Vespa'sını Satan Bilge

Büyük bir tutkuyla aldığım Vespa ile bugün yollarımızı ayırmanın verdiği buruklukla anısına kısa da olsa bir yazı yazmak istedim, e ne de olsa hatırı sayılır bir beraberliğimiz oldu kendisi ile. Neden mi yollarımızı ayırma kararı aldık?  En zor kısmı da burası zaten…

Bazen çok seversiniz ama size zararı olduğunu da bilirsiniz ya, işte o zaman o ayrılık, en zor ayrılıktır. İşte Vespa da benim için böyle… Hindistan maceramın ardından hayatımı riske atacak bazı şeyleri çıkarma kararı alırken, bu liste içerisinde en baş maddelerden birisi olarak Vespa da yer aldı maalesef…

Bana göre Dünya´nın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul´da bile hâlâ motorculara gereken özenin gösterilmemesi, araba sürücülerinin araçlarını trafikte hâlâ biz ‘yokmuşuz’ gibi kullanmaları, en yakın çevremin dahi araba kullanırken bir yandan akıllı cep telefonları ile gerek sosyal medyada paylaşımlarda bulunma, gerekse işle ilgili e-postalarına yanıt verme çabaları arasında bir saniyelik dikkat dağılımı sonunda, kaporta olarak senin gümbürtüye gitme ihtimalinin varlığı gibi sebeplerle, "Bu maceraya bir son verme zamanı gelmiştir artık," dedim.

Bu ayrılık haberine en çok kimin sevindiğini söylememe gerek bile yok sanırım…Tabii ki sevgili annem. :) Hindistan´dan sağ salim döndüğümde ilk söz olarak, "Bu saçmalıklarına bir son ver artık!" diyerek beni sevgiyle karşılayan anneme en güzel yanıt, "anne, Vespa´mı satma kararı aldım," olmuştur muhtemelen. Zamanında, "Şu motor çalınsa da kurtulsak!" diye bol bol dua ettiği için... :)

"Umarım yeni sahiplerine de bana baktığı gibi bakar ve sağlıklı günlerde güzel güzel gezerler," diye dua ederek veda ettiğim Vespa´m ile özleyeceğim anları ve bazı içimde kalıp da yapamadıklarımı paylaşayım. Yıllar sonra geriye dönüp okuduğumda yüzüme bir gülücük konduruveririm ben de bu vesileyle. Kim bilir, belki bir gün daha iyi koşullarda yeniden kavuşurum. Hem de bu sefer bayan olduğum anlaşılmasın diye lacivert almak zorunda kalmak yerine gayet  "Ben bir kadın sürücüyüm!" diye ciyak ciyak kendini gösteren kırmızı renkli bir Vespa´m olur.

Şu anda aklıma gelen ve asla unutmayacağım anılar:

- Kadın motosiklet kullanıcıları arasında dayanışma kapsamında birbirimizi gördüğümüzde korna çalmamız. Her ne kadar ilk yola çıktığım dönemlerde aynı anda iki işi yapamadığımdan sadece başımı sallayarak verdiğim selamlar ile kendimi minibüslerin önlerinde süs olarak koydukları, araç hareket ettikçe kafaları sallanan köpek süslerine benzetişim…. Sonradan kornaya geçebildim neyse ki. :)

- Trafik tıkandığında gerek arabaların sürücülerinin bazılarından, gerekse oraya buraya dalarak aslında arabaların bizlerden nefret etmesine sebep olan hareketlerle motor kullanan motokuryelerin seslenerek "Abla, motor kullanıyorsun, aralardan kaçıversene!’ ya da "Gel abla, ben yolu açıyorum, sen de arkadan takip et!" diyalogları.

- Ay sonlarına doğru artan ehliyet kontrolleri için polis tarafından çevrilmelerim.

- Özellikle son 2 yıl içerisinde İstanbul´un ayrılmaz bir parçası olan ama nereden estiği anlık değişen rüzgârın eşliğinde Boğaziçi Köprüsü'nü sallana sallana, bildiğim tüm duaları okuyarak geçişlerim,

- KGS´den geçerken ve eldiven–KGS–cihaz üçgeni arasında gelgit yaşarken, "Ay, n'olur arkama birisi gelmesin de çok bekletmeyeyim," diyerek kendimle yaptığım içsel kavgalar,

- Vespa maceramın başladığı ilk dönemlerde gelen cesaretle Boğaziçi Köprüsü üzerinde emniyet şeridinde bir halk otobüsünü geçmeye çalışmam ve bir anlık basiret bağlanması ile benim gaza basarken otobüsün de sağa kayması sonucu, köprünün ortasında durup hayatımın film şeridi gibi önümden geçtiği anda yanıma gelen motorsikletli polisin, "Ölüyordun farkındasın, değil mi? Ve ölseydin bu senin suçun olurdu, çünkü emniyet şeridinden gidiyordun!’ demesiyle kendime gelmem ve bir daha köprü üzerinde otobüslerin sağına-soluna girmeme kararını alışım…

Şimdi gelelim, yapamayıp da içimde kalanlara:

- Topuklu ayakkabı ile bir yolculuk yapmak
- Cici bir elbise giyerek Vespa keyfi sürmek…Malum İstanbul´da zor...
- Biraz cesaretsizlikten mi diyelim ya da "Bir şey olursa en azından bana olsun, başkasına olmasın," kaygısından mı, arka koltuğa bir yolcu almak…
- Vespa ile bir Avrupa gezisi

Bir sonraki Vespa maceramda bunları da yapabilmeyi ümit ederek sizleri, 1952 yılında 100 binin üzerinde Vespa satılmasına sebep olan, Audrey Hepburn ile Gregory Peck´in başrollerini üstlendiği Roma Tatili´nin fragmanı ile başbaşa bırakıyorum:

IŞIL ATAKER

Yazar Hakkında

IŞIL ATAKER

Gezmek, seyahat etmek, gözlemlemek, fotoğraf çekmek, uçak, otobüs, araba farketmeksizin herhangibir araca binip bir yerlere gidiyor olma hissini yaşamak, konser, film, sinema, festival, ne varsa he