Dünyanın bir ucuna gidip, hemen yakındaki Ürdün’e gitmedin mi diye şaşıran dostlarım var, haklılar… Yaşlar ilerlemeden uzak ülkelere gitmeyi hedefledim hep. Uzak rotalar, uzun uçak süreleri, saat farkları, birkaç ülkeyi kapsayan geziler, haliyle de oldukça uzun süren geziler yaptım. Şimdi artık çok uzun süren gezilerden çok bir hafta - on günü geçmeyecek gezilere geldi sıra :)
Ürdün birçoğumuzun seyahat listesinde hep ertelenen, sonunda yer alan ya da listede hiç olmayan bir seyahat noktası, benim için ise çok merak ettiğim ama hep ertelediğim bir rotaydı. Bu kış nihayet, ülkenin beşte dördünü kaplayan çölleri, değişik doğa yapısı ve ünlü Petra kentini artık görmem gerektiğine karar verdim ve gittim. Gerçekten de her köşesinde sakladığı hazineler buldum ve düşündüğümün çok daha fazlasını bularak ve de çok etkilenerek döndüm.
Ürdün denince hepimizin aklımıza Petra, Petra denince de o meşhur fotoğraf karesi gelir, oysa Ürdün sadece Petra değil, Petra ise sadece o karedeki tapınaktan ibaret değil. Ancak Dünyanın Yeni 7 Harikası’ndan biri gizemli Petra’ya görmek için bile bu ülkeye gidilir.
Gezginler için müthiş heyecanlı bir ülke. Petra’nın yanı sıra, pek de bilinmeyen, zengin tüccarların şehri Küçük Petra Antik Kenti var.
“Mars” filminin çekildiği ilginç Rum Vadisi, Kasr Amra, Um Er Rassa gibi UNESCO’nun koruma altındaki Dünya Mirasları, antik kentler, tapınaklar, kiliseler var.
Hz. Musa’nın Mısır’dan kutsal topraklara yaptığı yolculuğun son durağı Nebo Dağı, İncil’de adı geçen Bathani…
Ceraş Antik Kenti…
Mozaikleriyle ünlü Medeba gibi kültürel varlıklarının yanı sıra değişik doğa yapısı, inanılmaz güzellikteki şekilleri ve renkleriyle kaya oluşumları, çölleri, müthiş bir tabiatı var.
1.000 metre yüksekliği ile Orta Doğu’nun en yüksekte kalan kara parçası ama aynı zamanda da dünyanın en alçak bölümü, deniz seviyesinin 430 metre aşağısındaki Lut Gölü-Ölüdeniz de bu ülkede. Gölün tuz oranı ise %25 – 33, denizlerdeki oranın %4 olduğunu düşünürseniz suyun üzerinde oturarak gazete okurken bile batmıyorsunuz dersem abartmış olmam.
Ben tüm bu güzellikleri gezdim, gördüm, şimdi bir kez de hep birlikte gezmeye ne dersiniz?
Belki de Orta Doğu’nun en sakin ve huzurlu ülkesi; öyle ki suç oranı, hırsızlık, terör, intihar oranı sıfıra yakın ve komşusu İsrail ile de dost olan tek Arap ülkesi, Ürdün. Ülkenin beşte dört gibi büyük bölümü çöl olsa da Rum Vadisi’nin altında, yani çölün altında su bulmuşlar. Petrolleri yok ama tarımda oldukça ileriler, mini patlıcan, mini domates gibi ürünleri oldukça lezzetli. Biz zeytin ağaçlarımızı keserken Ürdün zeytinciliğe başlamış, üzüm yetiştiriyor ve şarapçılığa yatırım yapıyorlar, kendi şarap markaları bile var, içki çok pahalı olsa da serbest, hatta artık şarap tadım turizmi bile başlamış.
Kadınları soracak olursanız, kadının adının da yeri de var bu ülkede. Günlük yaşamda kadınlar ve erkekler aynı ortamda, aynı meslekleri yapabiliyorlar, ben kadın trafik polisi de, taksi şoförü de gördüm,ancak yüksek mevkilerde örneğin bir yargıtay başkanı gibi bir mevkide görülmemişler.
Çocuklar kız - erkek karışık gittikleri anaokulundan sonra ilkokulundan itibaren ayrı okumaya başlıyorlar, üniversitede ise yine kız - erkek karışık okuyorlar.
Hz. İsa’nın ülkeye adını veren Ürdün Nehri’nin kıyısında vaftiz edildiği, Papa’nın Amman’a uçarak bu noktayı ziyaret etmesiyle kesinleşince Ürdün artık Hıristiyan dünyası için de önem kazanmış.
Emevilerden, Babil, Pers, Asur ve Büyük İskender’e, Roma, Bizans ve Osmanlı’ya kadar birçok devletin hükümranlığı altına giren Ürdün çok sayıda kültüre ev sahipliği yapmış. İşte biz de bu “İmparatorlukların izlerini” sürmeye geldik.
MÖ 300 yılında Pers devletini yendikten sonra Ürdün'ü ele geçiren Büyük İskender tarafından fethedilen Ürdün daha sonra Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilir. Derken Hilafet ordusu, Bizans İmparatorluğu ve son olarak da Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında (Mercidabık Savaşı) Osmanlı tarafından fethedilir. 1. Dünya Savaşı sonrası İngiltere’nin gözetiminde bir devletken 1923’de bağımsızlığını kazanır. Kral Hüseyin’in 1994’te imzaladığı anlaşmayla İsrail ile barış yapmış tek Arap ülkesidir. Ülkede parlamenter rejim olsa da Başkan Kral istediği zaman hükümeti lağvedebiliyor. Orta Doğu’nun karmaşasına bulaşmayan bir politika izlediği için halk kralını seviyor. İçkinin serbestçe satıldığı, gökdelenlerin hızla yükseldiği ülke hızla modernleşiyor.
Ürdün’den tadına bakmadan dönmemeniz gereken yiyecekler ise humus, tabule salatası, falafel, zahterli pide, pilavlı et yemekleri, maklube ve üstüne de Arap kahvesi ve kaymaklı künefe.
Ürdün’e giderseniz 2 kıta ve 4 ülkeyi görmüş kadar olursunuz, zira Akabe Körfezi 4 ülkenin kesiştiği yer; Ürdün, Mısır, İsrail, gözle görülmese de Suudi Arabistan.
Şimdi, bize vize uygulamayan bu küçük ülkenin dünyaca ünlü yerlerini birlikte gezelim.
Yazı dizisinin ikinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/dunyanin-hala-yasanilan-en-eski-sehri-ammanYazı dizisinin üçüncü bölümü için tıklayın:https://gezimanya.com/GeziNotlari/colde-bir-roma-kenti-dogunun-pompeisi-ceras
Yazı dizisinin dördüncü bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/urdunun-col-kaleleri
Yazı dizisinin beşinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/tarihi-kral-yolu-uzerindeki-muhtesem-mozaikler-medeba
Yazı dizisinin altıncı bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/petra-binbir-renkli-gul-sehri-1