Bugün belki de seyahatimizin ABD tarafındaki en heyecanlı günü. Yıllardır filmlerde ve belgesellerde izlediğim Kennedy Uzay Merkezini gezeceğiz.

Otelimizin kahvaltısını pek beğenmediğimiz için ilk iş otelin yanı başındaki Ihop’a gitmek oldu tabii.

Burada kahvaltı yaparken dışarıda başka bir restoranın tanıtım aracı oldukça dikkatimi çekti. Bu Amerikalılar gerçekten herşeyi abartmayı pek seviyorlar.

Aracı fotoğrafladıktan sonra yola çıkma vakti geldi. Orlando ile Kennedy Uzay Merkezi arası yaklaşık 90 kilometre. Dümdüz doğuya doğru yol alıyoruz. Brevard County'de Merritt Adası'na geçeceğiz. Burada Bennett Causeway’i geçtiğimiz gibi coğrafya da biraz değişiyor. Pek çok bataklık görünümlü alan var. Bu nedenle de bu bölge farklı cins kuşların da uğrak noktasıymış, dolayısıyla kuş gözlemcilerinin de.

Neyse sonunda Kennedy Uzay Merkezi’ne ulaştık. Sabah saat 09:00 olmasına rağmen bilet kuyruğu epeyce uzundu. Yanlış hatırlamıyorsam kişi başı 60 $ ödedik. “Değdi mi?” derseniz, cevabım “kesinlikle son kuruşuna kadar değdi” olur.

KSC olarak kısaltılan Kennedy Uzay Merkezinin tam adı ise John F. Kennedy Space Center. Burası 1968 yılından bu yana NASA'nın tüm insanlı uzay uçuşlarında kullanılan uzay merkezi. Aynı zamanda burası üç uzay mekiğinin fırlatma ve gözetme tesisi olarak da hizmet veriyor. Biz biletlerimizi aldığımız gibi öncelikle NASA küresinin önünde fotoğraf çektirip, uzay mekiklerinin sergilendiği alana doğru yürüyoruz.

Ardından asıl NASA’nın merkezini roketlerin fırlatıldığı alanları görmek üzere araca biniyoruz. Tabii hepsini gezmemiz çok mümkün değil. Hem oldukça geniş bir alan hem de sadece turist olarak belirli alanlara girmeye izniniz var.

Bu tur esnasında NASA Binasını, roket fırlatma platformlarını, NASA Çalışanlarının ofislerini görüyoruz. Bu dev uzay üssüne Cape Canaveral diyorlar. NASA'nın insansız uzay uçuşları için bu istasyon kullanılmaktadır.

Uzunluğu yaklaşık 34 mil (55 kilometre) ve genişliği yaklaşık 6 mil (10 kilometre). Yüzölçümü ise 570 kilometrekare.

Her bir roketin ağırlığı yaklaşık 18 ton civarındaymış ve fırlatılırken 7 kilometre çapındaki alanı boşaltıyorlarmış. Bazı kullanılmış parçaları da görüyoruz. Roket fırlatılırken o ısı ile erimiş olan demir platform parçaları oldukça etkileyiciydi.

Dünyada uzay mekiklerini fırlatmak amacıyla dört tane fırlatma rampası inşa edilmiş ve bunlardan üç tanesi Amerika’da. Biri de Rusya’daymış.

Ardından NASA’nın gelen ziyaretçiler için hazırladığı bölüme geçiyoruz. Burası girişinden çıkışına kadar çok etkileyici.

Yaklaşık 20.000 çalışanı olan NASA’nın öncüsü olan kuruluş ise 1915 senesinde kurulmuş olan ve uçaklar üzerinde çalışmalar yapan NACA (National Advisory Committee for Aeronautics/ Havacılık Alanında Ulusal Danışma Komitesi) imiş.

4 Ekim 1957 senesinde Sovyet Uzay Programı çerçevesinde uzaya ulaşmayı başaran ilk insan yapımı uydu olan Sputnik 1’in başarısı Amerika’yı bu yönde yüreklendirmiş. Uçak konusunda yetkin olan almanların da ekibe katılması NASA’nın başarısında büyük paya sahipmiş. NASA 29 Temmuz 1958 senesinde kurulmuş. 1 Ekim 1958’de 4 labaratuar ve 8.000 çalışan ile Wernher von Braun'un liderliğinde faaliyete başlamış. Daha sonradan Askeri Balistik Füze Ajansı (Army Ballistic Missile Agency) ve Donanma Araştırma Labaratuvarı NASA'ya dahil edilmiş.Mottosu ise “For the Benefit of all” yani “Herkesin iyiliği için

Girişte bir uzay mekiği resmi yer alıyor. Burada resim çektirilirken ışıklar sönüyor ve sunum başlıyor.

Hepimizi sıralara oturtuyorlar ve ilk uzay mekiğinin gönderildiği anı bize an ve an yaşatıyorlar. Sanki yıllar öncesine gittik ve roket kumanda odasının içindeyiz. Belgesel görüntüleri ile de destekleri sunumda astronotların hazırlanması, uzay mekiğine binmeleri, kumanda odasındaki heyecan ve ateşleme geri sayım ile bizlere de yaşatılıyor. Biz de tarihin yazıldığı o ana tanıklık etmiş oluyoruz.

Tabii yıllar içinde NASA uzay’da pek çok çalışmalar yapmış ve yapmaya da devam ediyor. Bu çalışmalar sırasında da pek çok uydu, teleskop ve uzay mekiği kullanmış. Bunların bir kısmı ise artık emekliye ayrılmış ve buradaki bölümde sergileniyor.

Uzay Mekiklerinin boyunun Özgürlük heykeli ile kıyaslandığı tablo bir hayli ilginçti.

Hele de uzay mekiğinin ve onu ateşleyen alt kısmının bu derece büyük olduğunu hiç tahmin etmiyordum.

Aynı alanda astronotları taşıyan araç ta sergileniyor.Astronotlar hazırlandıktan sonra uzay mekiğine transferleri bu araçlar ile gerçekleştiriliyormuş.

NASA'nın şimdiye kadar yaptığı uzay çalışmaları, büyük oranda başarıya ulaşmış. Ancak tabii Amerika Birleşik Devletleri’ne de milyarlarca dolara mal olmuş. Bu bölümde yıllar içerisinde değişen ve gelişen astronot kıyafetlerini görüyoruz.

Uzay kapsülü ve ayda kullanılan araç da yine burada sergilenenler arasında.

Yine burada bir camekan içerisinde korunan Apollo projesi kapsamında aydan getirilmiş bir taş parçasına dokunabiliyorsunuz.

1961–1972 yılları arasında gerçekleştirilen Apollo Projesinin yaklaşık $202 billion olduğu tahmin ediliyor.

12 Nisan 1961'de uzaya çıkarak Dünya'yı uzaydan gören ilk insanSovyet kozmonot Yuri Alekseyeviç Gagarin idi. Dolayısı ile ardından Amerikan hükümeti kesenin ağzını açmış ve sonsuz bir finansman sağlamış.

Ardından başlatılan Apollon Projesi kapsamında da aya ilk ayak basan kişi Apollo 11 yolculuğu ile 20 Temmuz 1969 senesinde Neil Armstrong olmuştur. Ay üzerinde yaptığı yürüyüşte söylediği “insan için küçük, insanlık için dev bir adım” cümlesi de kendisi ile birlikte tarihe geçmiştir.

Ardından aya ikinci ayak basan kişi ise Buzz Aldrin’dir. Apollo 13 ise tarihteki yedinci insanlı ay yolculuğu projesi. 11 Nisan 1970'te fırlatılıyor ancak iki gün sonra, uzay aracında meydana gelen patlama nedeni ile mürettebat Ay'a inememiş ve uzay tarihinin en ilginç kurtarma operasyonuna sahne olmuş. Tarihe "başarısız başarı" olarak geçmiştir.

Buradaki gezimiz sonrasında ise Atlantis Uzay Mekiğini görmeye gidiyoruz.

NASA’ya bağlı olan Atlantis uzay mekiği ilk uçuşunu Ekim 1985'te son uçuşunu ise 8 Temmuz 2011'de gerçekleştirmiştir. Ardından da NASA’nın mekik programı sona ermiştir. NASA'nın 4. uzay mekiği olan Atlantis gerçekten görülmeye değer.

Tabii bu bölümde sadece uzay mekiği sergilenmiyor. Bunun yanında uzay mekiği içerinizde yer alan modüller, farklı bölümlerin kesitleri de sergileniyor.

Yine uzay mekiği içerisinde astronotların nasıl yaşadıklarını anlatan bölümle yer alıyor. Yattıkları yerler yemek yedikleri bölüm, tuvaletleri,… Hepsine oldukça uzun vakit ayırmak gerekli.

Bir diğer bölümde ise NASA’nın uzay mekiklerinden bahsediliyor. 1977’de Enterprise ile başlayan uzay mekiklerinin en sonuncusu 1992’deki Endeavour.

Enterprise Uzay Mekiği: NASA tarafından inşa edilen ilk uzay mekiği. Atmosfer içinde test edilmiş ancak ısı kalkanı olmadan inşa edildiğinden uzay uçuşu yeteneği yokmuş.

Columbia Uzay Mekiği (1981 - 2003): Uzaya çıkan ilk uzay mekiğidir. İlk uçuşunu 12 Nisan 1981 yılında gerçekleştirmiş olan mekik 1 Şubat 2003 yılında iniş sırasında infilak etmiş. Bu mekiğin ilk uçuşunda içinde sadece 2 tane astronot varmış: John W. Young ve Robert L. Ciripen.

Challenger Uzay Mekiği (1983 - 1986): İlk uçuşunu 4 Nisan 1983 yılında yapan mekiğin toplam 9 uçuşu bulunmaktadır. 10. Uçuşu için kalktıktan 73 saniye sonra 28 Ocak 1986'da infilak etmiş ve içerisindeki 6 astronot ve bir öğretmenden oluşan mürettebat hayatını kaybetmiştir. (Francis R. Scobee, Michael J. Smith, Ellison S. Onizuka, Judith A. Resnik, Ronald E. Mc Nair, Christa McAuliffe, Georgory B. Jarvis) Bu talihsiz olay da merkezde canlandırılmaktadır.


 
Discovery Uzay Mekiği (1984-2011): İlk uçusunu 1984 yılında yapan Discovery, birçok göreve katılmış ve son uçuşunu 2011’de tamamlamıştır.
 
Endeavour Uzay Mekiği (1991-2011): NASA'nın en son uzay mekiği olan Endeavour, Challanger faciasından 6 sene sonra kullanılmaya başlanmıştır. İlk uçuşunu 1992 yılında gerçekleştirmiştir.
 
Yine bu bölümde astronotları taşıyan araçlardan örnekler sergileniyor.


 
Bu etkileyici merkezden ayrılmadan önce bir de yerçekimsiz alana giriyoruz. Ancak bu sizleri yanıltmasın çünkü yer çekimsiz alan değil aslında burası. Uzay mekiği fırlatılışını deneyimlediğimniz bir yer.
 
Önce üzerinizdeki tüm eşyaları, bozuk paraları, gözlük kalem yani üzerinizden düşebilecek her tür eşyayı kasalara kilitliyorsunuz. Sonra ayrı bir alandan karanlık bir odadaki uzay mekiğine biniyorsunuz. Anonslar eşliğinde uzay mekiği fırlatmaya hazırlanıyor ve uzaya çıkıyorsunuz, tabii canlandırma olarak. Çok çok etkileyici değil, ama sıra yoksa denenmeli.
 
Çıkışta da Astronot kıyafetleri içinde bir fotoğraf çektirmeden olmaz tabiiJ


 
Biz hem eğlendik hem bilgilendik. Orlando’ya giderseniz Kennedy Uzay Merkezi gezisini ilk sıraya yazın.
 Şimdiden iyi seyahatler…

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni