Doğa Harikası Pamukkale

Etrafa bakıldığında turizm açısından önemli bir bölge olmasına rağmen gelişimini hem yerleşim olarak hem de yaşayan insanlar olarak tamamlamamış bir bölgede yer almasına rağmen güne ve güneşe “Merhaba” diyeceğimiz yerlerden birisi Pamukkale.

Çıplak ayak ile travertenlerin pamuk görünümünde yavaş yavaş ilerlerken, muhteşem bir manzara size kısa bir süre yol arkadaşlığı yapıyor. Geneli yabancı olmak üzere birçok turist ile tarihi ve doğal mekânı gezmenin mutluluğunu yaşıyorsunuz. Travertenler; çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayaç. Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar, geniş bir bölgeyi etkilemiş. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunuyor. Pamukkale termal kaynağın, bölgesel potansiyel içindeki bir ünitesi sadece. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılıyor. Travertenlerin üst bölgesinde yer alan Hierapolis Antik Kenti'nin arkeoloji literatüründe “Holy City” yani “Kutsal Kent” olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanıyor.

Hierapolis coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer alıyor. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Frigya kenti olduğu da ileri sürülüyor. Kentin, hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı bu nedenle tartışılabilir. Antik kaynaklarda, kentin Helenistik dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmuyor. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı biliyoruz. 

Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Bergama krallarından II. Eumenes tarafından MÖ. II. Yüzyıl başlarında kurulduğu ve Bergama'nın efsanevi kurucusu Telephos'un karısı Amazonlar kraliçesi Hiera'dan dolayı, Hierapolis adını aldığı biliniyor. 
Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (M.S. 60) büyük depreme kadar, Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüş. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiş. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almış.
 
Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuş. Bu önem; M.S. IV. yüzyıldan itibaren Hristiyanlık merkezi olması (metropolis) ve M.S. 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philip’in burada öldürülmesinden kaynaklanıyor. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiş.

Pamukkale doğal güzellikleri kadar tekstilde de kaliteli ürünler sunuyor. Uygun fiyatlardaki tekstil ürünlerini almadan edemiyorsunuz.
 
Pamukkale’ye gelirken muhakkak yanınızda rahat hareket edeceğiniz spor kıyafetler tercih etmelisiniz. Temiz hava, muhteşem görüntü ve tarihin içinde kaybolmamanız mümkün değil.
 Hava sıcaklığı sizi çok rahatsız etmiyor. Yöre halkına göre yazın çok sıcak, bahar ve kış ayalarında ılıman bir hava size eşlik ediyor. Sanırım güzel bir zamanda yolculuk yaptık. “Hierapolis” kalıntıları arasında kaybolmak, aralıklarla fotoğraf molaları vermek, taşlara dokunmak, eski medeniyetin izlerini takip etmek güzel duyguların gelişimini sağlıyor.

Gün batımı ayrı bir güzellikte Pamukkale’de… Travertenlerin üstünden güne “elveda” diyerek, anlık görüntülerle güzellikleri yakalamaya çalışıyorsunuz. Traverten havuzlarında vereceğiniz kısa dinlenme molaları arınmanızı sağlıyor. Hierapolis Antik Kenti içinde yer alan müzeyi de ziyaret etmeden sakın ayrılmayın!

serap selçuk

Yazar Hakkında

serap selçuk

Yazar Gezgin ve blogger 1968 yılında Niğde'de doğdu 1987-1991Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği eğitimi gördü.