Haydi Bern'i Gezmeye!

İsviçre'nin başkenti ve yaklaşık 130.000 nüfusu ile dördüncü büyük şehri Bern'deyiz. Şehrin adı, Almanca ayı anlamına gelen kelimenin değişimiyle Bern olmuştur. Resmi dil Almanca'dır. Şehir merkezindeki eski şehir (Altstadt) bölgesi UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.

Havalimanından şehre ulaşım:

334 nolu havaalanı otobüsü (AirportBus) ile yada 160, 331 ve 332 nolu otobüslerle, 2.50 CHF karşılığı ulaşabilirsiniz.

Şehir içi ulaşım:

Metro hattı olmamasına rağmen, otobüs ve tramvay hatları ile mükemmel bir ulaşım ağına sahiptir. Şehre ulaştı iseniz tüm turistik noktaları yürüyerek hem de zamanın nasıl geçtiğini anlamadan, gezebilirsiniz. 3, 6, 7, 8 ve 9 nolu olmak üzere 5 farklı tramvay hattı ile nerede ise şehirde her yere ulaşmanız mümkündür. Mevcut otobüs hatlarının çoğu ise tramvaylar ile bağlantılıdır. Toplu taşıma araçlarının hepsinde tek bir bilet sistemi geçerlidir. Tek biniş 2.50 CHF,  günlük sınırsız bilet ise 12.40 CHF'dir. Taksi açılış ücreti 6.80 CHF ve kilometre başına 3.90 CHF olunca tavsiyemiz taksilerden uzak durmanız. Bu şehirde taksi yok, unutun taksiyi.

Gezilecek yerler:

Şimdi sizlere farklı olarak sanal bir kroki ile şehri tanıtacağız. U harfini şehrin etrafını çevreleyen Aare Nehri olarak düşünün, şehir işte bu U harfinin içerisinde konumlanmış. U harfinin tam ortasında kesişecek şekilde, soldan sağa ve yukarıdan aşağıya bir ok çizin. Çizgilerin kesiştiği, yani artının merkezine, Prag'daki astronomik saatin bir benzeri olan, Saat Kulesi (Zytglogge) adını yazın. Aare Nehri'nde güney okun oluşturduğu köprünün adı "Nydeggbrücke",  batı okun oluşturduğu köprünün adı "Kirchenfeldbrücke" ve doğu okun oluşturduğu köprünün adı ise "Kornhausbrücke". Kuzey okun ucuna ise Hapishane Kulesi (Köfigturm) yazın. Yazdınız mı? Hadi şimdi bu krokiyi esas alarak şehri gezmeye başlıyoruz :)

Başlangıç noktası olarak, U harfinin altında, Nydeggbrücke Köprüsü'nün öteki tarafındayız. Burası Ayı Parkı (Baren Park). Şehrin sembolü olan ayılar için yapılmış bir park. Yukarıdan ayıları rahatça izliyorsunuz ve daha bu görüntü ile çok farklı bir şehirde olduğunuzu anlıyorsunuz. Köprüye yöneliyoruz, en alttan U harfinin içine gireceğiz ama bir şaşkınlık daha, ilk kez bir Çorap Müzesi (Swiss Brand Museum) görüyoruz.

Küçük müzeyi hemen gezip köprüye geliyoruz ve tabii ki Aare Nehri'nin doyumsuz manzarasını, köprünün iki tarafından da seyrediyoruz. Bir evin çatısında güneşlenen iki arkadaşı da tesadüfen fotoğrafladığımızı fark ediyoruz.

 

Köprüden U harfine en alttan giriş yapıyoruz ve artık UNESCO'nun korumasındaki Eskişehir (Altstadt) bölgesindeyiz. Saat Kulesi'ne kadar olan bölgede en önemli cadde, güney oku oluşturan "Kramgasse" boyunca yürüyoruz ama hayranlıkla yürüyoruz. Cadde Ortaçağ'dan günümüze gelmiş mükemmel bir ambians yaratıyor. Günümüze ait olan sadece biz insanlar ve üzerimizdeki elbiseler. Caddenin iki tarafında harika binalar, binaların üzerinde bile heykeller, yolun ortasında sanat eseri çeşmeler, çeşmeden çeşmeye yolun ortasından akan suların sesi, çeşmelerin ortasında mutlaka bir hikayesi olan heykeller, binalardan sokağa uzanan büyük bayraklar... Nereye baksam şaşkınlığı ile yukarı doğru yürüyoruz. Sol tarafta ara sokaktan girince Bern Katedrali (Berner Münster) ve sağ tarafta ara sokakta Belediye Binası (Rathaus) var ama nasıl olsa arabaya binmek için aynı yoldan geriye geleceğimiz için sokaktan ayrılmadan ilerliyoruz. Yol boyu çok sayıda göreceğimiz heykel-çeşmeden birkaç örnek verelim ama hikayelerine girerek ve yazıyı uzatarak sihri bozalım istemiyoruz. İnternette bu çeşme ve heykellerle ilgili çok fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. Biz burada en önemlilerinden bir kaçının adını ve resmini paylaşalım yeter diyoruz. Bu çeşmeler: Simsonbrunnen, Zahringerbrunnen, Gerechtigkeitsbrunnen, Schützenbrunnen, Kinlifresserbrunnen...

Saat Kulesi'ne yakınlaşmıştık ki solumuzda Einstein'nin Bern'de yaşadığı dönemde kaldığı evi (Einstein-Haus) görüyoruz. Ev günümüzde müze olarak kullanılıyor (Giriş 6 Frang).

Devamında Prag'daki astronomik saati andıran Saat Kulesi'nin (Zytglogge) önündeyiz. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ortaçağdan kalma saat, Bern'in en önemli simgelerindendir. Kule, şehrin batı giriş kapısı olarak 1256 yılında yılında yapılmış ve 1530 yılında da üzerindeki saat eklenmiş.

Şehir krokisinde  + işaretinin merkezindeki saat kulesinden şimdi önce sağ ok yönüne yani doğuya dönüyoruz. Kindlifresserbrunnen'i (çocuk yiyen çeşmesi) inceleyip devam ettiğimizde solda Kütüphane (Kornhaus) ile Bern Tiyatro Binası (Stadttheater)ve devamında "Kornhausbrücke" köprüsünü görüyoruz. Aare Nehri'ni bir de buradan seyrediyor ve Saat Kulesi'ne geri dönüyoruz.

Şehir krokisinde  + işaretinin merkezindeki saat kulesinden şimdi de sol ok yönüne yani batıya doğru yürüyoruz. Küçük bir meydandan (Theaterplatz) geçerek "Kirchenfeldbrücke" köprüsü üzerinde yürüyoruz ve köprü üzerinden muhteşem görülen Parlamento Sarayı'nı (Bundeshaus) seyredip bolca fotoğraf çekiyoruz. 1902 yılında yapımı tamamlanan saray, İsviçre Federal Meclisi ve İsviçre Federal Konseyine ev sahipliği yapıyor. Sarayda turistler için ücretsiz turlar da düzenleniyor.

Köprünün sağından görünen bu doyumsuz görüntü sonrasında köprünün karşı kaldırımına geçtiğimizde ise Bern Katedrali'nin (Berner Münster) tüm ihtişamı ile karşımızda olduğunu görüyoruz. 1893 yılında kullanıma açılan katedral, 100 metre kule uzunluğu ile İsviçre'nin en yüksek katedralidir. Gotik tarzda ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır.

Köprünün sonuna kadar gidiyoruz yani U harfinin batı dışındayız ve buradaki Einstein Müzesi'ne (Musee Einstein) geliyoruz, önündeki heykel ve bina insanı gerçekten çok etkiliyor.

Tekrar köprüden şehre giriş yapıp saat kulesine geliyoruz ve sola dönüyoruz, yani okun kuzey istikametine. Burası meşhur "Marktgasse" caddesi. Cadde sonundaki Hapishane Kulesi (Köfigturm) Ortaçağ'dan kalma en önemli eserlerdendir. Şehrin devamlı büyümesinden dolayı, 1246 yılında şehre giriş kapısı olarak yapılan kule, ilk yıllarında hapishane olarak kullanılmıştır. Coop marketten içecek ikmali yapıp ağır adımlarla dönüşe geçiyoruz ancak yorgunluktan dolayı ya Bern Katedrali'ni ya da Bern Belediye Binasını (Rathaus-City Hall) tercih edeceğiz diyerek devam ederken, katedrali uzaktan tüm ihtişamı ile nasıl olsa gördük diyerek kararımızı Rathaus'tan yana kullanıyoruz. Binayı ve önündeki Venner Çeşmesi'ni (Vennerbrunnen) inceliyoruz.

Bu güzel kenti son bir kez daha Nydeggbrücke köprüsünden seyrederek, güzel anılar ile aracımıza doğru yürüyoruz.

haydigeziyoruz

Yazar Hakkında

haydigeziyoruz

Biz Dilek ve Bora Aydoğdu, gezmeyi seven iki gezginiz. Dilek emekli öğretmen, Bora emekli askeri öğretmendir.