Curtea de Argeş Hakkında Bilinmesi Gerekenler

14. yüzyılda Eflak’ta başkent olma işlevi üstlenmiş olan Curtea de Argeş, tarihsel öneme sahip günümüze kadar taşınmış birçok eski yapıyı bünyesinde barındıran bir Romanya şehridir. Sahip olduğu tarihî yapılarla adeta bir hazine olarak değerlendirilen şehir, alçakgönüllü bir cazibeye sahiptir. Argeş Nehri üzerinde kurulu olan Curtea de Argeş’in kelime anlamı, “Argeş üzerindeki hükümdarlık” anlamına gelmektedir. Bu ad, şehrin tarihsel geçmişine referans taşımaktadır. Eflak’ın en eski kiliselerinden biri, duvar resimleri, 14. yüzyılda inşa edilmiş prens konutunun kalıntılarının da aralarında yer aldığı olağanüstü mimari eserler görenlerde ihtişamlı hisler uyandırmaktadır. Küçük bir sanayi şehri de olan Curtea de Argeş’te ağaç işleri, yerel zanaat ve çömlekçilik faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.

Eflak’ın en eski yerleşimlerinden biri olan Curtea de Argeş’teki en eski arkeolojik kalıntılar 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Şehir, Karpat Dağları’nın güneyinde toprakları birleştirme amacı güden küçük bir devletin başkenti olmuştur. Campulung’un bazen Eflak’ın ilk başkenti olduğuna dair söylemler bulunsa da Eflak tarihçileri Curtea de Argeş’ten başkent olarak bahsetmektedir. Bu iddia ise Macar belgelerinde yer alan, I. Charles’ın Campulung’a değil Argeş kalesine saldırı gerçekleştirmiş olması ile desteklenmektedir. 1340 yılından sonra, saray ve kiliseyi de içeren yeni kraliyet yerleşkesi kurulmuştur. 1359 yılında ise Eflak Ortodoks Kilisesi inşa edilmiştir. Curtea de Argeş Eflak voyvodalarının koltuğu olmuş, 1396 yılından 1460’a kadar da Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilmiştir. Curtea de Argeş, 16. yüzyılda başkent statüsünü tamamen kaybetmiştir. 14. ve 15. yüzyıllarda idari ve ticari açıdan gözde bir yerleşim olan Curtea de Argeş’in önemi ve nüfusu 16. yüzyılda giderek azalmıştır.

19. yüzyılın sonlarında Curtea de Argeş’i Bükreş’e bağlayan demir yolu inşa edilmiştir. 1920-30 yıllarında ise altyapı sistemleri modernleştirilmiştir. Komünist rejimle sanayileşmenin arttığı şehirdeki çoğu fabrika 1990’larda kapanmıştır. Ancak Curtea de Argeş tekstil alanındaki önemini halen korumaktadır.

Tarihsel öneme sahip dikkat çekici dini yapılarıyla görülmeye değer birçok mimariye sahip olan Curtea de Argeş, tarihseverler için Romanya’da gezilebilecek yerler arasında bulunmaktadır.
 

Curtea de Argeş Nerededir?

Curtea de Argeş, Balkanlar’ın kuzeyinde yer alan Romanya’nın merkezinde güney yönünde konumlanmaktadır. Transilvanya Alpleri’nin güney yamaçlarında, ülkenin başkenti Bükreş’in 130 kilometre kuzeybatısında, Argeş Nehri üzerinde yer alan şehir, 420 metre yükseklikte konumlanmaktadır.

Curtea de Argeş’e Nasıl Gidilir?

Curtea de Argeş, Piteşti şehrinin yaklaşık 20 kilometrekuzeyinde yer almaktadır. Şehir, Piteşti ile kara yolu ve demir yolu bağlantısına sahiptir. Piteşti’ye ulaşmak için ise ülkenin başkenti Bükreş’ten tren kullanmak mümkündür.

Curtea de Argeş’te Kalınacak Yerler

Curtea de Argeş’te farklı olanaklara sahip çok çeşitli konaklama imkânları bulunmaktadır.

Curtea de Argeş’te otel, pansiyon, kamp alanı ve apart daire şeklinde konaklama hizmetleri sunan tesisler bulunmaktadır. Farklı fiyat aralıklarına sahip bu mekânlar, Curtea de Argeş’te geniş yelpazede ziyaretçi profilinin ihtiyaçlarını karşılayabilme imkânı sağlamaktadır.

Curtea de Argeş’in merkezinde yakın konumda yer alan       kalınacak yerlerde bahçe, barbekü, teras, televizyonlu odalar, kapalı yüzme havuzu, spor salonu ve dünya mutfağını sunan restoran imkânlarını bünyesinde barındıran otel veya pansiyon bulunmaktadır.

Bazı oteller de merkeze birkaç kilometre mesafede yer almaktadır. Özellikle doğal alan içinde olan bazı tesisler ziyaretçilerinden beğeni toplamaktadır.

Curtea de Argeş’te Görülecek Yerler

Curtea de Argeş’in en önemli ibadet yeri olan Curtea de Argeş Manastırı, yüzlerce yıllık ıhlamur ağacının bulunduğu bulvarın sonunda yer almaktadır. Voyvoda Neagoe Basarab tarafından 1515 ile 1517 yılları arasında inşa edilmiş olan manastır, zaman içerisinde çeşitli restorasyon işlemleri görmüştür. 1885 yılında Fransız mimar Andre Lecomte de Nouy ve Romen mimar Nicolae Gabrielescu tarafından yapılan restorasyon çalışmaları; manastıra günümüzdeki nihai şeklini vermiştir. Kilisenin içinde yer alan, Fransız sanatçılar tarafından çizilen resimler dikkat çekicidir. Özellikle 12 havariyi temsil eden 12 sütun, görülmeye değerdir. Yılda yaklaşık 100 bin turistin ziyaret ettiği manastırın en kalabalık olduğu dönemler dini bayramlardır.

14. yüzyıldan kalma San Nicoara Kilisesi ise yüksek bir plato üzerine inşa edilmiş bir diğer dini yapıdır. Turistik açıdan dikkat çekici noktalardan biri olan kilisenin, ilk prenslik yerleşkesiyle birlikte inşa edildiği düşünülmektedir.