Kastamonu’daki son günümüzde çevredeki ünlü Kanyon, mağara ve şelaleleri gezme programı yapmıştık. Programımızda Pınarbaşı ve Ilgarini Mağarası (sarkıt ve dikitler 1 milyon yaşında, dünyanın 4. büyük mağarası) - Dünyanın 4. büyük kanyonu Valla Kanyonu (yörenin diğer kanyonları Çatak Kanyonu, Horma Kanyonu) - Çevresindeki bitkiler, ağaçlar ve nefes kesen masalsı görüntüsü ile Ilıca Şelalesi vardı.
Ne yazık ki bahar havası bize biraz oyun oynadı, bugün sağanak yağış veriyor meteoroloji. Keyfimizi bozmuyoruz, ama bu havada tüm planlarımızı değiştireceğiz, bu güzel yerlere belki gelecek sefer güneşli güzel bir günde gideriz. Kahvaltıda yine yörenin lezzetli peynir, tereyağ ve balını afiyetle yerken alternatif plan yapıyoruz.Günlerden cumartesi, otelimizin hemen arkasında köy pazarı kurulacağını biliyoruz. Elbette bu pğazara gitmeden yöresel ürünler almadan olmaz. Sonrasında Etnografya ve Arkeoloji Müzesi'ni gezecek ve yarın İstanbul’a dönerken uğrayacağımız Safranbolu’ya bugünden giderek bu geceyi bir Dünya Mirası şehrinde geçirebiliriz. Hiç de fena bir fikir değil, ne dersiniz?
Pazar, çevre köylerden gelen genç, yaşlı, kadın erkek satıcıların tezgahı çeşitli ürünlerle renkli, cıvıl cıvıl. Neler yok ki o tezgahlarda, her şey ev yapımı, doğal, organik. Her üründen almak istiyoruz ama ne mümkün. Yine de epey alış veriş yapıyoruz, bagajımız doldu. Dün akşam yaptım diyen Şefika teyzenin tereyağını, köy ekmeğini, bazlamasını, köy yumurtası, un, bulgur, dalından yeni koparılmış elma. Tabakoğlu’na uğruyor ve pastırmanın el ile ne kadar ince doğranabileceğini izliyor ve almadan çıkmıyoruz elbette. Çekme helvasız, Dibek kahvesiz de dönülmez diyoruz
KASTAMONU ARKEOLOJİ MÜZESİ
Güzel binanın bahçesine girer girmez bahçesindeki Roma dönemine ait mimari parçalar, küpler, çeşitli hayvan heykelleri, Osmanlı dönemi mezar taşlarını göreceksiniz.
1941-1943 yıllarında Antik Pafllagonya bölgesinde ele geçen eserlerin bir araya toplanması ile müze deposu olarak kurulmuş. Mimar Kemalettin Bey tarafından İttihat ve Terakki Cemiyeti Binası olarak yapılan tarihi bina, aynı zamanda 1925 yılında Atatürk'ün Kastamonu'yu ziyaretinde "Şapka ve Kıyafet İnkılabı" ile ilgili tarihi nutkunu yaptığı bina. Bu nedenle de müzede Atamıza ayrılan küçük bir bölümde Kastamonu gezisinde kullandığı çeşitli eşya ve araçlar sergileniyor. (Yemek ve banyo malzemeleri, kıyafetleri, çalışma masası gibi)
1952 yılında yapılan tadilat ve düzenlemelerden sonra ziyarete açılan müzede Kastamonu ve çevresinde, tarih öncesi devirlerden itibaren, Helenistik, Doğu Roma, Bizans, Hitit buluntuları, Frig, Candaroğulları Beyliği ve Osmanlı Dönemine ait arkeolojik eserler koleksiyonu, Pompeiopolis Antik Kentinden çıkarılan eserler sergilenmekte. Taş eserler salonunda taş lahitler, mezar stelleri ve heykeller, kemikler, taş objeler, Arkeolojik eserler salonunda pişmiş toprak tabak çanaklar, figürinler, heykeller, cam eserler sergilenmekte. Kesinlikle görülesi bir müze.
ETNOGRAFYA MÜZESİ - Liva Paşa Konağı
19. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri Livapaşa Konağı, Mir Liva Sadık Paşa tarafından özel olarak, kesme taş, kerpiç ve tuğladan ahşap karkaslı olarak yapılmış. Üç kat ve bir de bodrum katı olan yapıda Konak harem ve selamlık bölümleri yer alıyor.
Müzenin üst katı eski bir konak evi canlandırılmış. İç sofalı bir plan gösteren bu konakta ailenin bir araya geldiği oda, hanımların misafirleriyle sabah kahvesi içtikleri, erkeklerin sohbet odaları (günlük oda), gelin yatak odası, başoda, misafir odası çok güzel dekore edilerek, mankenler de kullanılarak gerçek bir yaşam sergileniyor adeta. Odalardaki ahşap mobilyalar diğer ahşap eşyalar gibi gerçekten muhteşem bir el işçiliği sergilemekte. Dış cephe ise çok sayıdaki simetrik pencere ile cephelerde hareket sağlanmış.
Müzede ayrıca Kastamonu’nun günlük yaşamına ait el sanatları, bakır mutfak eşyaları, düz dokumalar ve yöresel giysiler, salonlarında ayrıca çeşitli etnografik eserler de sergilenmekte. Kültür Bakanlığı'nca kamulaştırılan Konak 1997 yılında Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmış.
Böylece, Milli Mücadele'de oynadığı önemli rolü, Milli Mücadele yıllarında fedakar cefakar insanlarının verdiği mücadele, şehitleri, tarihi evleri, doğal ürünleri ile çok sevdiğimiz Kastamonu gezimizin sonuna geldik.
Tıpkı Kars gezimin sonunda söylediğim gibi, bu şehre mutlaka bir kez daha geleceğim.