Endonezya'da bulunan Bali, Endonezya'nın diğer bölgelerine göre çok daha hoşgörülü ve turistik bir yer. Endonezya'nın geneli Müslüman olmasına rağmen Bali'de çoğunluğu Hindular oluşturuyor. Bu adaya gitmeden önce Hinduzim hakkında bilgi sahibi olmak adanın kültürünü ve insanlarını daha iyi anlamanıza yardımcı olcaktır. Hinduzim etkisini evlerdeki, mağazalardaki sunaklardan insanların tavırlarına kadar her yerde görmek mümkün. Ayrıca tam bir tapınaklar adası olan Bali, dini yaşamla bütünleştiren mutlu bir ada.
Biz balayı amaçlı tercih ettik bu adayı ama sörf meraklıları, vegan-ekolojik hayat severler, uzak doğu dinlerini merak edenler içinde gözde bir yer. 'Bali ile İlgili Pratik Bilgiler' başlıklı yazımda birçok detay anlattım, oraya buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazıda ise nasıl gezelim, nereleri gezelim, burada neler var sorusuna cevap bulacaksınız.
Bali oldukça büyük ada. Gezilecek mesafelerin birbirinden uzak olması ve trafik nedeniyle de en azından 3-4 gün ayırmak gerekiyor gezme mevzusuna. Konaklama olarak Ubud'u tercih etmeniz de yol bakımından sizi avantajlı hale getirecektir.
Bizim gezi amaçlı kullandığımız haritadan faydalanmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Bali'yi gezmek için ya motor kiralamanız gerekiyor ki tavsiye etmiyorum; ya da şoför-rehberli bir araç tutmanız gerekiyor. Havalanında indiğimizde aldığımız turistik broşürlerden faydalandık biz bu turlara ulaşmak için. Ancak merkezde gezerken birçok tur firması ve otellerin tavsiye edeceği şoförler ile de gezebilirsiniz.
Saatli şoförlü araçlarda genelde 10 saati 55 Dolar, 12 saati ise 60 Dolar. Ekstra saat başına ise 5 Dolar alıyorlar. 10 saatte araçla her yeri gezeriim diye düşünüyor insan; ancak trafik ve mesafelerin uzunluğu nedeniyle olmuyor maalesef.
İkinci bir seçenek ise ki 2 kişi iseniz diğer seçenekten daha hesaplı oluyor bence, nereleri gezeceğiniz belli olan gene özel tur programına katılmak. Bunlar özelliğine göre değişiyor ancak kişi başı 45 Dolar civarı. Yemek, gezilen yerlerin ücretleri fiyata dahil ve saat kısıtlaması yok.
Ubud'da kaldığımız için biz Ubud bölgesini kendimiz gezdik. Ubud yöresel lezzetleri tadabileceğiniz ve daha çok yöre halkı oturduğu için kültürlerini daha bozulmamış olarak koruyan bir bölge. Sırf Ubud Pazarı'nda gezmek bile yöresel ürünleri ile sizi cezbedecektir. Kaliteli ürünleri satan butik mağazalar daha üst fiyatlar olsada buraları da görmenizi tavsiye ederim. Bir de her yerde ama her yerde pazarlık etmeniz gerektiğini hatırlatıyım.
Ubud Sarayı merkezde bulunuyor zaten. Biraz bakımsız kalmış. Akşamları burada dans gösterileri oluyor. Biz burda Legong Dans-Paradise dansı izledik. (80.000Rp) Girmeden kapıdan alacağınız bilgilendirmeler ile her sahnede ne anlatıldığına daha iyi uyum sağlayabilirsiniz. Mimikler, zorlu el ve ayak hareketleri, gözlerin bile rol aldığı bu renkli dansın masalsı anlatımını tatmalısınız.
Ubud Sarayı'nın yakınında olan Starbucks bahçesi ise aynı zamanda lotuslu tapınak bahçesi. Pura Taman Saraswati güzelliğinin yanı sıra saat 18.00 civarında giderseniz tapınağın çocuklara verdiği dans derslerine rastlayabilirsiniz. Dans hem dinlerinde hem turistik açıdan çok önemli Bali için. Dansçıların da geleneklerine uygun olarak küçük kızlardan oluşması gerekiyor. Bu nedenle bu zorlu dansı çok ufak yaşlardan öğrenmeye başlıyorlar.
Ve Ubud'un en gözde noktalarından olan Maymun Ormanı. Ubud Sarayı'ndan yürüme mesafesinde. Burada bulunan tapınak içinde ve çevresinde maymunlar kendi halinde özgürce takılıyorlar. Hatta kendi alanlarının dışına çıkıp çevredeki mağazalara da sataşabiliyorlar. 5 gruba bölünmüş halde yaklaşık 600 maymun bulunuyormuş. Özellikle baskın alfalar üstünüzde renkli parlak bir şeyler varsa ya da yemek varsa biraz rahatsız edebiliyorlar. Bu bölgedeki maymunlar görevlilerin sözünü daha çok dinliyorlar, yine de benim tavsiyem telefonunuzu ve gözlüğünüzü kapılma ihtimaline karşı korunaklı bir yerde tutmanız. İçeride muz satılıyor, siz de yanınızda götürebilirsiniz. Muzu kullanarak maymunları omzunuza çıkartıp yaratıcı pozlar elde edebilirsiniz. Ancak yanınızda fıstık falan olmasın tecrübe ettim birden tüm maymunlar çevrenizi sarıp çekiştirerek elinizden alabiliyor. En ilgi çekici olanlar anne ve bebek maymunların yaşamı. Minik yaramazlıklar yapan çocuklar, anne kucağında bebekler ile oldukça sevimliler.
Ubud bölgesinde bulunan Museum Puri Lukisan ve Arma Museum yürüme mesafesinde olan yerler; sanatsal ve tarihi bir tur için buraları tercih edebilirsiniz.
Diğer bir tursuz gezdiğimiz nokta ise gene Ubud'a yakın bir bölgede bulunan kaplıca, nam-ı diğer Tırta Empul Tampaksiring. Burayı gezmek için ise Blue Bird taksilerden faydalandık. Otelimize çağırdığımız taksiyi gidiş dönüş olarak ayarladık. Makul bir ücretle beklemeyi kabul ediyorlar. Burası aynı zamanda tapınak bu nedenle buraya giderken yanınızda bir şal götürmenizi tavsiye ederim. Bacaklarınız örtmeniz için orada örtü veriyorlar; ancak bu örtüyle suya girmeniz yasak, bu nedenle gidip ayrıca örtü kiralamanız gerekiyor. Akan sulardan sırayla başınızı ıslatmanız şeklinde bir ritüel var. Ayrıca bu bölümün arka kısmında ise suyun çıktığı kaynağı ve tapınak kısmını görebilirsiniz.
Bali'de yeşillikten ve ağaçların çeşitliliğinden büyüleneceksiniz. Bu havayı uzaktan değil de içinden yaşamak isterseniz raftingi deneyebilirsiniz. Ayung River (35 Dolar) ve Telega waja River (40 Dolar) olarak iki seçenek var.
Eğer meraklıysanız Bali yemek kursuna ya da yoga kursuna katılabilirsiniz. Ubud bölgesinde bunlardan bir dolu var. Şahsen ben bunlar için zaman bulamadım ama kaldığınız otelde bile böyle aktiviteler olabilir; bunları otele sorup zamanlarını öğrenmenizi tavsiye ederim. Bizim şansımıza tahta oymacılığını deneme fırsatımız oldu bir otel etkinliğinde.
Tegalalang pirinç tarlası da Ubud bölgesinde bulunuyor ancak biz burası yerine daha büyük olan Jatiluwih'e gittiğimiz için burayı es geçtik.
Diğer bir yapamadığımız aktivite ise gene Ubud bölgesinde bulunan Fil Safari. Havaalanındaki turist bilgilendirmeden aldığımız broşürde kişi başı her şey dahil 75 dolara hem bu deneyimi yaşayıp hem de Bali doğasında bir gezintiye çıkma seçeneği mevcut. Eğer ilgileniyorsanız otelinizde de sorabilirsiniz bu turları.
Ayrıca Bali'ye gelmişken Bali masajı yaptırmadan dönmek olmaz. Ubud da bunun için uygun bir yer bence. Birçok sokak üstü spada 6-7 dolara denk gelen paralarla bizdeki beş yıldızlı otellerdeki spalarda yapılan masaja denk mesaj yaptırabilirsiniz.
Bali tapınakları ve yeşilliği ile birçok turistin gönlünü çelen yerlerden. Ada halkı da geçim kaynakları turizm odaklı olmasının da etkisiyle oldukça turistsever. Merkezi yerlerde nerdeyse herkes İngilizce konuşuyor. Tek dezavantajları her şeyi 3 katı fiyatına satmak istemeleri; bu nedenle sıkı pazarlıkçı olmalısınız bu adada. Biz adayı gezmek için özel şoförlü aracın verildiği turlardan faydalandık.
Bali hakkında pratik bilgiler ve gezimizin ilk kısmını merak ederseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Gezi sırasında kullandığım harita ise burada.
Havaalanından aldığımız broşürleri inceleyip gezmek istediğimiz yerlere uygun olarak iki tur seçtik ve whatsapp üzerinden iletişim kurduk. Ertesi sabah belirtilen saatte rehberliğimizi yapacak olan şoförümüz bizi otelden aldı. Biz Bali Wings Tour ile gezdik sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
İlk günkü turumuz sabah Barong Dansı ile başladı. İyi ve kötü ruh arasındaki savaşı konu alan bu dans mitolojik aslan figürü, dansçıların kıyafetleri ve makyajlarıyla masallardan fırlamış gibiydi.
Ardından Ubud köyündeki MAS bölgesine gittik. Burada her köyün ilgilendiği bir sanat dalı var. Aile yadigarı şeklinde nesilde nesile aktarılıyor. Kimi tahta oymacılığı yapıyor, kimi gümüş işliyor, kimi ressam, kimi taş işleri yapıyor. Özellikle aile büyüklerinin yaptıkları Avrupa'da sanat galerilerinde sergilenecek cinsten. Fiyat emeğe ve işçiliği göre artıyor tabi. Şoförle gittiğinizde şoförler de komisyon aldığı için pazarlık biraz da yukarıdan açılsa da yine de pazarlık yaparak iyi fiyatlara çok iyi hediyelikler ve hatıralıklar alabilirsiniz.
Bali'nin verimli toprakları ve iklimi sayesinde her çeşit baharat, meyve-sebze yetişiyor. Hem kahve tadımı yapmak hem de bu baharatların ağaçlarını görmek için bunları yetiştiren bir çiftliğe gidiyoruz. Burada hindistancevizli, vanilyalı, zencefilli birçok kahve ve çay türü bulunuyor. Kopi Luwak ise dünyadaki en pahalı kahveler arasında sayılan kahvelerden ve anavatanında olmanın avantajıyla hem tadım yapıyoruz hem de uygun fiyata bulmuşken alıyoruz. Bu kahveyi bu kadar özel yapan ise Kopi Luwak denilen misk kedisinin dışkısından elde edilmesi. Böyle söyleyince çok çekici gelmiyor tabi ama bu kedicik sadece kahve çekirdeği yiyor ve adeta bir gurme gibi en kaliteli en tatlı olanları seçiliyor. Daha sonrasında dışkısından kahve çekirdekleri toplanıp işleniyor. Kahve ile aranız yoksa bile oralara kadar gitmişken almanızı tavsiye ederim. Ayrıca vanilya çubuğu/vanilya özütü ve hindistan cevizi ürünleri de burada çok uygun fiyatlı.
Kahvelerimizi içtikten sonra volkanik bir dağ olan Kintamani Batur ve krater gölü olan Batur Gölü manzaralı restoranda öğle yemeğimizi yiyoruz. Hala aktif olan bu yanardağ en son 2000'de patlamış. Yaptığı hasar görülüyor. Batur Gölü ise içme suyu ve balıkçılık için kullanılmaktaymış. Yanardağ aktif olmasına rağmen çevresinde köyler de bulunmakta. Biz manzaranın yemek yiyerek tadını çıkarıyoruz ancak isterseniz gün doğumunu dağdan izleyebileceğiniz bir tur da bulunuyor. Ancak bu tur için gece yarısı 2.00'de otellerden alıyorlar. Belli bir yere kadar otobüsle gittikten sonra yaklaşık 2 saatlik bir tırmanış ile 1717 metreden güneşin doğuşunu izleyebiliyorsunuz.
Öğle yemeğinin ardından sıra geliyor Bali'nin en eski ve büyük tapınağı olan Pura Besakih Mother Tapınağı'na. Hindu inancı içinde çok özel bir yer burası. Rehberimiz tapınakların yapısı hakkında bilgi veriyor ama bence gitmeden önce Hindu tapınakları hakkında biraz bilgi sahibi olursanız çok daha anlamlı gelecektir tapınak gezileriniz. Bu ana tapınağın en önemli yeri Hindu reenkarnasyon tanrısı Şiva'nın üç görünümünü temsil eden üçlü lotus tahtın olduğu yer. Geleneksel çatı yapısı da dikkatinizi çekecektir. Biz bahçesindeki kocaman ağacı da ayrı bir büyüleyici bulduk.
Sonraki durağımız Tegenungan Şelalesi. Buraya giderken içinizde mayo olmasını tavsiye ederim. Maalesef benim yoktu, oldukça özendim.
Ve güneş batımına doğru benim en beğendiğim dans olan Kecak Fire Dance. Hindu Destanı Ramayana'dan alıntılanan bu dans maymun dansı olarak da biliniyor. Erkek dansçıların ateş çevresinde daire yaparak oturması ile gösteri başlıyor. Burada enstrüman insan sesi, maymun benzeri hareketler yaparak hızlanan bir ritimde çak-çak-ça tarzında bir ses çıkarıyorlar. Amaç kötülükleri kovmak, ayinvari bir tarafı da var. Zaten sonunda gelen dansçı önce odaklanıp baya alevlendirdikleri ateşin üzerinden geçince de ayin özelliği iyice kendini göstermiş oluyor. Bu dans Uluwatu Tapınağı'nda da izlenebilir.
Akşam yemeğimiz ise gene tur programına dahil olan Jimbaran bölgesinde kumsalda balık. Buraya ulaşmak trafik nedeniyle biraz bunaltıcı da olsa ortam çok güzeldi. Yerel halk da balık yemek için buraya geliyor. Baya kalabalık ancak lezzetli ve çeşitli balık ürünleri var, okyanus kıyısında bu keyfi tatmanızı tavsiye ederim.
Bali'de gezerken ilk fark edeceğiniz şeylerden biri sabah ve öğlen evlerin, mağazaların önüne bırakılan çiçek-yaprak-pirinçten oluşan sunaklar olacaktır. İbadet eder gibi yaşayan halk sanatlarında, müziklerinde, iletişimlerinde hep dinlerinin etkisi altındalar. Doğa ile etkileşim halindeler bir yandan da hayatları ritüeller ile dolu. Hayata bakış açılarını keşfettikçe bizim yaşadığımız dünyadan ne kadar farklı bir yerde olduklarını seziyorsunuz. Bu masalsı dünyalarını süsleyen tapınakları da adanın kültürel mirasını oluşturuyor. Biz de gene şoförümüzle yola çıkarak adayı keşfimize devam ediyoruz.
İlk durak Taman Ayun Royal Family Temple. Nasıl her ailenin evinde sunağı varsa demokratik rejime geçmeden önceki krallarının da tapınağı var. Her ne kadar demokrasi gelse de halk hala kralı önemsiyor ve onun tapınağında ibadet etmeye devam ediyorlar. Çevresi kanallar ile çevrili bu tapınak yemyeşil bir bahçe içinde. Buraya giriş tek bir yerden köprüden yapılıyor.
Burayı gezdikten sonra trafiksiz ama uzun bir yolu ikiz göller Buyan ve Tamblingan'ı görmek için gidiyoruz. Maalesef şansımıza hava çok güzel değildi ve sisliydi. Yinede soğuğa aldırmadan bu güzel manzaranın tadını çıkardık. Gölleri görmek için yukarı tırmanırken yol boyunca manzaralı yerlerde bekleyen maymunlar gözümüze çarptı. Fotoğraf için duranlardan yiyecek aldıklarından oraları mesken edinmişler.
Ve sıra geldi Ulun Danu Tapınağı'na (Pura Bratan). Burası Bratan Gölü üzerinde bulunan bir tapınak. Bölge oldukça yeşillik bir alanda, tapınak çevresi de yemyeşil. Göle yansıyan aksi ile büyüleyici bir güzelliğe sahip. Burada da muson yağmuru etkisi devam ettiğinden göl çevresinde uzun uzun zaman geçirme şansımız olmuyor maalesef. Göl kenarında öğle yemeğimizi yedikten sonra yolumuza devam ediyoruz.
Candikuning meyve pazarı diğer bir durağımız. Özellikle buradan dağ çileği almanızı öneririm. Türkiye'de fahiş fiyatlı meyvelerin burada ne kadar ucuz olduğunu görünce hepsinden almak isteyeceksiniz gerçi. Bir de yılana benzeyen bir kabuğu olması nedeniyle snake fruit olarak geçen meyveyi tavsiye ederim.
Jatiluwih Bali'deki en büyük pirinç terası. Volkanik bereketli toprak Muson yağışlı ve nemli hava ile birleşince pirinç için en uygun alanı oluşturuyor. Böylece uçsuz bucaksız pirinç terasları UNESCO koruması ve desteği ile güzelliğini sunmakta. Bu arada pirinç tarlalarını böceklerden temizleme görevi de dirty duck olarak bahsedilen pirinç tarlalarında çamurun içinde dolaşan ördeklere ait. Burada isterseniz tarım deneyimi de yaşayabilirsiniz.
Ve sıra geldi deniz kenarındaki tapınaklara... Önce Tanah Lot Tapınağı; açık denizde yıllar içinde gelgit etkisiyle şekillenen geniş bir kayalık üzerine kurulan bu tapınak günün farklı zamanlarında gel git etkisi ile denizin içinde yada dışında olabiliyor. Bu nedenle en iyi ziyaret zamanı gün batımı. Tapınak restore edilmiş ancak özenli işçilik sayesinde göze batan bir yanı yok. Buranın çevresi satıcılar ve ziyretçiler nedeniyle çok kalabalık. Yeşillik alanda oturarak güneş batışını izleyebilirsiniz.
Son tapınak ise Uluwatu Temple. Burası dik bir yamaç kenarında bulunuyor. Burada çok fazla maymun var ve biraz agresifler. Biz gezerken 2 kişinin gözlüğünü yürüttüler. Bu alana girerken telefonları, gözlükleri saklayın. Olur da gözlüğünüzü alırlarsa da maymunlarla inatlaşmayın çünkü saldırgan tavırları var. Güneş batımında burda Keçak Dansı da izleyebilirsiniz.