US Open 2025 Rehberi: Korttan Sokağa New York

Her yıl New York’un kalbinde, Flushing Meadows’ta düzenlenen US Open, sadece bir tenis turnuvası değil bir yaz geleneği. Ağustos ayında tüm şehir adeta bir tenis mabedine dönüşüyor.

Bu sene 24 Ağustos 2025 Pazar – 7 Eylül 2025 Pazar tarihleri arasında New York’a yolunuz düşerse veya maçları yerinden takip etmek isteyen sıkı bir tenis severseniz, yıldızların çarpışacağı maçlara bilet bulmaktan sokak lezzetlerine kadar, US Open 2025’e gitmeden önce mutlaka bilmeniz gereken 8 şeyi sıraladık.

O zaman, gelsin maddeler.

US Open-1

1. Tarihler ve Bilet Satışı

US Open 2025’e sayılı günler kala, hala bilet bulma şansınız var mı, varsa nasıl, bilet fiyatları ne alemde merak ediyor musunuz? Aslında biletler turnuvanın resmî sitesi olan usopen.org’da mart sonu-nisan başı gibi satışa açıldı ama hala izlemek istediğiniz maçlar için Ticketmaster üzerinden bilet bulmanız mümkün. Özellikle Arthur Ashe gece seansları diğerlerine nazaran daha hızlı tükense de, biraz fazla ücret ödemeyi göze alanlar için güvenilir ikinci el sitelerden de bilet satın alınabiliyor. Tabi turnuvanın sonuna doğru oyuncu isimleri belli oldukça fiyatlar da buna bağlı olarak yükselecek, bunu da söylemek gerek.

Giriş seviyesi gündüz seansı biletleri, Arthur Ashe kortu için genellikle 100-150 dolar civarında. Gece seansları ise maçın popülerliğine bağlı olarak 300 doların üzerine çıkabiliyor.

Bilet fiyatları oturacağınız tribüne, korta ve günün saatine göre değişiyor. Öyle ki, maçı en iyi yerden izleyeyim diyenler için fiyatlar $4000’a da bilet var. Ama giriş biletiyle bile muhteşem maçlar izlemek mümkün, yani ille de bütçeyi o kadar zorlamaya gerek yok. Planınızı şimdiden yaparsanız hayalini kurduğunuz maçı yerinde izleyebilirsiniz.

2. Nerede Oynanıyor?

Turnuvanın kalbi Queens'teki USTA Billie Jean King National Tennis Center’da atar. Manhattan’dan metroya biner ve yarım saatlik bir yolculuğun ardından Flushing Meadows Park’ta kortlar, dev ekranlar ve rengarenk insan kalabalıkları ile dolu bambaşka bir dünyaya adım atarsınız.

Burası, çok kültürlü New York’un bir özeti gibidir adeta. Kore, Dominik, Çin, Kolombiya gibi mahalleler özellikle maç öncesi farklı lezzetler ve kültürler keşfetmek için gezilebilir. Turnuva başlamadan önce parkta yapacağınız bir sabah yürüyüşü bile, New York’ta sporun sadece kortlarda değil, hayatın içinde de yaşandığını hissetmek için tek başına yeterli olur.

US Open-2

3. Gece Maçları: Efsanevi Atmosfer

US Open’da bir gece maçına katılmak, New York’ta bir yaz gecesi klasiğine de şahit olmak anlamına gelir. Abarttığımızı düşünebilirsiniz ama binlerce kişiyle birlikte nefesinizi tutmuş bir şekilde bir tie-break izlerken bu yazıyı hatırlayın.

Güneşin batmasına yakın kalabalıklar kortlara doğru akın etmeye başlarlar, turnikenin ardı ise dev bir ışıklı dünyaya açılır. Gece maçlarının büyüsü de tam burada başlar. Bir kere sıcak gündüz havası yerini keyifli bir akşam serinliğine bırakmaya başlamıştır. Işıklar altında oynanan teniste oyuncuların yüz ifadeleri, topun kortta bıraktığı iz bile daha net görünür.

Gece seansı biletleri genelde iki maç içerir, eğer ikinci maça kalırsanız çıkışınız geceyarısını geçebilir, dönüş planlarınızı mutlaka buna göre yapın.

Maçın en iyi atmosferinin Arthur Ashe’in orta sıralarında yaşandığı söyleniyor. Üst sıralardaki biletler biraz daha uzak ama tabi daha ucuz.

Oyuncular maç saatinden önce ısınmaya başlarlar, bu yüzden eğer dışarıda çok oyalanmayıp tribünlerde yerinizi alırsanız, bu ısınma turlarını izlemek de ekstra keyiflidir.

Ha tabi bir de ünlü konuklar meselesi var. Tribünde her an sevdiğiniz bir oyuncuyla veya şarkıcıyla karşılaşmanız hiç de sürpriz olmaz.

4. Ne Giyilir?

Tribün modası diye bir şey var mı diye düşünüyorsanız yanıtımız: Kesinlikle evet! Gündüz seanslarında bunaltıcı sıcak hava nedeniyle giyim konusu biraz es geçilebiliyor. Şapka, güneş gözlüğü ve nefes alan kıyafetler giymek iyi fikir aksi takdirde maç keyfiniz sekteye uğrayabilir. Ama akşamları kort ışıkları altında herkes tabi biraz daha şık olmaya çalışıyor.

Burada anahtar kelimeler “rahat” ama “havalı” olmalı. Gün içerisinde kortlar arasında gezinip stantlara göz atarken, yiyecek bir şeyler ararken farkında olmadan birkaç kilometre yapmış olacaksınız o nedenle yürüyüş ayakkabısı giymek hiç fena fikir değil. Ayrıca US Open şapkaları ve tişörtleri tribünde en çok tercih edilen parçalar arasında. Hatıra niyetine oradan bir şey almak da keyifli olur.

5. Ne Yenir?

Öncelikle şunu söyleyelim, US Open’da aç kalmak gibi bir ihtimaliniz yok çünkü neredeyse her köşede çeşitli yiyecekler satılıyor. Herkesin elinde görmenizin muhtemel olduğu frose (donmuş pembe şarap) başta olmak üzere lobster roll, burrito gibi özel yiyecekler, hatta vegan ve glutensiz seçenekler… Ne ararsanız var. Tribüne dışarıdan yemek sokamıyorsunuz, içeride de fiyatlar biraz uçuk, aklınızda olsun.

Vee asıl güzellik kortların dışına çıktığınızda başlıyor bizce. Dünya mutfaklarının küçücük bir haritası gibi olan Flushing bölgesinde tek sorununuz ne yiyeceğinize karar vermeye çalışmak olacak. Noodle barlardan dumpling tezgahlarına, sıcak bir tavuklu sandviçten Latin sokak yemekleri arabasına kadar seçenek bol. Şimdiye kadar yediğiniz en özenli fast food’ları New York’ta bulmanız işten bile değil.

US Open-3

6. Hangi Kortta Kimi İzlemeli?

Bu sene US Open kortları gerçek bir yıldızlar geçidine sahne olacak desek yeridir. 10 eski ABD Açık şampiyonu da dahil olmak üzere toplam 18 eski Grand Slam tekler şampiyonu turnuvaya katılacak isimler arasında.

2024 şampiyonu Jannik Sinner, Avustralya Açık ve Roland Garros ikincisi Aryna Sabalenka gibi isimlerin maçları büyük olasılıkla Arthur Ashe kortunda olur. Özellikle çeyrek finallerden itibaren bu alana yönelmek daha mantıklı. Zaten ışıkları, enerjisi ve olağanüstü atmosferi ile büyük bir maç seyredilecekse adres kesinlikle Arthur Ashe olmalı.

US Open’ın samimi kortları Grandstand ve Louis Armstrong ise özellikle genç yıldızların sürpriz karşılaşmalarını izlemek, gelecek vaat eden tenisçileri tanımak ve enerjik bir kalabalıkla bir arada olmak için ideal. Özellikle Grandstand’da yalnızca birkaç metre öteden maç izleyebiliyorsunuz. Bazen turnuvanın en güzel anlarının en küçük kortlarda yaşandığını unutmayın.

7. Şehirle Bütünleşen Bir Deneyim

New York’un yaz aylarında bir turnuva şehrine dönüştüğünden bahsetmiştik. Bunu yalnızca kortlarda değil, şehrin her köşesinde hissedebilirsiniz. US Open’ın en büyüleyici yanlarından biri de bu. Sabah metrosunda turnuva şapkası takmış bir çiftle selamlaşmak, kahve alırken barmenle önceki geceki tie-break’i konuşmak şehrin sizin için hazırladığı sürprizlerden yalnızca bazıları.

Birçok seyahat rehberi sizi sadece “gidilecek yerler”e yönlendirir ama burada mesele, olup bitenin parçası olmak. New York’ta geçirilen o birkaç günde tenis, şehir, insanlar ve ritim birbirine karışır. Bunu yerinde deneyimleyecek olanlara bir US Open rutin önerisinde de bulunalım.

Sabah 08.30’da Williamsburg’da küçük bir kafede kahvaltı (belki avokadolu tost ve buzlu latte). Sonra trenle Flushing Meadows’a varıp Grandstand’de bir ilk tur maçı. Öğle yemeği Louis Armstrong kortu civarında, bir ağaç gölgesinde yenen taze noodle. 15.00’te tribün kenarındaki dev ekrandan başka bir maçı izlemece. E saat 18.00 oldu, akşam yemeği için yine Flushing sokaklarını adımlayıp bir dumpling tezgahında mola. Metro ile Manhattan’a dönüp East River boyunca yürüyüş. 21.00’de tekrar maç başlıyor, gece seansını yakalamak için Arthur Ashe’e dönüş. Kimbilir sahada belki Sabalenka veya Alcaraz olabilir.

Nasıl fikir?

US Open-4

8. Sosyal Medya ve Etkileşim

Instagram’ın en bereketli olacağı zamanlardan biri US Open. Her bir köşede karşınıza çıkacak fonlar, dev tenis topu heykelleri, sponsor duvarları, gün batımında ışıl ışıl ışıldayan tribünler adeta içerik yağdırmak için özel olarak tasarlanmış gibi. Özellikle Arthur Ashe çıkışı tam bir Instagram spotu. İşin güzel kısmı da hiç poz vermeden de harika kareler yakalayabiliyor olmanız çünkü atmosfer çok güzel ve çok doğal.

Etkileşim ise genellikle turnuvanın kendi uygulaması üzerinden yürüyor. Günlük maç programı, oyuncu istatistikleri, kim nerede oynuyor gibi bilgileri anlık olarak uygulamadan takip edebiliyorsunuz.