Adına Şarkı Yazılmış Şehir: Granada

Şehre yaklaşırken uzaktan gördüğüm şehir bana Toscana bölgesinde tepeler üzerine kurulmuş kasabaları hatırlattı. Granada şehri Sierra Nevada dağlarının eteklerine birbirine karışan iki nehir arasına kurulmuş. Alhambra Sarayı ise şehre hâkim bir tepede savunma kalesi ve saray olarak yapılmış.

Otelimize giden yolu gösteren tabelalar da Alhambra Sarayı ile aynı yönü gösteriyor, gerçekten de otel seçimimiz başarılı, tam sarayın karşısındayız. Otelimize yerleşip hemen gezmeye başlıyoruz.

Granada'nın mutlakası: Alhambra Sarayı

Arap sanatının ve İslam mimarisinin dünyadaki en güzel örneklerinden biri olan, Endülüs Emevileri’nden kalan Alhambra, şehrin uzun süren Arap geçmişinden kalan kırmızı tuğlalı duvarları ve damlarındaki kırmızı kiremitler nedeniyle adını Arapça "Kırmızı Kale" anlamındaki 'qa'lat al-Hamra'dan almış. Temeli 1200’lü yıllarda, Nasiriler devletinin kuruluşu sırasında atılmış, daha sonraki krallar tarafından genişletilmiş.

Bilet almak için uzun bir kuyrukta epey bir zaman bekledik (rezervasyon yapanlar için de durum farklı değildi, sadece 2 gişe açık olduğu için onlar da uzun süre beklediler). Biraz kızsak da beklediğimize değdi elbette.

UNESCODünya Mirası Listesi’nde yer alan Elhamra Sarayı yeşillikler içinde, aralarında avlular, yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, çeşmeler olan sayısız oda ve salonlar birbirleriyle bağlantılı ve tabii müthiş bir işçilikle inşa edilmiş müthiş bir saray.

Buraya gelmeye değecek kadar güzel ve masal şehri gibi saraya bir gününüzü rahatlıkla ayırabilirsiniz, yemyeşil bahçede gezmek bile ayrı bir keyif, vaktimiz biraz kısıtlı olduğu için sanat ve mimari harikası binaların tamamını göremeden, çok fazla sindiremeden gezdikten sonra bahçenin diğer ucundan yine yemyeşil bir ormanın içinden geçerek şehre indik.

Granada'nın en hareketli yeri katedralin çevresi

Şehir çok sayıda tarihi binalarla dolu oldukça büyük şehir. Tabii Royal Şapeli ve Katedrali’ni mutlaka görün. 

Yemek için güzel bir restoran bulalım diye dolaşırken katedralin hemen arkasındaki bir meydanın etrafında bulduğumuz restoranlardan bize göre en şık ve güzel görünen birine giriyoruz (Bistro Bar). Bingo! Süper bir seçim, yemekler harika ve içtiğimiz en güzel beyaz şaraptı (Mencal).

Sacromonte'de Flamenko Gösterileri

Gece, Sacromonte semtine giderek Flamenko gösterilerinden birini izlemeyi ihmal etmeyin. Kesinlikle bambaşka bir tecrübe. Hem gözünüzü hem de kulaklarınızı memnun edeceğiniz garanti.
 
Ne yazık ki bu şehre çok az zaman ayırabildik, ama keyifli zaman geçirdik. Otelimiz tepede kaldığı için taksi ile dönüyoruz, bu arada taksi tüm bu şehirlerde oldukça ucuz, nereye gitsek hemen hemen 5 €’dan fazla ödemedik. Sabah erkenden kalkıp Malaga Havaalanı'na doğru yola çıkacağız. Cordoba'da olduğu gibi buralara tekrar gelmek üzere bu şehre, hatta Endülüs ve İspanya'ya veda ediyoruz.

İSPANYA HAKKINDA KISA KISA

- Sabah kahvaltısında ne ısmarlayacağınızı bilemezseniz “Tostado” (tost) diyebilirsiniz.

- Bodega Şarabı için, bol bol deniz mahsulleri, Tapas (minik mezeler), Paella (deniz mahsullü, et ve tavuklu ya da karışık, safranlı pilav - minimum 2 kişilik sipariş şart) yiyin.

- Şaraplar çok güzel ve çok ucuz (tabii bizim ülkemize göre).

- Mutlaka bir Flamenko Show izleyin (yıllar önce boğa güreşine gidip hemen de çıkmıştım, bir daha asla).

- Taksi oldukça ucuz.

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.