Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Sinop, Çorum, Çankırı, Karabük ve Bartın’la sınırı olan bir ilimizdir. Eski bir yerleşim olan Kastamonu, M.Ö. 18. yy.’da Gaslar’ın vatanı olmuş. Daha sonra Hititler, Frig’ler, Kimmerler, Lidya’lılar, Pers’ler, Patnos, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapmış çok fazla tarih ve kültürel zenginliği olan illerimizden biridir.
Şehri gezmeye il merkezindeki Nasullah Kadı Külliyesi’nden başlıyoruz. Külliyenin yapımı 1506 y tarihlenmekte. Kastamonu’nun sembolleri arasında bunan bu yapı Kastamonu valisi Nasullah Efendi tarafından yaptırılmış. Cami girişinde bulunan şadırvan ile Münire (Bayraklı) ve Tevfikiye medreseleri daha sonra eklenerek genişletilmiş. Münire Medresesi günümüzde turistik yerel ürünlerin satıldığı bir çarşıya dönüştürülmüş.
Buradaki küçük dükkanlardan Kastamonu el sanatlarına ait pek çok ürün alabilirsiniz. Nasullah Camii’nin minberi Kastamonu’ya özgü ağaç işçiliğinin en güzel örneklerini sunmakta. Minberdeki ağaç işçiliği ve duvardaki kök boyalı süslemeler ve hat işçiliği görülmeye değer. Caminin şadırvanından su içerseniz Kastamonu’ya tekrar tekrar gelmeyi garantiliyorsunuz. Böyle bir inanış var. Bu tarih kokan şehre tekrar gelebilmek için biz de şadırvandan su içiyoruz. M. Akif Ersoy Kurtuluş Savaşı yıllarında yaklaşık 2 ay burada kalmış. Halkı Milli Mücadeleye katılmaya teşvik edici vaazlarını burada vermiş. Kastamonu ilimiz Milli Mücadele’de en fazla şehit veren illerimizden biridir. Özellikle Araç ilçesi nüfusa oranla 1. Dünya Savaşı’nda en fazla şehit veren ilçeler bazında ilk sırada yer alıyor.
Kastamonu’da Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı dönemlerine ait pek çok külliye, cami, türbe, köprü, han, hamam bulunuyor. Bu nedenle inanç turizmi açısından yerli ve yabancı turistin çekim odağı. Nasullah Kadı Külliyesi’nden başka Yılanlı Külliyesi, İsmailbey Külliyesi (Aşağı İmaret), Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi, Yakup Ağa Külleyesi (Yukarı İmaret) ile Atabey Camii Hepkebirler Camii, İsfendiyarbey Camii, Ferhatpaşa Camii, pek çok türbe, şehitlik ve anıtlara sahiptir.
Nasullah Kadı Külliyesi’nden çıkarak yine Nasullah Kadı tarafından yaptırılmış, Nasullah Kadı meydanı ile Kuyudibi arasındaki geçişi sağlayan köprüden geçerek Cumhuriyet Meydanına geliyoruz. Bu köprü Karaçomak deresi üzerinde 15. yy.’a ait olup, Kastamonu’nun sembollerinden birisidir.
Cumhuriyet Meydanı etrafı tarihi binalarla çevrili büyük bir meydan tam karşıdaki Valilik Binası tüm heybeti ile sizi karşılıyor. Meydanın ortasındaki Şerife Bacı ve Atatürk Anıtı Kastamonu’nun en önemli sembolü. Kurtuluş Savaşı sırasında cepheye mermi taşırken donarak ölen kahraman Türk kadını Şerife Bacı, kahraman askerlerimiz ve büyük önder M. Kemal Atatürk anısına dikilmiş bu güzel anıtın etrafındaki parkta oturarak çevredeki tarihi binaları ve saat kulesini gözlemliyoruz.
Park’ın bir köşesindeki tarihi Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi’nden de söz etmeliyim. Bu lise Türkiye’nin ilk lisesi olma özeliğini taşıyor. Buradan mezun olan kişilerin büyük çoğunluğu çok önemli mevkilere gelmiştir.
19. yy. sonları ile 20. yy. başlarında yapılan tarihi Kastamonu evleri şehre ayrı bir güzellik katmakta, kültürel mirasa tanıklık yapmaktadır. Kastamonu evleri 3 kuşağın birlikte yaşayabileceği geniş aile biçimine uygun tasarlanmış, sofaya açılan odalardan oluşuyor. Sofalar, tüm aile bireylerinin birlikte paylaştığı ortak bir mekân. Sofalara açılan odalar ise her aile için ayrı bir bölüm. Oda içlerinde yüklükler ve dolap içlerinde banyoları bulunuyor. Evlerin temel kısmı taş, üst kısmı ahşap, zemin kısmı ahır ve odunluk olarak kullanılıyor. Kastamonu merkezde koruma altına alınan 358 adet geleneksel Türk evi bulunuyor.
Daha sonra Valiliğin arkasında şehre hakim bir tepe üzerindeki saat kulesine geliyoruz. 1885’e tarihlenen bu saat kulesi Abdurrahman Paşa tarafından tamamen kesme taştan yaptırılmış. Kulenin bulunduğu yerden çaylarımızı içerek şehri seyrediyoruz.
Kent merkezindeki Arkeoloji Müzesi görülmeye değer. Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Osmanlı beylikler dönemlerine ait arkeolojik eserler ile Atatürk’ün Kastamonu’ya geldiğinde kullandığı eşyalar sergilenmiş. M. Kemal Atatürk 1925’te Kastamonu’ya geldiğinde Şapka ve Kıyafet İnkılabı ile ilgili nutkunu burada yapmış.
Yine kent merkezinde bulunan Livapaşa Konağı (Etnografya Müzesi) görülmeye değer yerlerden biri. 1870’li yıllarda yapılmış olan bu konak, dönemin kültürel özelliklerini yansıtan sivil mimari örneklerinden biri. Binanın haremlik ve selamlık olmak üzere 2 girişi var. Konağın üst katında baş oda, gelin odası ve misafir odası gibi bölümler yer alıyor. Burada dönemin yaşam tarzı mumya heykellerle canlandırılmış. Orta katta Kastamonu el sanatları (silah, giysi, bakırcılık, semercilik) sergileniyor.
Kastamonu’ya gelip de “kuyu kebabı” yemeden dönmeyin, ancak kuzu eti ile pişirilen bu kebap, kuzu mevsiminde yenmeli. Etli ekmek, bandırma, halukça ve de meşhur çekme helvasından yemeden, Taşköprü’den sarımsak almadan, yöresel taş baskı Kastamonu dokuma kumaşlarından sofra örtüsü, iğne oyası almadan dönmeyin.
Kentin güneybatısındaki tepede bulunan Kastamonu Kalesi’ne geliyoruz. Kalenin büyük bir kısmı yıkılmış. İç kalenin temel kısmı Bizans, sağlam kalan üst kısmı Candaroğulları dönemine ait. Kaleden şehri kuşbakışı izlemek ve fotoğraflamak ayrı bir zevk veriyor insana.
Kalenin bulunduğu tepe üzerinde Antik Çağ’dan kalmış kaya mezarları bulunmaktadır. Doğal kaya bloğu üzerinde, zeminden 8 metre yükseklikte oyulmuş olan bu mezarlar MÖ.7.yüzyılın başlarında Paphlagonialılar tarafından yapılmıştır. Mezarın üç ayrı girişi vardır. İçerisinde de üç ayrı mezar odası yer alır. Bu bölgede sekiz tane kaya mezarı bu¬lunmaktadır. Kaya Mezarları’nın ana girişinde bir tanrıça ile iki sfenks bulunuyor.
Kastamonu’da yayla turizmi giderek gelişmekte. Araç, Daday, Azdavay, Küre ve Tosya doğa turizmi ile ilgilenenler için çok iyi birer adres.
Ilgaz Milli Parkı da sahip olduğu doğal güzellikleri nedeni ile 4 mevsim turizme elverişlidir. Hem doğa turizmi, hem de kışın kayak turizmi için çok iyi bir adres. Her geçen gün burada turizm yatırımları arttırılıyor. Kış mevsiminde 40 cm – 1,5 m arasındaki kar kalınlığı ve kayak pistleri, kayak sporu yapanlar için de cazip. Şehir merkezinden günübirlik gidebilirsiniz. Dağda kalmak için ise tesisler mevcut.
Küre dağları üzerindeki Küre Dağları Milli Parkı 37 bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Park içindeki kanyon, şelale ve mağaralar ile uluslararası öneme sahip doğal ve bakir ormanlar, yaban hayatı ile sizleri cezbediyor. Özellikle sonbahar aylarında tabiatın zengin renkleri ile büyüleyici bir güzellik sunuyor. Yeşil, sarı, kırmızı ve toprak tonlarının renk cümbüşü muhteşem bir manzara oluşturuyor. Sonbahar aylarındaki burada bulunan renk cümbüşü dünyada çok az rastlanır cinsten. Bölgedeki Valla, Çatak, Aydos kanyonları ve Ilıca Şelaleleri mutlaka görülmeli.Kastamonu'da konaklamak için şehrin en güzel noktalarında bulunan Kastamonu otellerinden Golkoy Yasam Resort ve Kastamonu Kadıoğlu Konak iyi birer seçenek.