Amasra: Karadeniz’in İçine Uzanan Burun

Bartın’ın güzeller güzeli ilçelerinden biri olan Amasra, geçmişi çok çok eskilere dayanan ve tarihin izlerini sahip olduğu doğal güzellikleri ile birleştiren bir destinasyon. Birçok medeniyeti ağırlayan Amasra’nın bugünkü ismini Pers imparatorluğu zamanında, Kraliçe Amastris’ten aldığı bilinir. Tıpkı bugün bizleri etkilediği gibi tarih boyunca da birçok önemli ismi kendine hayran bırakmıştır Amasra. Bu isimler kimler mi? Mesela aynı zamanda bir yazar ve de bir filozof olan Roma İmparatorluğu komutanı Büyük Plinius, onu “Hem zarif hem de güzel” olarak tanımlamış. Fetih için bu topraklara gelen Fatih Sultan Mehmet ise gördüğü güzellikler karşısında şaşkınlığını gizleyememiş ve yanındaki yardımcısına dönüp, tarihe mal olmuş o ünlü cümleyi sarf etmiştir:

Lala Lala, Çeşm-i cihan bura mı ola? (Çeşm-i cihan: Dünyanın gözbebeği)”

Amasra Genel

Sosyo-Ekonomik Yapı

Şehir merkezine yakınlığı, kıyı kesimindeki maviyle yeşilin buluştuğu plajları ve kültürel değerleriyle turizm dendiğinde 1940’lı yıllardan bu yana Karadeniz’in en öne çıkan ilçelerinden biri olan Amasra, bu ününü “Türkiye’nin İlk Turizm Kasabası” olma unvanı ile de taçlandırmıştır.

Bu yönüyle ülkemizdeki turizm hareketinin ilk örneklerinden olan ilçenin turizm ile olan bağları hala çok kuvvetli. Ekonomi madencilik ve balıkçılıkla birlikte önemli ölçüde turizme dayanıyor. Tabi geçmişi 17. yüzyıla dayanan eşsiz zanaatı da unutmamak gerek. Ahşap oymacılığı, bugün Amasra’nın köylerinde hala sürdürülen bir gelenek. Ihlamur, dişbudak, şimşir gibi ağaçlardan oyularak, bin bir emekle ortaya çıkarılan süs eşyaları Amasra’nın geçim kaynaklarından biri olmaya devam ediyor.

Gezilecek Yerler

Kemere Köprüsü

Amasra fotoğraflarında sıkça kullanılan, ilçeyle özdeşleşmiş ve simgelerinden biri haline gelmiş en turistik yapılarından birinde sıra. Sormagil ve Boztepe-Zindan mahallelerini birbirine bağlayan Kemere Köprüsü, eski zamanlarda tekne ve kayıkların bakımlarının yapıldığı bir yerken, muhteşem bir deniz manzarasına sahip olması nedeniyle zaman içerisinde turistik bir cazibe merkezine dönüşmüş. Roma döneminden kalan ve yıkılma tehlikesine karşı restore edilen Kemere Köprüsü özellikle gün batımında güzel fotoğraf kareleri yakalamak isteyen ve şehre nefis bir manzara eşliğinde bakmak isteyenlerle dolup taşıyor.

Kemere Köprüsü

Amasra Müzesi

Amasra gezimize Amasra Müzesi’nden başlayalım. Amasra Müzesi’nde geçmişten günümüze Amasra’da yaşamış medeniyetlere ve devletlere ait eserler sergilenmekte. Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemine ait eşyalar, heykeller, sikkeler ve silahlar gibi tarihi eserler teşhir ediliyor. Dönemlerin daha kolay anlaşılması için 4 ayrı salona ayrılmış olan müzede, bir de Büstler Salonu adı altında Roma Dönemi’nde adını duyurmuş kişilerin büstleri bulunan ek bir oda var. Müzenin koridorlarında armalar ve haritalar göze çarparken, bahçesinde de yukarıda listelenen bütün dönemlere ait taş eserler de bulunmakta. Müzedeki en önemli parça sayılan eser Hadrian Torsosu’dur. Roma İmparatoru Hadrian’a ait olan bu zırh Grek dünyasını betimleyen iki hikâyeyi anlattığı için önemlidir. İlki Roma’nın kuruluşunu, ikinci ise Roma’nın kurtulmasını temsil eder. Bunun gibi tarih için çok önemli olan pek çok eseri barındıran müze, her gün 08:30-17:30 saatleri arasında hizmet veriyor.

Amasra Müzesi

Ağlayan Ağaç

Yaklaşık 350 yaşlarında olan bir selvi ağacı aslında Ağlayan Ağaç. Sadece bir ağaç ama yılda onlarca turist onu görmek için Amasra’ya gelip uzun bir yokuş çıkıyorlar. Bunun nedeni söz konusu ağacın “ağlaması”.  Ağaç ağlar mı diye soranlar için ise aslında cevap tabii ki hayır. Karadeniz ikliminden dolayı, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında sisten ve nemden ağaç fazla su biriktiriyor. Bunları da damlayarak bedeninden atıyor. Aslında ortada ağlama gibi bir durum yok, fakat ağaç fazla nemi atarken ağlıyormuş gibi duruyor. Bu doğa olayını maalesef her gittiğinizde göremeyebilirsiniz, bunu aklınızda bulundurun. O yokuşu çıktıktan sonra küçük bir mola vermek isterseniz, Ağlayan Ağaç Kafe samimi ortamıyla size yardımcı olacaktır. Hatta kafeden Tavşan Adası’nı görmek için dürbün de kiralayabiliyorsunuz.

Tavşan Adası

Amasra’da kara ile bağlantısı olmayan tek ada olan Tavşan Adası Amasra için önemli bir bölge. Adını adada bulunan tavşanlardan alıyor. Buraya Amasra’dan düzenlenen tekne turları ile gidebilirsiniz. Adanın tavşanlar dışında bu kadar ünlü olmasının nedeni ise, adada Cenevizliler döneminden kalma bir Bizans manastırı ve bir tane de Bizans kalesinin bulunması. Bu önemli binalar dışında, uzun yıllar önce üzerinde farklı medeniyetlerin yaşamış olmasından dolayı, adada eski dönemlere ait çeşitli oluşumlara da rastlayabilirsiniz. Hem doğaseverler hem de tarih severler için tabiatı ve eskiyi bir arada yaşatan ada da bir de mağara bulunuyor. Bu mağara yaklaşık olarak 70 metre ve burayı yüzerek geçmeniz mümkün.

Tavşan Adası

Direkli Kaya

Cenevizlilerden kalma 7 metre uzunluğunda bu yapı, Amasra’nın en turistik noktalarından birinde yer alıyor. Bir deniz feneri olduğu düşünülen ve bugün hala denizle bağlantısı olan bir havuzun, kayalara oyulmuş merdivenlerin ve mermer iskelesinin izlenebildiği Direkli Kaya, denize girmek, balık tutmak ve denizin ortalarına doğru yürüyüş yapmak isteyen yerli ve yabancı turistlerin gözdesi konumunda.

sea-g0dead41b8_1920.jpg

Fatih Camii

İlçeye Bizanslıların hakim oldukları zamanlara dayanan, bir zamanlar kiliseyken Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürüldüğü için bu isimle anılan bu tarihi cami, Amasra Kalesi’nin içerisinde yer alıyor. Çeşitli restorasyonlardan geçse de büyük oranda korunarak günümüze kadar gelmeyi başaran Fatih Cami’yi bu kadar ünlü yapan şey ise Cuma namazlarında ve bayram namazlarında hutbenin kılıç çekilerek okunması geleneğinin hala sürdürülüyor olması.

Fatih Camii

Bedesten

MS 1. ve 2. yüzyıllara tarihlenen yapının ilk başlarda Roma Eyalet Meclis Sarayı olarak inşa edildiği sanılıyor fakat sonraları ticari amaçlarla kullanıldığı için Bedesten ismini almış. Amasra’nın güneyinde, sahilin 1, 5 kilometre kadar içerisinde bulunan Bedesten, günümüze kadar iyi korunarak gelen Roma yapılarından olması bakımından tarihi bir öneme sahip.

Kuşkayası Yol Anıtı

Roma İmparatorluğu döneminde, İmparator Tiberius Germanicus Claudius adına yaptırılan anıt, Amasra’nın merkezine yalnızca 4 kilometre uzaklıkta yer alan tarihi bir yapı. İlçeyi ziyaret edenlerin mutlaka görülecek yerler listesine ekledikleri Kuşkaya Yol Anıtı, devasa kayaların üzerine oyulan çeşitli figürleriyle son derece etkileyici. Başsız insan ve Romalılarda hakimiyeti simgeleyen kartal gibi figürlerin görülebildiği anıtta aynı zamanda iki ayrı kitabe de yer alıyor.

Kuşkayası

Amasra Kalesi

Roma döneminden kalmış olan Amasra Kalesi;Sormagir Kalesi ve Zindan Kalesi adları altında iki bölümden oluşur. Dönemler değişince el değiştirmiş olan kale, günümüze kadar gelebilmeyi başarmış. Bartın merkezine 17 kilometre uzaklıkta bulunan kalenin surları 65 metredir. 8 adet de burç bulunur. Yapıya Cenova’ya ait armalar, Eros ve Medusa figürleri işlenmiştir. Kale UNESCO tarafından 2013 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmıştır. Bu kadar önemli bir tarihi ziyaretçilere açan kaleye giriş ücreti ise bulunmuyor.

Amasra Kalesi’nin içerisinde ziyaret edilebilecek bir diğer önemli yapı ise 9. Yüzyıla tarihlenen eski bir şapeldir. Çok özenli bir tuğla-taş işçiliği ile ortaya çıkarılmış yapının en dikkat çekici yönü freskleridir. Uzun yıllar cami olarak kullanıldıktan sonra ibadete kapatılmış ve 2002 senesinde “Amasra Kültür ve Sanat Evi” olarak yeniden hizmete açılmıştır.

Amasra Kalesi

Gürcüoluk Mağarası

Amasra’nın 10 kilometre kadar doğusunda gizlenmiş bir doğa harikasından bahsedeceğiz şimdi size. “Tabiat Parkı” olarak ilan edilen Gürcüoluk Mağarası, tam 169 metre uzunluğunda oldukça büyük bir oluşum. Daha girer girmez sizi etkisi altına almayı başaran mağara nefes kesen perde damlataşları, sarkıtlar, dikitler ve sütunlarla dolu. Gürcüoluk Mağarası Tabiat Parkı tesislerinde bir mescit, bir otopark ve bir tuvaletin yer aldığını, kır kahvesinin de planlama aşamasında olduğunu ekleyelim.

Gürcüoluk Mağarası

Çekicilik Caddesi

Yarımada’daki surların hemen güneyinde yer alan bir caddenin ismi burası. Cadde ismini Fenikelilerden bu yana sürdürülen bir gelenek olan “çekicilik” sanatından alıyor. 16. Yüzyılda bu sanatla uğraşanların imal ettikleri ürünleri bu caddede satmaya başlamalarından bu yana “Çekicilik Caddesi” olarak anılan yer, bugün hala Amasra’nın ticari anlamda kalbi olmaya devam ediyor.

cekiciler-carsisi.jpg

Tabi aynı zamanda turistler için de bir cazibe merkezi çünkü dükkanların vitrinlerini süsleyen tel kırma, sarma ve kanaviçe eserleri oldukça göz alıcı. Hatta Amasra’da bu konuda bir inanış bile var; Amasralılar el sanatlarının güzelliğine o kadar güveniyorlar ki Çekicilik Caddesi’nden hediyelik ürün almadan giden yerli ve yabancı ziyaretçilerin Amasra’yı sevmediklerini düşünüyorlar.

Çekicilik Caddesi

Amasra’nın Plajları

Deniz-kum-güneş keyfinin Batı Karadeniz’deki en güzel ve en popüler adresi olan Amasra, bu ününü sonuna kadar hak ettiğini kanıtlayan plajlara ve tertemiz denizlere ev sahipliği yapıyor. Merkeze çeşitli uzaklıklardaki konumlarda yer alan ve birbirinden farklı özelliklere sahip bu plajların en güzellerini sıraladık, bakalım siz de bizimle aynı fikirde olacak mısınız?

img-20220713-wa0015.jpg

Bozköy Plajı

Yeşilin ve mavinin buluşma noktası tanımını en güzel karşılayan plajlardan biri Bozköy. İlçe merkezine 14 kilometre uzaklıkta bulunan plaj Amasra’nın en turistik plajlarından biri sayılmıyor çünkü hala gözlerden uzak ve bakir kalmayı başarabilmiş nadir yerlerden. Yemyeşil ağaçlarla çevrili, ışıl ışıl sularının vurduğu upuzun bir sahil şeridine sahip olan Bozköy, kalabalıklardan kaçıp deniz keyfi yapmak için ideal. Karadeniz’de pek rastlanmayan durgun ve sığ denizi ise onu çocuklu aileler için harika bir destinasyon haline getiriyor.

Büyük Liman Plajı

“Amasra’da nerede denize girilir” sorusunun cevabı olan Büyük Liman, 300 metrelik sahil şeridiyle ilçenin en turistik ve en büyük plajı olma özelliğini taşıyor. Havalar ısınmaya başladığı günden itibaren yerli ve yabancı turistlerle dolup taşan Büyük Liman, altın sarısı kumları ve turkuaz deniziyle kalabalıklar içerisinde olmayı dert etmeyen tatilcilerin gözdesi konumunda. Girişler ücretsiz, dilerseniz ücret karşılığında şezlong, şemsiye, duş, tuvalet gibi imkanlardan yararlanabiliyorsunuz.

amasra-buyuk-liman.jpg

Küçük Liman Plajı

Tıpkı Büyük Liman gibi Küçük Liman Plajı da Amasra’nın tam merkezinde yer alan denize girme noktalarından. Tabi bu da aynı zamanda çok kalabalık olacağı anlamına geliyor ama özellikle merkezden pek uzaklaşmak istemeyen çocuklu aileler için ideal çünkü denizi her daim çarşaf gibi kıpırtısız, suyu ılık ve de derin değil. Amasra Müzesi’nin hemen önünde yer alan plajda market, restoran gibi işletmeler bulmak mümkün. Girişin ücretsiz olduğu Küçük Liman Plajı’nda dileyenler şezlong ve şemsiye kiralayabiliyorlar.

amasra-kucuk-liman-2.jpg

 

Akkonak Plajı

İlçe merkezinden uzaklaşayım, sakin bir plajda kafamı dinleyeyim derseniz, merkeze yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan Akkonak Köyü’ndeki plaj tam size göre olabilir. İnsan sesleri yerine kuş cıvıltılarının hakim olduğu plajda bir kumsalın varlığından bahsedemeyiz zira kayalık bir yapıya sahip.

akkonak-plaji-2.jpg

Hemen derinleşen bir denizi olduğu için de çocuklu aileler tarafından pek tercih edilmiyor. Diğer plajlardaki gibi tuvalet, duş, şezlong gibi imkanların Akkonak Plajı’nda bulunmadığını hatırlatalım. Rahmetli Barış Akarsu'nun baba evi olarak adını duyuran Akkonak, hem sanatçının sevenleri hem de kampçılar tarafından da çok seviliyor. Kamp yapmak için harika bir tesis de mevcut.

Barış Bahçesi

Barış Bahçesi-2

İnkumu Plajı

Merkeze uzaklığı 30 kilometre olan İnkumu Plajı, uzunluğu 2,5 kilometreyi bulan sahiliyle Amasra’nın en büyük plajları arasında yer alıyor. Denizi ve sahili incecik kumlarla kaplı olan İnkumu, turistik açıdan da son derece popüler çünkü deniz keyfi yaptıktan sonra plajdaki çeşitli işletmelerde de vakit geçirmek mümkün. Ücret karşılığı duş, şezlong gibi olanaklardan yararlanılabilen plaja giriş ücretsiz. Denizinin sığ olması nedeniyle yüzme bilmeyenler ve çocuklar için de son derece uygun.

İnkumu

Göçkün Plajı

Amasra’nın en temiz kumsallarından biri desek herhalde abartmış olmayız. Amasra merkezine yarım saatlik mesafede bulunan Göçkün Plajı, tertemiz berrak denizi, sazlıkları ve bakir doğası ile sakinliği sevenlerin bir numaralı adresi. UNESCO’nun “23 Nisan Dünya Gençlik Kampı” projesinin uygulama alanı olarak belirlenen Göçkün, aynı zamanda kamp yapmak isteyenlerin de en sevdiği destinasyonların başında geliyor.

img-20220713-wa0020.jpg

Çakraz Plajı

Boşuna demiyorlar “Amasra’ya geldiğinizde Çakraz’da günbatımını izlemeden dönmeyin” diye. Merkeze 15 kilometre uzaklıkta olan bu popüler plaj, konaklamayı, deniz keyfini ve restoranları buluşturan turistik bir lokasyon. İlçenin en temiz plajları arasında yer alan Çakraz’a karadan ulaşabildiğiniz gibi tekne turları ile de gelebiliyorsunuz. Plaja girişler ise ücretsiz.

img-20220713-wa0022.jpg

Güzelcehisar Plajı

İşte kampçıların uğramayı en sevdiği yerlerden biri daha. Merkeze yarım saatlik uzaklıkta yer alan Güzelcehisar Plajı, yerli halk kadar turistlerin de rağbet ettiği, doğal manzaraları ile göz dolduran eşsiz bir plaj. Uzun kumsalı ve sığ denizi nedeniyle çocuklu ailelerin de tercih edebileceği Güzelcehisar, Amasra’daki kamp tatilinin merkezi sayılabilir. Otoparkının ücretli olduğunu ancak duş, tuvalet gibi imkanlardan ücretsiz faydalanabileceğinizi de ekleyelim.

Güzelcehisar

img-20220713-wa0004.jpg

Nerede Kalınır?

Türkiye’de turizmin ilk beldelerinden olan ve birçok konuda öncülük yapan Amasra, yıllık ortalama 550 bin kişinin ziyaret ettiği bir turizm beldesi. Sadece Bartın’ın değil tüm Karadeniz’in en turistik beldelerinin başında gelen ilçe, konaklama seçenekleri açısından da bir hayli gelişmiş. Her bütçeye ve her zevke uygun geniş bir yelpazede hizmet veriyor. Özellikle de ev pansiyonculuğu ve çadır kamp alanı dendiğinde bu konuda öne çıkan yerlerden. Şu an kayıtlı olarak 2 binin üzerinde yatak kapasitesi mevcut olsa da ev pansiyonları da hesaba katıldığında bu sayı 7 binleri, hatta 8 binleri bulabiliyor.

Ne Yenir?

Amasra’da ilk yemeniz gereken şey balık. Balığın her çeşidini farklı şekilde yiyebilirsiniz. Amasra manzarasının size eşlik ettiği balık restoranlarında mezgit, çinakop gibi balıkları yeme şansı yakalayabilirsiniz. Balığın yanında da gidecek en lezzetli şey ise meşhur Amasra Salatası. İçinde 28 farklı malzeme bulunan salata, kendine has çiçek gibi sunumuyla yemeklerin yanında meze gibi tüketilmekte.

Amasra Salatası

Bir diğer lezzet ise, Amasra’ya özgü Amasra Pidesi. Her çeşit pideyi bulabileceğiniz Amasra’da bir de Çöven Ekmeği denilen yöresel ekmeği de denemeden gitmeyin. Tatlı olarak ise Amasra meyveleri ve sebzelerinden yapılan organik reçeller oldukça lezzetli. Fakat Amasra’da yemeden gitmemeniz gereken tatlı ise ballı yoğurt. Özellikle balık yendikten sonra mideyi rahatlatmak için hafif bir tatlı olan ballı yoğurt, üzerine ceviz veya fındıkla servis ediliyor.

Yorumlar

23 Nis 2024, Salı - 22:20