Jaipur’da Gezilecek Yerler

Hawal Mahal, Rüzgarların Sarayı demektir. 1799 yılında Kral Sawai Pratap Singh için inşa edilmiş; 953 kemerli penceresi, Rajput Hanedanı’na özgü mimari sitili ile göz kamaştırıcıdır. Rengarenk pencereler, harem kadınlarının sokağı izlemeleri için özel olarak tasarlanmış. Ön cephesi Vishnu Tanrısı’nın tacı formundadır. Ayrıca, ön cepheden giren rüzgarın iç mekânı serinletmesi düşünülerek inşa edilmiş. Bütün bina pembe ve kırmızı kiremitten yapılmıştır. Dışarıdan 5 katlı gibi görünen bina içeriden 2 katlı olarak görünüyor. Amber Forth, Hawal Mahal, Nahargarh Forth, Albert Hall ve Jantar Mantar’da geçerli bilet 300 Rupi. Tek tek bilet almaya kalkarsanız fiyat, 1.000 Rupi’ye. O yüzden ucuz olsun diye kombin bilet almakta ve bu yapıların hepsini birden görmekte fayda var. Hawal Mahal’in hemen karşısında bulunan dünyada nam salmış bir astronomik gözlem evi olan Jantar Mantar’ı mutlaka rehberle gezmek gerekiyor. Çünkü buradaki aletlerin hepsinin çok enteresan detayları var.

Burası dönemin Astronomi merkezi; saati tam vaktinde ölçebilen düzenekleri, yıldızların konumlarını gösteren şemaları, enlem ve boylamları belirleyen aletleri, yıldızlarla ilgili burç analizleri, gök cisimlerinin uzaklıklarını belirlemeye yarayan aletler bulunur. Vakti zamanında, gök bilimleri dalında Hindistan’ın en iddialı olduğu konuların başında gelmesinin nedeni buymuş. Rehberi iyi dinleyip, özellikle güneş saatinin çalışmasını test etmelisiniz. Gerçekten kusursuz. Neredeyse saniyesi saniyesine tutturuyorlar. Bu arada Mihrace bu düzenekleri kurdurtmadan önce, dünyadaki bir çok rasathaneye adamlarını göndermiş. Diğer ülkelerde inceleme yapan alimler, sonrasında Delhi, Jaipur, Varanasi ve Nattura’da bu şekilde gözlem evleri kurmuşlar. Ama en büyüğü Jaipur’daki imiş. Burası, Jaipur’a gelince muhakkak görülmesi gereken, dünyada nadir olan yerlerden birisi. O yüzden gelmişken, mutlaka bir rehber eşliğinde tüm düzenekleri anlamaya çalışın deriz.

Jantar Mantar’ın hemen karşısında bulunan City Palace, eskiden saray olarak kullanılan ama günümüzde müze olarak hizmet veren bir yer. Bu arada tüm bina müze değil. Hâlâ hanedanlık mensupları bu binada yaşıyorlar. O yüzden bütün katlarına giriş izni yok. Eğer kombin bilet almamışsanız, giriş ücreti olarak 300 Rupi ödeyeceksiniz.

19. yüzyıldan kalan bu güzel sarayda ve avlularında, kıyafetler, silahlar, minyatürler, takılar, müzik enstrümanları sergileniyor. Ayrıca, dünyanın en büyük gümüş kabı da bu müzede bulunuyor. 14 bin gümüş paradan eritilerek yapılmış olan bu küpün yapılmasının sebebi de çok enteresan; Jaipur’un son kralı Maharaja Sawai Madho Singh II, İngiltere’ye seyahate çıkmadan önce bu küplerin Ganj Nehri’nin suları ile doldurulmasını istemiş. Böylece tüm seyahatinde kutsal Ganj Nehri’nin suyunu içebilecekmiş.

Şehir merkezinin kalbinde, hemen sarayın ardında ise eski şehir bölgesi var. Sokaklarında, pazarlarında kaybolup, yerel halkı gözlemlemek için idel yer. Jaipur diğer Hint şehirlerine göre bir nebze de olsa daha sakin ve düzenli bir şehirdir o yüzden kent merkezini gezerken zorlanmayacaksınız. Bu arada özellikle eski şehri gezerken yerel halkın bakışlarını sürekli üzerinizde hissedebilirsiniz. Endişe etmeyin, hatta biraz samimi davrandığınızda sizinle fotoğraf çektirmek isteyen Hintliler sıraya geceçek. Bunun sebebi ise Hintlilerin büyük bir çoğunluğunun, hayatlarında ilk defa yabancı bir insan görüyor olmaları.

Jaipur’un gözbebeği Amber Kalesi uzaktan görüntüsüyle bile sizi kendine hayran bırakacak. Bir tepede kurulu olan Amber kalesi, kahverengi tonlarının hakim olduğu bir yapı. Aslında buraya fille de çıkılıyor ama yürüyerek çıkarsanız sizi muhteşem bir manzara bekliyor.

Kaleden içeri girer girmez hayran kalacaksınız. Hindistan’da böyle güzel bir kale görmeyi beklemiyordum diyebilirsiniz. Bu arada kalenin adının Amber olmasının nedeni; içindeki büyük Shiva heykelinin amberden yapılması. 1592 yılından yapılmış olan kalede açık sarı renkler çoğunlukta kullanışmış. 450 yıldır Kraliyet ailesine ev sahipliği yapan sarayın tepesinden şehri izlemek, insanın üzerinde büyüleyici bir etki bırakıyor. Yüzlerce odası, bahçeleri, salonları, tapınakları olan müthiş bir yer. Giriş ise 200 Rupi.

Kaleden içeri girince sırasıyla; Sila Devi Tapınağı, Ganesh Kapısı, Jai Man (Aynalı Sarayı), Divan-ı Aam yanındaki Türk hamamı, Diwan-ı Khas, Sukh Niwas, Sheesh Mahal, Zenani Deorhi’yi göreceksiniz. İsimlerden de anlayacağınız üzere, burası Müslümanların geride bıraktıkları izleri taşıyor. Müslüman-Hint mimarisinin özelliklerini kaleyi gezerken de görüyorsunuz. Buraya kadar gelmişken Jaigarh Fort’a tırmanın. Kalenin içinde dünyanın en büyük tekerlekli topu vardır; sadece 1 kez deneme amaçlı kullanılmış. O yüzden Hintliler için buralar önemli yerler. “Kimse yaklaşamadı bu kaleye!” diye övünüyorlar. Yani bu kale hiç fethedilmemiş. O yüzden çok kıymetli onlar için.

Kalenin tepesinden göl manzarasını izlerken karşı tepelerde up uzun bir duvar göreceksiniz. Bu duvar, Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun duvarıdır; 36 kilometre uzunluğundadır. Ama Çin Seddinin uzunluğunun 21.196 km olduğunu düşününce, devede kulak gibi kalıyor. Kaleden çıkar çıkmaz kobra oynatıcıları ile krşılaşacaksınız. Dakikalarca kobraların nasıl dans ettirildiğini izlemeye doyamayacaksınız. Elbette bu hipnotik şovu seyrettikten sonra 3-5 Rupi de bahşiş atmayı ihmal etmeyin.

Jaipur’da bir tuktuka binip “bizi şöyle şehri tepeden görebileceğimiz bir yere götürebilir misin?” diye rica ettiğinizde sizi Nahargarh Kalesi’ne götürecek. Şehrin en güzel manzaralarından birisini görebileceğini bu kaleye ulaşmanız için geçeceğiniz yol bir hayli zor ancak bunun sizi engellemesine izin vermeyin. Varoş, pis ve yoksul mahallelerden geçtikten sonra merdivenlere ulaşacaksınız. Tuktuktan burada inmeniz gerekiyor. Yolun geri kalanı ise yürüyerek yarım saat kadar sürüyor. Ancak hissedilen süresi elbette çok daha fazla, bunu da belirtmeden geçmeyelim. Ancak tepeye çıkıp aşağıya baktığınızda tüm Jaipur’un ayaklarınızın altına serildiğini göreceksiniz. Akşamüstünün o serin havası, yüzünüze yansıyan güneşle karışıp, anın tadını çıkarmanız ilah bir güç tarafından ayarlanmış hissi verecek. Biraz dinlenip huzura erdikten sonra kalenin içini gezmeye başlayabilirsiniz.

Nahargarh kalesi 1734 yılında inşa edilmiş; “Kaplan yuvası” anlamına geliyormuş. Kraliyet ailesi için yapılmış olan yapıda, kraliçeler için yapılmış olan özel odaları mutlaka görülmelisiniz. Toprak renkli kubbeler, duvarlardaki işlemeler göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahip; seyretmeye doyamayacaksınız. Ancak bu yapı, mimari anlamda her ne kadar son derece güzel olsa da, burada sizi sizden alan şey sonsuz Jaipur manzarası olacak.

Monkey Temple (Galtaji Temple), Albert Hall Müzesi, Kanak Vrindavan Mahal (Bahçeleri), Jal Mahal (Göldeki saray), Royal Gaitor Tumbas