Berlin'de Neler Oluyor?

‘’Berlin, bir şehirden çok dünyanın bir parçası.’’ - Jean Paul

Başlıktan da anlaşılacağı üzere yazının teması Berlin’de gidilecek önemli yerler tadında bir şey değil. Berlin ile ilgili ilk kural burayı bir ödev gibi elinizde liste ile yaşamamanız gerektiği. ‘’Nasıl olacak?’’ derseniz, yazıyı okumaya devam edin!

Ben Berlin’e Lufthansa ve VisitBerlin sponsorluğu ile gittim dolayısıyla yapılan planlar çok sağlamdı ve uzun sürede keşfedebileceğim pek çok şeyi kısa zamanda tecrübe ettim. Bizi bir nevi Berlin’in kalbine bıraktılar diyebilirim. Fakat ekip arkadaşı kısmını da anlatmadan geçemeyeceğim. Ekibimizin alfası Ayşin’di. Gece kulübü, havalimanı demeden gözüyle hızlıca kafa sayımı yapan, bir şekilde herkese yemek ısmarlayıp, karnını doyuran ve Berghain’a (aşağıda ne olduğunu anlatıyorum) çok tatlı olduğu için alınmayan güzel Ayşin’imiz. Sonrasında Özge geliyor, Berlin tecrübeli olduğu için her yere yanımızda taşımak istediğimiz ve taşıdığımız kişi (buradan kendisine şükranlarımı sunmayı bir borç biliyorum)! Uygar, şahane fotoğraflar, videolar çeken ve aslında yaşına göre genç gösteren, çocuk bakan ve hepimize sabah 08.00’da otele gelerek nasıl partileneceğini, nasıl bir Berliner olunacağını gösteren er kişisi (biz hiç yapamadık o ayrı). Funda ise bit pazarından aldığı ne olduğunu anlamadığım tüylü, kalemlik benzeri şeyini (gerçekten ne olduğunu bilmiyorum) bende unutan, Berlin’in yarısını satın alarak Alman ekonomisine katkıda bulunan güzel arkadaşımız. Bir de Gizem var, Gizem de ekonomiye katkıda bulunanlardan hatta büyük boy bir bavul alarak geri döndü Türkiye’ye, halka inebilen muhabirlerden biri bence, selam ediyorum kendisine. Son olarak Kansu Abi’miz var. Yanında birkaç kitapla gezen berdelacuz soğuklarından, çöp mezatlarına kadar bize envai çeşit şey anlatan. Bizi de götüreceğine söz verdi bu çöp mezetlarından bazılarına buradan hatırlatmış olayım. Güzeller değil mi? Yazıya devam ediyorum!

İlk olarak bir ‘’Berliner’’ (Berlin’li denilebilir) olmak istiyorsanız şehrin nabzının 365/24 şeklinde attığını bilin. Ana adım S-bahn ve U-bahn’ı öğrenmek, yoksa işiniz zor. Pragmatik bilgi veriyorum, U-bahn metro hattı oluyor yeraltından gidiyor, S-bahn daha tren, banliyö havasında. Bir de Pazar günleri her şeye dikkat edin. Özge ile son gün birkaç şey almaya çıktığımızda pek çok U-bahn kapalıydı sebebini anlayamadığımız şekilde. Ayrıca burada pazar günleri pek çok avm, dükkan kapalı (ben bu duruma bayıldım orası ayrı). Çünkü dinlenmek herkesin hakkı öyle değil mi?

Şehir beni umduğumdan çok daha fazla etkiledi. Berlin (ya da genel olarak Almanya) yakın tarihin canlı yüzü. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gösterdiği büyüme ve yenilenme haklı bir takdir konusu. Müze adasındaki müzeleri, sarayları, parlamento binası ve üniversiteleri (nobel ödülü almış 29 akademisyene ev sahipliği yapmış olan Humboldt Üniversitesi dahil) insanı biraz düşünmeye çağırıyor. Bu kadar kısa sürede gerçekleşen bir iyileşme ve medeniyet seviyesini koruma aslında inanılmaz bir hareket.

Bunların yanında insanların canları pahasına aşmaya çalıştıkları Berlin duvarının kalıntıları, vakti zamanında iki parçaya ayrılmış şehrin hemen göze çarpan ve hala süregelen farklılıklarından ve dramlarından. Bunun yanında katledilen Yahudileri temsil etmek için yapılmış birbirinden farklı boyutta binlerce bloktan yapılarak, birbirinden farklı binlerce insanı temsil eden Holocaust Anıtı da bir diğer dram ve ister istemez aklınızda yer edecek.

BİRKAÇ AKTİVİTE TAVSİYESİ

Berlin’de güncel olmak çok önemli çünkü oldukça aktif ve yaşayan bir şehir. Şu sıralar çok ünlü bir müzikal sahneleniyor THE ONE Grand Show. Sanatsal yorumlar, afilli cümleler kurmayacağım fakat izlediğim en etkileyici, hayal gücü en yüksek performanslardan biriydi. Kostümlerden danslara, akrobasiden müziklere THE ONE Berlin’in en müthiş aktivitelerinden biri şu sıra aklınızda bulunsun.

Bir de işin spor kısmı var. Buradayken Alba Berlin ve Walter Tigers Tübingen karşılaşması izleme fırsatı buldum. İşin güzel yanlarından biri şu ki; Alba Berlin’in antrenörünün Ahmet Çakı olması. Kendisi gelip bizimle konuştu, dinlemekten acayip keyif aldım. Oldukça mantıklı ve ne istediğini bilen bir adam umarım adını ilerleyen zamanlarda daha sık duyarız. Ayrıca burada basket maçları oldukça rağbet görüyor, taraftar çok istekli ve atmosfer sürekli sizi canlı tutup salonun bir parçası olmaya çağırıyor. Özellikle Alba Berlin maçı varsa es geçmeyip deneyimleyin derim.

Siz hala bit pazarına gitmediniz mi?

Gitmezseniz çok şey kaçıracağınız yerlerden biri! Avrupa şehirlerinin ikinci el pazarları zaten genelde güzeldir ama Berlin’inkiler benim favorim.

Burada evinizi çeyizinizi düzün ve adam size 10 Euro fiyat verdiğinde benim gibi “8 olabilir mi acaba?” gibi soru kalıplarıyla saçmalamayın. Hayır canım bu 5 Euro deyin, sert durun!

Durum şu ki; Berlin’in ikinci el pazarları çok ünlü. Bunlar oldukça büyük pazarlar öyle ki; her kültürden yemek satan bir de meydan var içerisinde. Artık falafel mi yersiniz, çin çayı mı içersiniz size kalmış. Hatta halaya durabileceğiniz tarzda müzikler çalıp, sıcak çikolata satan türk bir tezgah bile var. Bu bit pazarlarında sanatçılar da tezgah açıyor, yani neresinden tutsanız güzel. İyi durumda olan kaliteli eşyalar yanında saçma sapan nesnelere kadar envai çeşit şey var pazarda. Berlin'e dair pratik bilgilerden biri olarak söylemeliyim, buraya mümkün olduğu kadar erken gidin, öğlene doğru kalabalık öyle hızlı artıyor ki adım atacak yeri zor buluyorsunuz. Benim gittiğim Mauerpark’ta yer alan bit pazarıydı. Burası aynı zamanda doğu Almanya’nın binalarını da gözlemleyebileceğiniz bir yer. Etrafta blok blok ve bir nevi ruhsuz binalar göreceksiniz, sonradan eklenmiş balkonları ile… Oldukça ilginç gerçekten.

Hackesche Höfe

Burası da Berlin Mitte’de yer alan yerlerden biri. Kabaca anlatmaya çalışırsam burası avlulu binalardan ve bunları birbirine bağlayan küçük yollardan, bahçelerden oluşan bir yapılanma. Eskiden yahudi aileler de burada ikamet ederlermiş. Şimdilerde ise bu güzel avlulara bakan küçük, kendine has butikler var. Üstelik bazıları oldukça spesifik mesela sadece papyon satan ya da sadece şapka satan dükkanlar gibi. Binalar restore edilmiş, iki avluyu birbirine bağlayan ufacık birkaç metrelik yollara bile Berlin’in klasik trafik işaretlerinden koyulmuş. Buranın atmosferi biraz daha durgun, biraz daha farklı bir tada sahip.

Ayrıca benim gibi sokak sanatından hoşlanıyorsanız Hackesche Höfe’nin restore edilmemiş kısmına gidebilirsiniz. Burası olduğu gibi bırakılmış, sanatçılarda gelip içlerini duvarlara dökmüşler hatta dikkatlice bakarsanız bir kapının kenarında Deniz Gezmiş’i bile görebiliyorsunuz. Bence mutlaka gelin, ben olsam yine giderim!

Gece Hayatı

Kapı duvar demeyip gözünüzü dört açacaksınız ve yıkılmayıp hayata direnen bir yapınız varsa Berghain’a girmeyi deneyebilirsiniz. Berghain insanların içeri girebilmek için saatlerce sıra beklediği ve pek çoklarının giremediği bir yer. Ben hiç denemedim ama sevdiğimiz birkaç kişi denedi. Olmadı tabii. Çünkü normal ve bir kısmı biraz nezih giyimliydi. Bir de grup olarak beklememeniz salık veriliyor bu da alınmamak için bir sebep.

Bunun dışında oldukça güzel clublar, barlar var. Bu anlamda Berlin’de hayat hiç uyumuyor denilebilir.

Önemli notlar, kısa başlıklar!

Berlin sürekli yenilenen bir şehir. Etkinlikler, şehre gelen gruplar, şovlar sürekli değişiyor. En güzel yanlarından biri de diğer Avrupa şehirlerine kıyasla daha ucuz bir şehir olması. Burayı arada ziyaret etmek isterseniz genellikle buraya ait havayolu şirketlerine göz gezdirin. Özellikle Lufthansa, son zamanlarda Eurowings üzerinden belli sayıda uçuşlara indirimli bilet tarzında kampanyaları ve kolay seyahat (check-in, bagaj sorunları ve havalimanına ulaşım başlıkları temelli) sloganlarıyla bu ziyaretleri arttırmak peşinde, bunun için kafa yoran, uygulamalar hazırlayan bir inovasyon merkezi bile bulunuyor. Bu merkezle ilgili daha fazla bilgi almak için websitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Son olarak giderken bavulunuzu çok doldurmayın. Çünkü Berlin gerçekten uygun ve hayatın daha kolay olduğu bir yer. Eğer ayran dışındaki milli içkilere ilginiz varsa ve magnet dışında hediyelik bir şeyler almak isterseniz (ayakkabı, kıyafet, kitap, şaka yapmıyorum peynir ve aklınıza gelebilecek pek çok şey) boş bavul ile gitmek akıllıca bir hareket olacaktır.

Ziyaret etmek için çaba sarfetmeniz gereken yerler:

  1. 1. Müzeler Adası
  2. 2. TV Kulesi
  3. 3. Tiergarten
  4. 4. Brandenburg Kapısı
  5. 5. Reichstag (Alman Parlamento Binası)
  6. 6. Alexander Platz
  7. 7. Holocaust Anıtı
  8. 8. Checkpoint Charlie
  9.  
  10. Berlin'i size detaylıca anlattığımı düşünüyorum. Şehir içinde toplu taşımadan nasıl yararlanacağınızı keşfetmek için Berlin Şehir İçi Ulaşım yazısını da okuyabilirsiniz.