15. yy.’da Nygma yani “Red Hat” mezhebi dejenere olmuş. Bu da 15. yy.’da Tsongkhapa tarafından Gelugpa yani “Yellow Hat” mezhebinin doğuşuna sebep olmuş. Tibet Budizm’inin de kökeni Gelugpa mezhebi. Bu nedenle Tsongkhapa, Tibet’liler için ve Tibet Budizm’ini takip edenler için çok önemli bir kişilik.
Manastıra giderken yol üzerinde büyük bir kayalığa, Tsongkhapa’ya saygılarını göstermek üzere onun devasa bir formunu resmetmişler.
Nygma mezhebinde, Budist rahipler manastır içerisinde günlük hayatlarını da idame ettirirken yani, manastır’ın içerisinde yemek yiyebilir ve günlük işlerini yapabilirken, bu durum Gelugpa mezhebinde tamamen yasak. Nygma mezhebinde monklar evlenip çocuk sahibi olabilirken, Gelugpa mezhebinde rahipler evlenip çocuk sahibi olamıyor. Gelugpa mezhebinde et yenmiyor, içki içilmiyor, manastır içerisinde ticari işler konuşulmuyor, manastır içerisinde sadece meditasyon yapılarak ibadet edilebiliyor.
Tibet Budizm’inde toplu ibadet yapmak da önemli bir olgu. Bu manastırda yaşayan Budist rahipler günün belli saatlerinde toplanarak ibadetlerini gerçekleştiriyorlar.
Rahiplerin ayin yaptıkları büyük bir bölüm var. Buraya girmeden önce girişinde çıkartılmış yüzlerce ayakkabı görüyoruz. Açıkçası ben bu ayakkabıların çoğunun turistlere ait olduğunu düşünmüştüm. Bu kadar çok monk’u bir arada görebileceğimi düşünmemiştim, ancak yanılmışım.
İçeriye girdiğimizde gördüğümüz tablo çok etkileyiciydi. Yüzlerce monk, bordo renkli kıyafetleri içerisinde, sıra halinde yerlerdeki upuzun bordo kumaşlarla kaplanmış sedirlere oturmuşlardı. Aynı zamanda Mekandaki ahşap direkler de bordo renkli kumaşlarla kaplanmıştı. Tüm monklar, bağdaş kurmuş şekilde oturmuşlar ve önlerinde mantraların yazılı olduğu dini kitaplarını açmış hep bir ağızdan mantraları okuyorlardı. Başrahipleri ise daha yüksek bir sedir üzerine oturmuş önündeki mikrofon vasıtasıyla diğer rahipleri yönlendiriyordu.
İçeride yaklaşık 300 - 400 monk vardı. Hepsinin önünde de birer ahşap kase. Bu ahşap kaselere ise başka bir monk sırasıyla butter-tea (Yak yağı, tuz, karabiber ve siyah çaydan yapılan Tibet’e özgü içecek). dolduruyor, dua eden monklar ise kendilerine servis edilen butter-tea içiyorlardı.
Her çan çalışında dua değişiyordu. Monkların tamamı bordo kıyafetler içerisindeler. Yalnız monkların üzerindeki kıyafetlerin üzerinde sarı şapka gibi tepelikler var. Bunun da sarı şapka olması Gelugpa mezhebini temsil etmesi. Çünkü Gelugpa mezhebi aynı zamanda “Yellow Hats”olarak da biliniyor. Başrahip oturduğu yerden kalkarak mekanın tam ortasına gidiyor ve ayini oradan yönetmeye devam ediyor. Tüm monklar yerde otururken, başrahip ayakta duruyor.
Bu bölüm içerisinde yine yak yağından yapılmış, üzeri çeşitli renklerle boyanmış muhtelif şans sembolleri var. Bunların tamamı burada yaşayan rahipler tarafından yapılıyor. 2-3 yıl burada dolaplarda bekletiliyor, kutsandıktan sonra festivallerde halka dağıtılıyor.
Her yerde butter-candle’ler, para kutuları, yerlere yatarak veya ayakta ibadetini yapan insanlar var. Buraya ibadete gelmiş olan insanların bir kısmı toplu ibadetin bitimine yakın, ellerinde bir deste para ile monkların her birine desteden birer tane kağıt para vermek suretiyle aralarında konvoy halinde dolaşmaya başlıyorlar. Bizim gördüğümüz kadarıyla burayı ziyaret eden turistlerin çoğunluğu Japon’du. Çok ilginç bir görüntüydü.
Bunu sadece buradaki monklara destek olma adına yapıyorlar. Sonuçta tapınağın içinde yine havada paralar uçuşuyor.
Bu bölgeyi ziyaret ederken Lhasa'ya ulaşımı kolay ve dağ manzaralı konaklama yerlerinden Lhasa Badacang Hotel ve InterContinental Lhasa Paradise otellerini tercih edebilirsiniz.