Karadağ'ın Güzel Şehirleri Kotor ve Budva

Para birimi: EuroOtelimiz: San Macro
Kalış Süresi: 1 gün

Şimdi Montenegro sınırını sorunsuz geçtik. 10 euro araba pulu alıyorsunuz. Bu sınırdan geçerken eşim nedense “en çok bu sınırdan korkuyordum”. Çok para istiyorlar diye okumuştum dedi. Ama hiç umduğumuz gibi geçmedi. Hırvatistan çıkışında uzun kuyruk beklememize rağmen, Karadağ sınırını hooop diye geçiverdik.

İnsanda bu sınır korkusu nedense farkında olmadan oluyor. Acaba bir şey eksik mi diye bir korkuya kapılıyorsunuz. Ama yeşil pasaport, ruhsat ve yeşil sigortası olanlar için hiçbir sorun olmuyor. Herkesin Montenegro dediği yere biz neden Karadağ diyoruz diye okumuştum. Bu yeşil dağlar gece karanlık göründüğü için biz Türkler Karadağ diyormuşuz. Karadağ’dan Budva’ya varmak için Feribota binecekmişiz. Oğlumun söylediğine göre Budva Avrupa sosyetesinin gittiği bir yermiş. Bizde Türkiye sosyetesinden olmasak da buralara yolumuz düşünce otomatik olarak Budva sosyetesine girmiş olacağız.

Budva’ya gidiş için, Kotor körfezinden bizim Yalova feribotlarına benzer bir feribotla geçtik. Önce bu feribot yolu için bayağı dolaştık. Navigatör Sinem bizi yanlış yollara göndermiş. Olsun bu kadar kusur kadı kızında da olur dedik yine atalarımızdan kalan yöntemle sağdaki bir amcaya Budva nirede hemşerim diye sorduk. Bize yolu tarif edince navigatör Sinemin’de aklı başına geldi ve feribot yolunu bularak karşı sahile geçtik.

Feribottan inince Kotor tabelasını görünce burayı da görmeden gitmeyelim diyerek hemen Kotor tabelasının olduğu yere döndük. Bayağı uzun bir sahil yolundan Kotor’a vardık. Kotor’da tıpkı Dubrovnik gibi kalenin ardında bulunan bir şehir. Ama eski görüntülü. Kale taşları kararmış şekilde, biraz pis bir şehir.

Orada elimizdeki tüm Sırp ve diğer paraları Euro’ya çevirdik. Çünkü bundan sonraki güzergâhlarımızda bize gereken Euro idi. Euro bozdururken pasaportunuzu muhakkak yanınıza alın. Yoksa bizim gibi tekrar arabayı park ettiğimiz yere dönüp pasaportları almak zorunda kalırsınız. İçerdeki börekçiden 2 tane ıspanaklı börek aldık. Esnaf kızlar pek bir sevimli. Bir böreği alalım mı diye sorarken hemen domuz eti var diye bizi uyardı. Çok sevimli esnaf.. Mostar’dan sonra bu esnafı da sevdik.

Tekrar Budva’ya gitmek üzere sağımızda Dalmaçya sahilleri yolumuza ilerledik.

Budva deniz kenarında bir şehir. Otelimize vardık. Sevimli bir Sırp genç kız otelde bizi karşıladı. Sırplar hakkındaki görüşüm bu kızı gördükten sonra değişti birden. Odamıza yerleşmeden önce balkonda bir hoş geldin sohbeti yaparak bize Türk kahvesi ikram etti. Birlikte Sırpça ve Türkçe kelimelerinin birbirine benzerliği hakkında konuştuk. İsmimizi sorduğunda Tayfun ve Serpil dediğimizde. Bize Muzaffer ve Serap gibi dedi. Önce anlamadık. Sonra meğerse hanımın çiftliğindeki Serap’tan bahsediyormuş. Benim adımı Serap dedim gibi gelerek öyle söylemiş. Burada Ezel, Hanımın Çiftliği favori dizilerden. Ayrıca balkanlarda ,Elveda Rumeli, Kurtlar vadisi ve Acı Hayat çok seyredilen bir dizi..

Otelde kısa bir dinlenmeden sonra markete giderek yumurta, domates, salatalık, yoğurt, ekmek aldık. Otelimiz bizim pansiyonlar gibiydi. Ocak, tabak, tencere herşey mevcuttu.

Buraların pahalı olduğunu bildiğimizden otede yemeğe karar verdik. Güzel bir menemen, salata ve yoğurtla akşam yemeğimizi tamamladık. Sonra üzerine çay ve patlamış mısır yedik. Akşam gezmesi için otelden dışarı çıktık.

Yine uzun bir park yeri aramakla zaman geçirdik. Güzel bir yer bulunca buraya arabamızı park ettik. Şehir merkezinde yoğun bir polis kontrolü var..Arabalar hemen çekiliyor.. Onun için güvenli bir yere park ettik.

Deniz kenarında bizim sahillerimiz gibi bir yerdi. Tek farkı manken denecek güzellikte ve çok şık bayanların sahilde bir aşağı bir yukarı yürümeleriydi. Diskotek kapılarında yarı dekolte bayanlar dans ederek müşteri çekiyorlardı. Dekolte sınırları burada uç noktada idi. O kadar şık ve güzel bayanlar vardı ki bizim Türkiye’deki gibi hiçbir şekilde sulanma yoktu.. Erkekler yanından geçen bayanlara bakmıyordu bile.. Bayanlar gayet rahat bir şekilde dolaşıyorlardı.. Ben bile bayan halimle bu kızlara bakmaya doyamadım.

Tayfun ve Aytaç kızlarla ilgili şakalar yapmaya başladı. Allahım Cennet varsa herhalde biz cennetteyiz ve de bunlarda Huri demeye başladılar. Gerçekten de bizim ülkemizdeki mankenlere taş çıkaran güzellikte bayanlar. Budva’nın özelliği güzel kızları herhalde.. Allah sahiplerine bağışlasın. Dünya ahret bacım olsun diyerek otelimize döndük.

Sabah 9,30 civarı otelden ayrıldık.. Arnavutluk yolu kötü olduğunu duyduğumuzdan erken ayrılmaya karar vermiştik. Aldığımız ekmek, domates, salatalık, peynirle arabada sandviçler hazırladık. Teybimize de güzel bir şarkıyla Arnavutluk sınırına giden dar yollara girdik. Sınır kapısında arabalar uzun bir kuyruk oluşturmuştu. Etraf pis görüntülü idi. Arnavutluk plakalı arabalarla kuyruğun aralarına giren bazı uyanık Arnavutlar vardı. Dar yolu tıkasalar bile, delice sağlayıp insanların önüne geçiyorlardı. Arkamızdaki Hollandalı bir turist, bize doğru dönerek Türkçe olarak bunlar pis millet, ben sizi severim, komşum Türk. Dedi. Sınır kuyruğu boyunca devamlı Tayfunla esprili olarak şakalaştılar. Şu an hala Karadağ sınırından ayrılarak Arnavutluğa gireceğiz. Ama Karadağ’dan ayrılmamız boş bir bekletmeyle devam ediyor gibi geldi. Türk olduğunu söylenen polis memuru asık bir surat ifadesiyle pasaportları aldı. Çıkış yaptı. Yanındaki Sırp polis amcam daha esprili ve sırıtkandı . Ama bizim Türko asık suratlıydı. Herhalde kendine göre bir sorunu vardır dedik. Ve diğer sınırlardan farklı olarak Arnavutluk sınırına geldik. Çünkü diğer sınırlarda bir ülkeden diğerine geçerken hemen peş peşe giriş yapıyorsun. Ama burada daha Arnavutluk sınırını göremedik. Arnavutlukta devam ediyoruz..

Yer yer camiler görülüyor. Sınırı hayırlısı ile geçerek bu Gece Ohriye gitmeyi düşünüyoruz. Konaklama süremiz 2 gün.

''Balkanlar'da 15 Günde Devr-i Alem'' yazı dizisinin bölümlerine aşağıdaki şehirlerin isimlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

* YOLA ÇIKIŞ VE KAVALA,  Kavala'nın kalesine kadar yürüyünüz
* ÜSKÜP, çarşısını gezin. Köftelerinden yiyin, limonatasını için.
* TETEVO, Alaca camiyi ve Harabati baba tekkesini gezin. 
* PRİZREN, Kosova’nın en güzel yeri. Faytonla büyük şehir turu yapın.
* SARAYBOSNA, Başçarsıyı gezin. Hatta tabiri caizce kaybolun Başçarşıda.
* MOSTAR, Demodino otelde kalın. Çok memnun kaldık.
* DUBROVNİK, burayı görmezseniz çok şey kaçırırsınız. muhakkak görün ve Adriyatik’de denize girin.
*BUDVA. Deniz kenti. Akşamları sahile inin.
*KOTOR güzel bir sahil yolu. Arabayla girip çıkma şeklinde de olsa burayı gezin.
* ARNAVUTLUK, yol güzergahı olmasa görmeseniz de olur ama mecbursunuz.
* OHRİ Her yer güzel ama Ohrid bir başka güzel.
* RESEN  Ahmet niyazı bey konağını gezin. 
* MANASTIR Atatürkün askeri okulunu gezin.

* EDESA Su şehri Edesa’ya muhakkak uğrayın. Mümkünse içinizde mayonuz olsun. Şelalenin altında aldırış etmeden ıslanın. * SELANİK Atatürk’ün doğduğu evi gezin

 

Serpil Gül

Yazar Hakkında

Serpil Gül

Seyahat etmeyi seven, seyahati gençlerde eğitimin, yaşlılarda görgünün bir parçası sayan, ailece gezmekten zevk alan, gezdiği yerleri de not alıp başkaları da iyisinden kötüsünden bilgilendirmeyi s