Baharat Kokulu Bangkok: Thai Mutfağı

Doğu’nun Venedik’i adı verilen bu şehir, ya çok sevilir ya da buradan nefret edilir. Bangkok’u ziyaret etmek için çok cesur olmaya hiç gerek yok. 1980’li yıllarda buraya gelen turistler ülkede keskin bir şekilde hâkim olan soya yağı, lemon grass ve coriander (kişniş) kokuları sebebiyle Bangkok’a gitmeyin hiçbir şey yiyemezsiniz, zira çok kötü kokuyor yaftasını yapıştırmışlar. Ancak günümüzde Bangkok hem teknolojinin hem lüksün hem de aynı oranda gerçek Uzakdoğu otantizminin yaşanacağı yegâne Güneydoğu Asya şehirlerinden biridir.

Burayı gezmek, yemek yedikçe daha güzel oluyor bence... Thai mutfağı günümüzde en az bizim mutfağımız kadar uluslararası arenada üne sahip durumda. Bu mutfaktan bahsederken kraliyet mutfağından geldiğini ya da etkilendiğini de söylemekte fayda var, zira Tayland 1782 yılından bu yana Siam Krallığı idaresinde. Siam Krallığı, gerçek Thai mutfağına lezzetlerin karıştırılması ve bu karıştırılmış zıt tatların aynı tabakta sunulmasına ön ayak olmuş.    

Bu mutfak hakkındaki en yaygın yanlış bilgi, Thai mutfağının sadece pirinç pilavı temeline dayandığı ve sadece buharda pişmiş pilav yenildiği bilgisidir herhalde. Zira pilav, Thai mutfağında sadece bir araç yani tamamlayıcı unsur olarak görülebilir. Ülke genelinde ekmek neredeyse hiç tüketilmediğinden insanlar genellikle yemeklerin yanında buharda pişmiş pilav yiyorlar. Aynı zamanda pirinç ya da yumurta ile yapılmış bir nevi makarna olan “noodle”ları da unutmamak gerekli.

Fotoğraf: www.streetfood.com.au

Chili biberlerin (küçük kırmızı ya da yeşil acı biber), zencefilin, kişnişin; balık sosları ve meyve özünden yapılmış soslarla yeniden tatlandırıldığı thai mutfağının en ünlü yemeklerinden birinin pirinç noodle ile yapılmış deniz mahsullü “Pad Thai” adı verilen yemek olduğunu düşünüyorum.


Fotoğraf: www.atasteofthai.com

Bunun yani sıra bol baharatlı deniz mahsulleri çorbası olan Tom Yam Soup da kesinlikle denenmesi gereken bir lezzet... Eğer çok acı yemekten çekiniyorsanız sipariş esnasında bunu belirtmekte fayda var.


Fotoğraf: headlinescooking.blogspot.com

Hindistancevizi sütünün tatları bağlayıcı, acıyı daha da dışarı çıkartan ve belirginleştiren özelliği sayesinde bu mutfakta bolca kullanıldığını mutlaka belirtmek gerekir. Zira biz Türklerin hindistancevizi sütüyle tanışması; ülkemizdeki süt üreticilerinin 1980 sonrasında ürettikleri çikolatalı, muzlu ve hindistancevizli sütlerle olduğundan, Tayland mutfağında kullanılan hindistancevizi sütünün daha ayrı bir lezzete sahip olduğunu söylemeliyim.

Bangkok’ta nerede yerim derseniz; bence bu mutfağı ilk defa denemek isteyenler, otel restoranlarında ya da taninmiş mekânlarda denemeliler. Shangri-La otelin içindeki Salathip Restaurant, Sukho Thai otelindeki Celadon Restaurant ya da dünyada farklı şehirlerde şubeleri olan Blue Elephant Restaurant bu konuda oldukça iddialı... Çok lezzetli yemekler tadacağınızdan kesinlikle emin olabilirsiniz.
 Bangkok’ta lokal mutfak aynı zamanda ülke şartları göz önünde bulundurularak ve insanların evlerinde çok fazla yemek pişirmediği düşünülerek sokaklardaki yemek satıcıları etrafında yoğunlaşmış vaziyette. “Street Food” denilen bu kültür, dünyanın birçok yerinde gelişmiş olsa da en fazla Uzakdoğu ve Çin’de görülmektedir.