Tanzanya'nın başkenti Daressalaam'a saat 02:45 te iniyoruz, uçaktan iner inmez İstanbul'daki "biz nereye gidiyoruz" sorusunun cevabını başka bir soruyla birlikte layığıyla aldık, "biz nereye geldik"... Antalya'da Ağustos ayındaki nemi düşün, onun üzerine bir Antalya daha koy öyle bir nem. Daha uçaktan iner inmez Afyon sucuğuna döndük. Havaalanına girer girmez, henüz bavullarınızı almadan form doldurulan banklardan mavi bir kağıda temel bilgilerinizi yazıp, arasına 50 dolar yeşilliği sıkıştırıp pasaport ile birlikte polis bey abilere veriyorsunuz, 10-15 dakika sonra isminizi okuyor, pasaportunuzu alıp, ayrıca bir de foto çekimi, parmak izi için başka bir kapıdan geçiyorsunuz, tüm bu suratsız polisleri ekarte edebildiyseniz artık bavulunuzu alabilirsiniz, tabi geldiyse :)
Bizim bavulumuz sorunsuz bir şekilde geldi ancak yaklaşık 3 saat boyunca kayıp bavullarını bekleyen bi 30 kişilik grubu da es geçmeyelim. Bavul alımından sonra havaalanında dolar bozduruyoruz. Zanzibar'da yerel halk, turistler açısından dolar kullanımına açık olsa da, kur hesabında epey bir kazık yeme ihtimaliniz olacağı için havaalanında bir miktar dolar bozdurup Tanzanya şilini almanızda yarar var. 25/10/2015 itibariyle 1 dolar 2140 Tanzanya şilini. Ancak 50 dolarlık ve daha büyük banknotlar için bu kur geçerli. 50 dolardan daha düşük banknotlarda ne alakaysa 1.110 a düşüveriyor kur. Bu yüzden çok da küçük para getirmeyeye dikkat edin.
Zanzibar adasına geçiş yapacağımız pırpır uçağın biletini internet üzerinden e-dreams uygulamasından yaklaşık 2 hafta önce almıştık. Daressalaam-Zanzibar gidiş dönüş 2 kişi 300 dolar. 10 dakikalık uçuşla Zanzibar'a ulaşıyorsunuz ve paramızın değersizliği bir kez daha gözler önünde. 10 dakikalık uçuş için 2 kişi 900 TL para vermek zorundayız. Ha bu kadar para vermeyeyim, feribotla gideyim de diyebilirsiniz. Saat 07:30 da açılan feribot iskelesinde klimalı salon kişi başı 35 dolar, yerde sere serpe yolculuk yaparım derseniz 20-25 dolar civarı. 500 TL verip, 3 saat süren bulantılı bir yolculuktansa 900 TL verip 10 dakikalık pırpır uçak keyfini yaşamayı tercih ediyoruz. Daressalaam Havaalanı'ndan pırpır uçakların kalktığı diğer havaalanına taksiyle gitmeniz gerekiyor, standart 10 dolar fiyat çekiyorlar ancak 10.000 şilini verince sıkıntı yapmadan götürüyorlar. (10 dolar=21400 şilin).
Domestic havaalanına geldiğinizde burada check in yaptırıp uçağa geçiyorsunuz. Zanzibar Havalimanı'na geldiğinizde tekrar form doldurmanız gerekiyor, kaç gün nerede kalacağınıza dair. Aşı kartı falan da sorulmuyor. Darüsselam’daki polisler borcun var gibi, Zanzibar’dakiler borç isteyecek gibi davraniyorlar.
Zanzibar havalimanından Stone Town’a gitmek için taksiciyle 15.000 şiline anlaşıyoruz. Zanzibar'a yılda 1 milyon turist geldiği için taksicilerin umrunda değil, sen olmazsan başkası olur mantığıyla hareket ediyorlar.
İlk gün 1 gece Stone Town'da kalalım, Unesco tarafından dünya miraslarında gösterilen bu tarih kokan şehri hem gezeriz, hem fotoğraf cekeriz amacıyla, geri kalan 1 haftayı 6 ay once booking.com uzerinden okyanus manzaralı, kahvaltı dahil odamızı 6 gece 7 gün 330 dolara zaten satın aldık ertesi gun oraya gececegiz mantigiyla ancak Stone Town'da 3 otel gezip, en dandik otel minimum 70 dolar fiyat çekince inanilmaz fiyat ceken stone town esnafi sagolsun bizim ilk gunden 26 saattir yolda ve uykusuz olmamiza ragmen direkt olarak otelimize gitmeye yonlendirdi.
Stone Town'da birkac taksiciyle pazarlik yapip 38 km yol icin 50 dolardan acilan teklifleri 20 dolara anlasip, 45 dakikada otelimizin oldugu Uroa sahillerine geldik. Yol boyunca sefillik, fakirlik diz boyu, evlerin camları dahi yok, kasap diye et satılan yerlerde etler sıcakta dışarıda, açıkta, her yeri sinek dolu...
Tüm bu acı tabloya rağmen otelimizde harika karşılandık. Otel rezervasyonumuzu booking.com üzerinden çok önce yapmistik bu yuzden 6 gece 2 kisi kahvalti dahil okyanus manzarali bungalowu toplamda 330 dolara satin almistik. Rezervasyonumuz 1 gün sonra başlamasına rağmen otele girip durumu anlattığımızda otelin sahipleri Emma ve Danilo hicbir problem olmayacagini, hatta deluxe panoromik okyanus manzarali odalarinin bos oldugunu ve bizi oraya alabileceklerini soylediklerinde once inanamadik cunku 2 katı fiyatlı odası ki, otelin en iyi manzaralı, en geniş ve en pahalı odasını kendileri bize teklif etmislerdi. Tabi ki hemen kabul ettik, odamiza girer girmez gordugumuz manzara karsisinda ne yorgunluk kaldi ne uykusuzluk. Tek kelimeyle rüya gibi bir manzaraydi.
Oteldeki ilk gün okyanusu kesfe ciktik ancak bu bolgede bilmedigimiz bir gercekle karsilastik, neredeyse her 3 metrede bir deniz anasi vardi ve hemen sudan cikip durumu otele bildirdik. Burada bulunan deniz analarinin zararsiz oldugunu, sadece sinek isirigi kadar aci verdiklerini ogrendik ancak yine de ne olur ne olmaz diyerek fazla yaklasmamaya karar verip yuzmeye devam ettik. Ögleden sonra ve aksam uzerini tamamen fotograf cekmeye ayirdik ki bunu soylemeden gecmeyeyim eger fotografa biraz olsun merakiniz varsa burasi fotograf cekmek icin inanilmaz bir yer. Her renk var disarida, insanlar rengarenk kiyafetleri ile sizi her daim Jambo ve Hakuna Matata ile karsiliyorlar, selamın aleykum dediginizde ayni sekilde karsilik aliyorsunuz ve sasiriyorlar cunku bu bolgede turkler cok nadir tatil yapiyorlar, genelde bizim turistimiz pahali otellerin oldugu kuzey bolgesinde konakliyorlar. Sahilde yurumek cok zor, aninda yaniniza bir genc geliyor ve size tur satmaya calisiyor, baharat turu, yunus turu, dalis turu vs. herkes burada tur rehberi adeta. İlk gun hemen hepsini dinleyip hepsinden aldigimiz fiyatlari karsilastirdik ve gel git etkisiyle surekli cekilen ve geri gelen okyanusun, insanlarin, balikcilarin, yerel halkin fotograflarini cekmekle vakit gecirdik. Aksam yemegini disaridaki secenekleri henuz bilmedigimiz icin otelde yemeye karar verdik, cok fazla secenegimiz olmadigi icin margarita pizza (6 dolar) ve domates soslu makarna (8 dolar) soyledik, yaninda da turkiyede 250 ml olarak alistigimiz sise kola(2 dolar) burada 350 ml olarak satiliyor, doya doya icilsin diye sanirim ki gayet basarili. Ardindan meyva tabagi diye soyledigimiz az biraz mango, bir muz ve 2 dilim carkifelek meyvasi disimizin kavugundaki pizza ve makarnalari almaya yetti ancak.
Otelimiz oda kahvaltı ve akşam yemeğinde çok fazla seçenek olmadığı için daha önce trip advisor’da yorumlarda okuduğumuz komşu otel Uroa Bay Resort’a daha sonraki günler öğle ve akşam yemeklerine gittik. Fiyat olarak hemen hemen aynı olsa da çok fazla yemek seçeneği ve daha hijyenik bir ortam ve tabi ki sınırsız wi-fi vardı J Uroa bölgesine gidecek olursanız yemeklerinizi başka bir otelde yemenizi tavsiye etmem.
Aksam tum yolculugun yorgunluguyla erkenden uyuduk. Muthis huzurlu bir uykunun ardindan sabah 8 de kalktip kahvaltimizi yaptik, kahvaltida yine basrolde saydigim meyvalarin yaninda omlet var ve sinirsiz cay, kahve ve meyve suyu alabiliyorsunuz. Bol bol alinca doyurmadi degil hani, garson kiz bos tabaklari alip birakip gelmekten bir ara bakti olmayacak bizim masanin basinda bekleyip tum tabaklari bitirip masadan kalkmamizi bekledi.
Kahvaltinin ardindan sahilde cekilen sularin icerisinde ciplak ayaklariyla deniz kestanesi ve deniz sungerlerini toplayan kadinlarin yanlarina gittik, yardim ettik, hepsi guleryuzlu, o fakirlige ve yokluga ragmen bir tane bile mutsuz insan gormedik, aslinda cogu seyi fazla kafaya takiyoruz sanirim bu insanlari gorunce bazi seyler daha iyi dank ediyor kafaya. Sahilde tur satan genclerden en uygun fiyati veren Omar isminde, 16-17 yaslarindaki cocugu bulup basladik pazarliga.
Tur icerikleri soyle; otelimizden sabah 08:30 da bizi alip, once baharat turuna goturecek, ardindan stone town turu, ardindan prison adasi, aksam 17:30 da geri donecegiz, yaklasik 100 km arabayla yol, daha sonra 1 saate yakin kucuk teknelerle prison adasina gidis gelis, baharat turuna giris ucreti vs. hersey dahil kisi basi 50 dolar fiyat verdi Omar, alttan girip ustten cikip yaklasik 2 saatlik pazarlik sonunda kisi basi 25 dolara anlastik, fakat daha sonra aradigi arkadasindan ogrendi ki prison adasina ulasim denizin dalgali durumundan dolayi riskli olabilir diyerek o secenegi iptal edip kisi basi 15 dolara kadar dusurduk.
Omarla pazarligimizi bitirip, sabah 08:30 da bulusmak uzere vedalastiktan sonra sahilde futbol oynayan cocuklarin yanina gittik. Hemen beni aralarina aldilar tabi, sahilde penaltı yarışı yaptık, Africa 3- Türkiye 0 :) Halı sahada bile adım varsa her zaman forvete yazılırdım, çocuklar gelir gelmez beni kaleye geçirdiler. Genlerinde Demba Ba ve Samuel Eto'o kanları dolaştığını hatırlarcasına abandıkça abandılar, biz ki Hayrettin'lerle, 8-0 larla, Ömer Çatkıç'larla büyümüş nesil karşılık verip ülkemizin bayrağını dalgalandıramadık Tanzanya sahillerinde, olsundu, onlarin gozlerindeki mutlulugu gormek bile bizi cok mutlu etti.
Ertesi sabah 08:20 de Omar ile bulusup, önce spice farm'a gittik, adini bilmedigimiz meyvalardan, karanfile, vanilyaya kadar bir cok baharat ve meyve zanzibarda yetisiyor, hepsinin kokusuna, bir kisminin da tadina baktiktan sonra Mr.butterfly'in hindistan cevizi agacina tirmanis sovunu izledik, adam bu sesle rising star'a ya da bu yetenekle yetenek sizsinize katilsa bir iki tur ilerlemesi icten degil :) baharatlari gordukten sonra cikista paketler halinde baharat ve dogal sabunlar satiliyor, baharatlarin paketi 2.5 dolar, sabunlarin tanesi 5 dolar. Tabii her zaman oldugu gibi uzun suren pazarlik sonunda 20 paket baharat, 5 sabunu 25 dolara almanin mutluluguyla stone towna dogru yola ciktik :) 2 gun once ulkede secimler yapildigi icin yolda halktan cok polis kol geziyor, sagli sollu iri yari herifler ellerinde otomatik silahlarla cirit atiyorlar. Burada secim sonuclarinin aciklanmasi 5 gunu buldugundan o zamana kadar halka disariya mumkun oldugunca cikmamalari soylenmis, olasi bir propaganda vb durumda cok buyuk sikintilar olabiliyormus. Her ne kadar hakuna matata olsa da ortam, isin icerisinde siyaset olunca buradakiler bile cigrindan cikabiliyormus. Sokaklar bombos, trafik cok rahat, Koskoca adada 1 tane bile trafik isigi olmaz mi? Yok. Hersey hakuna matata. Soförler relax, korna calan yok, herkes birbirine saygili. Stone town'da once fish market, ardindan yerel alisveris dukkanlari, beyt-ül acaip, bazi eski donemden kalma islemeli kapilari gorup freddie Mercury'nin ruhuna el fatiha okuyup donuse geciyoruz.
Ertesi gün sabah 08:30 da memba adasina dalisa gitmek uzere haziriz. 2 kisi 90 dolara 1 saat araba+40 dakika kayik yolculugu sonunda memba adasina ulasiyoruz. Henuz adaya varmadan inanilmaz bir manzara bizi karsiliyor. Maldivler tatilimizi hatirlatiyor turkuaz rengi sular, bembeyaz kumlar, ıssız ada. Memba adası, dunyanin en iyi 5 dalis merkezinden birisi sayiliyor ve deniz alti guzellikleri, mercanlar, baliklar da bunun hakkini veriyor. 3 saate yakin snorkel ile dalis yapiyoruz, muhtesem renkli baliklar, rengarenk mercanlar harika. Ardindan donus icin yola cikiyoruz, o da ne 20 metre yanimizda 7 tane yunus cirit atiyorlar, inanamiyoruz, hemen motorlu kayigimizin kaptani yunuslarin biraz ilerisine onune dogru suruyor ve motoru durdurup denize atliyoruz, yunuslar hemen altimizdan geciyorlar. Bugune kadar yasadigim en mukemmel deneyim olarak açık ara 1.siraya yerlesti.
Yunuslara doyamamış olmamızdan olacak ki, ertesi gün 06:00’da yunuslarla yüzmek için asıl yunusların cirit attığı, kol gezdiği kizimkazi sahiline gitmeye karar veriyoruz. Kişi başı 25 dolara Kizimkazi yunus safari ve Jozani Forest turu için anlaşıyoruz. Turu organize eden Omar kardeşimiz, ancak bize rehberlik eden bu sefer Uroa köyünün imamı, ismini şu an hatırlamadığım 23-24 yaşlarında bir arkadaş. Yolculuk esnasındaki sohbetimizde öğreniyoruz ki Zanzibar’da Müslüman bir erkek ortalama 3 kadınla nikahlanıyormuş, haliyle her erkeğinde ortalama 20 çocuğu oluyormuş. Boşanmak için ise erkeğin yazılı izni yeterli, kadın istese de boşanamıyor. Çok ilginç gerçekten. Hukuktan adaletten eser yok Zanzibar’da. Kizimkazi sahiline varıyoruz saat 07:00’da, yine tekneyle yaklaşık 20 dakikalık yolculuk sonunda o da ne, yunuslar bizi bekliyorlar, yaklaşık 2 saat boyunca yunuslarla yüzüyoruz, inanılmaz bir deneyim. Ardından Jozani Forest’a geçiyoruz. Burada dünyada sayıları 235 e kadar düşen kırmızı kolobus maymunları yaşıyorlar. İnsanlara artık alışmışlar ki yanınızdan geçenler, elinizdeki çekirdeği alanlar, gayet rahatlar, ancak ormanda başka ilgi çekici hiçbir şey yok, kısa bir turun ardından dönüşe geçiyoruz.
Ertesi gün rehberimiz Omar ile birlikte bir gün önceki rehberimizin imamlık yaptığı camiide Cuma namazımızı kılmaya gidiyoruz. Namaza katılım %100. Herkes işini gücünü bırakıp gelmiş, dışarıda tek bir erkek yok. Namazdan sonra köyün küçük bakkalından 100 tane topitop alıp çocuklara dağıtıyoruz, çocuklar öylesine meraklılar ki 5 dakika sonra etrafımızda neredeyse 50 çocuk vardı.
Pazar sabahı otelden ayrılıyoruz, pırpır uçağımız akşamüzeri 17:00 da, biz 11:30 da otelden ayrılıp Michamwi’de bulunan The Rock Restaurant’a uğruyoruz. Burası dünyanın en iyi 10 restorantından biri olarak gösteriliyor. Sadece fotoğraf çekilmek için bile gidilebilir, özellikle suların çekilmediği zamana denk gelirseniz. Dönüş yolunda Michamwi’den Zanzibar Havalimanına kadar 6 defa polis çevirmesine yakalanıyoruz. Hepsinden sorunsuz geçiyoruz ancak en ufak bir açıklarını bulsak da para koparsak diye gözlerinizin içine bakıyorlar.
Neyse ki havalimanındayız, pırpır uçağımızla Daressalaam’a geçiyoruz. Türk hava yollarına yeniden selamlar olsun ki tek uçağı gece 04:00 ‘a koymuşlar. Hangi mantık, hangi akıl, hangi zeka ürünü bunu tasarlamış ve bu saate uygulamış anlam vermek imkansız. Bekleme salonu 10 kişiden ibaret olan, 40 derece sıcakta klimasız bir ortamda, su alacak bir büfesi dahi olmayan havaalanında 9 saat bekliyoruz.
Tecrübesizliğimize veriyoruz, havaalanına giriş yapmadan evvel, girişte 2.katta Flamingo restoran var, havaalanına girmeden önce burada vakit geçirebilirsiniz, açık büfe seçeneği, alkol, yiyecek içecek herşey uygun fiyata mümkün. Hiç havaalanına girip de kendimize eziyet etmeyin, orada vakit geçirin sevgili Türk’ler.
TOPLAM MALİYETLER
Denizli-İstanbul-Daressalaam gidiş dönüş THY uçak biletlerimizi 2 kişi 20.000+20.000 toplamda 40.000 mil+ 600 dolar vergi ödeyerek aldık. Normal biletler 6-7 ay önceden alınırsa İstanbul-Daressalaam 700 dolar civarında, 1-2 ay öncesinde alınırsa İstanbul-Daressalaam 900 dolar civarında değişiyor.Daressalaam-Zanzibar gidiş dönüş "Auric Air" pırpır uçaklar ile biletlerimiz 2 kişi 300 dolar. 1-2 ay önceden alınırsa 260-270 dolar civarına alınabilir.
Daressalaam havaalanında Tanzanya vizesi için 2 kişi 100 Dolar ücret ödüyorsunuz.
Otelimizi www.booking.com üzerinden satın aldık, 2 kişi 7 gece oda kahvaltı 385 dolar.
Öğle ve akşam yemekleri, içecekler, alkol 2 kişi günlük ortalama 50 dolar, toplamda 350 dolar.Dolphin tur, spice farm, jozani forest, mnemba adası, Stone Town, The Rock Restaurant turları için toplamda 2 kişi anlaşmanıza bağlı 250-300 dolar arasına alabilirsiniz.