Paris’i gezmek için merhaba dediğimiz bugün de gezi planımızı Paris’in kuzeyinden başlamak üzere planladık. Metro haritamızı açtık gitmek istediğimiz noktaları işaretledik. Paris gezimiz boyunca hava hep kapalıydı. O gün de hava havalıydı çantama attım yağmurluğu ve Sibel'le yola koyulduk.
İlk rotamız Paris Ressamlar Tepesi diğer orijinal adıyla Montmartre Tepesi.
Metro durağı olarak Anvers'e indik ve Sacre Coeur yazısını gördükten sonra kalabalığın peşine takıldık. İnsanların inip çıktığı çok da yüksek olmayan bir yokuş sokaktan içeriye girdiğimizde etrafımız sağlı sollu "I Love Paris" yazan hediyelik eşya dükkanlarıyla doluydu.
Dükkânları geçince yokuş sonunda beyaz dev bazilika Sacre Coeur karşıladı. Hemen altında merdivenlerde, çimenlerde yayılmış onlarca kişi çıktı karşımız biz buraya yürüyerek ulaşmayı tercih ettik ancak buraya beyaz-kırmızı, sarı-beyaz Montmartre treni veya füniküleri ile de ulaşabilir.
Sacre Coeur'un içini mutlaka gezin eşsiz fotoğraf kareleri yakalayacağınızdan eminim. Bazilikanın solundan düz yürüdüğünüzde ise sağda restoran kapısı önünde çello çalan bir sokak müzisyeni, solda ise yeşillikler içinde kaybolan dik bir merdivenler.
Biz öğle yemeğimizi burada mis kokan pastaneden krep ile geçiştirdik ardından kahvemizi aldık ve Starbucks karşısındaki sokak müzisyenini dinledik.
Dönüş yoluna geçtiğimizde ağaçlı yoldan kahvelerimizle keyifle aşağıya indik ve parkta küçük bir mola verdik.
Ressamlar tepesinden sonra yürümeye başladığımızda Paris’i tüm gün yürüyerek gezebileceğimizi tahmin etmemiştik.
Harita ile ara sokaklardan Zafer Takı'na doğru yürümüştük. Napolyon Bonapart, Austerlitz Savaşı’ndan sonra 1806 yılında Zafer Takı’nın yapılmasını emretmiş. Zafer Takı 30 yılda tamamlanmış. Zafer Takı gördüğümüzde anladık ki Şanzelize Caddesine gelmişiz.
Champs Élysé, Zafer Takı’dan başlıyor ve Concorde Meydanı’na kadar 1,9 km boyunca devam ediyor. Biz bu mesafeyi yürüyerek mağazalardan alışveriş yaparak tamamladıktan sonra Eiffel’e doğru yürümeye başladık.
Eiffel’e nasıl gideriz diye birkaç Fransıza sorduğumuzda bize çıldırmış olmalısınız tepkisini verdiler ancak biz yine de yürüdük.
Kanallardan Eiffel’i gördüğümüzde yorgunluktan mutluyduk. O kadar yorulmuştuk ki Eiffel’in yarısına kadar çıkabildik.
Gelelim Eiffel Kulesi‘ne (Fransızca: Tour Eiffel)... Fransa’nın simgesi Eiffel Kulesi 1887-1889 yılları arasında Gustave Eiffel’in firması tarafından, Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları için düzenlenen Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiş. Üst bölümündeki antenle birlikte 324 metre uzunluğunda, 124 metre enindeymiş. 1889 yılındaki açılış tarihinden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4’ü çıkartmış. 3.000 işçiyle 26 ay süren bir çalışmayla tamamlanmış. Parisliler Eiffel Kulesi’ni Demir Bayan olarak adlandıyorlar. İlk başlarda Gustave Eiffel, kulenin sadece 20 yıl kalması için müsaade almış. Ancak iletişim için çok uygun yüksekliği olduğundan kalmasına izin verilmiş.
Akşam saatlerine denk geldiğimiz içinde Eiffel’in ışıklandırmasınada tanık olduk. Yorucu bir günün sonunda son metroya yetişip otelimize döndük. Ertesi günü Notre Dame ve Latin Mahallesi gezisi olacak.