Balkanlarda bir sonraki durağım Adriyatik'in incisi Kotor. Karadağ’da ilk durağım olan Budva’ya ilişkin yazımı buradan ulaşabilirsiniz.
Budva’da geçirdiğim ilk günün ardından sabah 8.00 gibi kalkıp otobüs garajına gidiyorum. Otobüsler yol üzerinde pek durmuyor, o yüzden işimi garantiye almak istiyorum. Otogarda yine dün Ulcicj’e giden aileyle karşılaşıyorum. Küçük bir şehir ve benzer şeyleri yaptığımızdan normal geliyor. Bugün Sveti Stefan’a, benim dün gittiğim yere gitmeye karar vermişler. Otobüslerin farklı tarife uyguladiklarindan konuşuyoruz. Dün 2 Euro’ya gidip 1 Euro’ya geldiğim yere onlar bugün 2,5 Euro ödemişler. Yarın sabah yine görüşürüz diyerek şakalaşıp ayrılıyoruz. Ben de Kotor’a 3,5 Euro’ya bilet alıyorum. Akşam aynı yol için 3 Euro vereceğim. Sanırım farklı firmalar farklı rotalar kullanıp farklı fiyat uyguluyorlar. Aslında bir dolandırıcılık yok, yasal biletlerde bu fiyatlar var.
Şehrin yukarıdan görünüşü
Kotor yaklaşık 20 km uzaklıkta Budva’ya. İsterseniz günübirlik turlar da var. Ancak 25-30 Euro’dan başlıyor. Şehir fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi dört tarafı dağlarla çevrili, doğal bir liman. Denize konumundan ötürü Akdeniz iklimi hakim ve oldukça sıcak bir havası var. Geçmişi M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanıyor. Romalılar, Osmanlılar, Venedikler, İspanyollar, Ruslar, Fransızlar bu güzel yere sahip olmak istemişler.
Şehrin yukarıdan görünüşü
Kaleye çıkarken dinlenmek için ideal bir nokta
Yüksek bir noktaya çıkıp şehri seyrettiğinizde neden bu kadar gözde bir yer olduğunu hemen anlıyorsunuz. Gezdiğim şehirler içinde yaşamak isteyeceğim çok az yerle karşılaştım. Kotor yaşamak isteyebileceğim birkaç yerden biri oldu. Şehrin dört bir tarafı yüksekliği 1000 metreye yakın dağlarla çevrili.Bir ucu denize ulaşıp doğal bir liman halini alıyor. Yüksek dağlara rağmen, etraftaki bitki çeşitliliğinden ılıman bir iklime sahip olduğu hemen anlaşılıyor. Şehirde hepi topu 22 bin kişi yaşıyor zaten. O yüzden ne kadar sessiz olduğunu anlayabilirsiniz. Turistler ve arada sırada geçen arabalar olmasa tamamen bir sessizlik hakim.
Şehrin konumlandığı deniz, çevreleyen yüksek dağların da etkisiyle bir göl hissi veriyor. Dört bir köşesinden denize girmek mümkün. Dağlardan gelen sular yer yer dere ve nehirler oluşturmuş. Deniz kıyısındaki yemyeşil bitki örtüsü, hızla yükselen dağların zirvelerine doğru sarp kayalara dönüşüyor. Bu kayaların bir kısmı bulutların altında oluyor ve görsel zenginliğe ayrı bir derinlik katıyor. Mavi deniz, yeşil dereler, çiçekler içerisinde evler, temiz hava, sessiz sakin bir ortam, yaşamak ve ölmek için güzel bir birleşim bana göre.
Günümüzde sahile demirlemiş özel, büyük yolcu gemileri şehrin ayrılmaz bir parçası. Zira Kotor oldukça popüler bir destinasyon. Açıkta demirlemiş büyük bir gemi varsa, bolca da turist göreceğiniz garanti. Özellikle Old Town-Eski Şehir’de ve dar yollarında bu kadar fazla turistle gezmek pek zevkli değil. Şehirdeki sukuneti bozan da sadece bu kalabalıklar.
Şehir oldukça küçük, bir ucundan diğer ucuna bir saatte gezebilirsiniz. Şehrin en can alıcı noktası, şehri yukarıdan seyredebileceğimiz San Geovanni Kalesi. Şehrin kalbi olan Old Town’un içerisinden pek işaret ve tabela olmadığından sorarak ya da şansınıza güvenerek ulaşacağınız ilk basamaktan sonrası kolay. Aslında biraz da size kalmış. Kalenin zirvesi deniz seviyesinden yaklaşık 300 metre yükseklikte. Kalenin duvarlarının yüksekliği zaman zaman 20 metreyi buluyor. Toplam uzunlukları ise 4,5 kilometre. Dinlenerek 1 saatte, hızlı yürürseniz yarım saatte zirveye ulaşabilirsiniz sanırım. Ama birkaç kişiyseniz mutlaka birileri geride kalacaktır. Sizi kalenin zirvesine ulaştıracak ilk basamakları bulduğunuzda, sizden 3 Euro giriş ücreti isteyen görevliyi de bulmuş olacaksınız. Yukarıda sizi bekleyen manzara karşısında ücret çok uygun, onu söylemeliyim. Tırmanışa başladığınızda su satan birkaç satıcı bulmak mümkün ama oldukça pahalıya satıyorlar. Aşağıdan tedarikli çıkmakta yarar var, susayacağınızı garanti ediyorum.
Zirveye vardığınızda tarihi olarak pek bir şey yok ama manzara harika. Yukarıya çıkarken acele etmeyin, fotograf çekecek çok şansınız okacak. Zirveye yaklaştıkça, manzara da güzelleşiyor tabii ki. İnişte pek kolay olmuyor. Kendinizi durdurmaya çalışarak, birçok turiste yol vererek aşağıya iniyorsunuz. Bu tarihi bölgeyi de gezmek isteyebilirsiniz. İçerisinde genellikle butik dükkanlar var. Restorantlar haliyle dışarıya göre pahalı. Yukarıya çıkarken farkettiğiniz, Old Town’un nehirle buluştuğu, karşıya köprüden geçebileceğiniz bir köşesi var. Köprü üzerinden güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Birkaç dakikanızı da buraya ayırmanızı tavsiye ediyorum.
Eski Şehir'e bitişik nehir ve kaynağı
Yaşamak istediğim nadir yerlerden biri oldu Kotor. Çok güzel, yeşillikler içinde, denizle birleşen pek çok dere ve nehirle çevrilmiş. Turistler olmasa insan da görmeyeceksiniz. Denizin bir kenarına oturup sessizliği dinlemek de çok keyifli. Huzurunuzu bir tek arada sırada geçen arabalar bozuyor. Zirvelere doğru evlerde oturanlar, bu sessizliği arıyor olsalar gerek.
Kendinizi dinleyebileceğiniz güzel bir yer.
Yine aynı rotayı izleyerek Budva'ya dönüyorum. Deniz kenarları yine hareketli. Parklarda dolaşan insanlar, oyun oynayan, kendi müziklerini yapıp eğlenen gençler görüyorum. Bu ülke hatıralarımda küçük ama oldukça güzel bir yer edinecek.
Yarın sabah Tiran’a, daha bizden olduğunu umduğum bir şehre yola koyuluyorum. Bakalım bizi neler karşılayacak.
Daha fazla fotoğraf ve bilgi için facebook ve instagram hesaplarımı takip edebilirsiniz.