3 Gün, 3 Şehir: Nürnberg, Bamberg, Münih

Yaklaşık 3 ay kadar evvel planımızı yapmıştık sevdiğimiz bir müdavimimizin bebeğiniz doğmadan önce küçük bir kaçamak yapmanın bizim için iyi olacağına dair aklımızı çelmesinin ardından. İyi ki de çelmiş aslında, hem 2. evlilik yıldönümümüzü kutlamış hem de gördüğümüz ülke sayısına bir adet daha ek yapmış olduk. Bebeğimizin kanına az da olsa gezme ruhu da katabildiysek ne mutlu bize... Evet şimdi gelelim keyifli yolculuğumuza…

İstanbul Atatürk Havalimanı´ndan hareket eden uçağımız ile yaklaşık 2 saat 20 dakika süren bir yolculuğun ardından Nürnberg´e vardık. Her ne kadar pasaport kontrol için hızlı gittiğini düşündüğümüz sıraya girsek de Murphy kanununa uygun olarak kontrolden geçen son kişilerden olmayı da başardık. Bavulumuzu kaptığımız gibi doğruca metronun U2 hattının yolunu tuttuk metro biletimizi de alıp. Otelimiz, tren ve otobüs istasyonlarına çok yakın, zaten kalacağımız yeri belirlerken en önemli kriterimizi ana istasyonlara yakınlığı oluşturuyor, sonradan da çok büyük rahatlık sunuyor gezerken bize… Otele giriş işlemlerimizi tamamladığımız gibi de kendimizi attık sokaklara… Hava kapalı, ama en azından yağmur yok, hatta içliklerimizi bile giymemize gerek kalmayacak nitelikte güzel bir hava derecesi… Başladık yürümeye elimizde otelden aldığım şehir haritası ile tabi yola çıkmadan önce gezeceğimiz noktaları işaretleyerek.

Gezimize ilk olarak 2. Dünya Savaşı sırasında oldukça zarar görüp, sonradan yeniden onarılan St. Lorenz Kilisesi ile başladık. Kilisenin içinde en çok hoşumuza giden detay da kum üzerinde kalp çizilerek yerleştirilmiş dilek mumları oldu, e biz de eksik kalmadık tabi, dileğimizi diledik hemencecik. Kilisenin ardından pazar alanının da olduğu Hauptmarkt´a vardık, meydan oldukça keyifli, bir yandan mutlaka tatmanız gereken bu bölgenin simgesel çöreği Lebkuchen'in keyfini sürerken bir yandan da 19 metre yüksekliğinde Schöner Brunnen (Güzel Çeşme)´in çevresinde bulunan halkaları döndürerek –inanışa göre- kendinize bol şans getirebilirsiniz.

Çeşmenin yakınında yer alan Frauenkirche (Old Lady Kilisesi)´ni de ziyaret ettikten sonra Alman ressam Albrecht Dürer´in evinin önünden geçerek şehrin kalesi olan Kaiserburg´e vardık. Kalenin etrafında dolanıp, şehri tepeden izledikten sonra kendimizi aşağıya doğru St. Sebald Kilisesi´ne kadar saldık… Kiliseyi gezmenin ardından planımız Ortaçağ´a ait zindanları ziyaret etmekti, ancak 28 Şubat 2017 tarihine kadar kapalı olduğundan gezme şansımız olamadı, ama sizin şansınıza açık yakalarsanız Medieval Dungeons´ı mutlaka ziyaret edin. Hayalkırıklığımızın ardından Weibgerbergassse Sokağı ile Maxplatz Caddesi'nin kesistiği noktada bulduğumuz Bergbrand´da içtiğimiz cappuccino ilaç gibi geldi açıkçası. Gittikleri her yerde 3. nesil kahveci arayan bizler gibiyseniz, Nürnberg´deki ilk önerilerimiz arasında bunu sayabilirim…

Leziz bir kahve keyfinin ardından küçük bir adacık olan ve üzerinde köprüleri bulunan Trödelmarkt´a vardık. Kuyumcu dükkanlarının, butik mağazaların bulunduğu bu alanda dolaşabilir, şansınız güneş ışığı açısından yaver giderse nehrin üzerine yansıyan köprü ve ev fotoğrafları çekebilirsiniz. Adacığı gezdikten sonra Ludwigsplatz´a doğru rotamızı çevirdik evliliğin evrelerini simgesel olarak betimleyen Ehekarussell (Marriage Carousel) Çeşmesi´ni görmek üzere. Meydanda bulunan Brezen Koib´den sokak lezzeti bretzel alarak hem midenizi şenlendirebilir hem de ortamın keyfini sürebilirsiniz.

Biraz alışveriş yapayım derseniz Karolinenstrasse ve Kaiserstrasse Caddeleri'ni adımlayabilir, bol bol müze gezmeyi severim derseniz de Rosa Luxemburgplatz´da bulunan Tarih Müzesi'ni, kalenin içinde yer alan Kaiserburg Müzesi´ni, Kornmarkt´a yakın mesafede bulunan Cermen Ulusal Müzesi ile İnsan Hakları Caddesi´ni ve pek çok farklı müzeyi ziyaret edebilirsiniz.

Şimdi gelelim yukarıda bahsettiğim Bergbrand´ın dışındaki, nitelikli kahve içecebileceğiniz diğer 3 keşfimize... Weberplatz´a yakın bulunan White Bulldog Coffee Roastery, AuBere Laufer Gasse Caddesi üzerindeki Rösttrommel Coffee Roastery ve St. Lorenz Kilisesi´nin yakınındaki Machhörndl kahve meraklılarına güzel lezzetler sunuyor, bizden söylemesi. Kahvaltı için, tren istasyonunun içinde yer alan pastanelerde bretzel, alman pastaları (Berliner), çörekler ve envai çeşitte tat bulabilirsiniz, şehrin içinde ise Casa Pane ile Konditorei Cafe Beer mutlaka denenmesi gereken yerlerden…Şinitzel ile mekanın atmosferi için Heilig Geist Spital Restaurant ve leziz bir hamburger ile kabuklu patates kızartması için ise Mam-mam Burger yemek mekanı olarak listenize alabileceklerinizden.

Nürnberg ile ilgili keşiflerimizin ardından ertesi gün Bamberg´e geçmek üzere planımızı yapıp, alarmımızı kurduk. Tren ve metro bileti almak o kadar kolay ki, ülkede yaşayan Türk nüfusunun da etkisi ile otomatlarda Türkçe dil seçeneği bile mevcut. Tren istasyonundaki Dean&David ile Berbeck´ten kendimize sabah kahvaltısı alıp bir yandan onları afiyetle götürürken bir yandan da etrafı izlemeye koyulduk yol boyunca. Bu arada vücudumuza malesef bol bol şeker yüklemesi yaptığımız da doğrudur. Siz de fırınların özenle dizilmiş vitrinlerinin önünden geçerken gözlerinizi ayıramayacağınızı göreceksiniz. 40 dakika süren tren yolculuğumuzun ardından, Bamberg´e vardığımızda, doğruca şehir merkezine doğru yürümeye başladık. 1993 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi´ne dahil olan Bamberg´de Obere Brücke (Old Town Hall), Regnitz Nehri boyunca sıralanmış evlerin bulunduğu ve Venedik´i andırması sebebiyle ‘Little Venice’ diye adlandırılan bölge, 1808 ile 1813 yılları arasında Bamberg´de yaşamış olan romantizm döneminde fantezi ve korku hikâyeleri yazarı, jüri üyesi, besteci, müzik eleştirmeni, çizer ve karikatürist E.T.A. Hoffmann´ın heykeli, Bamberg´in Gotik kilisesi Church of Our Lady, Domplatz´da bulunan Bamberg Katedrali, şehri panoramik açıdan da izleyebileceğiniz ve eskiden Benediktin papazlarının manastırı olan St. Michael, Neptün Çeşmesi´nin, kafelerin ve alışveriş dükkanlarının bulunduğu Grüner Meydanı görülecek yerler arasında. İstanbul gibi 7 tepe üzerine konumlanan Bamberg´de yürümek bazen zor olabiliyor yokuş çık yokuş in derken bazı yerleri görememek mümkün olabiliyor. En basiti Alternburg Kalesi´ni görmek için Domsplatz´dan kalkan Bamberger Bahnen Hop-on/Hop-off tur otobüslerinden birini yakalamanızda fayda olabilir.

Günübirlik gittiğimiz Bamberg´e bize ayrılan sürenin sonuna gelmeden önce de Cafe Müller´de kahve keyfi ve Kerling´s Feinbackerei´den aldığımız evyapımı tatlı çörek hazzı da günümüzü daha da güzelleştiren detaylar oldu. Son kez şehrin güzelliklerine veda ederken Nürnberg´e varmak üzere geri dönüş yolculuğumuza başladık, bir yandan da ertesi gün için yapacağımız planın heyecanı ile...

Rotamızın 3. ve son durağı Münih´e gitmek için tren ile mi otobüsle mi seyahat etsek diye karar vermeye çalışırken aynı sürede varmasına rağmen tren bilet fiyatlarının çok daha pahalı olması sebebiyle Flixbus otobüs seferlerini tercih ettik. Ertesi sabah 6:30´da hareket edecek olan seferimiz için hazırlıklarımızı tamamladık, gezeceğimiz yerlerin ve özellikle ziyaret edeceğimiz kahve dükkanlarını not ettik. Elbette gezemediğimiz yerler de kaldı, ama günün sonunda iyi ki Münih´e gittik gördük dedik, azıcık da güneş açınca keyfimiz daha da yerine geldi.

Şehrin merkezinde bulunan Karlsplatz, Odeonsplatz ve Marienplatz üçgeni arasında saatlerce yürüyebilir, biraseverler için Hofbraühaus´u ziyaret edebilir, çiçekçi, şarapçı, peynirci, sebzeci, meyveci, mezeci, ne ararsanız bulabileceğiniz Vikualienmarkt´ın içinde kendinizi kayebedebilir, St. Peters Kilisesi´ni gezebilir, 297 basamak çıkarak tüm şehre hakim olabileceğiniz manzarayı izleyebilir, merdiven tırman in derken kaybettiğiniz enerji ihtiyacınızı Rischart´dan alacağınız krapfen çeşitleri ile yeniden doldurabilirsiniz. Enerjinizi topladıktan sonra ressam ve heykeltraş iki kardeşin kendilerine özel olarak yaptırdıkları Asam Kilisesi, 2. Dünya Savaşı sırasında oldukça hasar gören ve 1991 yılında yeniden onarılan Heilig Geist Kilisesi ile henüz restorasyonda olan ama içini dolaşabileceğiniz Theatiner Kilisesi´ni ziyaret edebilirsiniz. Şehrin eski merkezini tamamladıktan sonra yine Münih´in merkezinde bulunan ve Avrupa´nın en büyük park alanlarından biri olan English Gardens´ı adımlarken bol oksijeni içinize çekebilir, şansınız yaver giderse parkın haritasında da işaretli Eisbach´ı ziyaret ederek nehir üzerinde sörf yapanları izleyebilirsiniz. Biz malesef bu anı yakalayamadık, hava şartları nedeniyle sanırım kimse ortada yoktu, ama harika fotoğraflar yakalanacağına eminim.

Eğer vaktiniz kalırsa, Avrupa´nın sayılı büyük sarayları arasında yer alan Nymphenburg Sarayı'nı ve sarayın içinde bulunduğu Schloss Nymphenburg Parkı gezebilirsiniz. Sınırlı olan vaktimizde biz malesef bu mekanı görmektense listemizde olan kahve dükkanlarını keşfetmeyi tercih ettik. Mariensplatz´e yakın bir konumda bulunan Man versus Machine Coffee Roasters ile Elisabethplatz´ın içinde yer alan Standl 20 kahveseverler için özellikle önereceğimiz yerlerden ikisi. Bu kadar gezdiniz, yürüdünüz, dolaştınız, karnınız da acıkmaya başladı ve güzel bir pizza yemek isterseniz de güzel bir atmosfere sahip La Vecchia Masseria restoranını deneyimleyebilirsiniz.

Evet, 3 gün, 3 şehir gezimizi de 3 kişi olarak tamamlamış olduk, geriye de bize güzel anılar kaldı... Sizin de sonuna kadar zevkle okuyabildiğiniz bir yazı olmuştur diye ümit ederek, bir sonraki yazımın ne zaman olacağına dair belirsizlikle birlikte sizlere şimdilik hoşçakalın diyorum .https://aktivitemidediniz.wordpress.com/

IŞIL ATAKER

Yazar Hakkında

IŞIL ATAKER

Gezmek, seyahat etmek, gözlemlemek, fotoğraf çekmek, uçak, otobüs, araba farketmeksizin herhangibir araca binip bir yerlere gidiyor olma hissini yaşamak, konser, film, sinema, festival, ne varsa he