yazar Hakkında

Ahmet Uşar

Münih sevdası sonrası Almanya'ya taşınan Istanbullu.Almanya ile başlayan tutku, bir çok küçük köy ve kasabalara seyahat edip, yerel bira tadımları yapıyorum.Diğer avrupa ülkeleri ile ilgili re