Mahmut Bey Camii – Yeni Yılda 700 Yıllık Bir Şaheser

Yeni yılda ilk olarak inanılmaz güzellikte, 700 yıldır ayakta duran ve dünyanın sayılı ahşap işçiliğinin ender örneklerinden birini hep beraber gezmeye ne dersiniz?

Yılbaşı tatili üç gün olunca dostlarımla Kastamonu’ya geldik. İki sene önce bahar aylarında geldiğimde çok sevdiğim bu tarihî kentimizi, Küre Dağları’nın zirvesindeki manzarayı, Şehit Şerife Bacı’yı hiç unutamadım. Hem bu kez dostlarıma rehberlik yapmak da pek hoşuma gitti doğrusu. Kentin tâcı, en önemli tarihî miraslarından, MS 12. yüzyılda Komnenoslar tarafından yapılmış kaleyi, şehir meydanındaki Atatürk’ün güzel sözleriyle süslenmiş Kurtuluş Savaşı heykellerini, tarihî yapıları, şehrin ana simgelerinden biri Saat Kulesi’ni gezdik. Köy pazarına gidip doğal ürünler aldık, çekme helva, pastırma ve sarımsak almadan da dönmedik tabii.

Şimdi ise bu gezinin tâcı, 700 yıldır ayakta duran, ender güzellikteki bir şaheseri, Anadolu’daki ahşap tavanlı ve ahşap destekli camilerin içinde belki de en güzeli, müthiş örneklerinden biri Mahmut Bey Camisi’ni gezeceğiz

Kasaba Kastamonu’ya 18 kilometre uzaklıkta. Anadolu Selçuklu Devleti’nin parçalanmasından sonra 14. yüzyılda kurulan Candaroğulları Beyliği döneminde inşa edilen, birçok özelliğe sahip, taş - ahşap karışımı, çivi ve elektriğin girmediği, inanılmaz güzellikte bir cami. UNESCO Dünya Mirası Geçici Liste’deki yapı asıl listeye geçmeyi hak eden gerçek bir sanat eseri.

Dört ahşap sütun üzerine oturtulmuş caminin ahşap giriş kapısı harika bir işçilik sergiliyor, ancak bu kapı orijinal kapının imitasyonu.

Kapı, tarihî eser kaçakçıları tarafından çalınmış, şükür ki yurt dışına çıkarılamadan bulunmuş ve orijinali artık tekrar çalınma riskine karşı Kastamonu Liva Paşa Konağı’ndaki Etnografya Müzesi'nde korunmakta. Kapı önü cam kapaklı bir dolap içine yerleştirilmiş, cam odadaki tüm objeleri yansıttığı için ne yazık ki kapının güzelliğini gösteren fotoğraf çekemedim, umuyorum en kısa zamanda değiştirilir.

İçeri girdiğiniz anda caminin güzelliği nefes kesiyor, çok farklı ve müthiş bu güzelliğini hemen fark ediyorsunuz. Dört adet ahşap sütun üzerine oturtulmuş caminin ahşap bölümleri hiç çivi kullanılmadan, tamamen çivisiz, geçme tekniğiyle birleştirilmiş ki o devirler için inanılmaz bir teknik. Burası Kastamonu halkı arasında “Çivisiz Cami” olarak bilinmekte.

Gerçek anlamda özgün bir eser olan cami, onu benzerlerinden ayrı kılan, benzerlerinden öne çıkaran çok önemli özellikleri ve detayları olan bir eser.

Tabii benim gibi kış aylarında giderseniz yanınıza kalın bir çorap, terlik vs alın zira caminin güvenliği nedeniyle elektrik yok, soba da yanmıyor. Çok soğuk, tabanlarınız donuyor. Bu nedenle cami sadece yaz aylarında ibadete açık.

Güzelliğini anlatmak zor, görmek lazım, geometrik ve bitkisel motifler ile “kalem işi” denen süslemeler tek tek birer sanat eseri, Anadolu Türk Mimarisi’nin nadir işçiliklerinden.

Bu motiflerin boyası, diğer tarihî Anadolu ahşap cami süslemelerinde olduğu gibi bitki köklerinden elde edilmiş, belki de kök boya ile yapılan ünlü Kastamonu örtülerinin temeli burada atılmış.

Taş ve ahşap karışımı yapının mihrabı alçıdan yapılmış ki bu sık rastlanan bir uygulama değil. Mihrabın asıl önemli özelliği ise, sütunlarının “döner sütunlar” olması.

650 yıldır dönmeye devam eden sütunların döner olmasının nedeni, binanın temelinde oynama olup olmadığını anlamak. Sütunlar döndüğü zaman temelinde herhangi bir arıza olmadığını, sütunlar sıkıştığı zaman ise temelinde bir arıza olduğunu ve tedbir alınması gerektiğini anlama açısından oldukça önemli. Aynı İzmir Havra sokağındaki Dönertaş Sebili gibi.

Yapılan restorasyon çalışmaları sırasında kalem işlerine hiç dokunulmamış, taş minare ise camiye zarar vermemesi ve caminin güvenliği için yıkılarak yerine orijinaline yakın ahşap minare yapılmış.

Anadolu’nun en eski ahşap camilerinden Mahmut Bey Camii’nin her biri birer sanat eseri olan birkaç kardeşi var. 48 adet ince uzun ağaç direk üzerine düz çatı ile örtülü ve yine kalem işi ahşap işçiliği ile Beyşehir Eşrefoğlu Camii ve Anadolu Selçuklularının bilinen en eski ahşap direkli camisi Afyon Ulu Camii. Ankara Arslanhane Camii de 4 ahşap sütun ile Anadolu Selçuklu dönemini temsil eden ağaç direkli camiler grubundan. Bu camiler kadar eski olmasalar da Doğu Karadeniz’in ahşap camileri de müthiş. İkizdere Şimşirliköy, İkizdere Güneyce Köyü’nde Hacı Şeyh, Çamlık, Çamlıhemşin Şenköy Camii ve Anadolu’muzun bağrında daha niceleri…

Caminin bekçisi köy halkından. Burada doğup büyümüş ve caminin yanındaki binada ilkokula gitmiş olan amcası da hem yeğeniyle birlikte nöbet tutuyor hem de ona yarenlik ediyor. Bize de cami hakkında bilgiler verdi sağ olsun. Köy halkı camisine sahip çıkmış, korumuş ancak “Camimiz yeteri kadar tanıtılmıyor, yardımlarınızı bekliyoruz.” diyerek dert yandılar.

Ben de bu yazımın bir yudum olsun onlara yararlı olacağını umuyorum.

Kastamonu, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş olan bu muhteşem caminin yanı sıra 1300’lü yıllarda yapılan birçok tarihi camiye ev sahipliği yapmakta. Tarihî varlıkları, ünlü Kastamonu Evleri, çok sayıdaki tarihî binaları, kalesi, tarihî Saat Kulesi ile bir bütün olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesi gereken ve mutlaka görülmesi gereken bir kentimiz.

Kastamonu’ya bir hafta sonu gidebilir, bir-iki gün ilave ederek çevresini de gezebilirsiniz.

Size yol göstereceğini umduğum önceki yazılarımı aşağıda bulabilirsiniz.

Orta Karadeniz'in İncisi Kastamonu 1. BÖLÜMOrta Karadeniz’in İncisi Kastamonu 2. BÖLÜM
Orta Karadeniz’in İncisi Kastamonu 3. BÖLÜM
Orta Karadeniz’in İncisi Kastamonu 4. BÖLÜM
Kastamonu Müzeleri 

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.