Karadağ'ın Tarihi Liman Şehri: Kotor

Eski Yugoslavya topraklarından bağımsızlığını en son ilan eden ülke ünvanını elinde bulunduran Karadağ, 2006 yılında Sırbistan-Karadağ federasyonundan ayrılarak Balkanların son ülkesi olmuştur. Karadağ’ın her köşesi bozulmamış; yeşili, temiz havası ve korunan tarihiyle adeta cennet gibi tanımlanabilir. Kotor ise bu cennet gibi ülkenin UNESCO tarafından koruma altına alınan bir şehridir. Kotor’a ulaşmak için dağ yolundan geliyorsunuz ve kasaba bir anda harika manzarasıyla ayaklarınızın altında kalıyor. Arabanızı kenara çekip harika fotoğraflar çekebileceğiniz uygun bir yamaç da bulunmaktadır. Yamaçtan gördüğünüz manzarada, Adriyatik Denizi’nin uzantısını ve harika Kotor Eski Şehri’nin tepeden görünümünü bulabilirsiniz. Kotor marinasında lüks tekneleri ve bir tane de cruise gemisi göreceksiniz. Bu tekneler de fotoğrafınızı güzelleştirmeye katkı sağlayacaktır.  Eğer Venedik’e gittiyseniz; Kotor’a geldiğinizde yapılar size hiç yabancı gelmeyecektir, çünkü Kotor’un tarihinin pek çoğunu Venedikliler oluşturmaktadır.

Kotor’da Nereler Görülmeli? 
Kotor’un en güzel yeri şüphesiz marinanın hemen kenarındaki kapısından girdiğimiz Old Town yani Kotor’un Eski Şehri… Bu Eski Şehre 3 ayrı kapıdan giriş yapılmaktadır. Girdiğiniz anda sizi büyüleyecek bambaşka bir dünyaya girmiş kadar etkileneceğinizden eminim. Harika dar sokakları, taş kaldırımları, yeşil panjurlu evleri, tarihi yapıları bozmadan aynı konseptle dekore edilmiş kafeleri görülmeye değer... Özellikle benim gibi sokak fotoğrafçılığına ilginiz varsa burada saatler boyunca fotoğraf çekecek yeni yerler bulabilirsiniz.
 
Old Town’a girişteki kapıda “Tude necemo svoje ne damo” yani “Başkalarına ait olanı istemeyiz ama bizim olanı da teslim etmeyiz” yazmaktadır. Bu yazının yanında sosyalizmin simgesi olan yıldızı da görebilirsiniz.
 
Deniz tarafından Old Town’a girdiğinizde karşınıza ilk olarak saat kulesi çıkacak, turunuzun sonunda eğer yine bu kapıdan çıkış yapacaksanız bu geniş meydanda bulunan kafelerde soluklanabilirsiniz.
 
Old Town’un ara sokaklarını gezmeye başladığınızda karşınıza pek çok önemli yapı çıkacaktır. Bunlardan ilki; St. Tryphon Katedrali… Gotik mimarisiyle dikkatimizi çeken bu katedralin bir kulesi 809 yılında, diğer kulesi ise depremde hasar gördüğü için 2009 yılında yapılmış. Katedrale giriş ücreti 1,5 Euro.

Old Town’da dikkatimi çeken bir diğer yer ise kiliselerin arasında bulunan mermerden yapılmış çeşme oldu. Bu meydandan hem çeşmeyi hem de tepedeki kiliseyi aynı kadraja sığdırıp güzel fotoğraflar üretebilirsiniz.
 
Old Town’da gezilecek o kadar çok yer var ki sırf anlattıklarım yeterli olmayacaktır. Aslında gezdiğiniz her köşe bile hayran bırakmaya yetiyor. Son olarak önemli yerlerinden bir diğeri; St. Nicholas Kilisesi… Bu kiliseyi üzerinde asılı olan Sırp bayrağından ayırt edebilirsiniz. 20. yüzyılın başlarında yapılan bu kilisenin girişinde herhangi bir ücret alınmıyor. Eğer Old Town’u gezerken yorulduysanız bu meydanda bulunan kafelerde oturabilirsiniz.

Gelelim Kotor’un meşakkatli yerine… Old Town’da gezerken ve marina çevrelerindeyken kafanızı kaldırdığınızda tepede bir kilise ve kale göreceksiniz. Aklınızdan kısa bir süre de olsa oraya çıkmak geçecektir eminim. Kiminiz benim gibi çıkma konusunda çok kararlı olacak, kiminiz de oraya çıkmak için gerekli olan 1000 (bin) merdiveni çıkmaya üşeneceksiniz. Baştan uyarayım tepedeki St. John Kalesi’ne çıkıp inmek yaklaşık 1,5 saatinizi alacaktır. Fotoğrafçılık benim en büyük hobilerimden biri olduğu için ben inat ettim ve oraya sırf fiyordun tepeden manzara fotoğrafını çekebilmek için çıktım. İyi ki de çıkmışım… Eğer oraya çıkmadan Kotor’dan ayrılsaydım ömrüm boyunca pişmanlık duyacaktım buna eminim. Manzara harikaydı.
 
Gelelim Kotor’da yapılması şart bir diğer aktiviteye: Tekne turu. Bizim İstanbul’da Boğaz Turu yapan tekneleri andıran bir tane büyük tekne var; Kotor limanından kalkıyor ve uzun, detaylı bir fiyort turundan sonra Tivat’a indiriyor. Eğer Kotor’a kadar gelip bu tekne turunu yapmadan dönerseniz Kotor’a gelmenizin hiçbir anlamı kalmaz bu konuda çok ciddiyim. Kendinizi hep hayallerde yer alan Norveç’in fiyortlarında gibi hissedeceksiniz. Bu kadar güzel, huzur dolu bir gezi turuna ben daha önce katılmamıştım. Tüm şehri denizden izliyorsunuz. Tekne kıyıya çok yakın geçtiği için kıyıda yer alan tarihi yapıları karelemeniz de bir o kadar kolay oluyor. Ayrıca tekne turu sırasında karşınıza sürpriz ufacık iki tane karşılıklı adacık da çıkacak ve bir an bile olsa içinizden orada yaşamayı hayal edeceksiniz eminim. Bu iki adacıkla ilgili bilgiye gelirsek; birbirine bir hayli yakın bu iki adacıktan biri yapısından da anlaşılacağı üzere Venedikliler tarafından yapılmış bir katolik kilise, hemen karşısında yer alan adacıkta ise yine yapısından, kullanılan beyaz taşlarından ve kubbeli mimarisinden anlayacağımız üzere bir Ortodoks kilisesiydi. Bu iki adayı deniz üzerinden fotoğraflamak bile tek başına tekne turu yapmanız için yeterli bir sebep olacaktır.

Kotor’da Ne Yenir, Ne İçilir?
 
Karadağ’ın çoğu yerinde özellikle de Budva’da deniz mahsulü yenir. Kotor da bu adetten nasibini almış yerlerden biri… Ben akşam yemeğimde tekne turundan faydalandığım için size akşam yemeği için bir restoran önerisinde bulunamıyorum ama eğer siz de tekne turuna katılacaksanız balık ya da tavuk seçenekleri size sunulacaktır.
 
Onun dışında söylediğim gibi Old Town’un içinde çok şık dekore edilmiş restoran ve kafeler de bulunmakta, buraları da deneyebilirsiniz.
 
Kotor çevresinde yetişen üzümlerden dolayı Kotor’un şarabı meşhur. Özellikle Barşehrinde yetişen üzümler Karadağ’ın şaraplarını meşhur kılıyor. Bu sebeple Karadağ’da bulunduğunuz süre zarfında yerel şarapları tatmanızı öneririm.
 
Yerel biraları Nikšićko. Ben bira konusunda biraz araştırmacı biri olduğum için bana Miller’dan farksız geldi açıkcası bu bira. İçimi çok yumuşaktı ama sıcak havalarda soğuk içecek tüketmek isteyenler için güzel bir tercih olabilir.

Gece Hayatı
 Kotor gibi sessiz sakin bir kasabada gece hayatının iyi olacağını beklemek biraz saçma olur diye düşünürken meşhur 1-2 gece kulübünün olduğunu öğrendim. Ben hafta içi orada olduğum için ve tekne turunda olduğumdan gecesini göremediğim için gece hayatı ne kadar iyi onu test edemedim ama oradaki insanlar Karadağ’ın en iyi gece kulüplerinin burada olduğunu söyledi.

batukeles

Yazar Hakkında

batukeles

Ben, Batu Keleş, 24 yaşında hem Endüstri Mühendisi hem de Gezi Bloggerıyım. Üzerine bir de fotoğrafçılığı ekledim.