Ürdün'ün Çöl Kaleleri

İpek Yolu üzerinde inşa edilmiş ilginç yerler görmek için sabah erkenden düşüyoruz yollara. Çölde yük taşıyan kervanların geçtiği “kervan yolları” yakınlarına kervanlar için bir dinlenme durağı, aynı zamanda da güvenlik amacıyla yapılmış çok sayıdaki kale, şato ve saray kalıntılarının bulunduğu “Çöl Kaleleri” bölgesine gidiyoruz. Bu küçüklü büyüklü kervan durakları Nebatiler ve Romalılar döneminden beri var olmuş ve önemini korumuş.

İlk durağımız, 8.yüzyılda inşa edilmiş ve Çöl Kalelerinin en bilinenlerinden biri, HaranaHaraneh Kervansarayı - Qasr Al-Kharanah.

Emeviler döneminde, çöldeki köprübaşları ve baharat yollarının kesiştiği bölgede, İpek Yolu üzerindeki heybetli bir kale. Dört köşesinde ve dört duvarın ortasında kuleler göze çarpıyor. Duvarlardaki dar pencereler, kaleyi koruma amacıyla olsa gerek, oldukça küçük ebatlarda yapılmış. Kare planlı ve iki katlı kalenin giriş katı, ortada bir avlu ve etrafında çok sayıdaki odalardan oluşmuş. Emevi döneminin bölgedeki erken İslam sanatının önemli mimari örneklerinden olan kalenin üst katındaki Güney cephesine bakan odaların süslemeleri Irak ve Mezopotamya sanatı örneklerini sergilemekte. Dışardan bakıldığında oldukça iyi korunmuş görünen kalenin içi ise oldukça harap durumda.

Kasr Amra -Qusayr Amra,UNESCO Listesi’nde ve çöl kalelerinin en önemli ve ünlülerinden. Bir hamam ve av köşkünden oluşan ve dışarıdan pek gösterişli görünmeyen yapının içine girdiğiniz anda sizi müthiş görüntüler ve 8. yüzyıla ait çarpıcı, etkileyici freskler karşılaşacak.

Erken İslam mimarisi ve sanatının çok güzel, bir o kadar da önemli örnekleri tüm duvarlar, tavan, kolon ve kemerleri sarıp sarmalamış.

Resim ve fresklerdeki, mitolojik hikâyeler, hayvan figürleri, av sahneleri, müzik aleti çalan sanatçılar, dövüşten önce ısınan güreşçiler, av sahneleri ve Emevi Halife’si ile etrafındaki yöneticiler, hükümdarlar, kralların resimleri kasrı önemli kılmakta.

Ancak belki de en çarpıcı olan ve mekânı özel ve ilginç yapan, duvarlardaki erotik, şarap ve meyve sunan, dans eden çıplak kadın resimleri, hamam sahneleri gibi resimler.

Bu resimlerin bize İslam sanatından ilginç bir kesit sunması ve o zamanki Müslümanlık anlayışıyla daha sonrasının farklı olduğunu göstermesi açısından önemli. İslam mimarisinin ve sanatınınen önemli ve güzel örneklerinden, kesinlikle görülmesi gereken bir yer.

Sonraki durağımız, yine bir UNESCO Dünya Mirası, Ürdün’ün en önemli, tarihî ve turistik sit alanlarından. Kutsal Kitap’ın Eski ve Yeni ahitlerinde geçen çok eski bir yer.

Um Er Rassas – Kastrom Mefa’a; Kral Yolu üzerindeki bir diğer görkemli yerleşim yeri. Antik kent, tarihin izlerini “Demir Çağı”na kadar sürmemizi sağlıyor. Bu sit alanı da Kral Yolu üzerinde olması nedeniyle yine büyük olasılıkla hac yolundaki bir konaklama yeri. Ancak arkeolojik alanın, yüksek surlarla çevrilmiş olması bize kentin askeri yönden de önemini göstermekte. Roma İmparatorluğu’nun bu bölgede hâkimiyet kurmak için yaptığı bir kamp yeri de olabileceği düşünülmekte.

158 x 139 metre ebatlarında dikdörtgen alanı çevreleyen surlar, aralardaki 13 metre yükseklikte ve 2 metre kalınlığındaki kulelerle sağlamlaştırılmış.

Çoğunlukla harap olmuş alanda su kanalları, sarnıçlar, birçok bina ile dört kilise ve muhteşem taş kemerler gibi Roma, Bizans ve İslam uygarlıklarının kalıntılarını görmek mümkün.

Ancak sit alanı, özellikle müthiş bir güzellik sergileyen mozaikleri ile çok ün kazanmış. Kiliselerin tabanlarını adeta bir halı gibi kaplayan yerdeki oldukça iyi korunmuş ve UNESCO tarafından halen korunan muazzam mozaikler çok önemli ve müthiş bir güzellik sergilemekte. Halen kazıların devam ettiği arkeolojik alandaki bu taban mozaikleri görülmeye değer güzellikte.

Kral Yolu üzerindeki rotamızda mozaikleriyle ünlü ve önemli bir kent ziyaretimiz daha var, yine mozaikleri ile ünlü, ancak dünyaca ünlü olduğu kadar da çok önemli bir kiliseyi ziyaret edeceğiz. Medeba kentine gidiyoruz.

Yazı dizisinin birinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/her-kosesinde-bir-hazine-saklayan-kucuk-komsumuz-urdunYazı dizisinin ikinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/dunyanin-hala-yasanilan-en-eski-sehri-amman
Yazı dizisinin üçüncü bölümü için tıklayın:https://gezimanya.com/GeziNotlari/colde-bir-roma-kenti-dogunun-pompeisi-ceras
Yazı dizisinin beşinci bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/tarihi-kral-yolu-uzerindeki-muhtesem-mozaikler-medebaYazı dizisinin altıncı bölümü için tıklayın: https://gezimanya.com/GeziNotlari/petra-binbir-renkli-gul-sehri-1

nevinsalman

Yazar Hakkında

nevinsalman

Ankara da doğdum, TED Ankara Koleji ve Gazi Üniversitesi Mimarlık fakültesi mezunuyum. 6 sene Londra'da yaşadım, sonraki yıllarda İstanbul'a yerleştim ve serbest çalıştım.