Dört Mevsim Ayrı Güzel: Kapadokya

Öncelikle yazımı bahane ederek, yaklaşık 17 yıl sonra yeniden Kapadokya gezisi için fırsat yaratan Gezimanya ekibine teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Son 12 ay içerisinde 30’un üzerinde gezi yazımı yayınladıklarından dolayı bana verdikleri Gümüş Yazar unvanından bahsetmeden de geçemeyeceğim izninizle… Belki de bundan sonra tekrar böyle bir unvan almam zor olabilecek, gezme fırsatımın biraz daha az olacağı bir sektöre giriyor olacağımdan seyahatlerim hakkında yazılarımda azalma olacağı malum… Hazır gezme fırsatım olmuşken Kapadokya hakkında yazmamak da olmazdı… Haydi bakalım başlayalım gezmeye birlikte : )

Kış mevsiminde otobüs ya da araba ile gitmektense uçak ile gezimize başlamayı tercih ettik, daha uygun fiyatlarda bilet bulduğumuz için de önce Kayseri Havaalanı’na vardık. Bizim düştüğümüz hataya düşmemeniz için benden size bir tavsiye; havaalanında hemen ekonomik bir araç kiralayın… Yoksa siz de bizim gibi Kapadokya’ya varana kadar 2 şehir otobüsü ve 1 taksi olmak üzere 3 kez in bin yapmak zorunda kalabilirsiniz ki pek tavsiye etmiyorum.

Uçhisar’da Gezimanya’nın bizim için organize ettiği Taşkonaklar Otel’e (www.taskonaklar.com) yerleşip kendimizi Kapadokya’nın güzelliklerinin içine atıyoruz.

Kapadokya bölgesinin en güzel yanı, 4 mevsim 4 farklı güzellik sunuyor olması, hele bir de fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, her mevsimde ayrı ayrı görülmesi ve fotoğraflanması gereken yerlerden biri diye düşünüyorum. Yıllar evvel geldiğimde aklımdan geçenin buraya mutlaka kar yağdığında gelip kremalı pasta gibi görünen peribacalarını fotoğraflamak olduğunu dün gibi hatırlıyorum. Bunun da heyecanıyla bir an evvel Peribacalarını görmek üzere ilk günkü gezimize Göreme Açık Hava Müzesi’nden başlıyoruz. Halk arasında söylene söylene değişen kelimeler ne kadar da çok… İnegöl’de şifa kaynağı olarak bilinen Ölyat ve zaman geçtikçe ismi değişen Oylat.  “Gör emi” temennisi ile yolan çıkan ve sonunda dileğin özünden uzaklaşan “Göreme”…

Neyse konumuza dönelim yeniden : ) Müzeye giriş nasıl mı? Eğer İş Bankası Maximum kartına sahipseniz müzeye girişiniz ücretsiz. Yok ise de bilet gişesinden temin edeceğiniz Müzekart ile 1 yıl boyunca T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 300’ü aşkın müze ve ören yerini ikişer kez ücretsiz ziyaret edebiliyorsunuz.

UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göreme Açık Hava Müzesi´ni gezdikten sonra rotamızı Zelve ve Paşabağları’na çeviriyoruz. Paşabağ Vadisi’nde ve Zelve Açık Hava Müzesi´nde peribacalarının arasından yürüyüş yapabilir, bol bol fotoğraf çekebilirsiniz, ancak size bir tavsiye, ışığı yakalamak açısından mevsimine göre güneşin hangi açıdan geleceğini tespit edip gitmekte fayda var : ) Zelve’den ayrıldıktan sonra Ürgüp yolunda sol tarafta Deve Kayası diye adlandırılan peribacasını da sakın kaçırmayın.

Ürgüp’te Temenni Tepesi’ne çıkıp panoramik manzarayı seyredebilirsiniz. Ama güzel bir gün batımı izlemek istiyorum diyorsanız da mutlaka Kızılçukur Vadisi’ne gitmenizi öneririm, aman güneşin battığı saati kaçırmayın, siz de bizim gibi 10 saniye ile kaçırıp sonra yeniden gitmek durumunda kalmayın : )

Tüm gün gezdiniz, karnınız acıktı ve nerede yesek diye mi düşünüyorsunuz? O zaman Ürgüp’te Ehl-i Keyif Restaurant’ı denemenizi tavsiye ederim. Ehl-i keyif börek ve testi kebabı tatmanız gerekenlerden…

2. günümüzde ise rotamızı sağlam bir kahvaltının ardından Derinkuyu, Ihlara vadisi, Hasandağ ve Narlıgöl Krater gölü olarak belirliyoruz. Bu noktada size tavsiyem, bunların hepsini tek bir güne sıkıştırmayın, Melendiz Çayı eşliğinde 14 km boyunca Ihlara Vadisi’nde uzun bir yürüyüş yapabilirsiniz keyifle, hem tüm kiliseleri görme fırsatı bulabilirsiniz hem de vadinin içinde dolaşmanın hazzını fazlasıyla yaşayabilirsiniz.

Ihlara Vadisi’nin ardından Kapadokya’da bulunan 36 yeraltı şehrinden en büyüğü olan Derinkuyu yeraltı şehrine gidebilirsiniz. Derinkuyu, 8 katlı ancak en çok 2. katına kadar iniş yapabiliyorsunuz. Derinkuyu girişinde satış yapan küçük kız çocuklarından Kapadokya hatırası olarak yaptıkları el işi bez bebeklerden alabilirsiniz.

Ve yine çok yürüdünüz, tırmandınız, karnınız zil çalıyor, değil mi? : ) Bu sefer de size önerim, Nevşehir´de Nevşehir Konak Restaurant. Eğer müsaitse, 2 kişi olsanız dahi özel odalarında ağırladıkları restoranda güveçte etli kuru fasulye, nurdağı salatası ve paçanga böreğini deneyebilirsiniz. Ancak porsiyonları oldukça minik, söylemeden geçemeyeceğim.

Geldik son günümüze… Peribacalarına doyamadım, biraz daha gezeyim diyorsanız Çavuşin´i de görmeden gitmeyin. Ardından Avanos´da Kızılırmak nehri boyunca yürüyebilir, 1973 yılında inşa edilmiş olan asmalı köprünün üzerinden yaylana yaylana geçebilir, çanak çömlek yapan yerlerde hem nasıl yapıldığını izleyebilir hem de kendiniz deneme çalışmaları yapabilirsiniz. Bu sefer de hem farklı bir restaurant denemek hem de Avanos´un gece ışıklandırılmış halini görelim diyorsanız nehir kenarında yer alan Dayı Restaurant´ı önerebilirim. Ertesi gün başlayacağımız rejim öncesinde altın vuruşumuzu yapıyoruz. Yoğutlu kebap üzerine künefe : )

Kapadokya bölgesinde daha pek çok yapılacak aktivite var; balon gezisi, jeep ile safari turları, trekking turları, binicilik turları… Bunları da kendi gezinize dahil edebilirsiniz, özellikle balon gezisini kesinlikle tavsiye ederim, biz bu sefer düğün öncesi risk almayalım başımıza iş açmayalım diye yapamadık ama içimizde de kalmadı değil yani : )

Evet şimdilik bu kadar, bir sonraki yazıma kadar hoşçakalın : )

IŞIL ATAKER

Yazar Hakkında

IŞIL ATAKER

Gezmek, seyahat etmek, gözlemlemek, fotoğraf çekmek, uçak, otobüs, araba farketmeksizin herhangibir araca binip bir yerlere gidiyor olma hissini yaşamak, konser, film, sinema, festival, ne varsa he