Kilis Hakkında Bilinmesi Gerekenler


Kilis ilinin merkezi olan ilçedir. Akdeniz ve Güneydoğu bölgeleri arasındaki geçiş kuşağı üzerindeki Kilis Gaziantep'e 55, Suriye sınırına 10 kilometre mesafede bulunmaktadır. Kilis, Akdeniz Bölgesi’nden Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ne geçiş alanındadır ve Suriye ile komşu bir sınır kentidir.

Kilis, M.Ö. 1700 yıllarında Hitit Devleti’nin önemli kentlerinden biriydi. Kentin kuzey batısındaki Yesemek, Hititler’in heykel atölyesinin bulunduğu önemli bir merkezdir ve dünyada bu türden tek örnektir. Şehir M.Ö. 700-550 yılları arasında Asur, Med ve Pers İmparatorlukları’nın egemenliği altında yaşamıştır. Büyük İskender’in Pers Devleti’ni yıkmasıyla, Roma İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Bu İmparatorluğun bölünmesinden sonra da, M.S. 636 yılına kadar Bizans İmparatorluğu’nun bir kenti olmuştur.

Kilis Hz. Ömer döneminde İslam topluluğuna katılmıştır. Kent, 639 yılında Roma (Bizans) için büyük önem taşıyan Ravanda Kalesi ile birlikte, savaşmadan alınmıştır. Bölgede yaşayan Türkler, Oğuz soyundandır ve yerel halka Türkmen denilir. 1071 Malazgirt savaşından sonra bu bölgede Selçuklu İmparatorluğuna bağlı bir Türk Devleti kurulmuş, 1084’ten sonra Kilis ve çevresine Türk Beyleri ve Oymakları yerleştirilmiştir.

Kilis, 19. yüzyılın başlarında arka arkaya büyük felaketler yaşamış bir kenttir. 1818 yılında büyük bir kuraklık, 1820’lerde bir deprem, 1826’da ise veba salgını kenti kırıp geçirmiştir. 1831’de Mısırlı İbrahim Paşa ve Ermeniler’le halk arasında etkili bir savaş olmuş, bu nedenle yaşanan kıtlık, ardından gelen bulaşıcı hastalıklar ve çekirge saldırısı gibi afetlerden çok etkilenmiştir. 1915 yılında Osmanlı Devleti’nin yenik düşmesiyle birlikte, önce İngilizler’in, sonra da Fransızlar’ın istilasına uğramıştır. 7 Aralık 1921 tarihinde ise düşman işgalinden kurtulmuştur.

3000 yıllık bir tarihi geçmişi olan Kilis’in adına, ilk kez bir Asur tabletinde rastlanmıştır. Tablette Ki-li-zi adında bir yerden söz edilmesi, Kilis’in Asurlular döneminden beri var olan olduğuna işaret etmektedir. Araştırmalar, Kilis’in antik bölgesinin, bugün bulunduğu noktadan 12 kilometre kadar batıda olduğunu göstermektedir. Ayrıca Büyük İskender zamanında, (Şimdi Suriye sınırları içinde kalan) Ürya Nebi adı verilen bir kent kurulduğu ya da var olan bir kente, “Chrrhus” adı verildiği tahmin edilmektedir.

“Chrrhus” sözcüğü “Kiris” olarak okunur ve “efendi” anlamına gelir. Bu kentin, bir zamanlar İskenderun Körfezi’nden, Fırat Nehri’ne kadar uzanan Christik eyaletinin merkezi olduğu söylenmektedir. Bazı haritalarda bu bölgeye Kilis denilmektedir. Bizans’ın doğu sınırlarını gösteren bazı haritalarda ise bugünkü Kilis’in bulunduğu yerde Ciliza adında bir yer görülmektedir. 9. Yüzyıldan itibaren bölgeye gelen Müslüman Türkler’in, kendi lehçelerinde “düz, dümdüz” anlamına gelen Kilis sözcüğünü, Kiris yerine kullanarak hazır buldukları bugünkü yerleşim merkezine verdikleri anlaşılmaktadır. Öte yandan Şor Türkleri’nin bal dalağına, Kilis dedikleri belirtilmektedir.

Kilis’in geçim kaynakları sınır ticareti, tarım ve hayvancılıktır. Tava yemeği, yorgan, üzüm, zeytin ve pekmezi çok ünlüdür. Kilis ayrıca tarihi ve kültürü ile görülmeye değer yerler arasındadır. Şehrin eski taş evleri, camileri, külliyeleri, yatırları ve eski ibadet merkezleri görülmeye değerdir. Şehrin 10 kilometre batısında yer alan Oylumhöyük'te Anadolu'nun eski çağ tarihine ışık tutacak eserler ortaya çıkarılarak Kilis Müzesi’nde sergilenmektedir.

Lokasyon Sayfasında Detayı Göster
Kapalı