​Gözlerini Açarak Kore

Bu konuyu yazmaktan bıkmayacağım. “Gezerken gözlerini açmak” şart. Gezilerden, özellikle de yurtdışı gezilerinden öğrenilecek çok şey, alınacak çok ders varken sadece hediyelik eşya alıp, fotoğraf çekip de dönmek büyük hata. Biraz inceler gözle baktığınızda o seyahat gerçekten de size kültürel birşeyler katıyor, daha farklı bir insan oluyorsunuz, hayata bakışınızı değiştiriyor.

Eğer Güney Kore’ye gittiyseniz mutlaka fark etmiş olmalısınız ki ülke son derece gelişmiş, kalkınmış, modern bir ülke. Peki bu her zaman böyle miydi? İşte gezerken gözlerinizi açtığınızda bir Kore gezisinden alacağınız bir numaralı ders bu.
Türkiye’nin de asker gönderdiği Kore Savaşı 1953’te bittiğinde Güney Kore perişan durumda bir ülkeydi. Bırakın sanayiyi; tarımın bile çok cılızlaştığı, nüfusun önemli bir kısmının savaş nedeniyle azaldığı, kuzey-güney bölünmesiyle ailelerin parçalandığı acı içinde bir ülke... Ülkenin gayrısafi milli hasılası 25 bin dolar düzeyindeydi. Peki şimdi tarihi 50 sene kadar ileri sarın. 20. yüzyıl bittiğinde bu rakam 900 bin dolara yaklaştı. Yani Kore ekonomisi 50 yılda yaklaşık 50 kat büyüdü, savaştan çıkan o acı içinde, zavallı ve elinde avucunda olmayan fakir halk 50 kat zenginleşerek dünyanın refah içinde, zengin halklarından biri oldu. Peki nasıl?

Ekonomistler buna Han Nehri Mucizesi diyorlar. 2010 yılından beri G20 ülkeleri arasına giren Güney Kore’nin bu muhteşem başarısının ana sebepleri devlet destekli Kobi ve büyük kurumların yaptığı atılım olarak görülüyor. Tüm dünyada gelişmekte olan ülkelere örnek gösterilen Kore modelinin bence temelinde yatan başka bir gerçek daha var. Belki de bu gerçeği görmek bir ekonomistin zeki ve analitik gözlerine değil, siz seyahatseverlerin inceleyici ve kültürlere geniş bakan gözlerine ihtiyaç vardır.

İster Seul’e gidin ister ülkenin güneyindeki taşrasına doğru geçin… İnsanların her zaman son derece saygılı, kendi halinde ve kurallara müthiş saygılı olduğunu göreceksiniz. Metroya binerken sıraya girişlerine, banka kuyruklarında birbirlerine gösterdikleri saygıya, sizi gezdiren rehberin işini ele alırken gösterdiği ciddiyete bakın. Bunu Asya’daki her ülkede bulamazsınız, bizim ülkemizde ise aramayın bile.

Sanayileşmek toplumun kültüründen başlıyor. Çalışmak her ekonomik modelde önemli bir yakıt, çok çalışan bir işgücü İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanyası gibi Kore Savaşı sonrası Koresi için de ekonomik büyümenin önemli nedenlerinden biriydi. Ancak toplumun kültüründe sanayi zihniyeti, bireylerin işlerini planlı, zamanında, düzenli ve kurallara saygılı şekilde yapışı bu mayanın tutmasındaki en önemli neden. Ve bunu ülkeyi gezerken her yerde her dakika görebiliyorsunuz.

İşte size en önemli Kore gezi rehberi. Seul’de nereler gezilir, Busan’da hangi parklara gidilir, Jeju Adası’nda denize girilecek noktalar nelerdir, bunları gezi yazarı arkadaşlar size anlatır; internet bilgi dolu. Ama eğer Kore’yi “gözlerinizi açarak” gezerseniz Han Nehri Mucizesi dedikleri Kore’nin gelişmesini gözlerinizle görür, hayatın içindeki bir takım ipuçlarını kendiniz gözleyerek bu gelişmiş zihniyete nasıl ulaştıklarını kendiniz çözersiniz.