Granada'nın İncisi Elhamra Sarayı

Barcelona'ya giderek İspanya'ya gittim diyenlerdenseniz Endülüs'ü görünce bir fırça darbesi görerek tüm resmi gördüğünüzü söylemekle eşdeğer olduğunu fark edeceksiniz söylediğinizin. İspanya'ya benzerliğimiz Akdeniz ülkesi olmaktan çok belki de tek bir ülkede farklı kültürler hatta iklimler barındırıyor olmaktır ortak noktamız.

Bu mozaiğin bir parçası olan Endülüs bölgesi Arap etkisinin hissedilmemesinin imkansız olduğu bir bölge. Granada, Cordoba, Malaga, Sevilla, Jaen, Almeria, Huelva ve Cadiz'i içeren bir bölge. Bu bölgeleri iyice gezeyim göreyim diyecekseniz buraya özel bir tur ayarlayabilirsiniz.

Şehirler otobüs (ALSA) ile gezebileceğiniz uzaklıkta birbirine ya da bizim gibi içlerinden birkaç tanesini seçip genel havasını görmeyi de seçebilirsiniz. Her şehrin kendine göre güzellikleri var ama genel olarak baskın olan hava ve mimari benzer. Hepsini gezmeyi düşünüyorsanız Festival dönemine denk getirmek daha mantıklı olabilir çünkü bir süre sonra gördüğünüz aynılıklar gezinin temposunu düşürebilir.

Bu bölgede muhakkak gidin denecek yerler Sevilla ve Granada .Bunun yanında deniz kenarı olsun diyorsanız Malaga ve daha çok Arap etkisi yurtdışında cami görme keyfi gibi paylaşımlar için Cordoba seçenekleriniz arasında olabilir.

Granada'yı bu şehirler arasında muhakkak görülmesi gerekir sınıfına sokan yer ise hiç kuşkusuz Alhamra Sarayı.

Granada'ya Yolculuk

Biz Granada'ya Malaga'dan ALSA otobüs firması ile gittik. Endülüs bölgesinde şehirler arasında otobüs kullanmak iyi bir seçenek. ALSA ile de bir sorun yaşamadık. Ama tabi Türk otobüs firmalarındaki ikramı ve rahatlığı beklemeyin.

Biletinizi gişelerden veya makinelerden alabilirsiniz. Endülüs halkının İngilizce bilmemesini ve rahatlıkları nedeniyle uzayan kuyrukları göz önüne alında makineden almak daha iyi bir seçenek belki de. Makinelerde hem İngilizce seçeneği var hem de oturacağınız koltuğa kadar seçim şansı veriyor.

Biz saat 20.00 otobüsünden biletimizi aldık (kişi başı 11.43 euro). Bu saatten daha önce de daha sonra da otobüs vardı. Otobüs saatleri programınıza göre seçim yapabileceğiniz sıklıkta. Bizim bindiğimiz otobüs çok dolu değildi son anda bile bilet alınıp binilebilirdi ancak önceden biletinizi kesinleştirmenizde fayda var.

Granada otobüs terminaline varınca da bir sonraki istikametinize otobüs ile gitmeyi planlıyorsanız terminaldeyken almanızda fayda var. Terminal şehre çok yakın değil bu nedenle daha sonra gelip bilet almak için harcayacağınız zamana yazık olur. Biz Sevilla biletimizi burada bulunan makinelerden kredi kartıyla aldık (22.69 euro). Sevilla'ya gidecekseniz Plaza de Arms terminalini seçtiğinize dikkat edin çünkü şehir merkezinde turistik bölgede olan istasyon bu. Diğer terminal ise havaalanına yakın bir bölgedeymiş.

Granada otobüs terminalinden şehir merkezine direkt giden bir otobüs hattı yok maalesef. Aktarma yaparak ulaşım sağlanıyor. İngilizce bilmedikleri için anlaşmak biraz zor olsa da yardımsever şoför ve yolcular sayesinde derdimizi anlattık. Gideceğiniz yeri anlatmanın en kolay yolu otelinizi harita üzerinden daha önceden işaretleyip bunu göstermeniz yada bizim yaptığımız gibi booking üzerinden yaptığınız bir otel ayarlamanız var ise adresini ve konum bilgilerinizi çıkartıp bunu şoföre göstermeniz ya da katedrale gitmek istediğinizi gösterebilirsiniz harita üzerinden çünkü burası şehir merkezinin orta noktasında. Aslında özet olarak eski şehire giden LAC otobüslerine aktarma yapmanız gerekiyor.

SN2 otobüsleri direkt terminalin önünden kalkıyor. Biletlerinizi duraklardaki otomatlardan veya şoförden alabiliyorsunuz. Ayrıca aktarma sırasında tekrar bilet almayıp bu bileti kullanıyorsunuz. Sadece aktarma yaptığınız durakta indiğinizde okutmanız gerekiyor oradaki makinelerden. LAC otobüslerine yaptığımız aktarma sonrası otelimize en yakın konumda olan katedral durağında indik. Bir kere eski şehre gittikten sonra çoğu yer yürüme mesafesinde ya da Granada city tour 8 euro gibi bir fiyatla oldukça iyi bir seçenek bu kadar yokuş bir şehir için. Hele de yaz döneminde gittiyseniz tek bir adım atmak bile işkence olabiliyor.

Terminale giderken ise tekrar katedralin yanındaki sokaktan (Gran Via Colon) LAC otobüslerine binip Plaza de la Caleta durağında inerek SN5 veya N4 aktarması ile otobüs terminaline ulaşabilirsiniz.

Otel ve Mekan Tavsiyeleri

Bizim otelimiz Navas sokağı (Plaza de Carmen) üzerindeydi. Kalmak için Navas ve çevresi iyi bir seçenek. Hem merkezi hem de işlek bir yer. Navas üzerinde bir sürü restoran var ve buralar katedral çevresindeki yerlere göre hem daha kaliteli hem de daha ucuz. Bu restoranlardaki menü seçeneklerinde oldukça hesaplı ve doyurucu. Zaten içki yanında çoğunlukla tapas geliyor ikram olarak.

Navas üzerindeki her restorana oturabilirsiniz aslında. Ancak Los Diamantes fiyat ve lezzet performansında hepsini solluyor. Diğerlerinden daha salaş küçük bir dükkan. Bırakın oturmayı ve ayakta yemeyi kasaya kadar ulaşıp sipariş verebilirseniz kendinizi şanslı sayın, o kadar da kalabalık.

Endülüs bölgesi genel olarak Barcelona'dan daha ucuz. O yüzden kendinize burada yöresel yemek ve tapas ziyafeti verebilirsiniz. Tek sıkıntı en işlek ve turistik restoranlarda bile İngilizce anlaşamamak. Bu nedenle sürprizle karşılaşmamak için birkaç tapas ve yiyecek adı öğrenmekte fayda var. Mesela tavuk (yazılış: pollastre, okunuş: palyastro) nasıl yazılıyor ve söyleniyor öğrenmek gibi. Genelde turist rehberlerinde mini bir sözlük oluyor bundan faydalanabilirsiniz.

Bir de İspanyolca olarak anlamıyorum (no komprendo) demeyi öğrenmek gerek. Zira ne kadar boş bakarsanız bakın hatta İngilizce olarak anlamıyorum deseniz bile ısrarla konuşmaya devam ediyorlar bu sihirli sözcüğü duyana kadar.

Granada'nın Gezilecek Yerleri

Siesta saatleri tüm İspanya'nın ortak olayı zaten. Saat 14.00-18.00 arası ortalıklarda kimse olmuyor. Çoğu restoran da kapatıyor. Ama o kadar sıcak oluyor ki hak vermemek elde değil.

Gezilecek yerler arasında Granada Katedrali hemen merkezde olması nedeniyle de görülmesi gereken yerlerden. Buranın çevresi ve ara sokakları eski kent merkezi olduğundan görülmeli. Mağribi Çarşısı da eski kent merkezinde bulunuyor. Albacain (çingene mahallesi) avluları, sokakları ile keşfedilesi bir yer.

Albacain'in daha yukarılarında olan Flamenko’nun doğum yeri Sacromonte, eski bir çingene semti. Yamaçları oyarak yapılmış mağara evlerde yaşarlarmış eskiden. Şimdi ise flamenko gösterileri yapılıyor ve satıcılar mevcut. Özellikle manzara için günbatımında Mirador de San Nicolas meydanında yerinizi almanızı tavsiye ederim. El Bañuelo hamamı Arap mimarisi tarzının güzel bir örneği olması ve tavandaki yıldız şekilli buhar deliklerinden süzülen ışığın ortama masalsı bir hava katması nedeniyle görülmeli. Albacain semtinde bir sürü kanal ve köprüler var. Dario ırmağı üzerinde olan Kadı Köprüsü bunlardan biri ve hemen hamamın yanında. Etraftaki sokak müzisyenleri, otantik hava ve saray manzarası ile Arap masalı havasını tek bozan şey ısrarcı çingeneler. Santa bilmem kim adına el falı bakmak isteyen mi ararsın, gül satmak isteyen mi... Çingene her yerde çingene...

Şimdi turizm bürosu olarak kullanılan Corral del Carbon yıkılmadan kalan tek kervansaray olması nedeniyle görülesi yerlerden.

Granada'nın İncisi Elhamra Sarayı

Granada'ya gittim diyebilmek için olmazsa olmaz olan yer Elhamra Sarayı... Emevi devletinin devamı olarak Nasiriler tarafından 1232 yıllarında temelleri atılmış. Çeşitli eklemelerle de günümüzdeki görkemli haline kavuşmuş.

Günümüze kadar bu kadar güzel korunarak ulaşmış olması, İslam mimarisinin en güzel örneklerinden biri olması, o sıcağın ortasındaki havuzlar ve bahçeler... her detayı ile hayran olunacak iyikivde gezmiş dedirtecek bir yer Elhamra.

Elhamra Sarayı bu ihtişamını her alanda devam ettiriyor tabi. Ulaşması ayrı, gezmesi ayrı dert. Adeta saraya çıkmak o kadar kolay değil imajı veriyor. 

Öncelikle Granada'ya gelen her turistin gelme amacı bu sarayı görmek olduğu için içeri girmek istemek hatta kuyrukta beklemeyi bile göze almak yetmiyor. Her gün belli sayıda ziyaretçi kabul ettikleri için kapıdan çevrilme ihtimaliniz yüksek. Bu nedenle gideceğiniz günü önceden planladıysanız internetten bilet almalısınız ya da sabahın ilk ışıkları ile gidip bilet bulurum diye ümit etmek gerekiyor.

Sarayın kendi yönlendirdiği bilet sitesinden bilet alabilirsiniz burdan. Özellikle yaz döneminde gidecekseniz çok önceden bilet almalısınız. Son haftaya bırakırsanız internette dahi bilet kalmamış olabiliyor.

Gün içinde yapılan geziler iki bölüme ayrılıyor ya 8.30-14.00 arasında ya da 14.00-18.00 yaz döneminde 20.00 saatleri arasındaki seçeneklerden birini seçiyorsunuz. Bu saatler arasında alana girmenizde sıkıntı yok ama bitiş saatinde gezinizi bitirip çıkmanız gerekiyor. O yüzden bilet almadan önce günün hangi saatinde gezmek istediğinizi iyi planlamış olun. Alınan bilet ile Generalife denilen bahçe alanını, Nazari Sarayını ve Alcazaba'yı gezebiliyorsunuz. Bir de saraydan bahçelere uzanan surların iç tarafında bir yol var. Diğer yerlerin yanında sönük kalsa da buralar da oldukça güzel. Günlük biletin fiyatı 14 euro.

Bir de akşamüstü-gece gezileri var sarayın. Bu da kendi içinde iki kısma ayrılıyor. Nasrid Sarayı'nı yaz döneminde Pazartesi günleri hariç 22.00-23.30 saatleri arasında gezebiliyorsunuz (8 euro). Bahçe kısmı için ise yaz döneminde ayrı gezme şansınız yok. Mart-Nisan-Mayıs tarihlerinde 22.00-23.30 arasında gezebilirsiniz gene (5euro). Ayrıca kış-sonbahar döneminde gitmeyi düşünüyorsanız internet sitesindeki bilgileri inceleyebilirsiniz. Hepsi detaylı olarak yazılmış.

Diğer bir detay da bilet alırken önünüze gelen öğleden sonramı önce mi girmek istiyorsunuz seçeneğinden sonra peki Nasrid Sarayı'na ne zaman girmek istiyorsunuz sorusunun gelmesi. Burada yarım saatlik arayla seçenekler var ve her seçenekte de kaç kişilik yer kaldığı yazıyor. Buradan seçtiğiniz saat dilimi içerisinde saraya girebiliyorsunuz. Yani 14.00 seçeneğini seçtiyseniz 14.30'a kadar saraya girmiş olmalısınız. Çıkış saati konusunda en azından bizim fark ettiğimiz bir kısıtlama olmadı ama.

Ayrıca rehberli turlar da var katılmak isterseniz (55euro) .Ben gezilerde topluluk olarak değil kendi keyfime göre yürüme ve dinlenme lüksünü sevdiğim için tercih etmedim. Burdan ulaşabilirsiniz

Elhamra'nın nazı bu kadarla kalsa yine iyi. Bizim acemiliğimize ve şansızlığımıza geldi ama o sıcakta gereksiz yere bayağı bi yürümek zorunda kaldık. Biz yaptık siz yapmayın diye ulaşım ve gezi planı hakkında da birkaç bilgi vereceğim.

Eğer biletleri internetten aldıysanız muhakkak yanınızda alışverişinizi yaptığınız kredi kartı olmalı. Çünkü bileti almak için bu karta ihtiyacınız olacak. Bilet gişelerinden de sanırım bileti bastırabilirsiniz ama daha iyisi generalife bölümüne yakın olan girişte bilet satan yerlerde bulunan makinalardan biletinizi bastırmanız. Bu makinalar pek orta yerde değil hediyelik eşya satan kısmın arkasında  bir bölümde birkaç kişiye sorarak ulaşabildik biz.

Gelelim ulaşım kısmına. Biz bu kısımda az biraz talihsizdik. Sarayın giriş saatine yetişmemiz için acelemiz vardı. C3 otobüsleriyle ki kendisi sanırım Plaza Isabel la Catolica meydanının oralardan bir yerden kalkıyor ulaşabilirsiniz. Bu otobüs Pabellon de acceso kısmına götürüyor. Burası biletinizi bastırabileceğiniz, bilet alabileceğiniz Generalife'a yakın olan ana giriş. Önce sarayı gezecek olsanız bile buraya uğramanız gerekiyor yani. Biz bu otobüs nerden kalkıyor falan diye ararken ay hemen şuradan çıkıverin yakın zaten dediler. Biz de daha fazla zaman kaybetmemek için tabana kuvvet modunda çıkışa başladık.

Yürüme yolu aceleniz yok ise ve yorgunluk gibi bir derdiniz yoksa güzel bir yol aslında. Plaza Nueva dan Cuesta Gomerez yokuşunu takip ederek taşlık bir yoldan çıkmaya başlıyorsunuz. Burası bizim Topkapı çevresindeki ortama benziyor. Kale kapılarına ulaşınca yakınmış diye boş bir sevince kapılıyorsun ama hangi saraya girmek bu kadar kolay. Puerta de las Granadas girişinden sur içine geçmiş oluyorsun sadece. Ağaçlık içinde toprak bir yoldan yokuş çıkmaya devam ediyorsun. Bu yol görülmesi gereken güzel bir yol ama benim tavsiyem bizim gibi çıkış için değil dönerken iniş için kullanmanız. Eğer siz de bizim gibi çıkışta bu yolu kullanmayı seçerseniz Generallife okunu takip ederek o kısma gitmeniz ve hele de vaktiniz varsa önce bahçeyi gezip sonra saray kısmına geçmeniz. Saray ve Generalife arasındaki kısımda  o dönemde sarayın duvarları içinde evler, okullar, camiler, hamamlar ve bahçeleri ile bir şehir varmış. Bunun kalıntılarını ve su arklarını görebilirsiniz bu yol boyunca.

Puerta de las Granadas girişinden saraya doğru giderken ise I. Yusuf’un yaptırdığı bir kule bulunuyor (Puerta de la Justica). Kapıda iki önemli sembol var. Birinci sembol anahtar. Anahtar Allah’ın kapıları açan olduğunu vurguluyor. İkinci sembol ise beş parmak. Bu da İslam'ın beş şartını sembolize ediyor. 

Bu arada satılan audioguide'lardan kesin alın bence (6 euro). Hiçbir bilgilendirme yazısı yok ne sarayda ne bahçede. Sadece numaralar var ve eğer elinizde bir rehber olmazsa çok boş gezmiş olursunuz. Sarayın oradaki V. Carlos'un sarayının oradaki bookstrore kısmından da audioguide alabilirsiniz. Kimlik vermenizi istiyorlar ve fiş veriyorlar. Yanınızda fotoğrafınız olan herhangi bir kimliği kabul ediyorlar. Pasaportunuzun dışında bir şeyler götürmeniz iyi olur bu nedenle. Aldığınız fişi muhakkak saklayın geri iade ederken onu istiyorlar. Bir de nereden aldıysanız oraya geri götürmeniz gerekiyor audioguide'ı.

Alcazaba Kalesiise sarayın hemen karşısında. Buranın en eski yapısı askeri bir yapı olan bu kale. Diğer her yere eklemeler yapılırken bu kale 11.yy dan günümüze kalmış. Şehir manzarası çok güzel buradan tüm şehri görüp fotoğraflayabilirsiniz. Bunun dışında bildiğin kale çok bir özelliği yok. Hele de sıcak havada yorulmuş olarak gezinin sonuna bırakırsanız. Eğer generallife'dan önce sarayı gezmeye niyetlendiyseniz giriş saatinden yarım saat öncesinde gidip kaleyi gezmenizi sonra saraya giriş yapmanızı ordaki ara yoldan da Generalife bölgesine geçmenizi tavsiye ederim.

Bu kadar zorluk sonrası Elhamra'nın güzelliğinden bahsetmek gerek. Çünkü her şeye değecek bir atmosferi var. Bir yerde kuşlar mutlulukla ötüşüyorsa orası güzel bir yerdir ve Elhamra sarayında kuşların ne kadar mutlu olduğunu hemen fark edeceksiniz seslerinden.

Saray grift bir yapıda. Odalardan bahçelere, havuzlara ,avlulara geçiliyor. Hantal kale duvarlarının içinde ince işçilik bunları nasıl yapabilmişler diye hayrete düşürecek mimari bir deha ve sabır örneği. O kadar zarif duruyorki işlemeler günümüze kalmış olması mucize gibi görünüyor.

Saray manzarası özellikle Albacain bölgesini görecek şekilde. Elhamra (kırmızı) denmesinin nedeni ise kırmızı tuğla ve kiremit kullanılmasıymış. El-Bürke Avlusu, döşemesi mermer kaplı Meksuar Avlusu ve Arslanlı Avlu sarayda özellikle görülesi yerlerden.

Elhamra’nın hamamları, sıcak ve soğuk su tertibatını birlikte tesis etme noktasında Endülüslü mühendislerin mimarlar kadar yetenekli olduğunu da ispat ediyor.

Abencerrajes Salonu kışları resmi şölenler ve önemli konukların kabulü için kullanılırmış. Ancak Granada'nın son kralı Boabdil'in babası, burada kıskançlık krizine girerek, eşi Zoraya'yı ayartan Abencerrajes ailesine mensup 16 ileri gelen kişiyi burada öldürtmüş. İsmi de burdan kalmış. Bal peteği biçimli harikulade tavan işlemelerini görerek ölmüşler en azından.

Kristof Kolomb İspanya kraliçesi I. Isabella 'dan batıyı keşfetmek amaçlı izin alıp Amerika'yı keşfetmesi ile sonuçlanan izni de bu sarayda almış. Burdan Amerikalara uğurlamış Kolomb'u. Ki Isabella tarihte Elhamra Kararnamesi ile Yahudileri ve Müslümanları sınır dışı edilmesi ve engizisyon tarafından idam ettirmesi ile ünlü bir şahsiyettir.

Elhamra sarayının Hristiyan baskıları sırasında oldukça zarar görmüş. Bir kısmı yıkılarak Rönesans üslubunda bir saray yaptırılmak istenmiş ancak bu kadar ince bir işçiliğin yanında çok kaba durmuş. Daha sonra ise deprem ve patlamalardan hasar almış. İyice dilencilerin evsizlerin yaşadığı bir yer haline gelmiş. Hatta bir ara saray bahçesine gecekondu bile yapmışlar. En sonunda İspanya 19.yy da bu yapının güzelliğini ve eşsizliğini kabul etmiş de daha fazla hasar görmeden günümüze gelebilmiş. Yaralı hali ile bu kadar güzelken eskiden nasıldı diye merak etmeden yapamıyor insan. Bir de Hristiyanların tüm yakıp yıkmalarına rağmen saray içindeki tüm oda ve salonların "Allah'tan başka galip yoktur" anlamını taşıyan Arapça sözcük ile çevrili olarak kalması. Kaderin bir cilvesi. Dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray yokmuş hatta.

Generalife ise başka bir cennet... Arapça'cennet-ül arif' yani mimarın bahçesi anlamına geliyor. Hemen İngilizce düşünüp genel hayat diye isimlendirildiğini zannetmeyin. Yazlık saray olsun kafa da dinleriz diye yapılmış. Tabi o zamanlardan bugüne gelene kadar bayağı bir değişmiş ilgisiz kalınan zaman diliminde, ondan eskiden nasıldı pek bir fikir yok. Yine de çiçekler, su ve kuş sesleri ile şimdiki haliyle de çok güzel ve rahatlatıcı. Bu alandaki aşağı bahçede ayrıca açık hava konserlerinin yapıldığı bir kısım da mevcut. 

Biz Temmuz ayında gittik ve çok sıcaktı. Neyse ki içerde bol bol içilebilir suyun olduğu çeşmeler var. Mümkünse içeride bulunabileceğiniz tüm zamanı kullanın. Saray, bahçeler o kadar güzel ki sadece gezmek değil orayı içine sindirerek oturup keyif yapmak gerekiyor. Güneş kreminizi sürüp yanınıza bir şapka almayı unutmayın ve bol bol fotoğraf çekin. Daha fazla resim için instagram hesabıma bakabilirsiniz ya da blogdan ulaşabilirsiniz.

Ve son söz Yahya Kemal Beyatlı'nın İspanya'daki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlardan:

«Elhamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekan içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor.»

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı