Bratislava’da Gezilecek Yerler

Bratislava küçücük ama bir o kadar da sempatik bir şehir. Tarihi ve doğal güzellikleri iç içe barındırıyor. Bir yanda eski şehir merkezinin arnavut kaldırımlı ara sokaklarında tarihi binalara bakarak gezinebileceğiniz gibi Tuna Nehri’nin kıyısında yürüyüşe çıkabilir ve doğanın tadına varabilirsiniz. Şehirde daha modern yapıları sevenler için de komunist mimariyi sevenler için de ilgi çekici ayrı bölgeler bulunuyor. Bu özelliklerine popüler seyahat noktalarına yakınlığı da eklenince Orta Avrupa turlarının vazgeçilmezi olmuş durumda. Bratislava’yı seyahatinizin ortasına ekleyebilir ya da dilerseniz yalnızca Bratislava için de yola çıkabilirsiniz. 2 gün şehrin tadına varmak ve görülmesi gereken yerleri keşfetmek için yeterli olacaktır.

Bratislava Kalesi


 

Bratislava Kalesi’nin geçmişi 9. yüzyıla dayanıyor. 1811 yılında çıkan bir yangında büyük hasar görmüş olsa da 2. Dünya Savaşı bittikten sonra yeniden inşaa edilmiştir. Şuanda şehrin sembolü konumunda olan kale görülmesi gereken yerler arasındadır. Tuna Nehri’nin ve Bratislava’nın nefes kesici manzarasını buradan izleyebilirsiniz. Hatta havanın açık olduğu zamanlarda Avusturya ve Macaristan’ın şehre yakın bölgeleri bile görülebiliyor. Kale, şehir merkezinin biraz dışında ancak keyifli yollardanyürüyerek kaleye ulaşmak da mümkün. Kaleyi ziyaret etmek için bir diğer neden de ev sahipliği yaptığı Tarih ve Arkeoloji Müzesi. Müzede Bratislava’nın tarihi hakkında bilgi sahibi olabilir ve farkı sergileri gezebilirsiniz.

Eğer Bratislava’yı yazın ziyaret ediyorsanız kaleye 09.00-21.30 arası gidebilirsiniz. Ziyaret saatinizi gün batımına denk getirmeye çalışın. Hem tepeye çıkmak için yürürken öğle sıcaklarını atlatmış olur hem de kaleden güneşin batışını keyifle izleyebilirsiniz. Kış aylarında ise 09.00-19.00 arası ziyaret edebilrisiniz.

Müze ise Pazartesi hariç her gün 09.00-17.00 arası ziyaretçilere açık. Bratislava Kalesi için bir giriş ücreti ödemeniz gerekmese de müzeye girmek isterseniz bilet almanız gerekiyor.
 

Devin Kalesi


 

Devin Kalesinin tarihi M.Ö 5000 yılına dayanır. Tarih boyunca farklı imparatorlukların denetimi altına giren kale birçok kez siyasi ve idari merkez olarak kullanılmıştır. Kaleyi ziyaret etmek için şehir merkezinin biraz dışarısında kalan Muranska Bölgesin’e gitmeniz gerekiyor.Kale, Tuna ve Morova nehirlerinin birleştiği yerde bir uçurum kenarında konumlanmış ve ziyaretçilerine yemyeşil doğa ve mükemmel bir manzara sunuyor. Kalenin bulunduğu konumun en önemli özelliklerinden biri Slovakya’nın en önemli arkeolojik alanları arasında olması.

Günümüzde Devin Kalesi, Ulusal Anıt statüsünde bir müze olarak kabul edilmektedir. 2008 senesine kadar kalenin üst tarafındaki mağaralarda “Devin Kalesi’nin Mimari Gelişimi” adlı sürekli bir sergi ve farklı sergiler yer alıyordu ancak şuanda tadilat çalışmasından dolayı ziyarete kapalı.

Kale’de tüm gününüzü geçirmeniz de mümkün. Doğanın tadını çıkaracak uzun yürüyüşlere çıkabilir ya da bisiklet kiralayabilirsiniz. Kano kiralayarak Morava Nehri’nin tadını çıkarmanız da mümkün. Ayrıca kale içerisinde Slovakya mutfağını tadabileceğiniz bir sürü restaurant da mevcut.

Kale, Nisan-Ekim döneminde Pazartesi günleri hariç 10.00-16.30 arası ziyarete açık. Mayıs-Eylül döneminde ise 17.30’a kadar açık kalıyor.

Kaleye ulaşmak için 29 veya 128 numaralı otobüsleri kullanabilirsiniz.
 

St. Martin Katedrali


 

Bratislava’nın en büyük katedrali St. Martin Katedrali 14 yüzyılın başlarında inşa edilmeye başlanmış ve 1452 yılında ziyarete açılmıştır. Tarih içerisinde birçok kralın taç giyme törenine ev sahipliği yapmıştır. Gotik tarzdaki katedral eski şehir merkezi ile Bratislava Kalesi arasında, yürüyerek kolaylıkla ulaşılabilecek bir noktada bulunuyor.

Katedrali, hafta içleri yaz dönemi 09.00-11.30/13.00-18.00, kış dönemi 09.00-11.30/13.00-16.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Cumartesi günleri 09.00-11.30 ve Pazar günleri 13.30-16.30 arası ziyarete açıktır.

Katedralde belirli zamanlarda gerçekleşen farklı dillerdeki ayinlere katılmak isterseniz önceden başvuru yapmanız gerekiyor. Başvuruları aşağıdaki internet sitesi üzerinden gerçekleştirebilirsiniz:

http://dom.fara.sk/index.php/en/
 

Michael Kapısı


 

14. yüzyılda inşa edilen Michael Kapısı, şehri çevreleyen duvarlardan geriye kalan dört kapıdan biridir. Şehrin en önemli sembollerinden biri olan kapı, kulesi ile birlikte 51 metre yüksekliğindedir. Kulede bulunan terastan Stare Mesto bölgesinin manzarasının tadını çıkarabilir ve kapının altındaki Silah Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Kulenin hemen altında bulunan ve Bratislava’nın diğer 29 başkente olan mesafesini gösteren “sıfır kilometre taşı” da görülmesi gereken detaylardan bir tanesidir.

Kapının hemen yanında bulunan Baštová caddesi, Bratislava’nın en romantik caddesi olarak içinde barındırdığı şık bar ve restaurantlar ile görülmeye değer.
 

St. Elizabeth Kilisesi


 

Macar Art Nouveau akımını benimseyen Ödön Lechner’in tasarımı olan St. Elizabeth Kilisesi, 20. yüzyılın başında inşa edilmiş ve Bratislava’da doğan St. Elizabeth’e adanmıştır. Kilisenin kapısının üzerinde St. Elizabeth’in portresi bulunur. Mavinin iç ve dış cephedeki yoğun kullanımından dolayı kilise aynı zamanda Mavi Kilise olarak da bilinmektedir. İçeride kullanılan mavi renkli mozaikler St. Elizabeth’in mucizelerini temsil eder. Kiliseye eski şehir merkezinden yürüyerek Bezručova isimli cadde üzerinde ulaşabilir ve 07.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
 

 Primate Sarayı


 

Melchior Hefele’nin tasarımı olan Primate Sarayı, 1770’lerde başpiskopoz Jozef Bathyány adına inşa edilmiştir. Slovakya’nın klasik barok tarzdaki en güzel mimari mücevherlerinden olan saray, Napolyon’un 1805 yılında “Pressburg Barış Antlaşması”nı imzaladığı yer olmasından dolayı da önemlidir.

Eski şehir bölgesinin merkezinde yer alan Primate Sarayı günümüzde Belediye Başkanlığı olarak görev yapmakta ve şehir konseyine de ev sahipliği yapmaktadır. Sarayın içerisinde çeşitli konserlerin yapıldığı meşhur “Aynalar Salonu” isimli odayı ziyaret edebilir, İngiliz Kraliyeti’ne ait dokuma fabrikasında yapılan 17. yüzyıl goblenlerinden oluşan koleksiyonu görebilirsiniz. Avluda bulunan, St. George Çeşmesi de görülmesi gerekenler arasındadır.

Saray, Salı-Pazar günleri 10.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Giriş ücreti 3 Euro’dur.
 

Bratislava Belediye Binası


 

İnşa zamanı 13. yüzyıla dayanan belediye binası üç ayrı evden oluşmaktadır. Bratislava Belediye Binası ülkenin en eski belediye binası olmasının yanında aynı zamanda Bratislava içerisindeki en eski taş binadır. Ayrıca 1868 yılında kurulan şehrin en eski müzesi Bratislava Şehir Müzesi’ne de ev sahipliği yapmaktadır. Müze içerisinde şehrin tarihi, çeşitli işkence aletleri, belediye mahkemesine ait orjinal mobilyalar ve eski şehir zindanları hakkında çeşitli sergiler bulunmaktadır.
 
Belediye binasına ait kulenin tepesi ziyaretçilere görülmeye değer bir şehir manzarası sunmaktadır. Ayrıca iç avlu festivallere, konserlere ve noel pazarlarına da ev sahipliği yapar. Belediye binası şehrin tam kalbinde Hlavne Namestie isimli ana meydan ve Primate Sarayının bulunduğu Primacialne Namestie isimli meydan arasında yer alır. Hlavne Meydanı’nda bulunan ve belediye binasının önünde yer alan Roland Çeşmesi de görülmesi gereken yerler arasındadır.
 
Belediye binasını Salı-Perşembe arası 10.00-17.00 ve Cumartesi-Pazar 11.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti 5 Euro’dur.
 

Yeni Köprü (Novy Most) & UFO Gözlem Kulesi


 

Tuna Nehri üzerinde bulunan Novy Most, dünyanın en büyük 7. asılı köprüsüdür.Stare Mesto olarak adlandırılan bölge ile Petržalka bölgesini birbirine bağlar. Köprünün üzerinde tasarımı nedeni ile UFO Gözlem Kulesi olarak adlandırılan 1967-1972 yılları arasında inşa edilmiş bir açık hava gözlem noktası bulunmaktadır. Buradan tüm Bratislava panoramik olarak görülebilmektedir. Mükemmel manzaranın yanında kulede bulunan restaurantta yemek de yiyebilirsiniz. Eski şehir merkezinden sadece birkaç dakika yürüyerek köprüye ulaşabilirsiniz.

Gözlem terası 10.00-23.00 saatleri arasında ziyarete açıktır ve giriş ücreti 7.40 Euro’dur. Eğer restaurantta yemek yemeği planlıyorsanız giriş ücreti ödemenize gerek yok ancak önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
 

Bratislava Heykelleri


 

Bratislava’nın şirin sokaklarında dolaşırken önünüze çıkacak heykellere hazırlıklı olmalısınız. Turistlerin ilgi odağı haline gelmiş bu heykelleri özellikle eski şehir bölgesinde, ana meydan çevresinde görmeniz mümkündür.

Yerleştirildiği 1977 yılından beri şehrin en önemli sembollerinden biri haline gelmiş logar kapağından gövdesini uzatan Čumil isimli heykel Laurinská ve Panská sokaklarının birleştiği noktada bulunuyor. Rivayetlere göre heykelin temsil ettiği iki anlam var. İlki klasik bir komunist dönem işçisi olduğu, ikincisi ise kadınların eteklerinin altına baktığıdır.

Şehrin ünlü heykellerinden bir diğeri ise Paparazi isimli heykeldir. Çevredeki insanların fotoğrafını çekiyormuş gibi görünen heykel önceden Radničná ve Laurinská sokaklarının kesişiminde bulunuyor olsa da bugünlerde UFO Gözlem Kulesi’ndeki restaurantın içerisinde bulunuyor.

Şehirdeki heykellerin bronzdan yapılmasının aksine yalnızca Schone Nacı isimli heykel gümüşten yapılmıştır. Schone Nacı’yi diğer heykellerden ayıran bir diğer özellik ise gerçek hayatta var olmuş bir insanı temsil etmesinden kaynaklanmaktadır. Heykel 20. yüzyıla yaklaşırken Bratislava’da yaşamış Ignac Lamar isimli bir adamı temsil etmektedir. Yine söylentilere göre her zaman şapka takan bir adamın, bir kadına karşı duyduğu karşılıksız aşktan dolayı hayal kırıklığı yaşadığı ve bu yüzden delirip sokaklardaki kadınlara çiçek verdiği söylenmektedir.

Ana Meydan’da Belediye Binası’nın yanındaki banklarda bulunan Napolyon askerini temsil eden heykel şehrin önemli heykelleri arasındadır. Heykelin hikayesi Napolyon’un 1805 senesinde Bratislava’ya gelişine dayanır. Bratislava’nın yerlisi bir kadına aşık olduğu söylenen Hubert isimli heykelin buraya yerleşerek şarap üreticisi olduğu söylenmektedir. Hubert ismi aynı zamanda Slovakya’nın en popüler şarap markasıdır.