Henüz bıyıkları yeni terlemiş güzel yüzlü Prixus kız kardeşine sarılmış korkuyla beklemekteydi. Adaletin ve gücün timsali
Kral babası, annelerinin ölümünden sonra kötü üvey annenin etkisinde onların bir dağ başında kurban edilmesine karar vermişti. İşte tam o sırada melek anneleri altın postlu bir koç gönderdi. Hemen sırtına atlayıp barış huzur ve bolluk dolu Gürcistan dağlarına doğru çıktılar yola. Tam Çanakkale üzerinden geçerken minik kız kardeş Helle, öyle beğendi ki bu toprakları koçun sırtından atlayıp burada Hellespost uygarlığını kurmaya karar verdi. Prixus devam etti. Üzüm bağları, bolluk ve bereket dolu Gürcistan dağlarına vardığında altın postlu koçu kurban etti ve postunu kutsal meşe ağacına astı Zeus adına. Artık bu post sahibine sonsuz güç ve zenginlik getirecekti.
Aradan geçen bin yıllar boyunca mutlu yaşadı bu bereketli topraklar. Ta ki Ege'nin hırçın sularından gelen usta denizci Arganotlar ve cesur prens İaosun onu ele geçirmek için gelene dek. Ülkenin adil ve güçlü kralı Ayet, 'elbette' dedi. Büyülü ejderhaları, ateş püsküren öküzleri ve dev savaşçıları yenerse neden olmasındı. Oysa Kral Ayet’in kızı MEDEA aşık olmuştu ilk görüşte bu cesur prense. Hazırlattığı sihirli merhemi sürdü ve tüm savaşlardan hiç yara almadı İaosun. Sonra altın postu ve kralın kızı Medea’yı kaptığı gibi kaçtı kendi ülkesine. İşte o günden beri bu bereketli, güzel ve huzur dolu topraklar hep mahsun kaldı biraz. Hak ettiği değeri bulamamış, içindeki cevheri zenginliği sunamamış, biraz mahzun, biraz hüzünlü.
Duyduğunuz tüm önyargıları unutun. Hatta uçakta gelirken yanınızda oturan cebi tomarla 200’lük banknot dolu kumarbaz abilerin, burası geleceğin Kıbrıs’ı olacak öngörülerini bile.
İçinde her dönemden izler saklar bu şehir. Tek bir fotoğraf karesinde bile Eski Yunan Uygarlığı'ndan, SSCB döneminden ve günümüz Dubai’sini andıran modern gökdelenlerden örnekler sunar. Açtıkça size şaşırtan bir Matruşka’dır adeta.
Karadeniz'in sakinliğine şaşırır, balığın bolluğuna ve ucuzluğuna doyamazsınız. Şarabın lezzetine bayılır, meyveli sodaların kokusunu unutamazsınız. Henüz tabağınızda nefis peyniri cızırdarken Haçapuri pidesinin, gözünüz kayar yan tabaktan Hinkal Mantısı aşırırsınız.
Evet Karadeniz’dir, yeşildir elbette, ama 3000 çeşidiyle dünya birincisi bir botanik parkta gezerken kendinizi kaybedebilirsiniz. Oysa az evvel pazara uğramış birbirinden lezzetli ve doğal meyvelerin tadına bakmışsınızdır.
Güvenlik endişesiyle geldiğiniz bu şehirde teyzelerle amcalarla sarmaş dolaş olup, asıl İstanbul metrosundaki bakışlardan irkilmiş olabilirsiniz.
Tam da şu sıralar devam eden ve başrolünü dünyada Kanuni kadar tanınmış oyuncumuz Halit Ergenç ve ünlü Hollywood yıldızlarının oynayacağı bir film var. Kült yazar Kurban Said'in 33 dile çevrilmiş roman kahramanları Azeri delikanlı Ali ve cesur Gürcü kızı Nino'nun hüzünlü hikayesini ve ilginç siluetlerini izlemelisiniz sahilde. Metalden yapılmış birbirine tam kavuşacakken yine ayrılan bu hareketli heykeller belki aşkın dinler, ırklar ve zamanları aşan gücünü hatırlatacaktır size.
Aldığı AB fonlarıyla harika parklar, müzeler ve meydanlar yaratılmış Batum’da. Teleferikle şehre ve Karadeniz'e şöyle bir tepeden bakın. Neredeyse TL ile aynı Lari’si olan bir ülkede turist olabilmenin keyfine varın. Türkçe bilme ihtimali yüksek taksi şoförünüzle Sarpi dağlarında çağlayanlar, nehirler ve tarihi taş köprülerde doğanın kalbine dokunun. Çok yıldızlı şahane otellerde takım elbiseli Türk kumarbaz abileri tanımazdan gelebilirsiniz. Siz şehre karışın, hala biraz Sovyet, hala biraz mitolojik, hala yer yer Türk kalmış Batum’u tanıyın.
Gürcistan’ın Acara Özerk Bölgesi başkenti olan bu şehre pasaportsuz, pulsuz ve önyargısız gidin. En az 3 gece ayırın, eski sokakları, sahilleri, parkları ve lokantaları yürüyerek keşfedin. Emin olun, ne keşfetmek istiyorsanız, onu bulacaksınız :)
Bunları Biliyor Musunuz?
#Batum'un çoğunun bir zamanlar Çoruh nehri alüvyonlarından dolayı bir bataklık olduğunu ve Stalin'in doğduğu bu toprakları verimli hale getirmek için çok sayıda okaliptus ağacı diktirdiğini, hatta 'Ben giderim Batum'a Batum'un batağına 'türküsünün buradan geldiğini
#Bu şehrin aslında Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Misak'ı Milli sınırları içinde kaldığı ve ilk meclise vekil yolladığını, daha sonra yapılan anlaşma sonucu Gürcistan'a evlatlık verildiğini
#Batum pazarında yemyeşil kırlarda otlamış, doğal şartlarda yetişmiş miss gibi dana etlerinin kemiksiz yalnızca kilosu 12 Lari'ye satıldığını biliyor muydunuz?
Modern, şık, temiz ve nazik misafirperverliğiyle bizi harika ağırlayan Radisson Blu Hotel'e, tüm gezi boyunca bu harika ülkeyi keşfetmemiz için rehberliğini ve nezaketini bir dakika yanımızdan ayırmayan Gürcistan Ajara Turizm Departmanı'na ve her zaman bir gezi sitesi olmanın çok ötesinde en bi şahane arkadaş, rehber, yoldaş ve kanka olan dünya tatlısı GEZİMANYA ekibine koskocaman, en sahicisinden sevgi ve teşekkürlerimle...