Mavi Yolculuk 2. Durak: Nysiros Gezi Rehberi

Bir önceki geceyi Kos limanında geçirip sabah çok erken saatlerde Nysiros’a gitmek üzere demir aldık. Deniz bu havası belli olmuyor. Kos ile Nysiros arası oldukça dalgalıydı. Bir beşikte sallanır vaziyette Nysiros’a kadar geldik.

Normalde feribot ile Kos’a yaklaşık 1,5 saat mesafede olan adaya hava şartları nedeniyle yaklaşık 5,5-6 saatte ulaştık. Feribotlar direkt olarak Adanın merkez yerleşimi olan Mandraki limanına gidiyor. Yelkenli tekneler, guletler ise daha çok Pali limanına gidiyor. Pali ile Mandraki arası ise yaklaşık 6-7 kilometre.

Nysiros’taki Pali Limanı'na girince ancak tekne sakinleşti. Ama halen hava çok rüzgârlıydı. Biz de bu gün motorsiklet kiralayıp adayı dolaşmayı düşünüyorduk ama bu kadar rüzgâr olunca belki rüzgâr diner diye öğle yemeğimizi teknede yapalım ve hava durumuna bakalım kararını aldık.

Yunanistan’ın Oniki Adaları içinde küçük bir ada Nysiros. Yüzölçümü sadece 41,6 kilometrekare. Kıyı şeridinin uzunluğu ise 28 kilometre. Adaya tepeden kuşbakışı baktığınızda beşgen şeklinde.

İncirli adası olarak da bilinen bu adanın en önemli özelliği sahip olduğu volkandır. Bu volkanın Yunanistan’da kendi türünde eşsiz olduğu ve Nysiros Adası’nın da bu volkandan kaynaklı art arda gerçekleşen pek çok patlamadan sonra oluştuğu düşünülmekte. Araştırmacılar volkanın halen aktif olduğunu söylüyorlar.

Yemek sonrası teknede biraz dinlendikten sonra bu ilginç ada ile tanışmanın zamanı geldi. Hemen Pali limanında bulunan araç kiralama dükkânına gittik. Burası genç bir çiftin işlettiği bir yer. 500 cc’lik onlarca scooter var. Biz de bir tane kiralayıp 2 kişi bindik.

Tabii scooter 55 cc, biz toplamda 135 kilo, yollar yokuş, hava da çok rüzgârlı olunca ilginç bir yol deneyimi yaşadığımızı söyleyebilirim.

İlk olarak adanın güneydoğusunda yer alan Nikia isimli şirin bir köye geldik. Burası deniz kenarında değil tepede bir yerleşim. Burada ufak bir kafe bulup birer kahve içmek için girdik.

Manzarası müthişti. Karşımızda görünen kara parçası ise ya Datça Yarımadası ya da Tilos Adası.

Biz bu köyün sokaklarına bayıldık. Bembeyaz badanalı evler, masmavi pencereler ve kapılar ile tertemiz bir yerleşimdi.

Daracık sokaklar bizi Nikia Meydanı’na çıkardı. Bu meydanın bir tarafında kilise, bir tarafında evler, diğer bir tarafında içerisinden Yunan ezgilerinin yükseldiği bir restoran… Burası sessiz, sakin ve huzur dolu bir yer.

Buradaki kilise dışarıdan çok sade görünse de içi oldukça süslü ve gösterişli.

Özellikle içerideki avizeler ve mermer işlemeler oldukça gösterişli idi.

Kilisenin bulunduğu yerden Nikia Meydanı’nın görüntüsü ise çok hoş bir kare sergiledi.

Biz buradaki dar sokaklara, her sokak arasından usulca gelen Yunan müziklerine, her köşe başından çıkan uysal kedilere bayıldık.

Sadece bu bölgede değil tüm ada genelinde bir huzur ve sessizlik hâkim. Bunun en önemli sebeplerinden biri ulaşımın diğer Yunan Adaları’na kıyasla daha zor olması. Yüzölçümü Bozcaada kadar olan adanın tüm nüfusu bin kişi civarında. Türkiye’den Nysiros’a ulaşmanın en ideal yolu önce Bodrum Turgutreis’ten Kos’a geçmek, sonra Kos’tan Nysiros’a geçmek. Ama Kos ve Nisiros arasında da her gün feribot seferi olmadığı için günlere çok dikkat etmek gerekli.

Kiliseden çıktıktan sonra meşhur Stefanos kraterini tepeden manzarasının en güzel izlendiği yere yürüdük. Güneş çok ters bir açıdan gelse de birkaç kare fotoğraf alabildik. Adanın tam merkezinde bulunan volkanik kaldera 2400 metre uzunluğunda ve 950 metre genişliğinde. Bu kalderada yer alan en geniş kraterin çapı 260 metre ve derinliği ise 30 metre.

Yola biraz daha devam edip kratere kadar yürüyoruz. İşin ilginci burada bizden başka hiçbir turist yoktu. Yavaş yavaş kraterin içine doğru yürüdük.

Kraterin içine girdiğinizde ayaklarınızın altının hafifçe ısındığını hissedebilirsiniz. Kraterin yüzeyi sanki ay yüzeyi gibi. Ara ara gördüğümüz çukurlarda ya mini bir gayzer gibi su kaynıyor ya da bu çukurlardan duman çıkıyor.

Nasıl ki düdüklü tencere pıssssslar ya, burası da aynen öyle… Sürekli pıssslıyor…

Halen aktif olduğu söylenen bu volkan kraterinde yürümek gerçekten çok eşsiz bir deneyim.

Kraterin günümüzdeki şekli 24 bin yıl önce oluşmuş. Buradaki son büyük patlama ise 1422 senesinde yaşanmış. 1880’lü yılların başında ise büyük duman püskürmeleri meydana gelmiş. Gerçi kraterin içinde yürürken hep “ay şimdi patlayacak” hissi ile yürüyorsunuz.

Volkanik hareketliliğin olduğu adanın birçok noktasında termal su kaynakları da varmış. En ünlü sıcak su kaynağı ise Mandraki’ye çok yakınmış. Bu bölgeden çıkartılan taşları ve bölgenin oluşumunu anlatan panolar kraterin yanında yer alan küçük kulübenin duvarlarında asılı.

Buradan yavaş yavaş adanın merkezi olan Mandraki’ye doğru gidiyoruz. Ada nüfusunun yaklaşık % 60’ı burada yaşıyor. Merkezde yer alan beyaz badanalı evler, renkli kapı ve pencereler, evlerin önündeki muntazam dizilmiş taştan yollar ve daracık sokaklar bu adaya hayat veren en önemli unsurlar.

Etrafta kimsecikler yok. Sessiz terkedilmiş bir yerdeyiz sanki. Benim Nysiros’ta en fazla sevdiğim bu sakinliği oldu. Her şey özenli. Daracık bir sokakta yürüyorsunuz, rengârenk çiçeklerin taştığı bir balkon görüyorsunuz.

Bir sokak arasından ufacık bir meydana çıkıyorsunuz; meydanın tabanı resmen tablo gibi… Taşlarla bir sanat eseri işlenmiş.

Adadaki en etkileyici meydan ise yaşlı kadınların meydanı denilen Ilikiomeni Meydanı. Burada büyük ağaçların altına atılmış masalarda oturup yerel halkı gözlemlemek harika. Adadaki restoranların neredeyse tamamı bu meydanda toplanmış. Zaten topu topu 10 tane restoran var.

Buradaki kafelerin birinde oturup kahve içiyoruz. Bu arada karşımızda duran tabelaya bakarak Yunan alfabesini çözümleme çalışmalarına başlıyoruz. Aslında biraz üzerinde kafa patlatılsa çok rahat anlaşılabilir.

Eğer yemek yemek isterseniz, pek çok şeyin badem soslu geleceğini unutmamalısınız. Çünkü yakın bir döneme kadar burada çok fazla badem üretiliyormuş. Yerel içecekleri olan “soumada” yine bademden yapılan alkolsüz bir içecek. Su ya da süt ile karıştırıp içiyorsunuz. Ben sevdim.

Burada halk da çok samimi. O kadar ilginç ki genelde turist ya da gezgin olarak bir yerleri dolaşırken yerel halk ile fotoğraf çektirme genelde sizin talebinizdir. Burada restoranın işletmesini yapan hanım gelip bizimle fotoğraf çektirmek istedi. Tabii ki kırmadık.

Ardından 500 metre yüksekteki bir tepeye inşa edilmiş olan Meryem Ana Spiliani Manastırı’na çıkıyoruz.

Burası adadaki önemli bir hac yeriymiş. Hatta her sene her yıl 15 Ağustos’ta Oniki Adalar’daki diğer Yunanlılar hac ziyareti amaçlı buraya gelirlermiş. Efsaneye göre Meryem Ana'nın mucizevi resmi, manastırın üzerine kurulduğu mağaranın içindeymiş.

Burası tepede bir konuma sahip olduğu için manzara müthiş.

Tam siz de bu manzaraya bakarken adanın tarihi ile ilgili biraz bilgi vereyim. Mitolojiye göre, Zeus Titanlara karşı savaşır. Bu savaşta deniz tanrısı Poseidon Zeus’a yardım eder. Birlikte korkunç bir dev olan Polybotis’i bu bölgeden kovalarlar. Bu sırada Poseidon, Kos Adasından ufak bir parça kopartıp Polybotis’e fırlatır. Polybotis bu parçanın altında kalır. Nysiros işte bu fırlatılan ada parçasıdır. Polybotis adanın altında gömülü kalır. Adadaki volkan Polybotis’in ağzını temsil eder. Adadaki sürekli volkanik hareketler ise Polybotis’in iç çekiş ve sızlanmalarıdır.

Gelelim adanın gerçek tarihine. Ada pek çok diğer Ege Adası gibi 1312’de Rodos şövalyeleri burayı ele geçirene kadar korsanların elindeymiş. 1522’de Osmanlılar adayı Rodos Şövalyeleri’nin elinden almış, 1912’de ise İtalyanlara bırakmak zorunda kalmışlardır. 2. Dünya Savaşı sonrası ise bu ada Yunanistan’a bağlanmıştır.

Adada güzel plajlarda denize gireriz gibi bir beklentiniz varsa burada mutlu olmayabilirsiniz. Çünkü deniz çok temiz ve güzel olmasına karşın adanın yapısı volkanik ve kayalık olduğundan upuzun kumsallar yok. En ideal plaj Mandraki’ye yaklaşık 6 km mesafedeki Pali Plajı.

Yunanistan’ın bu güzel ve hayat dolu adasında konaklama adınada birkaç otel önerisi vermek mümkün. Kamari Koyu'nda tavernalar ve barların bulunduğu ana liman yolunun hemen ilerisinde yer alan Villa Giorgos adanın en iyi otelleri arasında bulunuyor. Nysiros’un güzel otellerinden bir diğeri de Kefalos Koyu'nun tam kalbinde bulunan Fourtounis Hotel. Otelden kısa bir yürüyüşle plaja ulaşabiliyorsunuz. Fiyatları ise uygun seviyede.Bunun yanında merkezi otellere gelecek olursak, Kos limanına 200 metre mesafede ki Alexandra Hotel’de tercih edebileceğiniz bir otel. Konum olarak, Kazouli Meydanı ve arkeolojik müze otelden kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz kadar yakın. Çevresinde ise birçok geleneksel tavernalar, barlar ve dükkanlar bulunuyor. Nysiros’da ki diğer otel seçenekleri için isterseniz buradan booking.com’a girebilir ve rezervasyon yapabilirsiniz.

Bu ada tatilinde huzur ve dinginlik arayanlar için birebir ya da 5-6 gün Yunan Adaları’nda farklı bir tatil yapmak istiyorsanız, Bodrum-Kos ve Nysiros ideal bir karışım olacaktır.

Yazının birinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.Yazının üçüncü bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Yazının dördüncü bölümüne buradan ulaşabilirsiniz. 

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni