Lut Gölü / Ölü Deniz: Dünyanın En Alçak Noktası

Kutsal Nebo Dağı ziyaretimizden sonraki gezi noktamız dünyaca ünlü ve en ilginç yerlerden biri. Deniz seviyesinden yaklaşık 400 - 460 metre aşağıdaki Ölü Deniz, diğer adıyla Lut Gölü, dünyanın en alçak, en çukur noktası. Aynı zamanda da MÖ 4000 yıllarında bir çöküntü sonucu oluşmuş bir fay hattı. Büyüklüğü 25 x 85 kilometre, derinliği 146, en derin noktası ise 376 metre.

Ölü Deniz, adı üstüne ölü bir deniz, hiçbir yaşam belirtisi olmayan, içerisinde canlı tek bir varlığın yaşamadığı bir deniz. Ne deniz hayvanları ne de tek bir bitki bile yok, zira Şeria Nehri’nin getirdiği maddelerin göle akması ve aşırı sıcak nedeniyle aşırı buharlaşmanın etkisi ile denizin tuz oranı % 35. Ege ve Akdeniz’deki tuz oranının % 4 - 6 olduğunu düşünürseniz ne denli tuzlu olduğunu düşünün artık.  

Bu yoğun tuz oranı nedeniyle Ölü Deniz’de suya girmek, ama sadece ve sadece girmek hayli ilginç, zira asla ve asla yüzemiyorsunuz. Suya girdiğinizde ancak bel hizasına kadar batabiliyor, kesinlikle tam olarak batamıyorsunuz. Denizin üzerinde kitabınızı, gazete veya derginizi rahatlıkla okuyabilirsiniz, eminim bu pozu veren turistlerin fotoğraflarını görmüşsünüzdür. Ben de girdim elbette Ölü Deniz sularına, ama gazete kitap okumadım, artık sudan çıkmaya karar verdiğimde, ayağa kalkmak istedim ama ayaklarımı yere basmakta bile zorlandım. Bir görevli elimden tutarak kaldırmasa epeyce debelenecek, zor kalkacaktım :)

Otellerin plajında mutlaka görevliler, cankurtaranlar var, gelen misafirlere bilgi veriyor ve yapılmaması gerekenler hakkında uyarıyorlar ve gerektiğinde de yardımcı oluyorlar.

Yapılmaması gerekenler neler diye soracak olursanız, örneğin kesinlikle sırt üstü yatmalı, asla yüzükoyun dönmemeli, yüzünüzü kesinlikle suya sokmamalısınız, kulaç atarak yüzmek mi? Hayal bile etmeyin, yoğun tuz gözlerinizi feci şekilde ve uzun süre öyle bir yakar ki sormayın. Bir deniz gözlüğü de alsanız hiç ama hiç fena olmaz. Benden bir tavsiye de, giderken bir deniz ayakkabısı mutlaka götürün, ayağınızda yara, yarık vs. varsa tuz çok fena yakabilir.

Lut Gölü aynı zamanda da bir şifa merkezi, suyu ve tuzu da neredeyse her derde deva. Kan dolaşımını hızlandırıyor, toksin atıcı, hücre yenileyici, vücudunuza ferahlık, dinçlik verici, yağları da erittiği söyleniyor. Doğru ise sedef hastalarına müjde, sedefe de iyi geliyormuş. Bir de cildi pürüzsüz ve yumuşacık yaptığı söyleniyor ki eminim duymuşsunuzdur, birçok kozmetik firması, gerek gölden elde edilen tuz ve çamur bazı ürünlerinin içeriğine karıştır yüz, vücut kremleri, losyon, peeling tuzu satan mağazalar var. Zaten söylemeye gerek yok, eminim duymuşsunuzdur, buraya gelenlere dostları illa ki sipariş verirler. Her köşede neredeyse satış mağazalarını göreceksiniz. Biz de aldık elbette, ancak söylemem gerek, oldukça pahalı olsa da ben aldığım tüm ürünlerden memnun kaldım.

Ölü Deniz’in suyu kadar çamuru da şifalıymış ve cilt sorunlarına iyi geliyormuş. Plajlarda derin ve büyükçe çanakların içine doldurulmuş çamura bulandıktan sonra denize ve sonra da mutlaka duşa girmelisiniz. Ben denize girip keyif yaptım elbette ancak çamura bulanmadığımı itiraf etmeliyim, çok inanasım ve bulanasım gelmedi doğrusu… Ancak doğanın bu mucizesinden yararlanmak için belki de bir kez denemeye değebilir elbette. Şifalı olmasa da kim bilir belki de cildinizi yumuşatıyordur.

Otelimiz Mövenpick, tam deniz kenarında, cennet gibi bahçesiyle güzel keyifli bir otel.

Ölü Deniz’e plajı olan bir otel, ancak plaja inene kadar epey yürümeniz ve basamak inmeniz gerekecek elbette. Yürüyemeyenler içinse golf arabaları belli bir seviyeye kadar iniyor. Denize girmek istemeyenler için tatlı su havuzları da var tabii.

Yaklaşık MÖ 1800’lü yıllarda oluşmuş Ölü Deniz’e aynı zamanda Lut Gölü de denmesinin nedenine gelince, Lut’un peygamber olarak gönderildiği ve Lut Kavmi’nin yaşadığı Sodom ve Gomore şehirlerinin, bu gölün altında kaldığına dair olan inanç. Bu kentlerin yok olmasına tanıklık etmesi nedeniyle de oldukça önemli bir yer. Şimdilerde o dönem medeniyetinden ise eser kalmamış. 
Biz, artık İstanbul’a uçmak üzere tekrar Amman’a dönüyoruz, böylece sürprizlerle dolu Ürdün gezimiz de sona eriyor. Umduğumdan çok daha fazlasını bularak ve çok etkilenerek döndüğüm ülkelere bir yenisi daha eklenerek dönüyorum. Ürdün’ü gezi programınıza almanızı kesinlikle öneriyorum.

Yazı dizisinin birinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/her-kosesinde-bir-hazine-saklayan-kucuk-komsumuz-urdun
Yazı dizisinin ikinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/dunyanin-hala-yasanilan-en-eski-sehri-amman
Yazı dizisinin üçüncü bölümü için tıklayın:https://gezimanya.com/GeziNotlari/colde-bir-roma-kenti-dogunun-pompeisi-ceras
Yazı dizisinin dördüncü bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/urdunun-col-kaleleri
Yazı dizisinin beşinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/tarihi-kral-yolu-uzerindeki-muhtesem-mozaikler-medeba
Yazı dizisinin altıncı bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/petra-binbir-renkli-gul-sehri-1
Yazı dizisinin yedinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/petra-binbir-renkli-gul-sehri-2
Yazı dizisinin sekizinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/kucuk-petra-gizli-kalmis-soguk-kanyon
Yazı dizisinin dokuzuncu bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/rum-vadisi-wadi-rum-marsa-gidiyoruz
Yazı dizisinin onuncu bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/akaba-al-aqabah-urdunun-kizildenize-acilan-kapisiYazı dizisinin onbirinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/nebo-dagi-kutsal-topraklara-giden-yolun-son-duragi-medeba

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.