Beypazarı, Ankara’nın merkezine yaklaşık 100 km uzaklıkta. Özellikle yaz aylarında çok kalabalık oluyormuş, birçok yerli turist ziyaret etmeye gidiyormuş. Biz de hazır yol yakın diyip Beypazarı’na günübirlik gitmeye karar verdik.
Sabah 10’da yola çıktık. Rotamızda önce İnözü Vadisi vardı. İnözü Vadisi Beypazarı’na gelmeden 3-4 kilometre önce. İnözü Vadisi’nin doğallığı ve temiz havasını görünce kahvaltıyı burada edelim dedik. Bi bakkala girip nerde iyi kahvaltı ederiz diye sorduk, amca Dostlar Tesisi’ni tavsiye etti; biz de oraya gittik:) Köy kahvaltısı çok güzeldi, her şey taze ve doğaldı. Ortamı da çok salaş çok güzel. Biz soğuk olduğu için içerde oturduk ama vadi kenarı da oturmak için çok güzel.
İnözü Vadisi’nde birçok mağara mevcut, merdiven gördüğünüz yerden yukarı çıkarak Vadi’ye tepeden bakabilirsiniz. Hava çok temiz ve manzara çok güzel.
İnözü Vadisi’nde kahvaltımızı ettikten sonra Beypazarı merkeze doğru yol aldık. Arabayı park edip yürürken önce GümüşçülerÇarşısı’nı gördük. İçerde her çeşit takı-saat vs. mevcut, bi dünya dükkan var.
Biraz daha yürüyünce şehrin ortasında sizi havuç heykeli karşılıyor, havuç pek bi önemli Beypazarı için :)
Çarşıda da sık sık havuç suyu satan yerler görüyorsunuz.
Rastgele bi sokağa dalıp Beypazarı sokaklarını keşfe başlıyoruz. Sokaklardan biri bizi gelinecek yerlere not ettiğimiz “Yaşayan Müze”ye çıkarıyor. Hamam Müzesi+Yaşayan Müze’ye kişi başı 5 TL ödeyip içeri giriyoruz.
Burası bildiğimiz müzelerden farklı. Eski bir konak, gezerken daha önce orada kimlerin yaşadığıyla ilgili detaylı bir anlatım yapıyorlar. Odaların birinde ebru yapma imkânı sunuyorlar, 10 TL ücret karşılığında. Eksik kalır mıyız deyip ebrumuzu yaptık :) Bir başka odada kurşun döktürebiliyorsunuz. Konağın içi oldukça güzel. Bir odada eski kıyafetleri giyip fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Benim gibi çok fazla köy evi görmemiş biri için hayli ilginç ve etkileyiciydi :)
Yaşayan Müze’den sonra Hamam Müzesi’ne gittik. Burası Türkiye’nin ilk hamam müzesiymiş. Birkaç yıl öncesine kadar hamam olarak kullanılıyormuş ama talep olmadığı için müzeye çevirmişler.
Hamam Müzesi’nden de çıktıktan sonra görülecekler listemizdeki bir başka yer olan Hıdırlık Tepesi’ne doğru yol aldık. Hıdırlık Tepesi şehri tepeden izleyebileceğiniz bir yer. Bir şeyler içebileceğiniz küçük bir işletme de var. Çok etkileyici bulmadım açıkçası ama Beypazarı’na kadar gitmişken çıkmakta fayda var.
Hıdırlık Tepesi’nden aşağı doğru inip tekrar şehrin sokaklarında bulduk kendimizi.
Yine yoldan geçen birine “Nerrde yemek yemeli?” diye sorduk, Taş Mektep Konağı cevabını aldık:) Sorduğumuz teyzenin zevkine güvenip Taş Mektep Konağı’na doğru yol aldık. Beypazarı’nın yaprak sarması meşhurmuş; biz de yaprak sarmasıyla dana güveç istedik. Yaprak sarmasının yaprağı incecikti, çok lezzetliydi. Dana güveç de güzeldi. Fiyatlar da gayet uygundu, Beypazarı’na giderseniz yemek yemek için tercih edebilirsiniz. Bir de eriştesi meşhurmuş ancak maalesef burada olmadığı için yiyemedik.
Yemeğimizi yedikten sonra saatimiz 5’e gelmişti, arabanın yolunu tuttuk :)
Kısaca:
- Beypazarı’na giderseniz havuç suyu, Beypazarı kurusu, yaprak sarma ve erişte deneyiniz.
- Çarşısı gayet ucuz ve esnaf çok sıcakkanlı, hediye alınacak güzel şeyler var.
- Yaşayan Müze’yi ziyaret ediniz.
- Sokaklarda kaybolup Beypazarı’nı öyle keşfediniz, zaten küçük bir yer. - İnözü Vadisi’ne mutlaka gidiniz.
İyi gezmeler :)