İstanbul öyle bir şehir ki sana türlü türlü olanaklar sunar. İstanbul’a gelenler sürekli sokaklarında dolaşmayı çok sever. Her anını gezerek geçirmek ister, yapmazlarsa da hayatı kaçırdıklarını hissederler.
Neden mi?
O kadar çok neden var ki! Saymakla bitmez! Bir kere İstanbul’da dışarıda yaşayabileceğin kocaman bir hayat var. Her hayata hitap eden güzellikler var. Tarihi sevene buram buram tarih kokan yarım ada, denizi sevene iki kıtayı ayıran eşsiz Boğaz, eğlenmeyi sevene de asla uyumayan İstiklal Caddesi…
Hangi şehirle karşılaştırırsan karşılaştır, İstanbul dünyanın en güzel şehirlerindendir. Sürekli seyahat edenler bilir her yerin kendine has bir yanı vardır. İstanbul’un ise güzelliği ön plana çıkar. Zülfü Livaneli’nin söylediği söz her şeyi o kadar güzel betimliyor ki!
“Paris güzel bir salon, Londra güzel bir park, Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehir…”
Galata Kulesi’nden gün batımında Haliç’te vapurların martılarla süzülüşünü izlemek İstanbul’un güzelliklerini gözler önüne serer.
İstanbul’un en eşsiz güzelliklerinden biri de kesinlikle Boğaz’dır. Çamlıca tepesine çıkıp çayını yudumlarken Boğaz’ı izlerken uzaklara dalıp gidilir. İstanbul’un güzellikler saymakla bitmez. Her sokağında her köşesinde başka bir güzellik saklıdır.
Güzelliğinin yanında çok etkileyici bir enerjisi vardır. Her gittiğin yerde sana yaşadığını hissettirir.
Adalar vapurunda martılara simit atarken çocuklar gibi mutlu olursun, İstiklal Caddesi’ndeki balık pazarında midyeleri yerken denizin kokusunu duyarsın, maslakta kulelerin arasında gezerken de iş hayatının enerjisini hissedersin, Pierre Loti’de ise simidinin yanında çay içerken nostaljik bir mutluluk içini kaplar.
Sanat mı? Eski Balat sokaklarında gezerken her sokakta ayrı bir güzellik seni bekler. Mavi, kırmızı, yeşil, pembe ve birçok farklı renkteki evi görünce hayranlıkla etrafa bakarsın. Ara sokaklarında yürürken elinde fotoğraf makinasıyla dolaşan sürekli unutulmaz kareler yakalamak isteyen kişilerle karşılaşırsın.
Tarihi o kadar geçmişe dayanır ki İstanbul’da her adımda bir hikâyeyle karşılaşırsın. Boğaz’ın ortasında Kız Kulesi’nde çayını içerken aşkı ve sevdayı anlatan hikâyeleri dinlersin. Topkapı Sarayı ise ziyaret ettiğinde yüzyıllar boyunca yaşanmış fetihleri ve başarıları gözler önüne serer.
Topkapı Sarayı’nın hemen yakınındaki Kapalıçarşı’nda yürürken ise tarihin içinde yürüyerek mağazaların arasında gezersin. Aşağısındaki Mısır Çarşısı’nda ise çeşit çeşit baharatlar ve kurutulmuş meyvelerle karşılaşırsın.
İstanbul’u gerçekten anlamak istersen bir kere ziyaret etmek yetmez. İlk gelişte havasını soluyup en çok ziyaret edilmesi gereken yerleri görmek gerekir. Sonraki ziyaretlerde İstanbul’un hayatının içine karışıp onu yaşamak gerekir. Sokaklarında kaybolmadan yemeklerini tatmadan İstanbul’u yaşadım demek çok da doğru olmaz.
Anadolu’nun her köşesinden gelen en lezzetli yemekler İstanbul’un gizli saklı kalmış köşelerinde karşınıza çıkar. Türk yöresel mutfakları çok çeşitli ve güzeldir. Karadeniz mutfağı, Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu ve Ege mutfaği gibi birçok farklı yöreden zengin lezzetlere sahiptir. Her damak tadına uygun bir lezzet bulmak mümkündür.
İstanbul’a gelip geleneksel Türk kahvesi içmeden ise dönülmez. Türk kahvesi’nin yeri çok ayrıdır. Sohbetlerin yanında keyifle içilir. Kendine has bir tadı ve hazırlanışı vardır. Fal baktırmak isteyenler için de vazgeçilmez bir fırsat sunar.
O kadar çok gezilecek yerin yanında doğayla iç içe de olmak istersen sana huzur dolu ve bir o kadar da güzel birçok imkân sunar. Seyahatin İstanbul Lale Festivali’nde olursa Emirgan Korusu’nda farklı renklerde açmış binlerce lalelerin arasında dolaşma fırsatı bulursun. Doğanın güzelliklerine bu festival döneminde hayran kalırsın.
Seyahatin Lale Festivali’ne denk gelmedi mi? Polonezköy’de ormanların içinde geleneksel köy kahvaltısı ve sıcacık çayınızla huzur dolu bir gün geçirebilirsin. Yürüyüş yapmak istersen de Belgrad Ormanı’na gidip ağaçların arasında keyifli bir gün geçirebilirsin.
Her mevsimde başka bir güzellik karşına çıkar! Bembeyaz karla kaplanmış İstanbul manzarasını bir kere gördün mü o güzelliği unutmazsın! Sonbaharda yaprakların kızıla döndüğü zamanlarda ise boğaz bir renk cümbüşü içinde etkileyici bir güzelliğe bürünür.
İstanbul’da yaşanacak o kadar fazla güzellik var ki! Hepsini anlatmak yaşamak için bir kez görmek yetmez. Sık sık ziyaret edip bu güzellikleri yaşamak, görmek gerekir! Her ziyarette de İstanbul’un farklı bir güzelliğiyle karşılaşırsın.
İstanbul’un güzelliklerini yaşamak gerekir. Etkileyici güzelliklerinin hepsini yaşamanı dilerim!