Ksista'nın çıkış kaynağı net olarak bilinemiyor. Bazı kaynaklara göre bu yöntem Bizans döneminde uygulanmaya başlanmış, bazılarına göre de buraya Cenevizliler tarafından getirilmiş. Köyün, evlerin duvarlarını süsleyen bu geometrik şekillerle Picasso'yu bile kıskandırdığı söyleniyor.
Pirgi'de sokaklar daracık, evler dipdibe. Köyün meydanında 13. yüzyıldan kalma Bizans kilisesi St. Apostles'in etrafı kafelerle çevrili. Burada dinlenip serinleyebilirsiniz. Her yarım saatte bir çalan kilise çanları sizi kendinize getirecektir.
Akşamüstü kapı önlerinde oturanlar size el sallayıp laf atıyorlar. Ben birkaç kez "Kalimera" dedim ancak daha sonra öğrendim ki adet tek eli kaldırıp "Yasas"/"Yasu" demekmiş. Biraz dikkat edince onların da "Yasas"/"Yasu" dediklerini fark ettim.
Köyün yaş ortalaması oldukça yüksek. Hediyelik eşya dükkanları ve kafelerde çalışanlar dışında hiç genç görmedik diyebilirim. Akşamüstü kapı önlerinde oturan siyah kıyafetli yaşlı kadınlara rastladık.Emporios'tan Pirgi'ye yaptığımız yolculukta otobüste bulunan -rehber olduğunu tahmin ettiğimiz- genç bir adamdan kocalarını kaybeden kadınların yas süreleri boyunca siyah giydiklerini, yeni bir evliliğe hazır olduklarında da renkli kıyafetler giymeye başladıklarını öğrendik.
Daracık sokaklarda müze gezer gibi gezmek çok keyif verici. Özene bezene kazındığı belli olan bu şekillerin yanında kuruması için duvarlara asılan cherry domateslerde renkleriyle bu cümbüşe katkıda bulunuyor.
Pirgi'de yapılacak en güzel şey tam bir görsel şölen sunan bu evler arasında kaybolmak.