Atina'da Gezilecek Yerler

Atina şehir merkezinde bulunan Akropolis, Athena Nike Tapınağı, Parthenon ve Erechtheion dâhil olmak üzere milattan önce 510 ile 400 yılları arasında inşa edilmiş bir dizi anıt ve kalıntıya sahip yüksek bir tepedir. Yunan tanrıçası Athena’ya adanan ve Atina İmparatorluğu’nun gücünün zirvede olduğu M.Ö 438 yılında inşa edilen Parthenon Tapınağı görülmeye değer yerlerdendir.

Atina’nın Makrigianni semtinde bulunan Akropolis Müzesi, adından da anlaşılacağı üzere Akropolis’e ait çeşitli arkeolojik kalıntılar bulundurmaktadır. Müze’deki önemli sergiler arasında Athena Nike Kabartması, Erechtheion’dan oyulmuş çeşitli heykeller ve çeşitli Parthenon eserlerinden oluşan bir galeri gösterilebilir. 

Agora, antik Atina’daki pazar ve gündelik hayatın merkezi olan mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer. Kelime anlamı “toplanmak ve konuşmak” anlamına gelen Agora, yönetim ve ticaretin yanı sıra sivil kararların alındığı Agora tou Dimou’nun buluşma yeriydi. Tarihte çeşitli spor etkinlikleri ve tiyatro gösterileri de burada düzenlenmiştir.

Zeus’a adanmış olan Olimpos Zeus Tapınağı (Olympieion Zeus) Antik Yunanistan’ın en büyük tapınağıydı. Parthenon Tapınağı daha iyi korunmuş olmasına rağmen bu tapınak günümüzde daha anıtsal bir yapıdır. Tapınağın tarihi MÖ 6. yüzyılla ilişkilendirilir ancak İmparator Hadrianus’un hüküm sürdüğü MÖ 2. yüzyıla kadar yapımı tamamlanamamıştır. 

Bu müze Yunanistan’daki en büyük müze olma özelliğine sahiptir. 1829 yılında ülke civarında bulunan antikaları korumak amacıyla kurulmuştur. İçinde 11.000’ den fazla sergi barındıran müze, Neolitik dönemlerden çok eski zamanlara kadar uzanır. Haliyle yapı olarak Atina’ da pek çok diğer önemli mimaride de olduğu gibi neoklasik hava vardır. Neoklasik mimariye sahip bina, Mimar Ludwig Lange ve Panagiotis Kalkos tarafından tasarlanmıştır.

Yunanistan'ın başkenti Atina'nın en eski yerlerinden biri olan Plaka Bölgesi, Kolonaki'nin aksine geleneksel bir yapıya sahiptir. Plaka, renkli ve cumbalı ufak evleri, bu evleri süsleyen çiçekleri ile adeta kasaba havasını andıran bir yerleşkedir. Semt ticarileşmiş dahi olsa da mahalle özelliğini korumakta ve trafiğe kapatılmış dar, uzun, birbirinden güzel pek çok sokağıyla hem turizmcilerin hem de yerli halkın uğrak noktasına dönüşmüştür.

Panathenaic Stadyumu Atina’nın Pangrati semtinde yer alıyor. Bu stadyum şehirdeki en önemli spor alanı olduğundan çevresinde konumlandırılmış pek çok spor tesisi daha bulunuyor. Bu stadyum Atina’ da yer alan atletik bir arenadır. Tarihi 2 bin yıldan daha eskilere dayanan bu stadyumun en önemli özelliği 1896’da modern çağın bir ilki olarak oynanan olimpiyat oyunlarında kullanılmış olmasıdır. Yunanistan dendiğinde akla gelen olimpiyat oyunlarının tarihte önemli yeri olduğu bilinir.

476 ve 1453 yılları arasında Yunanistan, Bizans İmparatorluğu hakimiyeti altındaydı. Bu demek oluyor ki yaklaşık bin yıl süren çok uzun bir dönem boyunca Yunanistan toprakları Bizans kültürünün etkisinde kalmıştır. Bahsi geçen bu dönem kilise egemenliğinin güçlü olduğu bir zaman dilimidir. Bu sebeple pek çok alan gibi kültür ve sanat da kilisenin etkisi altında kalmıştır.

Kiklad kültürü M.Ö. 3000-2000 yılları arasında Ege’ de yaşamış Kiklad Uygarlığının ürünüdür. Müze, Ege denizi adalarında yaşamış olan Kiklad uygarlığına ait eserler ile Bizans ve Kıbrıs esintilerini taşıyan çeşitli kültürlerin koleksiyonlarından oluşuyor. Bu karma kültürleri içinde barındıran Kiklad Müzesi 3.000’ in üstünde sanat eserinden oluşuyor. Bu sanat müzesi, Nicholas ve Dolly Goulandris’ in koleksiyonunu toplamak amacı ile 1986 yılında kurulmuştur.

Hristiyanlık dinine göre İsa’nın yol arkadaşları olarak kabul edilen ve kendisine yardım etmesi için seçtiği on iki kişi kutsal havariler ismiyle anılmaktadır. Dinler tarihinde çokça bahsedilen kutsal havariler pek çok kilisenin ismi olmuştur. Bunlardan biri de İstanbul’ da bulunmaktadır. Ancak rotamız Atina olduğu için Yunanistan’da yer alan ve eski Bizans kilisesi olma özelliği taşıyan Kutsal Havariler Kilisesine göz atalım.

Kolonaki, Atina şehrinin merkezinde yer alan 'aristokrat bir mahalle'olarak bilinmektedir. Bu mahalle ismini Kolonaki Meydanı'nda yer alan bir sütundan almış olup başkentin önde gelen alışveriş bölgelerinden biri haline gelmiştir. Öyle ki pek çok kimse tarafından Kolonaki bölgesi, bizdeki Bağdat Caddesi, Moda ve İstanbul'da modanın kalbi olarak bilinen Nişantaşı ile sık sık benzetilmektedir. Dolayısıyla şehri zengin, şık, lüks ve aristokrat bir alan haline getiren özelliklerden biri bölgenin alışveriş için adeta bir merkez halinde oluşudur.

Syntagma Meydanı için Atina’nın kalbi demek yanlış olmaz. Ancak bu özelliğinin dışında Eski Yunanistan’ da kraliyet sarayının meydanı olması sebebiyle de kamusal bir alan olma özelliğini taşıyarak öne çıkıyor. Kral Otto tarafından kraliyet ailesi için yaptırılan kraliyet sarayı, günümüzde Parlamento Binası’na dönüşmüştür. Parlamento binası tarafından sınırlandırılmış meydan bu nedenlerden dolayı tarihi bir önem taşımaktadır.

Atina’da en yüksek tepe olma özelliğini taşıyan Lycabettus Tepesi yaklaşık 300 metre yüksekliğe sahip. Kireçtaşı bir tepe olan bu yer aslında hemen altında konumlanmış bir mahallenin ismini taşıyor. Ayrıca Atina’da modanın kalbi olarak bahsettiğimiz Kolonaki’nin de çok yakınında bulunuyor. Tepe aslında başlı başına bir turizm değeri olma özelliğine de sahip. Hem Yunan mitolojisine damga vurmuş tarihi hem de turistlere sunduğu o eşsiz manzara ile ziyaretçi akınına uğramayı başarıyor.

Atina’da var olan müze bolluğundan bahsetmiştik, bu müzelerden bir diğeri de Benaki Müzesi’dir. Benaki Müzesi, neoklasik dokusu olan bir bina içinde yer almaktadır. Yunan Kültürü Müzesi olarak da anılan Benaki’nin binası Anastasios  Metaxas tarafından tasarlanmıştır. Binanın yapısında çok sayıda mermer ve dorik sundurma kullanılmıştır. Neoklasik özellik taşıyan yapı, savaşa dayanmış olan nadir mimarilerden biri olma özelliğine de sahiptir.

Parlamento Binası, modern Yunanistan’ın ilk kralı olarak anılan Otto’nun isteği üzerine inşa edilmiştir. Otto, bu binanın kraliyet ailesi için inşa edilmesini istediğinden dolayı binanın adı uzun süre Kraliyet Binası olarak anılmıştır. Binanın çevrelediği meydanın ismi önce kraliyet meydanı iken halk ayaklanması yaşanınca durum değişmiştir.