Bir Orta Doğu Masalı: Beyrut

Orta Doğu'daki topraklarda birçok güzellik bulunuyor. Etkileyici kültürler, mimariler ve unutulmaz hikayeler. Orta Doğu’nun Paris'i Beyrut’a yolculuğum da bu şekilde başladı.

Beyrut’tan kısaca bahsedersek; Beyrut, Lübnan’ın başkentidir. 1,5 milyondan fazla insanın yaşadığı bu güzel şehir deniz kıyısına kurulmuş. Ayrıca Orta Doğu’da bulunan Müslümanların ve Hristiyanların birarada yaşadığı çok modern bir kültüre ve yaşam tarzına sahip olan bir şehirdir.

Seyahatim nasıl başladı?

Beyrut’a ulaşım Middle East Airlines (MEA), THY ya da Pegasus ile yapılabiliyor. Önceden bilet alındığında özellikle MEA ile çok uygun fiyata uçulabiliyor. Beyrut’a gitmeden planlanması gereken en önemli konulardan biri oradayken nerelere gidileceğini belirlemek ve daha önce orayı ziyaret eden bir tanıdık varsa onların kullandığı bir taksici olup olmadığını öğrenmek. Şehirde toplu taşıma bulunmadığından günlük 70-100 $ aralığında kiralanan özel şöförler ile Beyrut ve çevresini gezmek hem güvenli hem de eğlenceli oluyor. Beyrut’u ziyaret eden kardeşim Kerem’e şöförlük yapan Shade, seyahatimiz boyunca bize özel şoförlük yapan kişi oldu. 
Beyrut seyahatiyle ilgili dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu da havalimanında kontrollerin çok sıkı olması. Bu nedenle otel rezervasyon belgelerinin ve dönüş uçak biletinin çıktısının mutlaka yanınızda olması lazım. Pasaportunuzda İsrail’le ilgili vize ya da giriş çıkış damgası bulunması durumunda ise sizi hiçbir şekilde Lübnan'a almıyorlar. Bu konular çok önemli çünkü dikkat edilmezse sizi bir sonraki uçakla Türkiye’ye geri gönderebilirler.
 
Pasaport kontrolünü geçtikten sonra tatilimize Shade’nin bizi Refik Hariri Havaalanı'nda alması ve El-Hamra’da bulunan WH Hotel'e doğru götürmesi ile başladı. Shade çok iyi İngilizce konuşan ve inanılmaz komik esprileri olan biri. Sayesinde tatilimiz boyunca yoldayken hiç sıkılmadık diyebilirim : )

Geç saatlerde El-Hamra’da bulunan otelimize geldikten sonra eşyalarımızı odamıza bıraktık ve Beyrut’un İstiklal’i olarak geçen El-Hamra’ya doğru yürümeye başladık. Tatilimiz Ramazan’a denk gelmiş olsa da barlarda herkes içkilerini rahat rahat içiyordu. İnsanların birbirine ne kadar saygılı olduğunu ve toplumun ne kadar modern olduğunu sadece bundan bile anlamak mümkün. Küçük bir not olarak WH Hotel hem fiyat olarak hem de konumu açısından çok iyi bir otel.
 
Ertesi gün sabah uyandığımızda kaldığımız otelde tanıdık kahvaltılık ürünlerle karşılaştık. Enteresan bir şekilde Lübnan kahvaltısında bizim rakı sofrasında görmeye alışkın olduğumuz kahvaltılıklar var. Humus ve Haydari’nin yanında Beyaz Peynir, Domates ve Salatalık gibi yiyecekler arasında sunuluyor.

Kahvaltımızı bitirmemiz ve Shade’nin bizi otelimizden alması ile ismini çok duyduğumuz Dünyanın 8. Harikası olarak da geçen Jeita Grotto’ya doğru yola çıktık. İki mağara sisteminden oluşan ve içinde sarkıtlar bulunan bu güzellik tam anlamıyla nefes kesen bir yer. Yukarı Grotto’yu yürüyerek gezerken Aşağı Grotto’da kayıklara binerek mağara içindeki nehrin içinde gezebiliyorsunuz. Şansımıza ziyaretimizde önümüzde bir de Kilise Korosu vardı ve akustiği çok etkileyici olan bu mağaralarda yürürken kesinlikle dünya dışı bir deneyim yaşadık. Jeita Grotto kesinlikle "Dünyanın 8. Harikası" olmayı hak eden bir yer!

Jeita Grotto’dan sonra Meryem Ana Heykeli’nin çok yüksek bir dağın tepesine inşa edilmiş olan Hybele Tepelerine doğru rotamızı çevirdik. Hybele Tepesi çok etkileyici bir koyun yanında bulunuyor. Çok dik bir teleferik ile çıkılan bu tepeye çıkarken de gerçekten heyecanlı anlar yaşayabiliyorsun. Bu kadar yüksek bir yere nasıl Meryem Ana Heykeli yapıldığını insan merak etmeden edemiyor.

Manzaraya karşı fotoğraf çektirdikten sonra eski Finikelilerin yaşadığı Port Byblos’a doğru yola devam ettik. Mimarisi ve çiçekleriyle gerçekten çok etkileyici bir yerleşim olan Byblos unutulmaz bir yerdi. Oraya kadar gitmişken de özellikle Pepe’de balık ve meze yemenizi gönülden tavsiye ederim! Byblos’u gezdikten sonra Beyrut’ta çok ünlü olan ve Lübnan yemekleri yapan Leila’ya doğru rotamızı çevirdik.

Leila’daki menü Türkiye’de yaşayanlara çok tanıdık gelecektir. Mezeler arasında Humus, Süzme Yoğurt gibi bilindik mezelerin yanında Arak olarak geçen Lübnan rakısı da alınabiliyor. Ana yemekleri de ağırlıklı olarak Kebap.
 
Keyifli geçen akşam yemeğimizi sonlandırdıktan sonra şehre inip Jumeirah’da bulunan publarda içkilerimizi yudumladık. Alkol fiyatları açısından Lübnan kesinlikle bir cennet. Fiyatlar Türkiye’nin neredeyse yarısı.
 
Ertesi sabah Shade’nin bizi otelimizden alması ile yolumuzu Beyrut’un ünlü plajlarına ve beach clublarına doğru çevirdik. Gittiğimiz yer Jenna adında bir Beach Club’dı. Şehre yarım saat mesafede olan bu yer gerçekten etkileyici bir güzelliğe sahip. Denize girmek yasak olsa da herkes havuzda çok keyifli vakit geçiriyordu.

Günümüzü güneşlenerek geçirdikten sonra Downtown’a inip şehir merkezini gezmeye karar verdik. Merkez savaşlar nedeniyle zamanında harap olmuş olmasına rağmen tamamen yeniden inşa edilmiş. Hristiyanların ve Müslümanların yan yana ibadet etmeleri için de merkezdeki caminin yanında bir de kilise bulunuyor.

Merkezde dikkati çeken bir nokta da Souk’da zengin arapların alışveriş yapması için dünyanın en pahalı markalarının mağazalarının bulunması.

Şehir merkezi gezimizi tamamladıktan sonra otele dönüp üstümüzü değiştirdik ve Beyrut’un dillerden düşmeyen o çılgın gece hayatını görmek için SkyBar’a doğru yola çıktık. Skybar’da rezervasyon olmadan içeri girmek çok zor bu nedenle en az birkaç gün önceden rezervasyon yapılması lazım. İçki ucuz olduğundan da rezervasyon uygun fiyata ayarlanabiliyor. Skybar Türkiye’deki gece eğlencesine hiç benzemeyen bir atmosfere sahip bir gece kulübü. İnsanlar gerçekten hem çok eğleniyorlar hem de çok rahatlar. O atmosfere insan kendini çok rahat kaptırıyor.

Günün ilk ışıklarında Skybar’dan çıktık ve son gecemizi de tamamlayarak dinlenmek için otelimize döndük. Uyandıktan sonra Pigeon Rocks’ı görmeye gittik. Oradan da Shade’nin bizi havalimanına bırakması ile tatilimizi tamamladık.

Orta Doğu’nun o egzotik masalsı havasını taşıyan Beyrut kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Hem eğlenceyi hem de doğal güzellikleri bulunan bu şehir insanı gerçekten içine çekiyor.

Bu güzellikleri görmek için mutlaka bir fırsat yaratın ve Beyrut’u ziyaret edin. Hem eğlenceli hem de dolu dolu bir tatil yapın!

Barış Tanzer

Yazar Hakkında

Barış Tanzer

Hayatı deneyimleyerek yaşıyorum. Yaşarken tecrübelerimi ve anılarımı paylaşıyorum.