Ölümsüz Aşkın Eseri: Tac Mahal

Hindistan gezimizin en heyecan verici yerlerinden birindeyiz. Sabırsızlıkla beklediğimiz dünyaca ünlü Tac Mahal…

Tac Mahal’e 4 km kalana kadar motorlu taşıtlarla gidilebiliyor. Ancak sonrasında herhangi bir motorlu aracın girmesi yasak. Hindistan için çok değerli bir yapı olduğundan, egzoz dumanından korumaya çalışıyorlar yapıyı. Aradaki 4 kilometrelik mesafeyi ise, burası için özel yapılmış olan elektrikle çalışan küçük turist araçlarıyla gidiyoruz.

Girişte kontroller çok sıkı, çantanızın kontrol edilmesi yetmiyor, teker teker üstümüz aranıyor. Gidecek olanlara tavsiyem yanınızda kibrit, çakmak, tırnak makası, törpü, yiyecek ya da içecek bulundurmayın. Burada yapılan kontrolde direk el koyuyorlar. Bizi de yerel rehberimiz uyardığı için yanımızda bu tarz şeyler bulundurmadığımız için şanslıydık, hiç bir şeyimize el konulmadı ve rahatlıkla geçtik.

Dış kapıdan içeri geçtiğimiz anda çok bakımlı harika bir bahçe ve Tac Mahal’in kendisi tüm ihtişamıyla selamlıyor bizi. Uzaktan aslında çok da büyük görünmeyen yapı yanına yaklaştıkça daha da bir güzelleşiyor. Kapıdan girdiğiniz anda Tac Mahal’in önüne kadar uzanan dar, fakat oldukça uzun bir havuz mevcut. Burada çekilen fotoğraflarda binanın hem kendisi, hem de suya yansımış aksi ile harika kareler yakalatıyor bize. Gün batımında beyaz mermerden yapılmış binanın rengi, pembe-turuncuya dönüyor. Gerçekten görmek isteyenlere gideceğiniz zamanı akşam üstüne ayarlamanız tavsiye edilir.

Tac Mahal, ünlü bir Moğol anıtı. İmparator Şah Cihan, bu anıtı 17 yıl evli kaldığı eşi Mümtaz için yaptırmıştır. Eşi Mümtaz imparatora 14. çocuğunu doğururken, 1629 yılında vefat etmiştir. Ancak bu vefat Şah Cihan’ı derinden yaralamıştır. Eşinin ölümü ardından yas tutmaya başlayan Şah Cihan, imparatorluğu genişletmekten ve yeni ülkeler fethetmekten bile vazgeçmiş, mimari alanda sanat eserleri ortaya çıkarmaya yönelmiştir.

Şah Cihan, eşine olan aşkını tüm dünyaya kanıtlamak için bu eşsiz anıt mezarı yaptırmaya karar vermiştir. Yapımına 1632 senesinde başlanan anıt tam 21 sene sonra 1653 senesinde tamamlanmıştır.

Anıtın yapımında 20.000 kişinin çalıştığı tahmin edilmektedir. Her biri 2,5 ton ağırlığında olan mermer bloklar ise bu bölgeye filler aracılığı ile 300 kilometre uzaklıktan taşınmıştır. Anıtın baş mimarı İsa Khan Şiraz’dan buraya getirtilmiştir. Bordo'dan Austin usta ve Venedik’ten Veroneo usta ise asistanlığını yapmıştır.

Yüksek bir mermer platform üzerine oturtulmuş olan Tac Mahal’in kubbesinin yerden yüksekliği 44 metredir. Dört köşesinde birer minare bulunmaktadır. Minarelerin her biri 41 metre yüksekliktedir. Ancak birbiri ile simetrik olarak yerleştirilmemiştir. Kubbenin tersi istikametine meyilli olarak inşa edilmiş. Bunun sebebi ise herhangi bir depremde minarelerin yıkılması halinde ana kubbenin etkilenmemesini sağlamaktır.

Tac Mahal’in her iki yanında da simetrik olarak yapılmış iki adet ek yapı mevcut.

Rivayete göre Şah Cihan, Tac Mahal’in yapılmasından sonra mimar İsa Khan'ın sağ elini buna benzer başka bir yapı yapamaması için kestirmiştir.

Diğer bir rivayete göre ise Tac Mahal tamamlandıktan sonra Şah Cihan, kendi mezarı olması için Tac Mahal’in karşısına, aynı Tac Mahal’e benzer bir anıt yaptırmak istemiş. Ancak yapılacak olan bu anıt Tac Mahal’in aksine tamamen siyah mermerden olacakmış. Ancak bu yapıyı yaptıramadan oğlu Alemgir tarafından tahttan indirilmiş ve Agra kalesindeki Oktagonal kule’ye hapsedilmiş. Ve ölümüne kadar 7 sene boyunca hapsedildiği bu kuleden Tac Mahal’i izleyerek ve eşi için yas tutarak yaşamış. Öldüğünde ise karısının yanına Tac Mahal’e defnedilmiştir.

Tac Mahal’in dış görüntüsünü aklımıza iyice yerleştirdikten sonra, yapının içine girmek için sıraya giriyoruz. Yapının içerisinde sadece Şah Cihan ve Mümtaz Mahal’in kabirleri var. Aslında gerçek mezarları ana yapının en alt katındaymış. Ancak ziyaretçilerin gezebildiği bu kata da iki mozole yapılmış. İçeri girmek için yaklaşık 1 saate yakın bekliyoruz. Gerçekten de içeride sadece 2 tane mozole var.

Tac Mahal’deki ince işçilik muazzam. Tüm taşlar çok ince kesilmiş mermerlere işlenmiştir. Mermerlerin içi oyularak, içlerine yarı değerli ve değerli taşlar yerleştirilmek suretiyle, çok güzel çiçek ve dal figürleri oluşturulmuş. Bu mermer kakma sanatına verilen isim ise “Pietra Dura” dır.

Tac Mahal gezisi sonrası “Pietra Dura” sanatını daha iyi anlayabilmek için mermer atölyesine gidiyoruz. Tac mahalin tüm duvarlarını kaplayan mermer üstüne taş kakma işinin nasıl yapıldığını görüyoruz. Binanın büyüklüğü ile kıyaslayınca gerçekten inanılmaz bir işçilik. Büyük bir mermer parçasına önce motifi çiziyorlar. Çizilen motife göre de mermeri kazıyorlar, bu kazınan boşluklar yarı değerli taşlar ile dolduruluyor. Büyük motifler daha kısa sürede tamamlanıyor, yapılan motifin boyutu küçüldükçe ve detayları arttıkça süre de uzuyor. Mermeri ellerinde kaleme benzer bir alet ile kazıyorlar. O nedenle bu işte çalışanlarda parmağını kaybedeblerin sayısı bir hayli fazla. Mermer 2-2,5mm’lik derinlikte kazılıyor, kazınan bölgeye farklı renklerde yarı değerli taşları yerleştiriyorlar. Tüm işlem bittikten sonra ise mermerin yüzeyi tamamen pürüzsüz hale getiriliyor.

Tac Mahal ile ilgili olarak unutulmaması gereken bir konu da, normal zamanlarda akşam saat 19:00’da ziyarete kapanmasına rağmen sadece dolunay dönemlerinde 4 gün boyunca gece yarısına kadar açık olmasıdır. Çünkü bu dönemde Tac Mahal daha da etkileyici bir görünüme kavuşuyormuş.

Bir erkeğin ölen eşinin ardından tuttuğu yasın en etkileyici sembolü ve ölümsüz aşkın dünyaca ünlü eseri Tac Mahal’i ne yapın edin, ama mutlaka görün…

GÖKÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

GÖKÇE YILMAZ

 1982 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğretimini Sinop’ta gördükten sonra, lise eğitimi için İstanbul’a yerleştim.