Nobel Ödülleri Hakkında

Bilindiği üzere, dinamitin mucidi Alfred Nobel'in vasiyetiyle başlatılan, 1901 yılından itibaren düzenli bir şekilde çeşitli dallarda verilen ve dünyaca tanınan ödüllerdir Nobel Ödülleri... 100 yıldan uzun bir zamana yayılan Nobel tarihi ödüle saygınlık kattığı gibi çeşitli tartışmaları, ilginç anekdotları da içinde barındırıyor... 

Alfred Nobel, Paris'te üyesi olduğu Swedish-Norwegian Club'da avukatlara güvenmediği için arkadaşlarının tanıklığıyla mirasının insanlığa katkı sağlamak yolunda uğraşanlara destek sağlayacak şekilde kullanılmasını istediğini bir parça kağıda yazıp imzaladığında tarih 27 Kasım 1895'ti.  

Alfred Nobel

Alfred Nobel'in, hayatını yönlendiren çalışmaları sonucunda ortaya çıkan patlayıcılardan ötürü adının ölümle anılmasından son derece rahatsız olduğu ve bu yüzden kendisinden sonra medeniyeti ileriye taşıyacaklarla bir tür dayanışma göstergesi olarak vasiyetini belirlediği söylenir. İmzayı attığında yanında olan arkadaşları, 1914 yılında, ödülün Nobel'in arzusundan farklı bir yön aldığını ve zaten popüler kişilere verilerek asıl amaç olan ilerlemeye desteğin gözden kaçırıldığını söylemişlerdir.

Ödüller arasında bazıları gerçekten şaşırtıcı... 1949 yılında Nobel Tıp Ödülü sahibi olan Portekizli nörolog Antonio Muniz'in akıl hastalıklarının tedavisi için geliştirdiği lobotomi, yani beynin bir kısmının çıkarılması yöntemi 1960'lardan itibaren tıp camiası tarafından terkedilmiş.  

Lobotomi

Nobel ödülünü reddedenler de oldu... 1937-39 yılları arasında Nobel kazanan Alman bilim adamları Hitler rejiminin koyduğu yasak sebebiyle ödülden vazgeçmek zorunda kaldılar. 1958 yılının kazananlarından Rus yazar Boris Pasternak ise bir görüşe göre siyasal baskılardan ötürü, diğer bir görüşe göre kendi isteğiyle ödülü kabul etmemiştir. 1964 yılında ise ünlü Fransız yazar Jean Paul Sartre, "Nereden gelirse gelsin resmi payeleri kabul etmiyorum" cümlesini içeren uzun bir mektupla neden ödülü reddettiğini anlatmıştır. 1973 yılında ise Vietnam Savaşı'nın arabulucularından Vietnamlı siyasetçi Le Duc Tho, Nobel Barış Ödülü'nü ülkesindeki trajediyi gerekçe göstererek reddetmiştir.

Nobel Edebiyat Komitesi'nden Artur Lundkvist'in 1981'de yaptığı açıklamaya göre yaklaşık 40 yıldır ödül listesinde bekleyen yazarlar mevcut... 

Tıp camiasına dönersek, hak edilmediği düşünülen bir diğer Nobel, Danimarkalı profesör Johannes Fibiger'e ait. Kansere sebep olan bir organizma keşfettiğini iddia eden Fibiger'in  araştırması, bahsi geçen organizmaların tümör oluşumunda birincil sebep olmadığının kanıtlanmasıyla geçerliliğini kısa sürede yitirmiştir. 

Nobel Ödülleri dediğimizde, bilimde tartışmasız bir başarı simgesi Marie Curie'yi de anmamak olmaz. 1903'te kocası Pierre Curie ve Henri Becquerel ile paylaştığı Nobel Fizik Ödülü'nün yanına 1911'de radyum ve polonyumun keşfindeki rolü ile Nobel Kimya Ödülü'nü ekledi. Ceplerinde taşıdığı deney tüplerinden not defterlerine, incelenen eşyalarından ciddi ölçüde radyasyona maruz kaldığı ve bunun da ölümüne sebep olan kan kanserine yol açtığı düşünülmektedir. 

Marie Curie

Marie-Pierre Curie çiftinin kızı Irene Curie de anne ve babasının izinden giderek bilimle uğraştı. 1935 yılında eşi ile birlikte yapay radyoaktivite çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü'nü kazanan Irene Curie tıpkı annesi gibi genç yaşta kan kanserinden hayatını kaybetti. 

Nobel'in en hararetli tartışmalara konu olan kategorisi ise şüphesiz Nobel Barış Ödülü... Mahatma Gandhi birçok defa aday olmasına rağmen Nobel Barış Ödülü'nü alamadı. Hayatını kaybetmesinin hemen ardından, 1948 yılında "Ödüle uygun gördüğümüz yaşayan bir aday yok" şeklinde bir notla barış ödülünün verilmemesi bu hatayı bir nebze düzeltmek adına atılmış bir adımken, 1989'da Dalai Lama ödül aldığı sırada komite başkanı yine Gandhi'yi anıyordu. 2006 yılında, yine Nobel Komitesi, 106 yıllık Nobel tarihinde en büyük pişmanlığın Mahatma Gandhi'ye ödül takdim edememek olduğunu dile getirecekti. 

Mahatma Gandhi

17 yaşında, 2014 Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Malala Yusufzay aynı zamanda en genç Nobel Ödülü sahibi... 11-12 yaşından itibaren ülkesi Pakistan'da kadın hakları için sesini duyurmaya çalışan Yusufzay, 14 yaşındayken bir Taliban militanı tarafından okul servisi durdurularak başından vurulmuştu.