İran’ın İsfahan Eyaleti’nin merkezi olan kent, aynı zamanda İran’ın en büyük üçüncü şehri durumunda. İsfahan İran’ın kavşak noktalarından bir tanesidir. 15.yy'da yeryüzünün en kalabalık şehri olduğu söylenen kentin lakabı “Nesfi Cihan” yani “Dünyanın Yarısı”
Yaklaşık 1,6 milyon nüfusu olan kent, Safevi döneminde başkent konumundaymış. Bu nedenle de şehirde çok sayıda tarihi eser yer almakta. Özellikle kent 16.yy’da büyük gelişme göstermiş.
Şehrin bünyesinde barındırdığı köprü, saray, cami ve minare gibi yapılarda İslami mimari özellikleri çok net göze çarpmaktadır.
Dünya'nın en büyük 2. meydanı: Meydan-ı İmam
Şehrin merkezi konumundaki Meydan-ı İmam, 1979’da UNESCO tarafından Dünya kültür mirasları listesine alınmış.
Eski adı Meydan-ı Şah olan meydanın boyu 500 metre ve eni 160 metre kadardır. Bu meydanın Pekin’deki Tiananmen meydanından sonra dünyadaki en büyük ikinci meydan olduğunu söylüyorlar. Bu meydan 1612 senesinde yapılmış ve ilk yapıldığı dönemde Polo oyun sahası olarak kullanılmış.
Meydanın çevresini sütunlu yapılar oluşturuyor. Ortasında ise büyükçe bir havuz var. Meydanın çevresindeki binalardan biri ise Kapalı çarşı.
Çarşıda ince İsfahan sanatından örnekler görebilirsiniz. Bu çarşı haftada bir gün kadınların rahatça alışveriş yapmaları için erkeklere kapatılıyormuş. Sadece dükkan sahipleri olan erkekler yerlerinde oturuyor ve ortalıkta dolaşmıyormuş.
Oldukça geniş olan meydan piknik yapan insanlarla dolu. Herkes bir örtü sermiş çevrede çoluk çocuk piknik yapıyordu.
Yine meydanda yer alan faytonlara binerek meydan çevresini turlamak da mümkün. Ve bu faytonlar hoş bir görsellik de katıyor ortama.
Meydan kalabalık olunca haliyle toplum polislerinin sayısı da artıyor. Bu bölgede toplum polislerini birkaç kadını uyarırken gördüm.
Havuzun içindeki ışıkların da yakılması ile akşam saatlerinde bu meydan daha bir etkileyici oluyor.
Meydanda yer alan içi ve dışı mükemmel mavi çinilerle kaplı olan Mescid-i İmam Camii’nin akustiği de mükemmel. Özellikle akşam saatlerinde ışıklandırıldığında görülmesi gerekli.
Meydana hakim bir konumda olan Ali Gapu Sarayı (Ali’nin Kapısı) 6 katlı. Sarayın balkonundan meydanın görüntüsü muhteşem. Zaten Şah Ali zamanında buradan meydandaki Polo oyunlarını ve şenlikleri izliyormuş.
Şeyh Lütfullah Mescidi ise 1.Şah Abbas tarafından Lübnanlı islam alimi ve aynı zamanda kayınpederi olan Şeyh Lütfullah için yaptırılmış. Ama ilk yaptırıldığında sadece burada dini sohbetler yapıldığı için minareleri yokmuş. Günümüzde burası eski eserler müzesi olarak kullanılıyor.
Eski mühendislik hatası, günümüzün turistik noktası haline gelmiş: Sallanan Minareler
Şeyh Lütfullah Mescidi’ni görüp Sallanan Minareler (Munar Junban)’e geliyoruz. Burası Ebu Abdullah adındaki bir dervişin türbesi. Türbenin özelliği minarelerinin sallanması. Aslında bu bilinçli olarak böyle yapılmamış, bir mühendislik hatası sonucu böyle bir durum oluşmuş. Belli aralıklarda minarelerin içine giren görevli tekbir getirerek minareyi sallıyor. Minarenin oldukça sallandığını gözlemliyorsunuz.
Ardından kentin en önemli yapılarından olan ve kentin simgesi haline gelmiş olan Si-o-se Pol köprüsünü görmeye gidiyoruz. Bu köprü kenti ikiye bölen Zayendeh nehri üzerindeki 6 köprüden biri. Gerçi şu an nehir kurumuş. 1602 senesinde yapılmış olan 33 sütunlu köprü, mimarı olan Allahverdi Köprüsü olarak da anılıyor. Köprü üzeri tam bir şenlik yeri gibi.
Köprü 14 metre eninde ve 300 metre uzunluğunda olup, araç trafiğine kapalı. Bu köprünün altından çoook sular geçmiş, şimdi kupkuru, yalnızca dere yatağını görebiliyorsunuz.