Amerika’nın Kaliforniya eyaletinin en büyük şehri olan Los Angeles’ın merkez nüfusu yaklaşık 4 milyon kişidir. Ancak nüfusu çevresi ile birlikte 15 milyonu bulur. Kaliforniya eyaletinin en kalabalık şehridir.

 

Büyük Okyanus kıyısında 120 km sahile sahip olan Los Angeles’ta şehir düzenlemesi çok iyi yapılmış olup, yollar cetvelle çizilmiş gibidir. Şehirde hava sıcaklığı yaz aylarında 26 derece, kış aylarında 20 derece civarındadır. Şehir yıl boyunca çok az yağış almaktadır. Sadece senede 20 gün yağış almaktadır. Neredeyse çöl denebilecek bir kuraklığa sahip olmasına rağmen, bilinçli ve düzenli bir bakım ve ağaçlandırmalar yapılarak yeşil alanlar yaratılmış.

  İstanbul’dan aktarmalarla beraber yaklaşık 17 – 18 saat bir yolculukla Los Angeles havaalanına iniyoruz. Girişte çok sıkı bir kontrolden geçiyoruz. Türkiye ile saat farkı 10 saat. İlk gün havaalanından doğruca Radison Otel’e gidiyor ve biraz dinleniyoruz. Los Angeles geniş bir alana yayılmış ve mesafeler oldukça uzak. Bu yüzden otel seçerken gezi planınıza uygun bir konum belirlemeniz oldukça önemli. Şehirde her bütçeye uygun bir otel bulmak oldukça kolay. Lon Angeles’in Westside bölgesinde yer alan Hotel Sofitel, şehrin görülmesi gereken önemli yerlerinden West Hollywood, Sunset Boulevard ve Beverly Hills’e yürüme mesafesinde bulunuyor. Los Angeles’te havalimanı ve kıyıya yakın yerlerde konaklamayı düşünüyorsanız fiyat ve konfor bakımından oldukça uygun olan Hilton Garden Inn ve 2 Bedroom Apartment  otellerini tercih edebilirsiniz. Mother’s Beach ve marinaya çok yakın olan oteller, denizin ve kumsalın keyfini çıkarmak isteyenler için oldukça ideal. Eğer biraz daha lüks olsun ve Santa Monica’da olsun diyorsanız kumsala yakın bir lokasyonda bulunan Hotel Shangri-La’yı da düşünebilirsiniz.

Los Angeles’ta gece hayatı ve alışveriş noktalarının içinde bulunan Mondrian Los Angeles, eğlenceyi sevenler adına West Hollywood’da bulunan kaliteli otellerden. Otel ayrıca; House of Blues, Rodeo Drive Caddesi ve Hollywood Şöhret Yoluna çok yakın bir mesafede bulunuyor.

Downtown’da bulunan ve Sony Film Stüdyoları’na oldukça yakın olan The Culver Hotel ise merkezi bir konumda bulunuyor. Etrafında alışveriş, eğlence ve kültürel birçok seçenek olan otel, aynı zamanda tarihi dokusu ve mimarisiyle de ünlü. Daha fazla otel seçeneği istiyorsanız bu adresten booking.com’a  girerek Los Angeles otellerine bakabilirsiniz.

 

Ertesi gün Los Angeles’ın merkezi olan Down Town’dan başlıyoruz gezimize. Down Town iş merkezleri ve büyük gökdelenlerle dolu. Gökdelenlerin üst katlarında pek çok Los Angeles manzaralı restoranlar bulunuyor. Biz bu dönen restoranlardan birine gidip, 35. kattaki dönen restoranda hem kahvelerimizi içiyoruz hem de Los Angeles manzarasının keyfini çıkarıyoruz.   Ardından Down Town ve çevresinde Walt Disney Konser Salonu’na geliyoruz. İlginç bir mimarisi var. Paslanmaz çelikten, modern çizgilerle yapılmış olan 2.265 kişilik bu modern bina pırıl pırıl parlıyor. Salonun dışı paslanmaz çelik, iç kısmı ise ahşap kaplama.  

 

Çin mahallesi, Küçük Tokyo, Doğal Tarih Müzesi, Japon-Amerikan Müzesi Down Town bölgesindeki görülecek önemli yerler. Olvera caddesi, Meksika restoranları ile dolu. Şehrin en eski evlerini burada görebilirsiniz.

 

Amerika’nın en meşhur okullarından biri olan (UCLA) Güney Kaliforniya Üniversitesi ise 30 bin öğrenciye eğitim veriyor. Üniversite kampüsü geniş bir alana yayılmış. Grammy ödül törenlerine ev sahipliği yapan Shrine Tiyatrosu, 1984 olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Spor Sahası Collesium da üniversite kampüsü içinde. Ayrıca üniversite parkı içinde Bilim Müzesi, büyük bir gül bahçesi, Kaliforniya African-Amerikan Museum, Havacılık Müzesi de yer alıyor.   Üniversiteye yakın bir mesafede bulunan Staples Center ise NBA basket maçlarının yapıldığı merkez. Aynı zamanda basket yapılan parkenin altı buz kaplı imiş. Bir gün basket maçı yapılan alanda ertesi gün buz hokeyi oynanabiliyor. Bu salon Kings Hokey takımına, yanındaki Convencion Center da büyük konserlere de ev sahipliği yapıyor.   Down Town’da gidilebilecek bir diğer nokta ise Griffith Park. Bu parkta bir de gözlemevi bulunuyor. Ayrıca oldukça geniş olan bu parkta yürüyüş parkurları ve golf sahaları da yer alıyor.  

 

Amerika’nın en büyük çiçek marketi Flower District, Amerika’nın en büyük mücevher bölgesi Jewellery District ve Amerika’nın en büyük moda bölgesi Fashion District Old Town’da bulunan en önemli merkezler. Wilshirebulvarı Old Town’dan okyanusa kadar uzanan 25 kilometrelik bir cadde. Türk konsolosluğu da bu cadde üzerinde yer alıyor. Cadde üzerinde pek çok restoran, banka, alışveriş mağazaları ve kiliseler bulunuyor.   Los Angeles nüfusu oldukça kozmopolit; pek çok Koreli, Hint ve de Hispanik denilen Meksika-Güney Amerikalı karışımı halk bulunuyor. Nüfusun %50’si Hispanik.   Los Angeles’te toplu taşıma çok az. İnsanlar hep kendi araçların kullanıyorlar. Trafik de yoğun, ancak burada “carpools” denilen bir uygulama var. Bu uygulama şöyle; otobanlarda araba içinde bir kişiden fazla yolcu varsa sarı çizgili özel yolu kullanıyor. Arabada 1 kişi varsa trafiğe takılıyor. 2 veya daha fazla kişi iseniz, özel yoldan trafiğe takılmadan daha çabuk gidebiliyorsunuz. Trafik cezaları çok ağır, örneğin kırmızı ışıkta geçmenin cezası 400 $.   Los Angeles pahalı bir şehir, ancak çok sayıda outlet mağazası var ve buralardan daha uygun fiyata alışveriş yapmak mümkün. Yiyecek konusunda ise porsiyonların çok büyük olduğunu söylemeliyim. Biz kardeşimle bir porsiyonu bölüşerek yedik ve doyurucu oldu. Zaten buradaki porsiyonları görünce, burada niye bu kadar çok obez olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.   Şehirde yazın sıcaklık ortalamasının 26 derece, kışın ise 20 derece olduğunu yazmıştım. Bu nedenle dünyadaki üstü açık lüks arabaların en çok kullanıldığı yermiş Los Angeles. Zaten bunu da çok net bir biçimde gözlemleyebiliyorsunuz.   Bir de şehirlerarası yolda giderken bahçeli geniş bir arazi üzerindeki bahçeli tek veya çift katlı, içinde sinema, sağlık hizmeti verilen alışveriş mağazalarının bulunduğu çiçeklerle donatılmış kompleks bir sitenin 50-60 yaşındaki insanlar için hazırlanmış evler olduğunu öğreniyorum. Bu evler gençlere satılık veya kiralık olarak verilmiyor. Yaş ortalaması 50-60, yaşlıların yaşadığı çok güzel bir site, her tür ihtiyaçları burada karşılanıyor.   Los Angeles şehir merkezinde pek fazla bir şey yok. Yarın Hollywood’a gidiyoruz. Sanırım yarınki turumuz çok daha keyifli olacak.

NURHAN YILMAZ

Yazar Hakkında

NURHAN YILMAZ

1951 İstanbul doğumluyum. Yıl içinde dönüşümlü olarak Sinop, Bodrum ve İstanbul’da yaşamaktayım.Küçük yaşlarda babamın mesleği gereği, Türkiye’nin pek çok farklı şehirlerinde yaşadım.