İtalya'nın Şirin Şehri Siena ve Palio Festivali

Yurt dışına çıkıp da ilk gezip gördüğüm, yaklaşık 7 ay kadar da yaşadığım ve bu süre içerisinde uluslararası bir şirkette çalışma fırsatı yakaladığım ülke olan İtalya, esas manada tarihi ve lüksü birarada gözlemlediğim bir ülke olmuştur benim için. Yazları bambaşka güzelliği ile Siena ve kışları buz gibi havasıyla Torino her daim birbirinden farklı özellikleriyle aklımdadır. Milano'nun  o eşsiz mimari ve gotik yapısıyla Milano Katedrali, Ferrari shop ve müzesi, Sforza Kalesi, gezmekle bitiremediğim birbirinden güzel alışveriş merkezleri, buram buram kahve kokan sokakları ve tarihi caddeleri aklımda kalanlardan sadece bazıları... İtalya’nın şirin şehri, Palio Festivalleri’nin kalbi Siena’yı Geziseli’nin gözüyle görmeye hazır mısınız?

Siena Genel

Siena`ya 2008 yilinin Agustos ayinda bir aylik hizlandirilmis Italyanca kursu icin gittim ve dolayisiyla Italya hakkindaki ilk izlenimlerim bu sehirde baslamis oldu. Dusunuyorum da iyi ki Siena`yi gormusum. Yoksa o guzelim tarihi mekanlari, ortacag havasini baska nerede bu kadar iyi hissedebilir ve mukemmel yaz tatilimi baska nerede bu sekilde gecirebilirdim?

Siena, Italya`nin orta kesimlerinde, Toskana bolgesinde yer alan sirin ve kucuk bir şehirdir. Ozellikle turistik acidan Italya`nin en onemli kentleri arasindadir. Oyle ki Siena icin Italya`nin en cok turist ceken sehri denilmekte. Buna kesinlikle katiliyorum cunku Siena`ya gittigim Agustos donemi -ki en iyi donem denilebilir- hem yaz mevsimi oldugu ve ayni zamanda Palio Festivali`ne denk geldigi icin bu süre içinde bizzat o muthis turist yogunlugunu gozlemleme sansi yakaladım. Siena`nin tarihi sehir merkezi, UNESCO tarafindan Dunya Kultur Mirasi Listesi`ne alinmis. Yani turizm ve kultur acisindan o kadar onemli bir yer. Şehrin nüfusu yaklaşık 55000 ve yüzölçümü 118 kilometrekaredir.

Sehrin iklimi bana gore mukemmel. Agustos ayinda orada olmama ragmen bunaltıcı olmayan, mis gibi ve sicacik bir havasi vardi Siena`nin. Öğlen sıcağı gölgede fazla hissedilmiyor cunku hafif hafif esen ruzgar hos bir serinlik hissi uyandiriyor. Havanin cok nemli olmayisi bu serinligi daha da guzel kiliyor. Ancak bazi aksamlar siddetli yagmurlari da gormedim degil. Bu nedenle Siena ziyaretlerinizde yaninizda bu iklime uygun giysi ve aksesuarlar almanizi oneririm.

Siena`da ve sehrin yakinlarinda yaygin olan en onemli ekonomik aktiviteler tarim, turizm ve el sanatlari uzerinedir. Oyle ki sehrin belediye sinirlari icindeki topraklarinin yaklasik 1/30`i tarim icin ayrilmis ve bu alanda yaklasik 910 kadar sirket faaliyet gostermekteymis. Sanayi sektoru Siena`da pek gelismemistir. Belki de bundan dolayi sehrin havasi bozulmamis ve insani rahatlatan bir ozellige sahip. Ancak besin sanayi sehirde mevcuttur. Ozellikle ezme bademden yapılmış Ricciarelli biskuvileri, zencefilli çörekleri ve "Noto" adlı balli, bademli ve karabiberli tatlı şekeri, kestane sekerlemeleri, 1 Kasım Santi Festivali için  hazirlanan özel çörekler  Italyan firin ve pastanelerinde satisa sunulmakta.

Bunlarin yaninda son zamanlarda sehirde biyoteknoloji sanayi de gelismeye baslamis. Özellikle Novartis sirketinin kurmus oldugu aşı merkeziyle Siena bu alanda ataga gecmistir.

Ortacag sehri olan Siena, tarihi goruntusune tezatlik olusturacak sekilde gunumuzun unlu ve pahali markalarini icinde bulunduran magazalara sahiptir. Ayrica sehrin hemen her yerinde, meydanlarinda, sokaklarinda hizli internet mevcuttur.

Siena`da bildigim kadariyla iki universite mevcut. Bunlardan biri benim de dil kursumu almis oldugum Universita Per Stranieri di Siena (Siena Yabancilar Universitesi) ve 1240 yilinda kurulmus olan Siena Universitesi`dir. Siena Yabancilar Universitesi ozellikle yurt disindan gelen yabanci ogrenciler icin Italyanca ogrenimi konusunda bir numaradir. Keza hic Italyanca bilmeyerek gitmis oldugum Italya`da, yasayabilecek ve kendimi idare ettirebilecek kadar Italyanca`yi bana kisa bir surede veren Italyan hocama tesekkuru bir borc bilirim. :) Siena Universitesi ise daha cok hukuk ve tip alaninda one cikmaktaymis.

Siena kenti yerel mutfagi, birbirinden guzel Italyan dondurmalari, ortacag kokan, daracik ve yokuslu sokaklari, sanat eserleri, muzeleri, ihtisamli Duomo katedrali, Piazza del Campo Meydani ve luks magazalari ile mutlaka gorulmesi gereken, populer bir Italyan sehridir. Siena'nın civarında gidilebilecek yerler arasında yaklaşık 40 km. mesafedeki San Gimigniano var. Ortaçağ'da kurulmuş ve kendini kısmen koruyabilmiş şirin bir kasaba burası. Kuleler şehri olarak da biliniyor. Incisa adıyla bilinen kasabada ise The Mall outlet center'a gidip dünyaca ünlü Gucci, Prada, Coveri, Armani mağazalarından alışveriş yapılabilir.

Siena Ulaşım:

Türkiye'den Siena'ya ulaşım en rahat havayolu ile sağlanmaktadır. İtalya güzergahlı gemi turları da mevcut ancak bu gemiler liman kentlerinde mola verdikleri için gezinizi bu güzergaha bağlamış olacaksınız. Türk Hava Yolları ve Alitalia'nın direkt seferleri ile Roma'ya uçulup oradan karayolu veya demiryolu ile Siena'ya ulaşılabilir. Uçuş süresi yaklaşık 3 saattir. Şehir içine varıldığında ise otobüs ve taksilerle ulaşımınızı sağlayabilirsiniz.

Siena'da Konaklama:

Siena'nın turistik küçük bir şehir olmasından dolayı oteller genelde pahalıdır. Mevcut otellerin çoğu butik otel olup otel binaları ortaçağ havasına uyacak şekilde tarihi yansıtır. Konaklamalar gecelik ortalama 100 Euro'dan başlamaktadır. Hostellerde konaklayacak olursanız bu fiyat hayli düşecektir.

Sehrin one cikan yapilarini ve onemli yerlerini  yakindan tanimaya ne dersiniz? O halde buyrun hizlandirilmis Siena turumuz basliyor :)St. Catherine Church (Aziz Catherine Kilisesi):

Bu kiliseye ismini veren Aziz Catherine, 1347-1380 yillari arasinda yasamis bir kisidir. Aziz Catherine`nin o donemler yaygin olan veba hastaligina care buldugu ve insanlari iyilestirdigi soyleniyor. Kilisenin kapisinda Aziz Catherine`nin parmagiyla insanlari iyilestirdigine dair bir hikaye de resmedilmis. 1370`lerde yapilan Aziz Catherine`nin  orijinal resmi kilise de gorulebilir. Aziz Catherine`nin minyon yapili bir kisi oldugu soyleniyor. Altta vebaya yakalanmis kucuk bir cocugu parmagiyla iyilestirdigi resmedilmis. Surekli olarak vebali kisilerle munasebette oldugu icin Aziz Catherine da veba hastaligina yakalaniyor ve o donem ki sahitlere gore St. Catherine`nin parmagi dusuyor. Soylenene gore parmagi dusen St. Catherine hicbir aci hissetmemis. Sonrasinda ise 33 yasinda vebadan dolayi hayatini yitirmis. Havasi alinmis kaplar icerisinde Aziz Catherine`nin dusen parmagi ve kafatasi hala daha bu kilisede saklanmakta. Bundan dolayi kilise icinde foto cekmek yasak. Bu sebeple bazi fotolari vikipedia`dan sizler icin bulmaya calistim.

Piazza del Campo:

Siena'nın en önemli ve turistik bu meydanı buram buram tarih kokmakta. 13. yy'da açıkhava pazar yeri olarak kullanılmış bu meydan. Bu alana oturup etraftaki tarihi pek çok yapıyı  ve şirin İtalyan kafelerini gözlemlemek mümkün ve meydan bir deniz kabuğu gibi hafif eğimli şekilde yapılmış. Etraftaki kafe ve restorantlar meydanın turistik olmasından dolayı bir hayli pahalı.. Gece-gündüz 7/24 bu meydana gelip, kendinizi ortaçağda yaşıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Bu meydanın en önemli özelliği her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen dünyaca ünlü "Palio Festivali"ne ev sahipliği yapmasıdır. Palio ismi verilen at yarışları bu meydanda başlayıp, Siena'nın o daracık sokaklarında devam etmektedir. Her yıl pek çok turist bu festivali izlemek için Siena'ya akın etmektedir.
Palio festivalinin işleyişi şu şekildedir:

* Siena'ya ait 17 adet semt bulunmaktadır. Bu semtlerin de kendine ait farklı amblem ve renklerde bayrakları vardır. Şehre geldiğinizde her bir semte ait bu bayrakları evlerin veya binaların kapısında ya da tepesinde asılı halde görebilirsiniz.
* Palio festivali yaklaşırken Siena halkında o coşkulu bayram hazırlıkları başlar. Evlerin önünde, sokaklarda uzun masalar kurarlar. Bu masalarda çeşitli yiyecekler sergilenir, hazırlanır. Hep beraber bu şölen masalarının keyfini çıkarırlar.
* Bu 17 semte ait gösteri grupları, bayrakları ve müzik aletleri eşliğinde sokaklarda yürüyüş yapar ve renkli sokak şovlarına rastlanır.
* Esas yarış öncesi zaman zaman Piazza del Campo Meydanı'nda atlar hazırlanır, hazırlık turları yapılır.
* Asıl yarış günü gelip çattığında Piazza del Campo Meydanı turistler ve Siena halkı ile dolup taşar. İnsanlar tuttukları semte ait bayrakları ellerinde sallar veya boyunlarına o semte ait flamayı geçirirler. Bu yarışta 17 semtin en iyi atları seçilir, bu atlar seçildiği semtin bayrağını temsil ederek yarışı birinci olarak bitirmek için koşar. Jokeyler de temsil ettikleri semte ait bayrağın renklerini içeren kostümler giyerler.* Yarışı kazanan at ve o semte ait bayrak, yarış biter bitmez Siena sokaklarında tur atar. Atın ardında ise insan seli :)

Palazzo Pubblico ya da Palazzo Comunale:

"Palazzo" İtalyanca'da bina anlamına gelir. "Pubblico" ise kamu ve "Comunale" de belediyeye ait anlamındadır. Yani belediye binası olarak dilimize çevirebileceğimiz bu yapının inşasına 1297 yılında başlanmış ve 1325 yılında inşası tamamlanmış. Yapı, Piazza del Campo'nun hemen önünde yer alır. Devlet binası ve özellikle belediye başkanının yeri olarak kullanılmak üzere yapılan bina, gotik mimari anlayışına göre inşa edilmiş. Binanın alt katları betondan ve taştan, üst katları ise tuğladan yapılmış. Binanın girişi "Courtyard of the Podestà" yani "belediye başkanlık avlusu" olarak geçiyor. Üst katlara çıkmak için bu avludan giriş yapmanız gerekmekte. Palazzo Pubblico içinde "Civic Museum" isimli bir müze ve  "Torre del Mangia" isimli bir kule mevcut.

Civic Museum: 14.-16. yy dönemine ait el sanatları, paralar, tarihi eserler ve seramiklerin sergilendiği bir müzedir. Palazzo Pubblico'nın birinci katında yer alır.

Torre del Mangia: 102 metre yüksekliğinde ve 332 merdiven basamağından oluşan bu kuleye Türkçe "Yeme Kulesi" denilebilir. Şunu belirtmeliyim, kulenin tepesine çıkmak için içeride herhangi bir asansör hizmeti yok. Tabana kuvvet diyerek o daracık merdivenlerden tepeye ulaşabiliyorsunuz :) Kulenin ismi buranın ilk sahibi olan Giovanni di Balduccio isimli kişinin israf huyundan ileri gelmekteymiş. Hikayeye göre bu kişi kazandığı paraları bu kulede gereğinden fazla yemek eşliğinde çarçur edermiş. O gün bugündür kulenin ismi böyle kalmış. 1325-1348 yılları arasında Francesco ve Muccio di Rinaldo isimli İtalyan iki kardeş tarafından inşa edilmiş. Geçmişte de büyük önemi olan kule günümüzde de Siena halkının sembolüdür. Kulenin tepesinde yer alan "Sunto" isimli çan 6764 kg ağırlığında olup 1666 yılında bulunduğu yere yerleştirilmiş. Ayrıca 14. yy'da kulenin alt kesimine mekanik bir saat de yerleştirilmiş. Torre del Mangia'dan Siena'nın muhteşem tarihi manzarası seyredilebiliyor.

Fonte Gaia (Sevinç Çeşmesi):

Hikayeye göre 8 yıl süren çalışmaların ardından Piazza del Campo'ya su ancak 1342 yılında gelmiş. Hal böyle olunca Siena halkı bu durumu sevinçle kutlamış ve bir yıl sonra 1343'te Fonte Gaia yani Sevinç Çeşmesi yapılmış.  Çeşme gotik ve rönesans mimarisini yansıtır.

Banca Monte dei Paschi di Siena:

İlginçtir ki dünyanın ilk bankası Siena'da kurulmuş. Kurulan o ilk banka Banca Monte dei Paschi di Siena'dır. 1472 yılında rehin dükkanı olarak kurulan bu bina daha sonraları bugünkü bankaların temelini oluşturmuş. Kuruluşundan bu yana burada görev yapan banka müdürlerine ait kafa heykelleri bankanın duvarlarında yer alıyor.

Duomo:

Katedraller ülkesi İtalya'da, gerçekten dünyanın hiçbir yerinde olmayan güzellikte mimari yapıları görmek şaşılacak bir durum değil. Siena'yı gezerken aklıma hep İtalyanlar'ın tarihi nasıl bu kadar iyi koruduklarına dair sorular geldi. Milano'daki muhteşem Duomo'ya benzer şekilde Siena'da da eşsiz mimarisiyle bütün turistlerin ilgisini çeken bir Duomo mevcut. "Duomo" İtalyanca "katedral" demek. Katedralin dış kısmında pek çok azizin heykelleri, süslemeler yer almakta. Duomo'nun üst kısmında yer alan üçgen şeklindeki bölümlerde İsa ve havarileri varaklı, yaldızlı desenlerle resmedilmiş. Ayrıca katedralin orta kısmında bulunan yuvarlak camlı bölmede İsa'nın son akşam yemeği de resmedilmiş ancak bu manzara sadece katedralin içinden görülebiliyor. Katedralin içinde pek çok sanat eseri, dini hikayeler görmeye değer. Ünlü İtalyan sanatçı Bernini'nin de pek çok eseri katedralde bulunuyor. Siena'nın ünlü kurt-kadın simgesi ve heykelleri katedralin hemen her noktasında mevcut.

Siena'da Alışveriş:

Siena tarihi bir şehir olmasına rağmen günümüzün pahalı markalarına ait mağazaları burada bulmak zor değil. Ancak belirtmeliyim ki fiyatlar çok yüksek. Marka olsun olmasın bu şehirde alacağınız pek çok şey bir hayli pahalı. Özellikle Palio festivali zamanı tüm ürün fiyatları normalin 2-3 katına çıkabilmekte. Bu nedenle Siena'da özellikle giyim alışverişini sizlere önermiyorum. Ancak Siena'ya özgü magnetler, her bir contradaya (semt) ait bayrak ve flamalar büfelerden ve hediyelikçilerden satın alınabilir. Toscana şarapları da size önerebileceğim hediyelikler arasında. İtalya'nın en meşhur kırmızı şarapları, bu değerli Toscana topraklarında yetişen üzümlerle yapılıyor. 2500-3000 çeşit şarap markası var ve halk küçük çiftliklerde, evlerde şarap yapıyor.

Siena'da Ne Yemeli-İçmeli?

Siena'da diğer İtalyan şehirlerinde olduğu gibi pizzanın binbir çeşidini, lazanya ve makarna türevlerini tadabilirsiniz. Bunlar dışında meşhur Toscana şarapları mutlaka tadılması gereken şeyler arasındadır. Dünyanın bana göre en güzel dondurmaları İtalya'da. Siena'da da bu nefis dondurma çeşitlerinden (İtalyanca gelato=dondurma) yiyebilirsiniz. Restorantlarda yemekler oldukça pahalı ve %10 servis ücreti de fiyatlara ekleniyor. Enfes kokuları ve aromasıyla her daim aklımda ve damağımda kalacak olan İtalyan kahveleri ve bilhassa da espresso sabah-öğle-akşam dinlenirken, kitap okurken içebileceğiniz en güzel içecekler arasındadır.

***Selin Çıldır'ın diğer yazıları için www.geziseli.com'u ziyaret edebilirsiniz.

SELİN ÇILDIR

Yazar Hakkında

SELİN ÇILDIR

03.03.1987 Denizli doğumlu olan ben Selin Çildir, havacı astsubay bir baba ve müzik öğretmeni bir annenin üç çocuğundan ortanca olanım.